Ramazan ve Oruçla İlgili Sorular
S. 1. Ramazan ayında tedavisi mümkün olmayan hastalığı sebebiyle orucunu tutamayan kimse her gün için mutlaka fidye vermek zorunda mıdır? Fakir ve başkalarının yardımına muhtaç ise ne yapacak?
C. Ramazan ayında hastalığı sebebiyle oruç tutamayanlar, şayet geçici bir rahatsızlık sebebiyle tutamamışlarsa, hastalıkları iyileşince oruçlarını gününe gün olarak kaza ederler. Bunun için ayrıca fidye vermelerii zorunlu değildir. İyileşmesi mümkün olmayan hastalığı olanlar ise, tutamadıkları her gün için fidye vermek zorundadırlar. Günlük fidye miktarı, bir sadaka-i fıtır tutarıdır. Fidye vermeye gücü yetmeyen ve fidyesini verebilecek, kendisine bakmakla yükümlü bir yakını (babası, oğlu, torunu vb.) olmayan kimse ise, Allah’a tövbe eder, O’ndan af ve mağfiret diler; onun üzerine böyle bir vecibe gerekmez.
S. 2. Oruçlu iken ihtilam olan kimsenin orucu bozulur mu? Sonra kaza etmesi mi gerekir?
C. Oruçlu iken gündüz vakti uyuyan ve uykusunda ihtilam olan kimsenin orucu bozulmaz ve orucunu kaza etmesi de gerekmez. Uyanınca gusül aptesti alır ve orucunu tamamlar.
S. 3. Bir ağabeyimiz, ramazanda yolcu/seferî iken oruç tutulmazsa, kefaret gerektiğini söylüyor. Bu doğru mu?
C. Ramazan ayında hasta ve seferî/yolcu olanların üzerine orucun farz olmadığını Kur’an-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hak ifade buyuruyor(Bakara Suresi (2), 184). Şayet yolcu olan bir kimsenin gücü yetiyor ve kendisine bir zararı olmayacaksa, oruç tutması daha faziletlidir. Ancak tutmamışsa onun üzerine kefaret değil, kaza gerekir; yani tutamadığı günler miktarınca daha sonra orucunu tutar.
S. 4. Geceleyin ihtilam olan bir kimse sahura kalkıp yemek yese ve yatıp uyusa, sabah olunca da gusül aptesti alsa orucuna bir zarar gelir mi?
C. Bu durumda olan bir kimse, şayet çok zarûrî bir mazereti yoksa (meselâ yıkanacak su bulunmaması, su çok soğuk olup yıkandığı taktirde hasta olmaktan korkulması, imsak vaktine çok az bir süre kalmış olması vb. gibi) imsak vaktinden önce yıkanmaya gayret etmeli. Bu mümkün değilse, sabah namazını geçirme gibi bir günahı işlememek için, sahurdan sonra güneş doğuncaya kadar yıkanmalı. Bu da mümkün değilse, teyemmüm yapıp sabah namazını kılmalı ve ilk fırsatta gusül abdesti almalıdır. Bunların hangisini uygulasa, oruca bir zararı yoktur.
S. 5. Sahurdan önce ihtilam olunca ve sahura da kalkamayınca oruç tutmuyorum. Kaza mı kefaret mi gerekiyor?
C. Böyle bir tavır ve uygulama hoş karşılanmaz. İhtilam olan kimse sahura kalkamasa da oruç tutabilir, tutmalıdır. Çünkü ramazan ayında oruç tutmamayı meşru kılacak bir sebep olmaksızın oruç tutmamak müsamaha ile karşılanmaz. Zira bazı mezhep imamlarına göre özürsüz oruç yemek kefareti gerektirir. Bu durumda ihtilam olmak ve sahura kalkamamak bir mazeret olamaz. Sizin durumunuzdaki bir kimse, Allah’a tövbe eder ve orucunu gününe gün kaza eder. Bundan sonra da böyle bir durumdan sakınır.
S. 6. Oruçlu iken hanımını öpmek günah mıdır?
C. Bir kimsenin hanımını sadece öpmesi orucuna zarar vermez ve günah değildir. Nefsinden emin olmayan kimsenin öpmesi ise mekruhtur.
S. 7. Oruçlu iken krem sürmek orucu bozar mı?
C. Vücudun dışına yani cilde krem ve benzerlerini sürmek orucu bozmaz.
S. 8. Sahura kalkamadım ve oruca niyet edemedim, ne yapacağım?
C. Niyet kalbî bir amel olup mutlaka dil ile söylenilmesi gerekmez. Dil ile söylenirse daha iyi olur, bu mendubdur. Hiçbir şey yiyip içmemek kaydı ile sabahleyin kalktığınızda niyet edebilirsiniz; Ramazan orucuna niyet, kuşluk vaktine kadar yapılabilir.
S. 9. Kaza etmekte olduğum Ramazan orucunu veya tutmakta bulunduğum nafile orucu bozarsam, mutlaka tekrar tutmam gerekir mi?
C. Her iki durumda da orucunuzu kaza etmeniz üzerinize gereklidir. Kaza etmekte olduğunuz Ramazan orucu, aynen Ramazan ayında tutulan oruç gibi kazası da farz olan bir oruçtur. Nafile olarak tuttuğunuz orucu bozduğunuz zaman, onun kazası üzerinize gerekli bir ibadet olur.
S. 10. Herhangi bir hastalığım yok, fakat vücudum çok zayıf; bu yüzden oruç tutmaya güç yetiremiyorum. Tutamadığım Ramazan oruçlarının yerine fidye versem olur mu?
C. Oruç tutmamayı mübah kılan özürler arasında hastalık, yolculuk, gebelik, emzikli olma hali, ihtiyarlık, düşkünlük vardır. Aşırı derecede zayıflık da bunlar gibidir. Ancak bu sayılanlardan ihtiyarlık dışındakiler geçici olup, fidye verilerek oruç borcundan kurtulmak mümkün olmaz. Özür sona erince tutulamayan oruç gününe gün kaza edilir. Siz gerçekten oruç tutmaya güç yetiremeyecek derecede zayıf iseniz, hâzık bir tabib size bu yönde tavsiyede bulunuyor ve bunun telâfisini, yani zamanla geçmesini de imkânsız görüyorsanız, o takdirde tutamadığınız her gün için fidye vermekten başka çareniz kalmıyor demektir. Fidye vererek borcunuzu ödersiniz. Ancak daha sonra oruç tutabilecek sağlığa kavuşursanız, verdiğiniz fidyenin hükmü ortadan kalkar, tutamadığınız günler sayısınca oruç tutmanız gerekir.
S. 11. Oruçlu iken kendi iradesi ile isteyerek ve bilerek eşini öpmek veya kucaklamak suretiyle veya istimnâ ile menisi gelen kimseye kefaret mi kaza mı gerekir?
C. Cinsel ilişki olmaksızın, anılan şekillerden herhangi bir fiili işlemek suretiyle menisi gelen kimse orucunu sadece kaza eder, ona kefaret gerekmez.
S. 12. Sahura kalkamayan kimse, imsak vaktinin başladığını bildiren ezan okunurken uyansa, ezan bitinceye kadar bir şey yiyip içebilir mi?
C. Sahurda sünnete uygun olan, onu mümkün mertebe geciktirmektir. İftarda ise mümkün olduğunca acele etmektir. Ülkemizde son yıllarda sahur vaktinin sonu demek olan imsak, yani oruca başlangıç saatindeki ihtiyat payı kaldırılarak, sabah namazı vaktinin başlangıcı ile birleştirilmiştir. Bu sebeple sabah ezanı imsak vaktinin bittiğinin alâmetidir. Fakat ezan okunmakta iken zaruret sebebiyle bir şey yiyip içmek oruca zarar vermez.
S. 13. Kefaret orucu tutan kimse, bitiremeden Ramazan orucuna rastlarsa ne yapacak?
C. Kefaret orucu tutan kişi, bu orucu hiç ara vermeksizin peş peşe altmış gün tutmak zorundadır. Araya Ramazan ayı veya başka herhangi bir engel girerse tekrar başlamak icap eder. Dolayısıyla kefaret tutacak olanın bu hesabı iyi yapması gerekir. Çünkü Ramazan ayına rastlayınca, kefaret tutmaya niyet etse bile, o oruç Ramazan orucu sayılır. Zira Ramazan ayı farz olan oruç ayıdır ki, bu ayda başka bir oruç tutulamaz. Kefaret orucu tutan bir hanım ise, kadınlık hali ile ilgili günleri araya girdiğinde o günlerde oruç tutmaz ve mazereti bitince devam eder.