Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ortak Payda, Ortak Sözler

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bin dörtyüz yıldan fazla süredir hüküm süren son din İslam ve bu süreye yakın Devlet olgusu içinde ortak paydalarla ikbal aramak yerine, ayrıntıların kavgasıyla yaşayıp gidiyoruz.

Emperyalist güçlerin gerek maneviyatımıza ve gerekse devletimizin renklerine soktuğu fitneler ile birbirimize kin güderek yaşamaktayız.

Hem din kanadında, hem devlet kanadında temel hükümlere aykırı olmayan sebeplerle bölünmüş, kinlenmiş, hizipleşmiş ve nefret dolmuşuz.

Ve biz böyle yaşarken, bizi bu hale getirmiş emperyalist güçlerin malesef her manada kölesi olmuş durumdayız.

Uyanmak ve bu zilletten kurtulmak çok zor değil. Sadece ve sadece biraz hür akıl ve hür mantık yürütmek yetecektir.

Bu gün içinde bulunduğumuz müreffeh gibi görülen hayatın aslında köleleşmiş bir hayatın ta kendisi olduğunu anlamak hiç zor değil.

Allah'a kul, vatandaşına yar olmak, emperyalistlere uşak olmaktan hem daha kolay, hem daha şerefli ve hayırlıdır.

Gözlerimizde ki perdeleri kaldırabilmek için, bazı meşakkatlara evet deyip, zahirinde hoş görünen bazı faydları elin tersi ile itelemek lazımdır.

Unutmamak lazım ki, bu yalancı nimetleri reddedip, bir süre meşakkate talip olmaktır hem İslam, hem İnsan olmak.

Zira Müslüman Türk Halkının kaybedecek çok şeyi kalmadı malesef.

Şuuru zaman zaman uç bazı örneklerle yerine gelen uyuşmuş bir millet olmaktan kurtulmak zorundayız. Bunu en son merhum Muhsin Yazıcıoğlu nun vefat örneğinde yaşadık. Hemen herkesin üzülüp, ah vah ettiği bu kıymetli insanın memelekette ki oy yüzdesi malesef bir-ikileri geçemedi. Ne garip değil mi...

Tüm insanlığı zincirsiz esir haline getirmiş kapitalist, materyalist düzenin tüm halkaları kırılmalı, tüm kaleleri yıkılmalı mıuhakkak. Din'in sırf Allah'a özgü, devletin adalet olduğu gerçeği açık ve net bir şekilde her nefeste, her adımda görülebilmeli.

Ama tüm bunların hayata geçebilmesinin fedakarlık gerektirdiğini, zahmete ve zorluğa talip olmak gerekliliği akıldan çıkarılmamalı.

Bilmiyorum, meşakkate talip ne kadar insan var?..





 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kişi sayısına takılmamak lazım Abi. Kemiyete değil keyfiyete bakılmalı.

Meşhur birbuçuk mürid kıssasını bilirsin. Yazmak gerek yok.

Hem kemiyette çok küçük keyfiyette manen dev ordu kuvvetinde nice ordular, nice devasa orduları mağlup etmiş.

Talut ile Calut'un savaşını bilirsin. Rabbim Talut'un ordusundan bir imtihan ile zayıf ve samimi olmayanları ayıklayıp imanca güçlü olanları Calutun karşısında muzaffer eylemiş. Demek zafer için imanda kalite esastır. Adetullah budur. Rahmet ancak böyle birordu karşısında yardımını gönderir. "Allah'ın yardımı geldiği zaman gördün mü?" ayeti imdada yetişir.

O zaman dar daireden başlayarak geniş daireye doğru bir iman hareketi lazımdır. Dar dairenin merkezinde nefsimiz vardır. Eş, evlat, kardeş, ana, baba,akraba, komşu diye dışarı doğru genişler. İmanı tahkiki beş kiş beşbin zayıf imanlıya racihtir.

Biz dar dairedeki iman savaşını ihmal etik, süslü ve cazibeli geniş daireye taklıdık. Eşimizi evlatlarımız ve hatta kendimizi ikna edememişken devletin va başkaların tamirine giriştik.

Oysa kendi nefsini ıhlas edemeyen başkasını ıslah edemez.

Hem bir varta varki, çok mühimdir. Zaferi kalabalıkta ve maddi güçte aradık. Cemaatler kendini kalabalıklaştırmak için, kim olursan gel, zihniyeti ile içine zayıf, kalitesiz ve cemaatin parasal gücünü ve cemaatten gelen ticaret fırsatı peşinde koşanlar dahil edildi.

Hem Cemaatler ve tarikatler kemalatlarını ancak içinde dahil olanlara satmak ile münafıkları celb etti. Devasa cemaatler oluştu. Ancak, içleri boş olarak kaldı. Fayda yerinde zarar verdi.

Hem zaferi önde olmak, iktirda olmak zannetik. Eğer bir parti iktidara gelse hak ve muzaffer ilan ettik. Bir cemaat büyüdü ise hak oldu zannettik.

Oysa insanlığın bu güne gelmesini sağlayan ve ilerleten geçici ve zahiri değil gerçek zafer kazanan, sıradan ve geri plandaki insanlar olduğu halde, göremedik. Süslü, parlak ve sözü güçlü cazibedar kişilere takıldık.

İşte Rahmetli Yazıcıoğlu zahirde iktidar olamadı. Her zaman küçük bir ordu idi. Sıradan para peşinde koşmayan dava adamlarına ev sahipliği yaptı. Muzaffer olan odur.

İktidara gelse idi hizmetlerinin ödülünü cennetin yemişlerini dünyada israf etmek kabilinden burda almaktı. Belki iktidarların partisinde olmaktan hoşlanan sinekleri kendine celb edip iktidar değilken başardığı hizmetler akim kalacaktı.

Hem Yazıcıoğlunu tebrik lazım. Acımak caiz değil. Çünkü, dilese idi , taviz verse idi kendi adamlarına iktidar yolunu açan medya ve sair güçlere kendini teslim etse idi mutlak iktidar olacaktı. Demek Rahmetli ücretini ahirete ertelemeyi tercih etti
Demek bize hizmette önde , ücrette geride adamlar lazım.

Demek birinin kıymetini anlamak için ölmesi mi lazım, teorisi safsatadır. Demek saimimiyetle hizmet yapmış. Allah onun hizmetini iktidar ile cezalandırmak yerinde cennet ile taltif etmiş inşaallah.

Muhabbetle

Maşaallah...
 
Üst Alt