Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Osmanlı hasreti

CE_Neferi69

New member
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
423
Tepkime puanı
852
Puanları
0
Konum
Almanya / Baden-Württemberg
OSMANLI HASRETİ

Battığın ufuklardan parlıyorsun sultanım
Okunuyor tarihin; ben Devlet-i Osman'ım

Kolunun uzandığı arza adalet verdin
Bir ulu çınardın ki beşere kanat gerdin

Batırmazdı denizler sana sormadan gemi
Yaşatmazdın beşere asla ölüm matemi

Saadet habercisi oldu ezan seslerin
Şifa verdi kalplere aşk kokan nefeslerin

Sinende toplandılar darmadağın kıtalar
Kesildi asumanla arzdaki inkıtalar

Sen öğrettin yeniden Allah'a kulluk nedir
Gönüllere seferin Kul gibi şâhânedir

Cennete çağırırdı kan damlayan kılıncın
fire bile yoktu zerre miktarı hıncın

İnsanlığı tanıdı¸ Ermeni¸ Yahudi¸ Rum
Hudutsuz merhametin oldu sana uçurum

Zalim ve müşfik olmak yaraşmazdı devlete
Adaletti tek gayen düşsen dahi zillete

Sen ki beşer aklının son hududu Osmanlı
Senin kadar olmadı bir devlet anlı şanlı

Atların rüzgâr gibi uçtukça serhatlara
Benzerdi her askerin Oğuz'a¸ Kürşatlara

Fethettiğin her yerde sular çeşme olurdu
Çöller bile kendine serin gölge bulurdu

Yükseldi nal izinden göğe misal kubbeler
Yol açtı kubbelere nice dağlar¸ tepeler

Kubbelerin hasreti İstanbul'u görmekti
Sonra aşıp nüh felek Arşa gönül vermekti

Otâğ-ı Humâyûn'un göründüğü her yerde
Kalkardı karanlıklar bir anda perde perde

Sonsuza uçururdu şehitlerin cânını
Titreyerek dinlerdi küffar mehterânını

Her fethin bir kapıydı cennetlerin önünde
Asker bayram ederdi güzel ölüm gününde

Bayrağına düşmeye can atardı her yıldız
Saçlarından dokurdu sancağını cümle kız

Çizmedin devletine asırlar boyu hudud
Gıda oldu ruhuna her seher sonsuz sücud

Gün geldi kılıç oldu sultanın elinde ney
Müsaviydi katında dilenci¸ paşa ve bey

Sırtındaki dağları taşıdın da çöllere
Hayat verdin kumlarda taze açan güllere

Birkaç adım yol idi Yemen'den tâ Viyana
Gün geldi terk eyledin mülkünü yana yana

Üç kıtadan çıkarak sığdık Küçük Asya'ya
Atlardan indik eyvah¸ büsbütün kaldık yaya

Her himaye ettiğin millet sana düşmandır
Yıkıldığın zamanlar¸ yıktığına pişmandır

Nice mübarek şehrin cehenneme misaldir
Bunca ateş belki de ödenen bir vebaldir

Ellerini çektiğin her diyar boğuluyor
Mülkünün etrafında canavarlar uluyor

Bir mezar taşı oldun¸ bir saray ve bir cami
Dolaşıyor mülkünde nice yüz bin harami

Ne asil devletsin ki gölgen hâlâ vuruyor
Sultanların sesleri kubbelerde duruyor

Mührünü sökmek için yetmiyor ihanetler
Asırlar geçse bile bitmiyor mel'anetler

Beşerin idrakini nasıl aştın Osmanlı
Geziyorsun göklerde ruh olup anlı şanlı

Kâfî'dir rüzgârına kapılıp gitmek bile
Yokluğun gözyaşını döndürdü âh sebile


Ekrem KAFTAN
 
Üst Alt