Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Oruç

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ORUÇ

Oruç; İslam'ın beş ana temelinden biridir. Ve müslüman, ergin, akıllı ve sağlıklı olan herkese farzdır. Farz olan oruçla, yılda bir kez gelen Ramazan Ayı orucu kastedilir.

Oruç, ibadet kastıyla sahurdan akşama kadar yemeyi, içmeyi, yeme-içme sayılan şeyleri ve cinsel ilişkiyi terketmekle tutulmuş olur.

"Orucun sevabı Allah'tan başka kimsenin takdir edemeyeceği kadar büyüktür." (bk. el-Heytemî', ez-Zevâcir, 1/156.)
"Oruçlunun, acıkmaktan doğan ağız kokusu Allah için miskten daha güzeldir." (Mûslim, savm 161.)
"Oruç, ateşten koruyan bir kalkandır." (Müslim, savm 162-163.)
"Oruçlu, duâsı geri çevrilmeyen üç gruptan biridir." (Beyhakî, Sünen NI/345, Tecrid NI/253. )
"Ramazan orucunu, -dünya ile ilgili faydalardan ötürü değil de- sadece Allah için tutanın geçmiş günahları bağışlanır." (Nesai, siyam 39; Tirmizî, savm 1.)
"Özürsüz olarak tutulmayan bir günlük Ramazan orucunun kaçırılan sevabı bütün zaman süresini oruçlu geçirmekle dahi karşılanamaz." (Tirmizî, savm 27. )

Oruç insanın manevi yönünü güçlendirir ve insanı meleklerden yüce yapar. Hayvanî duygularını köreltir. Nefsinin taşkınlığını önler. Insanı başıboş olmaktan kurtarır, ona Rabbini hatırlatır. Acıktıkça O'nun verdiği ‚ nimetlerin kadrini öğretir. Aç ve muhtaçların halini hatırlatır.
Oruç insana sabrı öğretir. Onu ilâhlaşmaktan ve zorbalıktan kurtarır. Vücudunu dinlendirir, sıhhatini artırır, psikolojisini ve sinirlerini düzeltir. Insana sırf midesi için yaratılmadığını hatırlatır.
Allah: "Oruç benim içindir, onun mükâfatını da ben veririm." (Müslim, savm 163. ) buyurur. Demek ki, diğer yararların hepsi bir yana, oruç, Allah'ın rızasını sağlar. Kur'ân-ı Kerîm'de de orucun farzediliş hikmeti olarak onun insanı takvaya götürdügü zikredilir." (K. Bakara (2) 183)
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruç, Farziyeti, Hikmeti Ve Faydalari

Oruç, Farziyeti, Hikmeti Ve Faydalari

ORUÇ, FARZİYETİ, HİKMETİ VE FAYDALARI

a. Farz Oluşu
Insanların ve cinlerin niçin yaratıldıklarını bizzat yaratıcı bildirir: "O'na ibadet etsinler, yani O'nu tanısınlar diye." (51/56)
Ancak sınırlı bir akılla sınırsız bir varlığın tanınması zor, hattâ hakkıyla tanınması imkânsız olduğundan nasıl tanıyacağımızı ve nasıl kulluk edeceğimizi de biz yine O öğretmiş ve kullukla ilgili bazı fiilleri zorunlu (farz) kılmıştir.

Yani Allah'ı (c.c.) tanımanın ve O'na kulluğun asgari şartı bu zorunlu ibadetlerdir. Oruç da bu ibadetlerden.biridir. Allah Resulü (s.a.v.), bir mübarek sözlerinde, bu temel ibadetleri bir arada anar ve buyurur ki: "Islam beş şey üzere kuruludur: Allah'ı birlemek (tevhid), namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak ve hac yapmak." (Müslim Iman 5)
Tek başına bu hadis bile, orucun farz olduğunu bildirmeye yeter. Ancak bundan önce Kur'an-ı Kerim de orucun inananlar için bir farz olduğunu vurgulu bir ifade ile bildirmiştir: "Ey mü'minler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılınmıştır ki, sakınasınız."(2/183)

Daha önceki semavî dinlerde de oruç bulunduğu için, Allah Resulü Efendimiz orucu biliyordu ve Medine-i Münevvere'ye hicret etmezden önce, Aşûre orucuna da devam ediyordu. Hicretten sonra, ikinci yıl Muharrem'in onunda, çocuklara varıncaya kadar bütün müslümanlara oruç tutturmuş ve aynı yıl Ramazan orucu farz kılınınca: "Aşûre günü dileyen oruç tutsun, dileyen terketsin." buyurmuşlardır.
Yani Ramazan orucu ilk defa Hicretin ikinci yılı içerisinde farz kılınmıştır. Farz kılınışı büyük Bedir Harbinden bir ay ve birkaç gün önceye rastlar. Bedir Harbi ise, aynı yıl Ramazan'ın onyedinci Cuma günü vuku bulmuştur. Buna göre Ramazan orucunun farz kılınışı, Şaban ayı içerisinde olmuş olur. (Tâhir'ül-Mevlevî, Müslümanlıkta Ibadet Tarihi, l05-106; T'aberî, N/132; Suy'ûti, ed-Dürrü'l-Mensûr, I/176; Sabûnî, Ravâyi'/193)
Allah Resûlü dokuz sene Ramazan ayı orucunu tuttuktan sonra vefat etmiştir. (Ibn Kayyim, Zâdü'l-mâed,152 (en-Nedvî, Dört Rükün, 205)) Bu, farz olan Ramazan orucudur. Bunun dışında vâcip, sünnet, müstehap, nâfile, mekruh ve haram olan oruçlar da vardır. (Bk. Tâhirü'l-Mevlevî, a.ge.112 )Farz olduğu, Kitap ve sünnetin kesin delilleriyle sâbit olduğu için, orucu inkâr küfürdür, insanı dinden çıkarır. Hafife ve alaya almanın da aynı olduğunu söylemişlerdir. Hatta, inanmakla beraber; ibadetleri yapmamak insanı dinden çıkarmasa bile, herkesin göreceği yerlerde açıkça oruç yemenin, orucu hafife alma anlamına geleceğinden, küfür olduğunu söyleyenler de vardır.Özürsüz olarak bozulan bir günlük Ramazan orucunun kaçırılan sevabı, bütün zaman sürecini oruçla geçirmekle dahi karşılanamaz. (Zehebî, Kitâbu'l-kebâir, 40-4l: el-Heytemî, ez-Zevâcir,I/195) Diğer yönden, tutulması halinde,
"Orucun sevabı; Allah'tan başka kimsenin takdir edemeyeceği kadar büyüktür."
"Her iyiligin karşılığı on ilâ yediyüz katıyla verileceği halde, orucun karşılığını ancak Allah bilir."
"Oruçlunun acıkmaktan doğan ağız kokusu, Allah için miskten daha güzeldir.",
"Oruç, ateşten koruyan bir kalkandır. tutana Kıyamet günü şefaatçidir.", "Oruçlu, duası geri çevrilmeyen üç gruptan biridir.",
"Ramazan orucunu dünya ile ilgili faydalardan ötürü değil de, sadece Allah için tutanın geçmiş günahları bağışlanır.",
"Ramazanda yapılan nâfile bir ibadet, sevap bakımından diğer günlerdeki farzlara denktir. Farz ise, diğer günlerdeki yetmiş farza denktir." (Bu ve benzeri hadisler için bk. el-Heytemî, age. I/196-l98)


Hikmeti ve Faydaları
Orucun hikmetleri, aynı zamanda faydası sayılacağından, bu ikisini birlikte ele alıp, bazan fayda, bazan da hikmet diye açıklayacağız. Ancak anlaşılmasını kolaştırmak için, konuyu bir başka açıdan ikiye ayırarak isleyecegiz:
a) Orucun keyfiyeti ile ilgili hikmetler,
b) Dünya ve Ahirete yönelik faydaları.

Ancak burada çok önemli bir noktaya deginmek zorundayız:
Orucun esas hikmeti -diğer ibadetlerde olduğu gibi- herşeyden önce "HAKİM" bir zat tarafından emredilmiş olmasıdır. Ya da onu emreden "Hakîm"dir, yani her yaptığı yerli yerindedir; bir hikmete dayalıdır, işlerin en yerinde olanıdır. Öyle ise oruç da böyledir. Bu yüzden oruç aklımızın kavrayacağı falan ya da filan faydalardan ötürü farz kılınmıştır demek çok hatalı olur.
"Onlar ki, görmeden inanırlar." (2/3),
"Görmedikleri halde RAHMAN'dan ve Rablerinden korkarlar." (36/1l, 67/12).
Kaldı ki, ibadetler hikmetlere değil, illetlerine binaen farz olunurlar. Hikmetler çoğu zaman akılla kavranılsa bile, illetler, farz kılan (Şâri) açıklamadıkça kesin olarak kavranılamaz. Bu yüzden orucun illeti, ya da en büyük hikmeti, farz olduğunu bildiren ayette gösterilen hedef olmalıdır." "Allah'tan sakınasınız, yani takvâ sahibi olasınız diye:.." (2/183).
Aynı ayetin "Ey iman edenler..." hitabı ile başlaması da, orucun maddî fayda ve hikmetlerinden ötürü değil, ancak imandan ötürü tutulabileceğini gösterir. Nitekim modern tıp, orucun bazı faydalarını tesbit etmiş olmakla beraber, inanmayanların hiçbirisi müslümanlar gibi oruç tutuyor değillerdir. A1lah Resûlü de makbul olan orucu, iman ve ihtisab (sadece Allah için yapma) şartına bağlamıştır. (Buhârî, Müslim.) Ancak aslolan bu olmakla beraber, orucun akılla kavranan birçok hikmetleri de yok değildir.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruc Hakkinda çeşitli Konular

Oruc Hakkinda çeşitli Konular

ORUC HAKKINDA ÇEŞİTLİ KONULAR

Oruçlu iken bir şeyin tadına bakmak, çiğnemek, kendine güveni olmayanın kucaklaşması ve öpmesi mekruhtur ancak orucu bozmaz.
Orucunu yemekte olan âdetlinin âdeti, ya da lohusanın âdeti gündüzleyin sona ererse, o günü akşama kadar oruçlu gibi geçirmeleri, ayrıca kaza etmeleri gerekir.
Oruçlunun iftarda acele etmesi, sahuru son anına kadar geciktimesi müstehaptır.
Ramazan orucunun keffaretinin aralıksız tutulması gerekir. Kadının âdet görmesi buna engel değildir.
Ramazan Bayramı'nın ikinci günü, Sevvâl'in altı gün orucuna başlanabilir.
Kadınlar, kocalarının izni ile evlerinde namaz için ayırdıkları odada itikâf yapabilirler.
Itikâfta bulunanın, cima yapması, öpmesi ve her türlü cinsel davranışı yasaktır. Unutarak da, gece de yapsa itikâfi bozulur.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruc Hakkinda çeşitli Konular

Oruc Hakkinda çeşitli Konular

ORUC HAKKINDA ÇEŞİTLİ KONULAR

  • Oruçlu iken bir şeyin tadına bakmak, çiğnemek, kendine güveni olmayanın kucaklaşması ve öpmesi mekruhtur ancak orucu bozmaz.
  • Orucunu yemekte olan âdetlinin âdeti, ya da lohusanın âdeti gündüzleyin sona ererse, o günü akşama kadar oruçlu gibi geçirmeleri, ayrıca kaza etmeleri gerekir.
  • Oruçlunun iftarda acele etmesi, sahuru son anına kadar geciktimesi müstehaptır.
  • Ramazan orucunun keffaretinin aralıksız tutulması gerekir. Kadının âdet görmesi buna engel değildir.
  • Ramazan Bayramı'nın ikinci günü, Sevvâl'in altı gün orucuna başlanabilir.
  • Kadınlar, kocalarının izni ile evlerinde namaz için ayırdıkları odada itikâf yapabilirler.
  • Itikâfta bulunanın, cima yapması, öpmesi ve her türlü cinsel davranışı yasaktır. Unutarak da, gece de yapsa itikâfi bozulur.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruc Hakkinda çeşitli Konular

Oruc Hakkinda çeşitli Konular

ORUC HAKKINDA ÇEŞİTLİ KONULAR

  • Oruçlu iken bir şeyin tadına bakmak, çiğnemek, kendine güveni olmayanın kucaklaşması ve öpmesi mekruhtur ancak orucu bozmaz.
  • Orucunu yemekte olan âdetlinin âdeti, ya da lohusanın âdeti gündüzleyin sona ererse, o günü akşama kadar oruçlu gibi geçirmeleri, ayrıca kaza etmeleri gerekir.
  • Oruçlunun iftarda acele etmesi, sahuru son anına kadar geciktimesi müstehaptır.
  • Ramazan orucunun keffaretinin aralıksız tutulması gerekir. Kadının âdet görmesi buna engel değildir.
  • Ramazan Bayramı'nın ikinci günü, Sevvâl'in altı gün orucuna başlanabilir.
  • Kadınlar, kocalarının izni ile evlerinde namaz için ayırdıkları odada itikâf yapabilirler.
  • Itikâfta bulunanın, cima yapması, öpmesi ve her türlü cinsel davranışı yasaktır. Unutarak da, gece de yapsa itikâfi bozulur.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruc Hakkinda Genel Bilgiler

Oruc Hakkinda Genel Bilgiler

ORUC HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Farz olan Ramazan orucundan başka, vacip, müstehap ve haram olan oruçlar da vardır.
Vacip olan oruç; Ramazan'da kasten bozulan orucun kefareti, Zihâr keffareti, hatâ ile adam öldürme keffareti, yemin keffareti, hacdaki hatâlardan doğacak keffaret, kaza edilen itikâf orucu, adak oruçları gibi oruçlardır.
Müstehap olan oruçlar; Muharrem Ayının dokuzuncu ve onuncu günleri orucu, her kameri ayın onüç, ondört ve onbeşinci günleri orucu, her Pazartesi ve Perşembe günleri tutulan oruç, gibileridir. Bunlara nafile oruç da denir.
Haram olan oruçlar ise; Kurban Bayramı'nin dört günü ile, Ramazan Bayramı'nın ilk günü tutulan oruçlardır.
Ramazan orucu, belirli bir güne adanmış adak oruç ve nafile oruca akşamdan, kaba kuşluğa kadar niyyet edilebilir. Orucun niyyeti, içinden oruç tutmaya karar vermiş olmaktan ibarettir.
Kaza, gün belirtilmeyen adak ve keffaret oruçları için sahur bitmeden önce niyyet etmek, yani içinden karar vermiş olmak gerekir.
Ramazan takvimle ve hesapla değil, Ramazan hilalinin görülmesiyle, ya da Şaban Ayı'nı otuza tamamlamakla başlar.
Ramazan'a başlarken Şaban'ın son günü mü, Ramazan'ın ilk günü mü diye, şüpheye düşülen gün, konuyu iyi bilmeyenlerin oruç tutmaması daha iyidir. Ancak Ramazan hilalinin görüldüğü ilan edilirse, o gün şüpheli olmaktan çıkar. Ramazan olduğu kesinleşir.
Bayram da yine takvimle değil, Şevval hilâlinin görülmesiyle başlar. Ancak bayram hilâlini en az iki adil şahidin görmüş olması gerekir.

Orucu Bozup Keffareti Gerektiren Şeyler:
  • l. Gıda ve ilaç türünden birşeyi kasten yeme ve içme,
  • 2.Kasten cinsel ilişkide bulunma ve bulunulma,
  • 3.Kan aldırıp ya da gıybet edip, orucu bozuldu sanarak yiyip içmek suretiyle kasten orucunu bozma.

    Orucu Bozulup Sadece Kaza Etmesi Gerekenler
  • l. Âdetli ve lohusa,
  • 2. Oruç tutmakla hastalığı artan hasta,
  • 3.Körpe çocuk emziren anne ya da süt anne,
  • 4.Yolcu,
  • 5.Oruca niyyet etmeden yiyen kimse (Bir isyan olarak kasten yiyenlerin, niyyet etmemiş
  • olsalar bile keffaret tutmaları gerektiği söylenmiştir). .
  • 6.kendi kendini cinsi konuda tatmin eden,
  • 7.Güneş batmadığı halde battı sanarak iftar eden,
  • 8.Ve şafak söktügü halde sökmediğini sanarak sahur yiyene keffaret gerekmez. Bunlar sadece kaza ile yetinir.

Şimdi sayacağımız şeylerden biri, kasten yapılmış olsa da, oruç bozulur; ancak keffaret gerekmez:
  • Yenilmesi arzu edilmeyen ve gıda özelliği taşımayan taş, demir ve çelik gibi şeyleri yutma,
  • Kendi isteği ile bilerek ağız dolusu kusma.
  • Burundan alınan sıvının boğaza ulaşması,
  • Hukne (lavman) kullanma
  • Kulaga ilaç, yag, v.b. bir şey akıtma,
  • Derin yaraya, karın boşluğuna işleyecek özellikte ilâç koyma.
  • Baştaki yarığa ilaç akıtma,
  • Unutarak yedikten sonra, orucu bozuldu sanıp kasten yeme,
  • Uyurken birisinin boğazına su döküp midesine gitmesi,
  • Uyurken cima edilme,
  • Ramazan'a niyyet etmeden yeme ,
  • Zorla yedirilme.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruç Keffareti Ne Zaman Gerekir?

Oruç Keffareti Ne Zaman Gerekir?

ORUÇ KEFFARETİ NE ZAMAN GEREKİR?

Ramazan-ı şerifte oruç niyetini getirip özürsüz olarak kasden orucu bozmakla keffaret lazım gelir. Yani –varsa- bir köleyi hürriyete kavuşturmak, imkan yoksa ara vermeden iki ay oruç tutmak, buna da gücü yetmezse altmış fakire yemek yedirmektir. Ama niyet getirmeden orucu yemek kazadan başka bir şey gerektirmez.
Şafii mezhebinde Ramazan-ı Şerifte oruçlu olan kimse cinsi münasebette bulunduğu takdirde kendisine keffaret lazım gelir. Yemek yemek ve su içmekle keffaret söz konusu değildir. Sadece gününe gün kaza etmek lazım gelir.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruç Tutmamayi Meşru Kilan özürler

Oruç Tutmamayi Meşru Kilan özürler

ORUÇ TUTMAMAYI MEŞRU KILAN ÖZÜRLER

Beş kimse, imkân bulduğunda kaza etmek üzere Ramazan orucunu tutmayabilir, tutmakta ise bozabilir.
1. Oruçla hastalığının uzamasından ya da artmasından korkulan hasta.
2. Sefer süresi kadar yola çıkan yolcu,
3. Oruca güç yetiremeyen ihtiyar (Her gün için bir fitre verir. Sonradan güçlenirse ayrıca kaza eder),
4. Kendine ya da çocuğuna zarardan korkulan hamile kadın,
5. Kendine ya da çocuğuna zarardan korkulan emzikli kadın.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Iğne, diş Çektirme, Misvak ve Oruç
Diş çektirme, doldurtma, dişlerini misvakla ya da macunla yıkama, iğne yaptırma... orucu bozar mı, bozarsa kazâsı nedir?

Diş çekimi orucu bozmaz. Ancak dişin çıktığı yerden akan kan; tadı ağzın her tarafına dağılacak kadar çok olur, ya da karıştığı tükürüğün yarısından çok olur ve yutulursa orucu bozar, kaza gerekir.(67 Bilmen 289 (md.106)) Diş dolgusu konusu da vücudun herhangi bir yerindeki yarayâ ilâç koyma gibidir; Dolgu maddeleri sıvı olmayıp, dimağa ve karın boşluğuna ulaşamadıkları için orucu bozmazlar. Ancak kanala zerkedilen ilâç, ya da dolgu maddesi, sıvı olur ve beyne ulaşırsa, Imâm Ebû Hanîfe'ye göre oruç bozulur, diğer imamlara göre yine bozulmaz. Diş çekimi için uygulanan ve halk arasında morfin diye bilinen uyuşturucu (anestezik) etkili iğne de vücudun herhangi bir yerine yapılan iğne gibidir. Imam Ebû Hanîfe'ye göre orucu bozar. Ihtiyata uygun olduğu için kabul edilen görüş de budur. Ancak onun arkadaşları olan diğer imamlar, vücuda yarayışlı olmayan ve tabii yollarla vücuda girmeyen şeyler, orucu bozmaz görüşündedirler. Dolayısıyla onlara göre, yaralara her nasıl olursa olsun ilâç koymak, yine nasıl olursa olsun iğne yaptırmak, orucu bozmâz.(68 M. Zihnî 594, 599; Bilmen 293.) Buna göre durumları âcil olmayanların, diş çekimi ve iğne işini akşama bırakmaları tavsiye olunur. Ama bundan gecikmekle zarar görecek olanlar, oruçlu iken de iğnelerini yaptırır, dişlerini çektirir, ya da doldurturlar. Dolgu dışındakileri yaptıranların sonradan kaza etmeleri daha ihtiyatli olur.
Dişleri, özsuyunun tadı hissedilecek kadar taze bir misvakla temizlemek orucu bozmaz ama, mekruhtur. Bu tadı duyulmayan misvakla ya da firçalarla dişleri yıkamak oruca hiçbir zarar vermez. (69 M. Zihnî 610; Bilmen 287-88 ') Dişlerin macunla fırçalanması, ya da tuzlu su ile gargara yapılması hallerinde macunun ve tuzun tadı boğaza kadar ulaşmış olacağından oruç bozulur. Misvaktan kopan ve yutulân parçalar buğday tanesi kadar, yada daha fazla olursa orucu bozarlar. Dişlerin kendiliğinden kanaması halinde, kan tadı duyulacak kadar olur ve bilerek yutulursa oruç bozulur. Az olur ve farkına varmadan yutulursa bozulmaz. Bütün bu durumlarda orucun bozulması halinde sadece kaza gerekir.


Ihtilâm olmak ve cünüp olarak sabahlamak oruca mâni olur mu?

Oruçlu iken ihtilâm olmak (kendi kendine rüyalanmak) orucu bozmaz. Dokunma, oynaşma ve öpme olmadan, sadece bakmak ve düşlemekle boşalma da o orucu bozmaz. Bu durumlarda sadece yıkanır ve orucuna devam eder: Dokunma ve öpme ile boşalırsa, oruç bozulur; ama sadece kaza gerekir.(66 M. Zihnî 590, 597 )
Oruçlu olduğunu bilerek, ama elinde olmayarak boğazına su kaçsa, orucu bozulur sadece kaza gerekir. Gündüz ihtilâm olan oruçlunun namaz vakti geçmeyecek bir süre içerisinde yıkanması şarttır. Ancak yıkanmaması oruca engel değildir. Yani yıkanmazsa, namazı terk etmiş olacağı için büyük günah işlemiş olur; ama orucu oruçtur.
Cünüp olarak sâbahlamak oruca mâni olmaz. Gündüz yıkanması gerekir. Yıkanmayı iftardan sonraya bırakırsa, namazı terketmiş ve büyük günah işlemiş olur.
.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ORUCA NE ZAMAN NİYET EDİLİR?


Şafii mezhebine göre niyetin vakti oruç farz olursa gecedir. Gündüze bırakılmaz. Gece niyet getirilmediği takdirde bayramdan sonra gününe gün kaza etmek lazımdır.

Hanefi mezhebine göre ise kazaya kalmış Ramazan, nafile ve muayyen nezir oruçları için niyet gece vakti getirilebildiği gibi gündüz öğleden önce de getirilebilir.
Bunun için İbn Hacer diyor ki: Şafii olan kimse Ramazan'da niyetini unutup gece vaktinde getirmeyen kimse Hanefi mezhebini takliden gündüz öğleden evvel niyet getirsin.

Maliki mezhebine göre Ramazan-ı Şerifin başında bir niyet getirilirse kafidir. Her gece niyet getirmek gerekmez.
Bunun için Şafii veya Hanefi olan kimse Ramazan-ı Şerifte "ben şu Ramazan-ı Şerif ayında oruç tutmağa niyet ettim" dese iyi olur. Çünkü bir günün niyetini unutacak olursa da Maliki mezhebine göre orucu sahih olur.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ORUÇLU İKEN GÖZE MERHEM SÜRMEK VEYA DAMLA DAMLATMAK CAİZ MİDİR?

Oruçlu olan kimse gözüne merhem sürebildiği gibi damla da damlatabilir. Bunun için hiç bir mani yoktur. Fakat buruna damla damlatmak, hiç şüphe yok ki orucu bozar.
ORUÇLU OLAN BIR PİLOT OKSİJEN TENEFFÜS EDEBİLİR Mİ?

Yükseklerde uçan pilot veya denizlere dalan bir dalgıç oruçlu olduğu halde oksijen teneffüs edebilir, orucuna bir halel gelmez. Çünkü oksijen ne yenir ne de içilir. Hatta duman gibi hacmi olmayan bir şey boğaza girerse yine oruç bozulmaz.

ORUÇLU OLAN KİMSENIN KULAĞINA İLAÇ VEYA SU AKITILSA ORUCU BOZULUR MU?

Oruçlu olan kimsenin kulağına ilaç veya su akıtılsa orucunun bozulup bozulmayacağı hususunda ihtilaf vardır. Şafii mezhebinde kuvvetli olan kavle göre ilaç ile su arasında fark olmaksızın her ikisi de kasden kulağa akıtılsa orucu bozulur. Yalnız kulağın dış tarafını yıkamak isterken içine girerse oruç bozulmaz.
Hanefi mezhebinde ise İmam-ı A'zam'a göre kulağa konulan ilaç orucu bozar. Su ise bozmaz. Müfta bih olan bu görüştür. İmameyn'e göre ise kulağa ne akıtılırsa akıtılsın orucu bozmaz.
ORUÇLU OLAN KİMSENIN, ABDEST ESNASINDA AĞZINA SU VERİRKEN BOĞAZINA SU KAÇARSA ORUCU BOZULUR MU?

Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçsa; oruçlu olduğunu hatırlamadan ağzına su almışsa ittifakla orucu bozulmaz. Oruçlu olduğunu hatırladığı takdirde ağzına su verirse Hanefi mezhebine göre orucu bozulur.Bilahare bir gün kaza etmek zorundadır.
Şafii mezhebine göre ise oruçlu olduğunu bildiği halde mübalağa yapmadan ağzına su almış ve boğazına kaçmışsa orucu bozulmaz. Amma mübalağa etmiş ise orucu bozulur. Yalnız abdest ve gusül gibi mecburi olan şeylerden başka bir maksat için ağzına su verirse mutlaka orucu bozulur.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruclunun Keyfiyeti Ile Ilgili Hikmetleri

Oruclunun Keyfiyeti Ile Ilgili Hikmetleri

ORUCLUNUN KEYFİYETİ İLE İLGİLİ HİKMETLERİ


Oruç sıkıntılı Mekke döneminde değil, imkânların oldukça bollaştığı Medine döneminde farz kılınmıştır, tâ ki, oruç (En-Nedvî, Dört Rükûn ) iktisadî şartların zorlaması ile konulan bir farzdır, denmesin. Bundan, imkânları bollaşıp, karnı doyan insanın, gayesini unutabileceği anlamı da çıkarılabilir. Farz olan oruç ise panzehirdir. Ilacın fazlası zararlı, azı faydasızdır. (ed-Dihlevî, Huccetüllâhi'l-Bâliga )
Orucun bir ay oluşunda İslamın her şeyde orta yolu tuttuğunun işareti de vardır. Çünkü daha önceki dinlerde de oruç vardı, ancak bazısında çok uzun, bazında da çok kısa idi.
Oruç günün beli bir zamanı ile sınırlandırılabileceği gibi, yemeyi içmeyi azaltmakla da olabilirdi. Islam birinciyi seçti. Çünkü ikinciyi tayin ve uygulama zor olduğu gibi, insanların vücud yapıları ve ihtiyaçları değişik olduğundan, bunda adaletsizlik de söz konusu olurdu. (agk.)
Oruç herkesin kendisi için seçecegi bir ayda, ya da güneş yılına göre bir ayda değil de, senenin her mevsimini dolaşan Ramazan ayında farz kılındı. Böylece hem cemaat şuuru sağlandı. Çünkü bazı zor işler, topluca yapıldığında, zorluğu hissedilmeden kolaylıkla yapılır. -hem de dünyanın değişik bölgelerindeki insanların bir kısmının devamlı uzun ve sıcak günlerde, diğer kısmının da devamlı kısa ve serin günlerde oruç tutmaları gibi bir adeletsizlik önlendi.
Ayrıca; insana misyonunu öğreten, doğruyu yanlıştan ayıran Kur'an-ı Kerim, Ramazanda inmiş ve onu şereflendirmiştir. Oruç için bir ay seçilecekse, elbette ondan daha uygunu bulunamayacaktır.

Dünya ve Ahirete Yönelik Faydaları

Insan diğer varlıklara göre çok daha değişiktir ve o merkez durumundadır. Hayvanlarda sadece istiha (arzu, şehvet) vardır, akıl yoktur. Melekler ise sırf nurdan yaratılmışlardır, çeşitli arzulara (şehvetlere) sahip olmayan yüce varlıklardır. Insan bu iki konumdan da nasibi olan varlıktır. Akla, ruha ve şehvetlere birlikte sahiptir. Onun için melek, yüceliği; hayvan da aşağılıgı temsil eder. Ama meleklerinkini aşan yücelikler bulunduğu gibi, hayvanları çok yücelerde bırakan aşağılıklar da vardır. Işte insan, bu uçsuz bucaksız arenada, kendi yerini seçme hürriyetine sahip tek varlıktır. Arzularını aklının ve ruhunun emrine vermekle, yükseldikçe yükselecek, belki de melekleri bile aşacaktır. Zıddı ile, aklını ve ruhunu arzularının eline vermekle de "hayvanlardan da aşağı" olacaktır. Yaratıcısının istediği; onun, münker adına üzerinde bulunan ağırlıklarını atarak, olabildiğince yükselmesi ve Rabbini "Yakîn" ile bilmesidir. Bu vasıf meleklerin vasfıdır. Işte oruç, insanın meleklik yönünü güçlendiren ibadetlerin başında gelir. Çünkü onlar da yemezler ve içmezler. Yine çünkü aşırı yeme içme ve nefsî arzuları tatmin ile aşırı meşgul olma, hayvani nitelikleri geliştirir, nefsi besler ve güçlendirir. Nefis ise Allah'ın düşmanıdır ve "Işi gücü kötülükleri emretmektir." (12/53). Öyle ise ona yenilmemek ve başını ezmek gerekir. Bunun en kestirme yolu da açlıktır. Nitekim bir hadis-i şerifte, Allah'ın nefse: "Ben kimim, sen kimsin?" diye sorduğu, nefsin de: "Sen sensin, ben de benim" dediği, buna karşılık Allah'ın onu Cehenneme atmak gibi bir sürü eziyetlerle cezâlandırmasına rağmen onun, her seferinde sorulan bu soruya aynı cevabı verdiği, nihayet onu açlıkla deneyince, "Sen benim merhametli Rabbimsin, ben ise Senin âciz bir kulunum" dediği nakledilir. (Bedîuzzamân, Mektûbât, 373)
Oruç insanın gafletten uyanmasını, başıboş olmadığını anlamasını, ve Rabbini tanımasını sağlar.
Oruç, Allah'ın nimetlerini hatırlayarak O'na olan teşekkür borcunu ödemektir. Çünkü her zaman her istediğini yiyebilen insan, oruç tutmakla: "Bu nimetler benim mülküm değil, ben bunları yiyip içmekte hür değilim, başkasının malıdırlar, yemek için O'nun emrini bekliyorum" demiş ve manevî bir şükür yapmış olur.
Oruç zenginlere fakirlerin durumunu hatırlatmak; böylece sosyal dayanışmayı, yardımlaşmayı, sevişmeyi ve toplum düzenini kolaylaştırmak demektir. Zira başka yolla "zengin fakirin halinden bilmez." Bu yüzden Mısır'in kıtlık yıllarında, Hz. Yusuf un bütün zahire ve erzak ambarları elinde olduğu halde, üç günde bir yemek yediği ve sebebini soranlara; "Benim karnım tok olursa, zahire almaya gelen zavallılara acıyabilir miyim?" dediği nakledilir. (Risâle-i Hamidiyye,127; (Sifâ'dan nakil), Sabûnî, Ravâi' I/218)
Oruç, gücüne, kuvvetine, varlığına güvenip ululuk taslayanları, firavunlaşma ve karunlaşma istidadında olanları, açlığın kırbacıyla acıtıp onlara âciz olduklarını ve bir Kadîre muhtaç bulunduklarını hatırlatır. Zira: "Dünyada açlık kadar müessir ma'şeri bir vicdan oluşturan başka bir motif yoktur." (Mustafa Ateş, Diyanet gazetesi, sy. 327 s. 2) Yine "bu yolla insanın mayasında bulunan kibir, gururu, enaniyet ve üstünlük gibi şeytânî tekebbürü de mahviyet, tevazu ve teslimeyete dönüştürür." (Aynı kaynak.)
Oruç, maddî ve manevî bir perhiz ve bu itibarla önemli bir, ilaçtır. Nitekim Allah Resulü "Sıhhat bulmak için oruç tutun." buyurmuştur. (Orucun sindirim, dolaşım ve sinir sistemlerine ve özellikle karacığere, damar sertliğine, böbreklere, kan yapısına, strese olan olumlu tesirleri için bk. Dr. Halûk Nurbâkî, Diyanet Gaz. Sy. 327, s. 6) Oruç zor zamanlarda ve olağanüstü durumlarda, uzun süre açlığa tahammülü sağlayacak iyi bir eğitim ve cihad hazırlığıdır.
Oruç, vücutta bir fabrika durumunda olan mideye hizmetçi pozisyonundaki bir sürü organın, fabrika sanki yıllık bakıma alındığı için, onunla irtibatlarının kesilmesi, onların sırf mideye hizmet için yaratılmadığını, melekleşme yolunda da görevlerinin bulunduğunu hatırlatmaktır. "Ayrıca oruç, şehvânî arzuların doruk noktasında bulunan genci, sapık ilişkilere zorlayan hormon birikimini ta'dil eder: " .. Kimin evlenme masraflarına gücü yetmezse oruca sarılsın. Çünkü orucun şehveti kırıcı özelliği vardır." (Buhâri, Savm ) hadis-i şerif buna işaret eder. (Ateş, agm. s. 3)
Ramazan, özellikle Kur'an ayıdır ve Kur'an'la tam bir ilişkisi vardır; Kur'an-ı Kerim onda inmiştir. Kur'an bütün hayırları kendisinde toplar. Ramazan da öyledir. Kadir Gecesi ise Ramazan'ın özü ve lübbüdür. (Imâm Rabbânî, Mektûbât, No:162)
Ramazan, Ahiret yurdu için kârlı bir pazar, hasat için münbit bir zemin, amellerin gelişip yeşermesi için bahardaki nisan yağmuru, Mevlânın saltanatına karşı beşer kulluğunun resm-i geçiş yapması için en parlak ve kudsî bir bayram hikmetindedir. (Bediüzzamân, Mektûbât, 371) Bu ayda sâlih amellere muvaffak olanlar, bütün sene muvaffak olurlar. Bu ayda manevî hayırları kaçıranlar, bütün sene kaçırırlar. (Imâm Rabbânî, Mektûbât, No: 45) Her iyiliğin karşılığı 10 ilâ 700 katı ve fazlasıyla verileceği halde, Allah Teâlâ orucu diğerlerinden ayırmış ve "O benim içindir." buyurmuştur. Çünkü, oruç bir şeyi yapmak değil, yapmamak şeklinde bir ibadet olduğu için, görünen bir ibadet değildir. Bu yüzden sırf riya için yapılamayacak, belki de tek ibadettir. Sonra oruç Allah'ın düşmanları olan şeytanı, nefsi, dolayısıyla şehvetleri kahretmektedir. Bu yüzden ona nisbet edilmesi uygundur. (Mustafa M. Ammâra, et-Tergib, N/143 (Ihyâ'dan nakil)) Yeme, içme ve cinsî ilişki gibi dünyevî ihtiyaçları terketmekle, insanda Allah'ın bu vasıf larının tecelli etmesiyle de Oruç O'nun olmaya lâyıktır. Allah'dan başkasına yapılmayan tek ibadet oruç olduğundan, böyle buyurulmuştur da denmiştir. Ya da oruçta, oruçlunun nefsinin hiçbir payı olmadığı için böyle denmiştir denilebilir. (Bk. Ammâra,age. N/79)
Ancak bilmek gerekir ki, oruç için sayılan bu menfaatların çoğuna, iftar ve sahurda yemeği fazla kaçırıp letâif'i (rahmet alıcılarını) öldürmemekle ulaşılabilir. Yoksa normal öğün adedi zaten iki olduğundan, orucun sair zamanlardan bir farkı kalmayabilir. Nitekim nafaka ve fidyeler iki öğün hesabıyle verilir.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Oruçlunun Kolonya Kullanmasi, Dişlerini Firça Ve Macun Ile Yikamasi Orucunu Bozar Mi?

Oruçlunun Kolonya Kullanmasi, Dişlerini Firça Ve Macun Ile Yikamasi Orucunu Bozar Mi?

ORUÇLUNUN KOLONYA KULLANMASI, DİŞLERİNİ FIRÇA VE MACUN İLE YIKAMASI ORUCUNU BOZAR MI?

Kolonya az da olsa içinde alkol bulunduğu için
Şafii mezhebine göre kullanılması haramdır ve necistir. Kullanılmasına asla cevaz verilmemiştir.
Hanefi mezhebinde ise üzümden imal edilmiş şarap kesin olarak haramdır. Hakkında ihtilaf varid olmamıştır. Necaseti galize ile müteneccistir. Üzümden başka şeylerden işlenen alkollü madde hakkında üç çeşit görüş vardır.

1- Necaset-i muğallazadır.
2- Necaset-i muhallefedir.
3- Tahirdir.
Racih görüş, necaseti muğallaza olması görüşüdür. Kolonya ister muhaffefe olsun ister muğallaza olsun şayet necis olarak onu kabul edersek Ramazan-ı Şerifin içinde ve dışında kullanılmasında beis yoktur.

Dişleri macun ile fırçalamak meselesine gelince fırça misvak gibidir. Hatta fıkha göre misvak sayılır.
Hanefi mezhebinde oruçlu olan kimse kuru olsun, yaş olsun, öğleden evvel olsun öğleden sonra olsun her zaman kullanılabilir. Ancak bazı rivayetlere göre Ebu Yusuf oruçlu olan kimsenin yaş misvakı kullanmasının mekruh olduğunu söylüyor.
Şafii mezhebine göre öğleden evvel kullanılmasında beis yoktur. Öğleden sonra mekruhtur.
Hülasa Hanefi mezhebinde müftabih olan kavle göre her zaman fırçanın kullanılması caizdir.
Şafii mezhebinde öğleden evvel olursa beis yoktur. Öğleden sonra mekruhtur.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ORUCU BOZMAYAN ŞEYLER


macunsuz diş fırçası ve misvak kullanma,
koku sürünme,
sürme çekme,
öpme,
kendi isteğiyle olmaksızın kusma,
kulağa su kaçma,
unutarak yeme içme ve cima etme,
kendi isteğiyle ağız dolusundan az kusma,
boğazına toz,
duman,
sinek kaçma,
dişleri arasında kalıp toplamı nohut tanesinden az yiyecek kalıntılarını yutma, (nohut tanesi kadar olursa kaza gerekir),
kan aldırma,
karnına ok, mızrak, kılıç girme,
yemeğin tadına dili ile bakıp tükürme,
çiğnenilmiş, renksiz ve tatsız sakız çiğneme (bu mekruhtur),
yağlanma
ıyurken rüyalanma (ihtilam),
kan aldırma,
bakmakla boşalma
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Oruç

Oruç : Sevabı Sonsuz, Emsali Olmayan Bir İbadet ve Kârlı Bir Ticaret

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:


"Âdemoğlunun işlemiş olduğu her iyilik ve ibadet, sevap bakımından on katından yedi yüz katına, Allah’ın dilediği sayıya kadar artar.

Allah buyuruyor ki: ‘Ancak oruçlu böyle değildir. Çünkü oruç sırf Benim rızam için tutulmuştur, Bana aittir. O zevkleri ve yemesini Benim için bırakır.’

Oruçlu için iki sevinç vardır: Birinci sevinci iftar vaktindeki sevincidir. Diğeri de, Rabbine kavuşup mükâfatını aldığı zamanki sevincidir.

Allah’a yemin ederim ki, oruç tutanın ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur." (İbni Mâce, Sıyam: 1)


Mü’min, orucu sırf Allah emrettiği için tutar. O' nun rızaını kazanma düşüncesini taşır. Akşama kadar bekler, bir şey yiyip içmez. Rabbine olan kulluk derecesini gösterir. Akşamleyin sofraya oturduğu zaman da Yaratıcısının “Buyurun” emri gelmeden elini uzatamaz. Cenab-ı Hakkın şefkat ve merhamet dolu nimetlerine geniş ve umumi bir ibadetle karşılık vermeye çalışır.

Oruç ibadetinde gösteriş, riya yoktur. İnsan gerçekten oruçlu olduğunu sadece Yaratıcısına, kendisini besleyip büyütene, türlü türlü nimetlerle ihtiyacını giderene gösterir, arz eder. Kimsenin görmediği bir yerde orucunu bozabilecekken bozmaması, Allah için tuttuğunun en güzel ifadesidir.

İşte bunun için Cenab-ı Hak, “Oruç, Benim rızam için tutulmuştur. Bana aittir, mükâfatını da Ben vereceğim” buyuruyor.

Her iyiliğin ve ibadetin karşılığında verilecek sevap, âyet ve hadislerle bildirilirken, orucun sevabı için bir had-hudut konmamış, belli bir sayı ve miktar belirtilmemiştir.

Demek ki, ihlâsla yapılan ibadetlerin zevki, manevî karşılığı, uhrevî mükâfatı sonsuz olacaktır.

Ebu Ümame Radiyallâhu Anh anlatıyor:


Dedim ki: “Ya Resulallah, bana hayırlı bir amel tavsiye eder misiniz?”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, "Oruç tut, çünkü oruca denk bir ibadet yoktur" buyurdu.

Tekrar sordum: "Bana güzel bir iş yapmamı tavsiye eder misiniz?"

"Oruç tutmaya bak. Çünkü Allah yanında onun kadar sevaplı bir ibadet yoktur" buyurdular. (Nesâi, Sıyam: 43)


Ali ibni Ebi Talib Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:


"Oruç, içinin çektiği yiyecek ve içeceklerden kimi alıkoyarsa, Cenab-ı Hak ona Cennet meyvelerinden yedirir ve sularından içirir." (Kenzü’l-Ummal, 3:329)


Mübarek Ramazan ayı, âhiret ticareti için kurulmuş kârlı bir sergi ve pazara benzer.

Ramazan, âhirette derlenecek ürünler için ekim yapılacak uygun ve verimli bir zamandır. Amel ve ibadetleri bereketlendiren, sevaplarını artıran bir Nisan yağmuru gibidir.

Oruç tutan mü’min yiyip içmeyi bir süre için geçici olarak bırakmakla bir çeşit “âhiret adamı” olur, Cenab-ı Hakkın sıfatına aynalık eder.

“Evet, Ramazan-ı Şerif bu fani dünyada, fani ömür içinde, kısa bir hayatta daimi bir ömür ve bâki bir hayatı içine alır, kazandırır.”

Burada geçici olarak bıraktığı yiyecek ve içecekleri daimi bir şekilde Cennette yer, içer.


İbadetin kapısı oruç

Damra ibni Habîb Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:


“Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur.”
(Kenzü’l-Ummâl, 8:447)

Mehmet Paksu
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Mükemmel oruç nasıl olur?

Mükemmel oruç nasıl olur?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayet ettiğine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutan bir kimse yalancılığı, yalan yere şahitliği ve cahilce davranışları bırakmaz, böyle günahları işlerse, yemesini içmesini terk etmesine Allah bir değer vermez.” (İbni Mâce, Sıyam: 21)

Oruca niyet eden mü’min sadece yiyip içmeye ara vermez. Ağzına, midesine oruç tutturduğu gibi, diğer duygularını da onların yardımına gönderir.

Zaten mükemmel oruç da bu şekilde tutulan değil midir? Yani mide ile birlikte göz, kulak, kalp, hayal ve düşünce gibi diğer duygular da bir çeşit oruç tutarlar. Her birisi kendisine göre bir ibadete başlar.

Dilin orucu, yalandan, gıybetten ve çirkin sözlerden uzak durmasıdır. Bunların yerine Kur’ân, zikir, tesbih, salavat ve istiğfar gibi ibadetlerle meşgul olmasıdır.

Gözün orucu, harama bakmamaktır. Kulağın orucu, lüzumsuz sözleri işitmemektir. Bunların yerine göz ibretle bakmaya, kulak hak sözleri, Kur’ân’ı dinlemeye çalışır. Kalp, hayal ve fikir gibi duygular da güzel şeyleri düşünür.

Böylece mide ile birlikte bütün duygular da oruç tuttuğu için, boş yere aç susuz kalmamış olur, neticede mükemmel bir oruca yaklaşır.

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ek¬rem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Öyle oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan görecekleri fayda, aç ve susuz kalmaktır.

Gece kalkıp da öyle namaz kılanlar bulunur ki, uykusuz kalmaktan başka bir şey elde edemezler.” (İbni Mâce, Sıyam: 21)

Oruçlu nasıl davranmalı?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Biriniz oruçlu bulunduğu gün çirkin söz söylemesin, cahilce davranışlarda bulunmasın. Şayet bir başkası kendisine sataşır veya dövüşmeye kalkarsa, ‘Ben oruçluyum, ben oruçluyum’ diyerek ondan uzak dursun.”
(İbni Mâce, Sıyam: 21)

Mehmet Paksu
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Oruç sağlık sigortasıdır

Oruç sağlık sigortasıdır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:


“Oruç tutunuz, sağlıklı olursunuz.”
(et-Tergib ve’t-Terhib, 2:83)


Oruç beden sağlığı için en güzel bir ilâç, maddî ve manevî bir perhizdir. İnsan nefsi yemeiçme hususunda keyfi olarak hareket ettikçe vücuduna, sağlığına zarar verir. Helal-haram ayırt etmeyip rast gelen şeyi yemekle de manevî hayatını zehirler; nefis kendi üstünlüğünü kurar, baskın gelir, kalp ve ruhun sesine kulak vermez olur. Dizginini eline alır, “daha insan ona binemez, o insana biner.”

Ramazan’da oruç sayesinde insan perhize alışır, emir dinlemesini öğrenir. Hazmetmeden, sindirmeden önce mideye y¬mekleri doldurmaz, hastalıkları çekmez. Emir dinlemeye alıştığı için de, haramdan uzak durmakla akıl ve dinin emir-lerini yapmaya çalışır. Böylece manevî hayatı bozulmaz.

Midenin ve diğer sindirim organlarının dinlenmeye, istirahata ihtiyaçları vardır. Bu sayede vücut fazladan biriken yağları eritir, zindeleşir. Bu dinlenme sırasında kalp, zikir ve duadan gelen gıdaları rahatça alır. Bu duygular sırf o mide fabrikası için yaratılmadıklarını anlayarak, gerçek vazifelerine koşarlar.

“Kalp ve ruh, akıl, sır gibi letâifin (lâtifelerin) o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakkiyat (yücelişleri) ve tefeyyüzleri (aldığı feyizler) vardır. Midenin ağlamasına rağmen, onlar masumâne gülüyorlar.”

Bu açıdan oruç insana hem sağlık zenginliği verir, hem de âhiret zenginliği getirir.

Hz. Ali Radiyallâhu Anhın rivayetine göre bu konuda Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:


“Allah Tebâreke ve Teâlâ, İsrailoğulları peygamberlerinden bir peygambere şöyle vahyetti:

Kavmine bildir, hangi kul, bir gün oruç tutarsa, ben onun cismine sağlık ve âfiyet veririm, mükâfatını da büyütürüm.” (Kenzü’l-Ummâl, 8:447)

Mehmet Paksu
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Alimler demişlerdir ki: oruç ve açlıkda on güzel haslet vardır:

l. Açlıkta kalb safası, gönlün hakka inkıyadı, göz keskinliği vardır.
Tokluk ise aptallık ve tenbellik verir, basireti kör eder. Dimağda buharı fazlalaşdırır, bu sebeble kalbde bir ağırlık olur. Söylenen fikirlere intikal ve intibak edemez, esrarı anlayamaz.
2. Açlıkta rikkat-i kalb olur. Kalb safası da insanı münacatın lezzetini idrak etmeye hazırlar, zikrinin ve sair ibadetlerinin te'sirini görür.
3. Kalbde züll ü inkisar olur, şımarıklık gider. Cenab-ı Hakk da hadîsi kudside: "Ben, benim rızam için kalbi münkesir olanlarla beraberim", buyurmuştur. Lüzumsuz ferah ve tuğyanın başlangıcı olan, aynı zamanda büyük mahrumiyetlerin sebebi olan iftihar ve böbürlenme duygusu gider. Nefis açlıkla kırıldığı kadar hiç bir şeyle kırılmaz.
4. İnsan açlıkda belaları unutmaz, zararlara ve afetlere duçar olanları unutmaz. Tok olan açları unutur, aç olanlar ise açlığın ve belaların elemlerini bilirler. Elemli fakirleri ve zayıfları unutmazlar.
5. Açlık bütün ma'siyet arzularını kırar, devamlı kötülüğü emreden nefsin (nefs-i emmarenin) üzerine basar.
6. Açlık, insana betaet ve hamakat veren fazla uykuyu defeder. Çok yiyen ise çok içer, çok içen çok uyur, çok uyuyanın gafleti artar. Kimin gafleti artarsa hüsrana uğrar ve nedameti artar.
Bu sebeble meşayih-i kiram müridi ere: "Çok yemeyiniz, çok içmeyiniz, bu sebeble çok uyursunuz ve hüsrana uğrarsınız" diye buyurmuşlardır.
7. Açlıkta ibadete devam kolaylaşır. Toklukta ise ibadet zorlaşır, ibadete devam ise daha güçleşir.
8. Açlıkta bedenler ve uzuvlar sıhhatli olur, hastalıklar def olur. Çünkü umumiyetle hastalıkların sebebi çok yemek, çok içmek, çok uyumak, kan fazlalığıdır. Hastalık ibadetlere mani olur, kalbi huzursuz eder, ibadet şevkini kırar.
9. Gayet sade bir hayat sürer, sıkıntısı olmaz. Az yemeği itiyad edinen az mala kanaat eder. Bu sebeble Rasûlullah -sallallalahü aleyhi ve sellem-: "İktisada riayet eden fakra duçar olmaz." yani maîşetinde orta yolu tutan fakir olmaz buyurmuşlardır.
10. Açlıkta sadakasını gönül huzuru ile verebilir, yemeğinin fazlasını yetimlere, miskinlere dağıtır, kıyamette de sadakası altında gölgelenir.

TAKVA İÇİN ORUÇ

Cenabı Hakk Azze ve Celle ayeti kerimede: "Orucun farzıyyeti sizin ittikanız için" buyurmuştur. Çünkü oruç insanın kuvvei şehvaniyyesini kırdığı gibi nefsin heva ve hevesini kırarak bütün azalan günahdan, isyandan ictinab ile zühd ü takvaya sebeb olacağı beyan buyurulmuştur. Çünkü insanların dünyevî mesaisi iki şeye münhasırdır: Biri tatlı tatlı yiyip içmek arzusudur. Diğeri de kuvve-i şehvaniyyedir. Bu iki arzu da ancak oruç ile men'edilmiş olduğu gibi tasfiye-i cesed ve bazı emraz-ı kalbiyyenin tathirine de oruç vesile olur. Ve tıbben de midenin tashîhine vesile olduğu malum, bir hakikattir.
Muhammed bin el-Haris -radıyallahu ahn- der ki: Beş zümreye beş şeyi sordum, hepsi de aynı cevabı verdiler:
1. Tabiblere devaların en şifalısını sual ettim: "Açlıktır ve az yemekdir," dediler.
2. Hikmet ehillerine: "Allah'a ibadete en fazla yardımcı olan nedir?" diye sual ettim. "Açlıktır ve az yemektir" dediler.
3. Zahidlere, "Zühde en fazla kuvvet kazandıran nedir?" diye sual ettim. "Açlıktır ve az yemektir" dediler.
4. Alimlere, "İlim hıfzında en fazla yardımcı şey nedir?" diye sual ettim, "Açlıktır ve az yemektir" dediler.
5. Sultanlara, "Her vakit dikkatli bulunmanın çaresi ve en güzel, en lezzetli taam nedir?" diye sual ettim, "Açlıktır ve az yemektir" dediler.

Mahmud Sami Ramazanoğlu
Altınoluk
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Sual:</SPAN> Orucu bozup bozmayan şeyler hakkında genel bilgi verir misiniz?

CEVAP
:
Kalb hastasının göğsüne sürdüğü ilaç, orucu bozmaz. Çünkü, sağlam deriye sürülen ilaç, deriden içeriye girse de orucu bozmaz. Dil altına konulup emilenler bozar. Kulağa konulan ilaç da bozar.
Morfinle dişini çektirdikten sonra, oruç bozulduğu için, yiyip içene kefaret gerekmez, kaza gerekir. Bir hastalık sebebiyle de iğne [enjeksiyon] yapılınca oruç bozulur ve kaza gerekir. Oruç bu şekilde bozulduktan sonra yiyip içmek, kefaret gerektirmez. Diş çektirmek orucu bozmaz. Dişten çıkan kan yutulursa oruç bozulur. Ramazan orucunu tutarken iğne vurduranın veya dişinden çıkan kanı yutanın orucu bozulur, gününe gün kaza gerekir, kefaret gerekmez.
İstemiyerek ağız dolusu kusmak orucu bozmaz. İsteyerek, zorlıyarak az bir kusma da orucu bozmaz ise de, ağız dolusu kusmak bozar. Hadis-i şerifte (Kendiliğinden ağız dolusu kusanın orucu bozulmaz. İsteyerek ağız dolusu kusanın orucu bozulur, kazası gerekir.) buyuruldu.
Tıraş olurken kanayan yere, kanın durması için kantaşı sürmek orucu bozmaz.
Gündüz uyurken ihtilam olunca oruç bozulmaz. Uyanınca ilk fırsatta gusledilir. Hadis-i şerifte, (İhtilam olmak orucu bozmaz.) buyuruldu. Gusletmekle de oruç bozulmaz. Guslederken vücudun içine su girmemesine dikkat etmelidir! İçeri su girerse oruç bozulur.
Basur dışarıda iken taharetlendikten sonra, yaş olarak içeri girerse oruç bozulur. Taharetlendikten sonra kurulanırsa bozulmaz.
Bir hasta, ilaç alarak, orucunu bozsa, kefaret gerekmez. Çünkü dinimizin bildirdiği bir özürle, yani zaruretle oruç bozulunca yalnız kaza gerekir. Fakat basit bir hastalık için oruç bozmamalıdır!
Abdest alırken hata ile boğazına su kaçan, orucu bozulduğu için yiyip içse, yalnız kaza gerekir.
Kulağa damlatılan ilaç orucu bozar. Göze damlatılan ilaç bozmaz. Dişe konulan ilaç, yutulmadığı müddetçe orucu bozmaz. Hatta ilacın tadı boğazda hissedilse de bozmaz. Ağızdaki yara, namazda okumaya mani değilse, ilaçla gargara mekruh olur. Okumaya mani olursa, ilaçla gargara etmek mekruh olmaz. Çünkü özür vardır.
Oruçlu iken dişleri macunla fırçalamak mekruhtur. Boğaza kaçarsa oruç bozulur.
Ramazan-ı şerifte gündüz muayyen hali sona eren kadın, bir şey yiyip içmeden oruçlu gibi durur. Fakat oruçlu iken muayyen hali zuhur eden kadının, oruçlu gibi durması gerekmez, yiyip içebilir.
Yaraya sürülen merhemin, sindirim yoluna veya beyne gittiği bilinmiyorsa oruç bozulmaz.
Tozlu, dumanlı şey koklamak, başkasının içtiği sigara dumanı yahut tütsülerin dumanını çekmek orucu bozar. Fakat ağzından veya burnundan boğazına toz, duman kaçsa, oksijen gazı tüpü ile sunî hava verilse, başkalarının içtiği sigaranın dumanı ağzına, burnuna girmesinden sakınmak mümkün olmasa, oruç bozulmuş olmaz. Unlu işlerde çalışanın sakındığı halde, ağzına burnuna giren un tozları orucu bozmaz. Kömür işinde çalışan kimsenin ağzına, burnuna kömür tozu girse, orucu bozulmuş olmaz. Çünkü bundan sakınma imkanı yoktur. Diğer toz ve dumanların hükmü de böyledir. (Dürer)
 
Üst Alt