dua demeti
New member
- Katılım
- 20 Şub 2007
- Mesajlar
- 81
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
- Yaş
- 41
Tam 40 yıl odun taşımış dergaha. Taptuk Ona değil ilim vermek, sohbet halkasına dahi yaklaştırmamış. 65 yaşına geldiğinde “Haydi git” demiş. İl il, bucak bucak gezmiş. Yunus’ muş adı…
***
Kitapları, öğrencileri, müridleri, hatırlı bir çevresi varmış. Şems gelince hepsinden geçmiş. Ne varsa atmış, Şems’e yönelmiş. Mesnevi’den Rubailer’e, Divan’dan, Fihi Ma Fih’e bir dizi eser bırakmış. ”Satırdakini geçince; Sadrımdakini buldum” demiş. Adı; Mevlana imiş.
***
Bursa’da zenginlik ve makamın doruğunda iken gitmiş Hz.Üftade’ye… Diz çökmüş, kisvesini yakmış çarşıda ciğer satarak. Adı; Aziz Mahmud Hüdai imiş.
***
Ney çalarmış Bağdat’ın eğlence mekanlarında. Bir tevbe etmiş ki; görenler hayranlıktan şaşakalmış. Eline bir kova su, bir de meşale alarak koşmuş sokaklarda. Nereye demişler:
“Cehennem korkusu ile ibadet edenleri uyarmak için bu su ile cehennemi söndürmeye gidiyorum! Meşaleyle de Cenneti yakacağım! Yetsin artık; Allah(c.c.)’a Allah(c.c.) olduğu için ibadet edilsin! ” diye haykırmış… Adı; Rabiatül Adeviyye imiş.
***
Asırlar geçti aradan. Tahsili olmayan Yunus gönüllerde çağlıyor. Onun çağdaşı kaç ilim adamı, kaç edip, kaç mütefekkir biliyorsunuz? Mevlana döneminde de alimler, hocalar vardı. Hiçbirinin esamesi okunmuyor. Mevlana, kıtalar dolaşıyor!.. Kadı Mahmut devri ve sonrasında hukukçu, devlet adamı niceleri yaşadı. Makam sahiplerinin çoğu unutuldu. Hüdai hala nurlar saçar Üsküdar’daki tepeden!.. Nice hanımlar saraylarda, köşklerde arz-ı endam etti. Padişahlara yön verecek kudrete sahiptiler. İsimleri yok şimdi. Rabia; hala ayakta!..
Dostum;
Onları ebedileştiren ne?.. İlim, unvan, tahsil, makam, bilgi, kuvvet olmadığı âşikâr! Ama ne?... alıntı.
***
Kitapları, öğrencileri, müridleri, hatırlı bir çevresi varmış. Şems gelince hepsinden geçmiş. Ne varsa atmış, Şems’e yönelmiş. Mesnevi’den Rubailer’e, Divan’dan, Fihi Ma Fih’e bir dizi eser bırakmış. ”Satırdakini geçince; Sadrımdakini buldum” demiş. Adı; Mevlana imiş.
***
Bursa’da zenginlik ve makamın doruğunda iken gitmiş Hz.Üftade’ye… Diz çökmüş, kisvesini yakmış çarşıda ciğer satarak. Adı; Aziz Mahmud Hüdai imiş.
***
Ney çalarmış Bağdat’ın eğlence mekanlarında. Bir tevbe etmiş ki; görenler hayranlıktan şaşakalmış. Eline bir kova su, bir de meşale alarak koşmuş sokaklarda. Nereye demişler:
“Cehennem korkusu ile ibadet edenleri uyarmak için bu su ile cehennemi söndürmeye gidiyorum! Meşaleyle de Cenneti yakacağım! Yetsin artık; Allah(c.c.)’a Allah(c.c.) olduğu için ibadet edilsin! ” diye haykırmış… Adı; Rabiatül Adeviyye imiş.
***
Asırlar geçti aradan. Tahsili olmayan Yunus gönüllerde çağlıyor. Onun çağdaşı kaç ilim adamı, kaç edip, kaç mütefekkir biliyorsunuz? Mevlana döneminde de alimler, hocalar vardı. Hiçbirinin esamesi okunmuyor. Mevlana, kıtalar dolaşıyor!.. Kadı Mahmut devri ve sonrasında hukukçu, devlet adamı niceleri yaşadı. Makam sahiplerinin çoğu unutuldu. Hüdai hala nurlar saçar Üsküdar’daki tepeden!.. Nice hanımlar saraylarda, köşklerde arz-ı endam etti. Padişahlara yön verecek kudrete sahiptiler. İsimleri yok şimdi. Rabia; hala ayakta!..
Dostum;
Onları ebedileştiren ne?.. İlim, unvan, tahsil, makam, bilgi, kuvvet olmadığı âşikâr! Ama ne?... alıntı.