Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Orucun Farz Kılınması

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden

بســـم الله الرحمن الرحيم

Peygamber efendimiz sadece savaşla, seriyyeler ve heyetler göndermekle, anlaşmalar yapmakla, Medine-i Münevvere'nin iç ve dış işlerini düzenlemekle yetinmedi. Bunlardan ayrı olarak, yüce Allah'ın vahyine dayanarak, bir devlet kurdu. O kendi he-va ve hevesinden değil*, kendisine vahyedilen ilahi vahye dayanarak konuşurdu. Ancak cihadla ilgili bazı küçük düzenleme ve uygulamaları Peygamber efendimiz yapıyordu. Böylece o, kendisinden sonraki dönemlerde halifelere ve devlet adamlarına iyi bir örnek koymuş oluyordu. Zaten Resulullah (sav) de müminler için güzel örnekler vardır. Sadece devlet tanzim etmekle de yetinmedi. Bunun yamsıra, Rabbinden aldığı mükellefiyetler üzerine ibadetlerle de uğraştı. Onun, toplumda güçlü bir ruh oluşturmak için, sosyal yükümlülükleri de vardı. Sağlam, birbirine bağlı, tutarlı sosyal bir düzen kurmak ve kendisine bağlı olan kimselerden oluşan güçlü ve birleşik bir kuvvet teşkil etmek için uğraştı. Onun oluşturduğu toplum, bireyleri birbirini koruyan, birbirine dayanan tutarlı bir toplumdu.
Birinci Donem: Peygamber (sav) efendimiz Medine-i Mü-nevvere'ye geldiğinde Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını görmüştü. Bunun ne olduğunu onlara sorduğunda şöyle demişlerdi: "Bu günde noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah Musa peygamberi kurtarmıştır." Bunun üzerine Peygamber efendimiz de: "Musa'ya biz sizden daha yakınız" demiş ve aşure günü oruç tutmuş, müslümanlara da bu günde oruç tutmalarını emretmişti. İşte bu, orucun birinci dönemiydi. Bu orucun tutulması Peygamber efendimizin içtihadiyle yapılmıştır. Bunu böyle anlamak mümkündür. Ancak' bunun ilahi vahye dayandığını düşünmemiz gerekir. Yoksa Peygamber efendimiz Allah tarafından vahiy gelmeden insanların herhangi bir ibadette bulunmalarını emretmezdi.
İkinci Dönem: Bu dönemde Cenab-ı Allah'ın şu buyruğu nazil olmuştur: "Ey inananlar, sizden öncekilere yazıldığı gibi, (günahlardan) korunmanız için sayılı günler olarak sizin üzerinize de oruç yazıldı; sizden kim hasta veya seferde olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutar, ihtiyarlıktan ya da şifa ümidi kalmamış hastalıktan ötürü) oruca güç yetire-meyenlerin fidye vermesi, bir yoksulu doyurması lazımdır. Bununla beraber gönül isteğiyle kim bir iyilik yapar (oruç tutar)sa o, kendisi için iyidir. Bilirseniz oruç tutmanız, sizin için daha " (Bakara 183-184)
İbn Kesir'in söylediğine göre, bu dönemde müminler oruç tutmak veya tutmamak arasında serbest bırakılmışlardı. Dileyen oruç tutar, dileyen 'tutmazdı. Tutmayanlar bir miskine yemek yedirirlerse, bu oruç yerine geçerdi. Üçüncü dönemi anlattıktan sonra bununla ilgili düşüncelerimizi inşaallah açıklayacağız.
Üçüncü Donem: Orucun farz kılınması Ramazan ayında olmuştur. Bununla ilgili olarak yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"Ramazan ayı, ki insanlara yol gösterici, hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırd edip açıklayıcı olarak Kur'an o ayda indirilmiştir, kim (o zaman aya yetişir) ayı görürse oruç tutsun. Kim hasta olur yahut seferde bulunursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. Allah sizin için kolayLık ister, güçlük istemez. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Şükredesiniz diye (size bu kolaylığı gösterir.)" (Bakara..
 
Üst Alt