CE_Neferi69
New member
OSMANLI HASRETİ
Battığın ufuklardan parlıyorsun sultanım
Battığın ufuklardan parlıyorsun sultanım
Okunuyor tarihin; ben Devlet-i Osman'ım
Kolunun uzandığı arza adalet verdin
Bir ulu çınardın ki beşere kanat gerdin
Batırmazdı denizler sana sormadan gemi
Yaşatmazdın beşere asla ölüm matemi
Saadet habercisi oldu ezan seslerin
Şifa verdi kalplere aşk kokan nefeslerin
Sinende toplandılar darmadağın kıtalar
Kesildi asumanla arzdaki inkıtalar
Sen öğrettin yeniden Allah'a kulluk nedir
Gönüllere seferin Kul gibi şâhânedir
Cennete çağırırdı kan damlayan kılıncın
Kâfire bile yoktu zerre miktarı hıncın
İnsanlığı tanıdı¸ Ermeni¸ Yahudi¸ Rum
Hudutsuz merhametin oldu sana uçurum
Zalim ve müşfik olmak yaraşmazdı devlete
Adaletti tek gayen düşsen dahi zillete
Sen ki beşer aklının son hududu Osmanlı
Senin kadar olmadı bir devlet anlı şanlı
Atların rüzgâr gibi uçtukça serhatlara
Benzerdi her askerin Oğuz'a¸ Kürşatlara
Fethettiğin her yerde sular çeşme olurdu
Çöller bile kendine serin gölge bulurdu
Yükseldi nal izinden göğe misal kubbeler
Yol açtı kubbelere nice dağlar¸ tepeler
Kubbelerin hasreti İstanbul'u görmekti
Sonra aşıp nüh felek Arşa gönül vermekti
Otâğ-ı Humâyûn'un göründüğü her yerde
Kalkardı karanlıklar bir anda perde perde
Sonsuza uçururdu şehitlerin cânını
Titreyerek dinlerdi küffar mehterânını
Her fethin bir kapıydı cennetlerin önünde
Asker bayram ederdi güzel ölüm gününde
Bayrağına düşmeye can atardı her yıldız
Saçlarından dokurdu sancağını cümle kız
Çizmedin devletine asırlar boyu hudud
Gıda oldu ruhuna her seher sonsuz sücud
Gün geldi kılıç oldu sultanın elinde ney
Müsaviydi katında dilenci¸ paşa ve bey
Sırtındaki dağları taşıdın da çöllere
Hayat verdin kumlarda taze açan güllere
Birkaç adım yol idi Yemen'den tâ Viyana
Gün geldi terk eyledin mülkünü yana yana
Üç kıtadan çıkarak sığdık Küçük Asya'ya
Atlardan indik eyvah¸ büsbütün kaldık yaya
Her himaye ettiğin millet sana düşmandır
Yıkıldığın zamanlar¸ yıktığına pişmandır
Nice mübarek şehrin cehenneme misaldir
Bunca ateş belki de ödenen bir vebaldir
Ellerini çektiğin her diyar boğuluyor
Mülkünün etrafında canavarlar uluyor
Bir mezar taşı oldun¸ bir saray ve bir cami
Dolaşıyor mülkünde nice yüz bin harami
Ne asil devletsin ki gölgen hâlâ vuruyor
Sultanların sesleri kubbelerde duruyor
Mührünü sökmek için yetmiyor ihanetler
Asırlar geçse bile bitmiyor mel'anetler
Beşerin idrakini nasıl aştın Osmanlı
Geziyorsun göklerde ruh olup anlı şanlı
Kâfî'dir rüzgârına kapılıp gitmek bile
Yokluğun gözyaşını döndürdü âh sebile
Ekrem KAFTAN
Ekrem KAFTAN