Açmak istediğim konu 64414 karakterli olduğu için sadeleştirip 4’e ayırdım.
ÖZEL HARP DAİRESİ HAKKINDA TEKNİK BİLGİLER:İkinci Dünya Savaşının ardından başlayan kutuplaşmalar devletlerin güvenlik açısından yeniden organize olmalarını gerektirmiştir. Bu gereksinimler özellikle soğuk savaş döneminde ordularında kendi bünyesi içinde asimetrik tehditleri analiz edip karşı koyabilecek yeni birimler oluşturmasını sağlamıştır. Bu maksatla 1952 yılında dönemin Yüksek Savunma Kurulu'nun kararıyla Milli Avcı Birlikleri kurulmuştur.Kuruluş aşamasında özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin desteği alınmış birliğin temel eğitimi ve teçhizat ihtiyacı A.B.D.den karşılanmıştır, Kurulduğu dönemde görevi kabaca, silahlı kuvvetlerin düşman hatları ötesindeki faliyetlerini kolaylaştıracak çalışmalar yapması olarak belirlenmiştir,bu kaba tanımlama kısaca ordunun ihtiyaç duyduğu istihbarat bilgilerinin toplanması ve cephe ötesinde belirlenen kilit operasyonlarda görev almak olarak açıklanabilir.İlerleyen zaman içerisinde Milli Avcı Birlikleri gelişimini modern çağın gereklerine uygun olarak sürdürmüş ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin reorganizasyonu kapsamında 1992 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı adını almıştır.
ÖZEL KUVVETLER KOMUTANLIĞI'NIN GÖREVLERİ:Özel Kuvvetler Komutanlığı sıcak çatışma,asimetrik tehditlere karşı koyma,düşman hatlarının ötesinde istihbarat toplama,düşman derinliklerinde özel harekat,arama-kurtarma gibi görevlerin yanı sıra seferberlik ve savaş hallerinde halkın örgütlenmesi silahlandırılması ve kontrolü gibi görevler üstlenir.
ÖZEL KUVVETLER KOMUTANLIĞI PERSONELİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ:Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın personel ihtiyacı gönüllülük esasına göre kıtalardan ve sınıf okullarından karşılanır. Subay ve astsubaylardan oluşan personelin seçiminde ağır görev şartlarına uyum sağlayabilecek bedeni ve fikri yeteneğe sahip kişilerin aranması esas alınır. Özel Kuvvetlere seçilen her personel 42 ay sürecek zorlu eğitim sürecini başarıyla tamamladığı takdirde bu komutanlık bünyesindeki özel birliklerde görev almaya hak kazanır. Halk arasında Bordo Bereliler olarak bilinen bu birliğin mensupları üstün savaş yeteneklerine sahip şartlar ne olursa olsun verilen görevi yerine getirme konusunda uzman politik ve ekonomik konuları çok yakından takip eden gerektiğinde diplomatlık görevi üstlenebilecek kadar devlet-dünya siyasetine yakın,farklı kültürlere çok kolay adapte olabilen bunun yanında komando, paraşüt, hayat-ı idame,su altı savunma-taaruz istihbarat konularında uzmanlaşmış elit askerlerdir. Yurt içinde 72 haftalık temel nitelik kursu gören personel, akabinde ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimi alır.Bu süre zarfında aldıkları eğitimler şunlardır;
-Muharebe temel eğitimi
-Göğüs göğüse muharebe
-Uzak mesafeli keşif devriye
-Sızma
-Teşhis- tanıma ve tanımlama
-Hayatı idame
-Kaçma kurtulma
-Hedef tarifi - Ateş tanzimi
-Psikolojik Harekat
-Tahrip
-Paraşüt
-Kurbağa adam
-Gayri nizami savaş
-Özel harekat türleri
-Yer ekip komutanlığı
-Tahrip teknikleri - mayın ve bubi tuzakları
-İlk yardım
-Cerrahi müdahale teknikleri
-Mühimmat imha
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı
-İstihbarat uzmanlığı
-Muhabere kursları
-Psikolojik harekat kursları
-Ranger
-Hava İndirme
-Sivil İşler
-Halkla İlişkiler
-En az bir yabancı dil eğitimi
-Yöresel dil ve kültürel eğitimler
Ayrıca 2000 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde kurulan Doğal Afet Arama Kurtarma ( DAK ) birliği her türlü doğal afetde arama-kurtarma faliyeti icra edecek kabiliyete sahiptir.DAK timleri yurdun her köşesine 3 saat gibi kısa sürede ulaşıp afet bölgesinde hem halkın güvenliğini sağlayacak çalışmaları organize eder hemde elindeki modern cihazlarla arama-kurtarma çalışmalarda yer alır. Bordo Bereliler, ileri teknoloji ürünü cihazlar ve silah sistemleri ile donatılmış üstün eğitim ve esnek bir komuta sistemine sahip çok maksatlı bir kuvvettir.
ÖZEL HARP DAİRESİ’NİN BAŞLANGIÇTAN GÜNÜMÜZE TARİHÇESİ: İkinci dünya savaşı İtalya ve Nazi Almanya’sının yenilgisinin yanı sıra, Amerika’nın atom bombası atarak Hiroşima ve Nagazaki’de gerçekleştirdiği kitlesel ölümle son buldu derken ikinci dünya savaşını patlayan bu bombalarla ortaya çıkan soğuk savaş takip etti. Bu savaşın temelinde, Doğu Avrupa ülkelerinin de komünizmi tercih etmesi ve Amerika’yı Sovyetler Birliği’nin yanı sıra komünizmin de tehdit etmesi yer aldı. ABD, Sovyetler Birliği ile işbirliğine gitti hatta kontrolü altına alarak tehdidi bire indirdi ama komünizmin Batı Avrupa ile sınırlı kalmayıp Afrika ve Asya ülkelerinde de hızla yayılması tehdidin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyordu. Amerika, düşmanın önünü kesme yolunu istihbarat örgütleri ve gizli ordular oluşturarak bunları kullanmakta buldu. Nitekim Ulusal Güvenlik konseyi NSC ve Merkezi haber alma teşkilatı CIA ’yı kurdu. Aslında Amerika’nın stratejik hizmetler bürosu OSS isimli bir istihbarat merkezi mevcuttu ama artık komünizm isimli bir düşman vardı ve Amerika’nın gerekirse örtülü operasyonlar yapabilecek bir gizli servise ihtiyacı vardı.Bu amaçla CIA kuruldu ve komünizm ile savaşta ana rol CIA ‘ya verildi. Bu gizli orduların oluşturulma fikri ise Nazi subayı olan Reinhard Gehlen’e aitti. Gehlen’e göre Hitler’den sonra komünizm ile sadece Amerika baş edebilirdi. Bu amaçla 1945’te Amerika’ya teslim oldu. Kızılordu ve Stalin hakkında bir takım belgeleri sundu ve 129 sayfalık bir sunum verdi. Gehlen’den etkilenen Amerika, Gehlen’i CIA ‘nın başına geçirilen Allen Dulles ile temasa geçirdiler. Gehlen’in kuracağı gizli ordu Almanya da yeni bir hükümet kurulana kadar Amerika tarafından finanse edilecekti. Gehlen, gizli ordularını kurmakla meşgulken gitgide yayılan komünizm Amerika’yı her geçen gün daha da korkutmaktaydı. Bu amaçla stratejik noktalarda bulunan ülkeler ile işbirliği arayışındaydı ve akla gelen ilk isim Türkiye idi. Soğuk savaşın başlamasıyla Amerika’nın Türkiye’ye askeri ve maddi yardımı da başladı. Amerika’nın asıl amacı Sovyetler Birliği’ne karşı Türkiye’yi tampon bölge yapmaktı. 5 ekim 1947 de genel kurmay başkanı Salih Omurtak başkanlığındaki heyet Amerika’ya gönderildi. Bu görüşme bir dönüm noktası oldu. Alınan karar Türk subaylarının Amerika’ya gönderilip komünizme karşı gerilla eğitimi alması. Türkiye’de solculara karşı olan baskı gittikçe artarken Alparslan Türkeş ve Turgut Sunalp’in liste başı olduğu ekip özel harp eğitimi görüyordu. Bu sırada subaylarını Amerika’ya eğitime gönderen Türkiye NATO’ya girmek istiyordu. Yalnız Türkiye’nin ilk talebi kabul edilmedi ama ısrarcı davranan Türkiye talebini sürekli yeniliyordu. Tam bu sırada Amerika yanlısı Kuzey Kore 38. paralelde yer alan Güney Kore topraklarına girdi. Bu Türkiye için Amerika’ya yaranmak adına eşsiz bir fırsattı. 25 Temmuz 1950’de Tuğgeneral Tahsin Yazıcıoğlu komutasında bir tugay gönderildi. Bu sırada Güney Kore’de gönüllü olarak askere katılan 2000 Çinli ülkemiz için zor anların başlangıcı oldu ve tugay ilk ağır kayıplarını verdi. Buna karşılık ikinci bir tugay Kore’ye gönderildi. Tugay komutanı ise Amerika’daki eğitimini tamamlamış Turgut Sunalp’ti. Amerika’da ki eğitimini tamamlayan bazı subaylar da bu tugay içinde özel harp tekniklerini pratiğe dökmek amacıyla Güney Kore’ye yollandı ama ikinci tugayın çok şiddetli bir çatışma fırsatının olmaması durumundan daha çok Amerika’ da öğretilen istihbarat ve sorgulama tekniklerini kullanma fırsatını bulabildiler. Savaş sona erdiğinde NATO bünyesindeki ülkeler Sovyetler Birliği’nin Batı Avrupa ülkelerini işgal etme çabasında bulunacağı korkusu sarmıştı. Bu durum Amerika ve ingiltereyi yeni yollar arayışına götürdü ve gizli orduların kurulmasında karar kıldılar. Bu gizli orduların kuruluşunu CIA ve MI6 üstlendi. Profesyonel askerlerin katılımı dahilinde gizli orduların kurulmasında ülkelerin askeri ve istihbarat birimleri etkin rol aldı. Örgütlerin kurucuları Amerika’da eğitimden geçti. Teknik destek silah yardımı hatta bu silahların saklanacağı gizli depolar oluşturuldu. Bunların tüm kaynağı Amerika’ydı. Özel harbin tek unsuru askerler değildi. İşgal sırasında yer altı operasyonları düzenleyebilecek siviller de mevcuttu. Bu siviller meslek grubu ayırt edilmeksizin seçildi. Kamplarda sıkı bir özel harp eğitiminden geçirilen sivillere örgüte yeni siviller bularak katma yetkisi verildi. Nato ülkelerinde oluşturulan bu gizli ordulara tarihine bulundukları konuma vb. göre isimler verildi. NATO’ya bağlı ilk gizli ordu İtalya da oluşturuldu ve adı roma kılıcı anlamına gelen “Gladio” oldu. Fransa’da da İtalya’daki kadar etkin bir komünist hareket vardı. Fransa’da kurulan gizli ordunun adı rüzgar gülü anlamına gelen “Rose Des Vent” konuldu. İtalya ve Fransayı Portekiz takip etti ve bu gizli ordu “Aginter Pres” yani aginter yayıncılık adını aldı. Ardından Belçika da kurulan gizli ordunun adı İtalya’nın ki ile aynı anlama gelen “Glavie” adını aldı.Norveç in gizli örgütü “Rocambole” ise Özel Harp Dairesi’ne yakın bir tarihte kurulmuştur. Danimarka’daki gizli ordu ise adını mitolojik kahraman “Absalon” dan almıştır. Ortaçağ’da elinde kılıcıyla Rusları yenilgiye uğratan bir psikoposun adıydı. Fransa’nın hemen ardından gizli bir ordu kuran Yunanistan’ın gizli ordusunun adı ise “Koyun Postu” oldu. Nato üyesi olmayan İsviçre’nin gizli örgütünün adı “Gizli Müdaafa Örgütü”, Avusturya’nın ki “Gezici Spor ve Dostluk Birliği”, İsveç’in ki ise “Silah Kardeşliği” idi. Sonunda Türkiye Kore’ye asker gönderme amacına ulaşmış, 19 Eylül 1951’de NATO, Türkiye nin katılımını onaylamıştır. Artık NATO üyesi olan Türkiye ise Soyvetler Birliği işgaline karşı bir gizli örgütün kurulması gerekçesini kabul etmiştir. Amerika ve İngiltere’nin rehberliğinde oluşturulan bu ordular daha önce İtalya, Fransa, Almanya, Yunanistan ve Belçika’da kurulmuştu. Sovyetler Birliğine en yakın ülke Türkiye idi ve en kolay istihbarat Türkiye üzerinden sağlanabilirdi. Diğer ülkelerde de olduğu gibi Amerika’nın rehberliği ile kurulan gizli ordulardan biri Türkiye’de de kuruldu ve adı “Özel Harp Dairesi” oldu. Gizlilik nedeni ile kağıt üzerinde “Seferberlik Tetkik Kurulu” olarak gösterildi. Kurulan harp dairesi diğer gizli ordular ile aynı işi görecekti. Komünizm ile mücadele, Özel Harp Dairesi kurulduktan hemen sonra genelkurmay ikinci başkanlığına bağlandı ki bu da gizliliğin boyutunu ortaya koyuyor. Özel Harp Dairesi’nin başına Daniş Karabelen komutan olarak atandıktan sonra yavaş yavaş dairenin kadrosu oluşturulmaya başlandı. Karabelen, genelkurmay tarafından tam yetkili ilan edildi. Dolayısı ile dairede görev yapacak subay ve astsubayları kendisi seçiyordu. Özel Harp Dairesi’ni oluşturan askeri unsurların oluşturulması için İzmir Menteş kampı Özel Harp Dairesi kampı olarak kuruldu ve başına yine Karabelen getirildi. Eğitilen personele Kore’de uygulanan özel harp ve örtülü operasyon teknikleri öğretildi. Görevleri ise komünistlere karşı halkı örgütlemek, direniş ağı kurup tüm ülkeye yaymak, sabotaj, suikast ve benzeri yıpratma operasyonları yapmaktı. Özel Harp Dairesi’nde, Sovyetler Birliği’ne karşı cephe gerisinde direnişte askeri unsurların yanı sıra sivil unsurlara da görev verildi. Örgütün ikinci unsurunu oluşturan sivillerin kaydı Özel Harp Dairesinde kod isimler ile yapılıyor, özel harpçi siviller kesinlikle birbirini tanımıyordu. Her tür meslek grubundan seçilip bir çoğu lise ve yüksekokul bitimi dönemlerinde daireye alınıyor, Amerikalıların gösterdiği özel harp teknikleri sivil unsurlara da öğretiliyordu. Daha önemli bir durum ise Amerika’nın yardımı ile oluşturulan silah depolarını bölgeye ait görevi bulunan siviller de biliyordu. Görevleri işgal durumunda bu silahları depolardan çıkarmaktı. İlerki yıllarda askeri unsurlar bordo bereliler ismini alınca sivil unsurlarda beyaz kuvvetler ismini almıştır. Özel harp, soğuk savaşa uygun taktik ve strateji içeren yöntemlerden biriydi. Zaman zaman gayri nizami harp, sınırlı harp, özel savaş, kontrgerilla savaşı gibi adlarla anılan özel harp de askeri bir terimdir. Ancak burada orduların her türlü saldırı ile karşı karşıya kalması durumu söz konusu olduğundan olay sadece askeri boyut ile sınırlı değil siyasal ve ekonomik boyutları da kapsayan bir işlevi var. Türkiye’nin NATO’ya üyeliği sadece silahlı kuvvetlerde yapısal değişikliklere yol açmadı. Silahlı kuvvetlerden sonra en büyük yapısal değişiklik dönemin istihbarat teşkilatı Milli Amele Hizmetleri (MAH)’de oldu.NATO’ya bağlı tüm ülkelerin gizli ordularının kuruluşunda ülkenin istihbarat servisleri etkin görev almıştı ama Özel Harp Dairesi’nin kuruluşunda MAH yer almadı. Ancak Özel Harp Dairesi kurulduktan sonra Amerikalılar MAH’a da el attılar ve ilk Özel Harp Dairesi ve MAH’ın ortak çalışmasının temeli atılmış oldu. Bu ortak çalışma Tümgeneral Behçet Türkmen’in MAH’ın başına geçirilmesi ile oldu. Kurtuluş savaşı yıllarında istihbarat çok da koordineli olmayan başka örgütler tarafından yürütüldü. Savaştan sonra ise bu faaliyetler genelkurmay istihbarat dairelerine ve ordu müfettişliklerine verildi. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ise Türkiye güçlü bir istihbarat örgütü kurmanın ilk adımlarını attı, Almanya’dan yardım istendi ve bu amaçla albay Walter Nikolai 1926 yılında Türkiye ye gelerek çalışmalara başladı. Bu faaliyetlerin sonuç vermesi ile MAH, 6 Ocak 1927 de kuruldu. Alt yapı kadrosu asker ve sivillerden oluşan MAH’ın ilk başta espiyonaj, kontrespiyonaj, propaganda, teknik ve destek faaliyetleri olarak adlandırılan dört ana şubesi vardı. Özellikle espiyonaj şubesi tamamen askerlerden oluşuyordu. Bu nedenle teşkilat, Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıydı. Dolayısıyla MAH uzun yıllar Genel Kurmayın bir birimi gibi çalıştı. Yaşanan gelişmeler ve özellikle MAH’ın kuruluşundan beri dillerde dolanan MAH, CIA kontrolünde mi gibi söylentilerin detayları 27 mayıs 1960 darbesinden sonra Yassıada yargılanmalarında su yüzüne çıktı. CIA’dan alınan paralar yargılamanın örtülü ödenek bölümünde ortaya çıktı.
CIA’nın denetimine girmesi ve Özel Harp Dairesi ile ortak çalışmasından itibaren MAH için de artık asıl düşman komünizmdi. Amerikalıların isteği MAH’ın sadece istihbarat faaliyetinde değil ayrıca operasyonlar da düzenleyecek kabiliyete sahip olmasıydı. Bu nedenle anılan kararla MAH bünyesindeki subayların da özel harp eğitiminden geçirilmesine karar verildi ve 1954 yılında dört subay Amerika’ya gönderildi. Dört subay içinde en rütbeli olan ise yüzbaşı Fuat Doğu’ydu.
ÖZEL HARP DAİRESİ HAKKINDA TEKNİK BİLGİLER:İkinci Dünya Savaşının ardından başlayan kutuplaşmalar devletlerin güvenlik açısından yeniden organize olmalarını gerektirmiştir. Bu gereksinimler özellikle soğuk savaş döneminde ordularında kendi bünyesi içinde asimetrik tehditleri analiz edip karşı koyabilecek yeni birimler oluşturmasını sağlamıştır. Bu maksatla 1952 yılında dönemin Yüksek Savunma Kurulu'nun kararıyla Milli Avcı Birlikleri kurulmuştur.Kuruluş aşamasında özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin desteği alınmış birliğin temel eğitimi ve teçhizat ihtiyacı A.B.D.den karşılanmıştır, Kurulduğu dönemde görevi kabaca, silahlı kuvvetlerin düşman hatları ötesindeki faliyetlerini kolaylaştıracak çalışmalar yapması olarak belirlenmiştir,bu kaba tanımlama kısaca ordunun ihtiyaç duyduğu istihbarat bilgilerinin toplanması ve cephe ötesinde belirlenen kilit operasyonlarda görev almak olarak açıklanabilir.İlerleyen zaman içerisinde Milli Avcı Birlikleri gelişimini modern çağın gereklerine uygun olarak sürdürmüş ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin reorganizasyonu kapsamında 1992 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı adını almıştır.
ÖZEL KUVVETLER KOMUTANLIĞI'NIN GÖREVLERİ:Özel Kuvvetler Komutanlığı sıcak çatışma,asimetrik tehditlere karşı koyma,düşman hatlarının ötesinde istihbarat toplama,düşman derinliklerinde özel harekat,arama-kurtarma gibi görevlerin yanı sıra seferberlik ve savaş hallerinde halkın örgütlenmesi silahlandırılması ve kontrolü gibi görevler üstlenir.
ÖZEL KUVVETLER KOMUTANLIĞI PERSONELİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ:Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın personel ihtiyacı gönüllülük esasına göre kıtalardan ve sınıf okullarından karşılanır. Subay ve astsubaylardan oluşan personelin seçiminde ağır görev şartlarına uyum sağlayabilecek bedeni ve fikri yeteneğe sahip kişilerin aranması esas alınır. Özel Kuvvetlere seçilen her personel 42 ay sürecek zorlu eğitim sürecini başarıyla tamamladığı takdirde bu komutanlık bünyesindeki özel birliklerde görev almaya hak kazanır. Halk arasında Bordo Bereliler olarak bilinen bu birliğin mensupları üstün savaş yeteneklerine sahip şartlar ne olursa olsun verilen görevi yerine getirme konusunda uzman politik ve ekonomik konuları çok yakından takip eden gerektiğinde diplomatlık görevi üstlenebilecek kadar devlet-dünya siyasetine yakın,farklı kültürlere çok kolay adapte olabilen bunun yanında komando, paraşüt, hayat-ı idame,su altı savunma-taaruz istihbarat konularında uzmanlaşmış elit askerlerdir. Yurt içinde 72 haftalık temel nitelik kursu gören personel, akabinde ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimi alır.Bu süre zarfında aldıkları eğitimler şunlardır;
-Muharebe temel eğitimi
-Göğüs göğüse muharebe
-Uzak mesafeli keşif devriye
-Sızma
-Teşhis- tanıma ve tanımlama
-Hayatı idame
-Kaçma kurtulma
-Hedef tarifi - Ateş tanzimi
-Psikolojik Harekat
-Tahrip
-Paraşüt
-Kurbağa adam
-Gayri nizami savaş
-Özel harekat türleri
-Yer ekip komutanlığı
-Tahrip teknikleri - mayın ve bubi tuzakları
-İlk yardım
-Cerrahi müdahale teknikleri
-Mühimmat imha
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı
-İstihbarat uzmanlığı
-Muhabere kursları
-Psikolojik harekat kursları
-Ranger
-Hava İndirme
-Sivil İşler
-Halkla İlişkiler
-En az bir yabancı dil eğitimi
-Yöresel dil ve kültürel eğitimler
Ayrıca 2000 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde kurulan Doğal Afet Arama Kurtarma ( DAK ) birliği her türlü doğal afetde arama-kurtarma faliyeti icra edecek kabiliyete sahiptir.DAK timleri yurdun her köşesine 3 saat gibi kısa sürede ulaşıp afet bölgesinde hem halkın güvenliğini sağlayacak çalışmaları organize eder hemde elindeki modern cihazlarla arama-kurtarma çalışmalarda yer alır. Bordo Bereliler, ileri teknoloji ürünü cihazlar ve silah sistemleri ile donatılmış üstün eğitim ve esnek bir komuta sistemine sahip çok maksatlı bir kuvvettir.
ÖZEL HARP DAİRESİ’NİN BAŞLANGIÇTAN GÜNÜMÜZE TARİHÇESİ: İkinci dünya savaşı İtalya ve Nazi Almanya’sının yenilgisinin yanı sıra, Amerika’nın atom bombası atarak Hiroşima ve Nagazaki’de gerçekleştirdiği kitlesel ölümle son buldu derken ikinci dünya savaşını patlayan bu bombalarla ortaya çıkan soğuk savaş takip etti. Bu savaşın temelinde, Doğu Avrupa ülkelerinin de komünizmi tercih etmesi ve Amerika’yı Sovyetler Birliği’nin yanı sıra komünizmin de tehdit etmesi yer aldı. ABD, Sovyetler Birliği ile işbirliğine gitti hatta kontrolü altına alarak tehdidi bire indirdi ama komünizmin Batı Avrupa ile sınırlı kalmayıp Afrika ve Asya ülkelerinde de hızla yayılması tehdidin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyordu. Amerika, düşmanın önünü kesme yolunu istihbarat örgütleri ve gizli ordular oluşturarak bunları kullanmakta buldu. Nitekim Ulusal Güvenlik konseyi NSC ve Merkezi haber alma teşkilatı CIA ’yı kurdu. Aslında Amerika’nın stratejik hizmetler bürosu OSS isimli bir istihbarat merkezi mevcuttu ama artık komünizm isimli bir düşman vardı ve Amerika’nın gerekirse örtülü operasyonlar yapabilecek bir gizli servise ihtiyacı vardı.Bu amaçla CIA kuruldu ve komünizm ile savaşta ana rol CIA ‘ya verildi. Bu gizli orduların oluşturulma fikri ise Nazi subayı olan Reinhard Gehlen’e aitti. Gehlen’e göre Hitler’den sonra komünizm ile sadece Amerika baş edebilirdi. Bu amaçla 1945’te Amerika’ya teslim oldu. Kızılordu ve Stalin hakkında bir takım belgeleri sundu ve 129 sayfalık bir sunum verdi. Gehlen’den etkilenen Amerika, Gehlen’i CIA ‘nın başına geçirilen Allen Dulles ile temasa geçirdiler. Gehlen’in kuracağı gizli ordu Almanya da yeni bir hükümet kurulana kadar Amerika tarafından finanse edilecekti. Gehlen, gizli ordularını kurmakla meşgulken gitgide yayılan komünizm Amerika’yı her geçen gün daha da korkutmaktaydı. Bu amaçla stratejik noktalarda bulunan ülkeler ile işbirliği arayışındaydı ve akla gelen ilk isim Türkiye idi. Soğuk savaşın başlamasıyla Amerika’nın Türkiye’ye askeri ve maddi yardımı da başladı. Amerika’nın asıl amacı Sovyetler Birliği’ne karşı Türkiye’yi tampon bölge yapmaktı. 5 ekim 1947 de genel kurmay başkanı Salih Omurtak başkanlığındaki heyet Amerika’ya gönderildi. Bu görüşme bir dönüm noktası oldu. Alınan karar Türk subaylarının Amerika’ya gönderilip komünizme karşı gerilla eğitimi alması. Türkiye’de solculara karşı olan baskı gittikçe artarken Alparslan Türkeş ve Turgut Sunalp’in liste başı olduğu ekip özel harp eğitimi görüyordu. Bu sırada subaylarını Amerika’ya eğitime gönderen Türkiye NATO’ya girmek istiyordu. Yalnız Türkiye’nin ilk talebi kabul edilmedi ama ısrarcı davranan Türkiye talebini sürekli yeniliyordu. Tam bu sırada Amerika yanlısı Kuzey Kore 38. paralelde yer alan Güney Kore topraklarına girdi. Bu Türkiye için Amerika’ya yaranmak adına eşsiz bir fırsattı. 25 Temmuz 1950’de Tuğgeneral Tahsin Yazıcıoğlu komutasında bir tugay gönderildi. Bu sırada Güney Kore’de gönüllü olarak askere katılan 2000 Çinli ülkemiz için zor anların başlangıcı oldu ve tugay ilk ağır kayıplarını verdi. Buna karşılık ikinci bir tugay Kore’ye gönderildi. Tugay komutanı ise Amerika’daki eğitimini tamamlamış Turgut Sunalp’ti. Amerika’da ki eğitimini tamamlayan bazı subaylar da bu tugay içinde özel harp tekniklerini pratiğe dökmek amacıyla Güney Kore’ye yollandı ama ikinci tugayın çok şiddetli bir çatışma fırsatının olmaması durumundan daha çok Amerika’ da öğretilen istihbarat ve sorgulama tekniklerini kullanma fırsatını bulabildiler. Savaş sona erdiğinde NATO bünyesindeki ülkeler Sovyetler Birliği’nin Batı Avrupa ülkelerini işgal etme çabasında bulunacağı korkusu sarmıştı. Bu durum Amerika ve ingiltereyi yeni yollar arayışına götürdü ve gizli orduların kurulmasında karar kıldılar. Bu gizli orduların kuruluşunu CIA ve MI6 üstlendi. Profesyonel askerlerin katılımı dahilinde gizli orduların kurulmasında ülkelerin askeri ve istihbarat birimleri etkin rol aldı. Örgütlerin kurucuları Amerika’da eğitimden geçti. Teknik destek silah yardımı hatta bu silahların saklanacağı gizli depolar oluşturuldu. Bunların tüm kaynağı Amerika’ydı. Özel harbin tek unsuru askerler değildi. İşgal sırasında yer altı operasyonları düzenleyebilecek siviller de mevcuttu. Bu siviller meslek grubu ayırt edilmeksizin seçildi. Kamplarda sıkı bir özel harp eğitiminden geçirilen sivillere örgüte yeni siviller bularak katma yetkisi verildi. Nato ülkelerinde oluşturulan bu gizli ordulara tarihine bulundukları konuma vb. göre isimler verildi. NATO’ya bağlı ilk gizli ordu İtalya da oluşturuldu ve adı roma kılıcı anlamına gelen “Gladio” oldu. Fransa’da da İtalya’daki kadar etkin bir komünist hareket vardı. Fransa’da kurulan gizli ordunun adı rüzgar gülü anlamına gelen “Rose Des Vent” konuldu. İtalya ve Fransayı Portekiz takip etti ve bu gizli ordu “Aginter Pres” yani aginter yayıncılık adını aldı. Ardından Belçika da kurulan gizli ordunun adı İtalya’nın ki ile aynı anlama gelen “Glavie” adını aldı.Norveç in gizli örgütü “Rocambole” ise Özel Harp Dairesi’ne yakın bir tarihte kurulmuştur. Danimarka’daki gizli ordu ise adını mitolojik kahraman “Absalon” dan almıştır. Ortaçağ’da elinde kılıcıyla Rusları yenilgiye uğratan bir psikoposun adıydı. Fransa’nın hemen ardından gizli bir ordu kuran Yunanistan’ın gizli ordusunun adı ise “Koyun Postu” oldu. Nato üyesi olmayan İsviçre’nin gizli örgütünün adı “Gizli Müdaafa Örgütü”, Avusturya’nın ki “Gezici Spor ve Dostluk Birliği”, İsveç’in ki ise “Silah Kardeşliği” idi. Sonunda Türkiye Kore’ye asker gönderme amacına ulaşmış, 19 Eylül 1951’de NATO, Türkiye nin katılımını onaylamıştır. Artık NATO üyesi olan Türkiye ise Soyvetler Birliği işgaline karşı bir gizli örgütün kurulması gerekçesini kabul etmiştir. Amerika ve İngiltere’nin rehberliğinde oluşturulan bu ordular daha önce İtalya, Fransa, Almanya, Yunanistan ve Belçika’da kurulmuştu. Sovyetler Birliğine en yakın ülke Türkiye idi ve en kolay istihbarat Türkiye üzerinden sağlanabilirdi. Diğer ülkelerde de olduğu gibi Amerika’nın rehberliği ile kurulan gizli ordulardan biri Türkiye’de de kuruldu ve adı “Özel Harp Dairesi” oldu. Gizlilik nedeni ile kağıt üzerinde “Seferberlik Tetkik Kurulu” olarak gösterildi. Kurulan harp dairesi diğer gizli ordular ile aynı işi görecekti. Komünizm ile mücadele, Özel Harp Dairesi kurulduktan hemen sonra genelkurmay ikinci başkanlığına bağlandı ki bu da gizliliğin boyutunu ortaya koyuyor. Özel Harp Dairesi’nin başına Daniş Karabelen komutan olarak atandıktan sonra yavaş yavaş dairenin kadrosu oluşturulmaya başlandı. Karabelen, genelkurmay tarafından tam yetkili ilan edildi. Dolayısı ile dairede görev yapacak subay ve astsubayları kendisi seçiyordu. Özel Harp Dairesi’ni oluşturan askeri unsurların oluşturulması için İzmir Menteş kampı Özel Harp Dairesi kampı olarak kuruldu ve başına yine Karabelen getirildi. Eğitilen personele Kore’de uygulanan özel harp ve örtülü operasyon teknikleri öğretildi. Görevleri ise komünistlere karşı halkı örgütlemek, direniş ağı kurup tüm ülkeye yaymak, sabotaj, suikast ve benzeri yıpratma operasyonları yapmaktı. Özel Harp Dairesi’nde, Sovyetler Birliği’ne karşı cephe gerisinde direnişte askeri unsurların yanı sıra sivil unsurlara da görev verildi. Örgütün ikinci unsurunu oluşturan sivillerin kaydı Özel Harp Dairesinde kod isimler ile yapılıyor, özel harpçi siviller kesinlikle birbirini tanımıyordu. Her tür meslek grubundan seçilip bir çoğu lise ve yüksekokul bitimi dönemlerinde daireye alınıyor, Amerikalıların gösterdiği özel harp teknikleri sivil unsurlara da öğretiliyordu. Daha önemli bir durum ise Amerika’nın yardımı ile oluşturulan silah depolarını bölgeye ait görevi bulunan siviller de biliyordu. Görevleri işgal durumunda bu silahları depolardan çıkarmaktı. İlerki yıllarda askeri unsurlar bordo bereliler ismini alınca sivil unsurlarda beyaz kuvvetler ismini almıştır. Özel harp, soğuk savaşa uygun taktik ve strateji içeren yöntemlerden biriydi. Zaman zaman gayri nizami harp, sınırlı harp, özel savaş, kontrgerilla savaşı gibi adlarla anılan özel harp de askeri bir terimdir. Ancak burada orduların her türlü saldırı ile karşı karşıya kalması durumu söz konusu olduğundan olay sadece askeri boyut ile sınırlı değil siyasal ve ekonomik boyutları da kapsayan bir işlevi var. Türkiye’nin NATO’ya üyeliği sadece silahlı kuvvetlerde yapısal değişikliklere yol açmadı. Silahlı kuvvetlerden sonra en büyük yapısal değişiklik dönemin istihbarat teşkilatı Milli Amele Hizmetleri (MAH)’de oldu.NATO’ya bağlı tüm ülkelerin gizli ordularının kuruluşunda ülkenin istihbarat servisleri etkin görev almıştı ama Özel Harp Dairesi’nin kuruluşunda MAH yer almadı. Ancak Özel Harp Dairesi kurulduktan sonra Amerikalılar MAH’a da el attılar ve ilk Özel Harp Dairesi ve MAH’ın ortak çalışmasının temeli atılmış oldu. Bu ortak çalışma Tümgeneral Behçet Türkmen’in MAH’ın başına geçirilmesi ile oldu. Kurtuluş savaşı yıllarında istihbarat çok da koordineli olmayan başka örgütler tarafından yürütüldü. Savaştan sonra ise bu faaliyetler genelkurmay istihbarat dairelerine ve ordu müfettişliklerine verildi. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ise Türkiye güçlü bir istihbarat örgütü kurmanın ilk adımlarını attı, Almanya’dan yardım istendi ve bu amaçla albay Walter Nikolai 1926 yılında Türkiye ye gelerek çalışmalara başladı. Bu faaliyetlerin sonuç vermesi ile MAH, 6 Ocak 1927 de kuruldu. Alt yapı kadrosu asker ve sivillerden oluşan MAH’ın ilk başta espiyonaj, kontrespiyonaj, propaganda, teknik ve destek faaliyetleri olarak adlandırılan dört ana şubesi vardı. Özellikle espiyonaj şubesi tamamen askerlerden oluşuyordu. Bu nedenle teşkilat, Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıydı. Dolayısıyla MAH uzun yıllar Genel Kurmayın bir birimi gibi çalıştı. Yaşanan gelişmeler ve özellikle MAH’ın kuruluşundan beri dillerde dolanan MAH, CIA kontrolünde mi gibi söylentilerin detayları 27 mayıs 1960 darbesinden sonra Yassıada yargılanmalarında su yüzüne çıktı. CIA’dan alınan paralar yargılamanın örtülü ödenek bölümünde ortaya çıktı.
CIA’nın denetimine girmesi ve Özel Harp Dairesi ile ortak çalışmasından itibaren MAH için de artık asıl düşman komünizmdi. Amerikalıların isteği MAH’ın sadece istihbarat faaliyetinde değil ayrıca operasyonlar da düzenleyecek kabiliyete sahip olmasıydı. Bu nedenle anılan kararla MAH bünyesindeki subayların da özel harp eğitiminden geçirilmesine karar verildi ve 1954 yılında dört subay Amerika’ya gönderildi. Dört subay içinde en rütbeli olan ise yüzbaşı Fuat Doğu’ydu.