Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Önce Islam

Uhud daðý

New member
Katılım
2 Tem 2007
Mesajlar
796
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Yaş
40
El-bera ibni azib(r a)den rivayet edildiğine göre.
Uhud harbinde Resülallah(s a v) e yüzü demir zırh ile kaplı bir kişi geldi;
-Ya resülallah !Hemen harb edeyim de sonramı müslüman olayın?Diye sordu.Resülallah (s a v):
-Önce müslüman ol sonra savaş!buyurdu.Adam müslüman oldu,savaştı sonunda da şehit düştü.Bunun üzerine Hz peygamber;"Az çalıin ştı çok kazandı"buyurdu (Buhari,cihad 13;ahmed b.hanbel4,293)
Hadisi şerif islamiyette mutlak önceliğin hangi noktada yoğunlaştığını pek açık bir şekilde ortaya koymaktadır:iman...
En çarpıcı ve taraf,uhud savaşı gibi müslümanların fevkalade sıkıntılı anlar yaşadığı bir esnada,harbe tam hazır vaziyette gelen bir kişiye bile Hz peygamber"önce islam"telkinidir.
Bir defacık olsun abdest bile almadan,bir rekat namaz kılmadan,bir tek secde yapmadan cennete girme bahtiyarlığına eren müslümanın gıbta ve hayranlık uyandıran durumuiefendimiz(s a v )ce"az çalıştı çok kazandı"şeklinde vurgulanmaktadır.Öncelikle"hidayet"meselesinin bir kimseye neler kazandıra bileceğinin en canlı örneğidir.Hatta ebu hureyre(r a)ın zaman zaman çevresine "haydi banaibir kere olsun namaz kılmadan cennete girmiş bir adam söyleyin"der bu olayı anlatırmış.Savaş can pazarıdır.Sonunda ölümün bulunması tabiidir.Efendimiz(s a v )böylesi bir işe girişecek olan kişinin ancak müslüman olması halinde,ölse de kalsada bir anlam ifade edebileceğini;amellerin ancak iman ve islamla bir değer kazanacağını cümle alama duyurmak için "önce iman et sonra harbet"buyurmuşlardır.Herkes için öncelik sırası olan şeyler farklı farklıdır.Kimi önce insan için kimi önce vatanı için kimi önce paraiçin kimi önce tahsil için kimi önce evladü iyal için kimi önce şan-şöhret için vs..Ancak dünya ve ahiret saadetinin yegane yolu"iman,imanın gereğigibi yaşamak ve başkalarınında bu nimetten istifadesi adına gayret göstermektir"
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         


Peygamberimiz, Hayber kalelerinden bir kaçını muhasara altına almıştı.
Bu sırada önüne davarlarını katmış birinin İslâm ordusuna doğru geldiği görüldü. Bu adam, Hayber Yahudilerinden Âmir'in Yesâr adını taşıyan Habeşli kölesi idi. Davarlarını güder dururdu. Hayber kalelerinin kuşatıldığı sırada, Yahudilerin silahlarına sarılmak istediklerini görünce,
"Ne yapmak istiyorsunuz?" diye sormuştu.
Yahudiler, "Şu kendini 'Resûl' diye ilân eden adamı öldürmek istiyoruz" cevabını vermişlerdi. "Resûl" kelimesini duyan Habeşli Yesâr, bir an duraklamış, bu kelimenin âdeta şefkatli bir el gibi kalbini kapladığını hisseder olmuştu.

Yesâr sadece, Yahudilerin beyanlarıyla iktifa etmek istemiyor, meseleyi kaynağından öğrenmek istiyordu.

İşte bunun için davarlarını önüne katarak, Hz. Resûlullahın huzuruna çıkageldi:
"Sen neler söylüyor ve nelere dâvet ediyorsun?" diye sordu.
Resûl-i Ekrem, "İslâmiyete dâvet ediyorum. Allah'tan başka ilâh bulunmadığına ve benim de O'nun Resûlü olduğuma şehâdete, Allah'tan başkasına ibâdet etmemeye çağırıyorum" buyurdu.

Yesâr, bu sefer
, "Peki, ben, dediğin gibi iman eder ve şehadette bulunursam bana ne var?"

Resûl-i Ekrem, "Eğer bu iman ve bu şehadet üzere olursan Cennet var!" [İbn-i Kesîr, Sîre, 3:361.] dedi.

Bunun üzerine Yesâr, hemen orada Müslüman oldu.
Resûl-i Ekrem, ona bu iman ve şehadet üzere ölürse Cennete gireceğini söylemişti. Amma Yesâr müteredditti. Yaşadığı muhitte insanlar makam ve mevkilerine, zenginlik ve fakirliklerine, güzellik ve çirkinliklerine göre muamele görüyorlardı. Güzel olmayana, hele köleye kimse itibar etmezdi.
Bu sebeple, "Yâ Resûlallah!" dedi.
"Ben Habeşî (siyah tenli) çirkin yüzlü ve fakir bir adamım, bir köleyim! Bu halimle Yahudilerle çarpışır ve ölürsem yine Cennete girer miyim?"
Resûl-i Ekremden Yesâr'ı sevince boğan bir cevap geldi:
"Evet, Cennete girersin!" [
A.g.e., 3:362.]
Yesâr bu sefer, "Yâ Resûlallah" dedi, "şu davarlar bana emânettir. Şimdi ben onları ne yapayım?" diye sordu.
Peygamberimiz, "Onları karargâhtan çıkar. Onlara doğru ufak taşlar at ve bağır! Onlar, sahiplerinin yanına dönecektir" diyerek Yesâr'a yol gösterdi.
Yesâr hemen kalktı. Yerden bir avuç kum alıp davarlara doğru savurdu:
"Haydi, artık sahibinize dönünüz."Davarlar, sanki biri tarafından güdülüyormuş gibi, topluca gidip sahiplerinin yanına vardılar. [Sîre, 3:359.]

İslâmiyetle şereflenen Yesâr, artık o andan itibaren Allah yolunda çarpışan bir mücahid olmuştu. Mücahidler safında düşman arasına cesurca dalıyordu. Çok geçmeden kalelerinden atılan taşlarla şehid oldu. Böylece, bir vakit namaz kılma fırsatını bulamadan Cennete uçan Müslüman ünvanını aldı. [A.g.e., 3:359.] Üzeri örtülü idi. Yerde uzatılmıştı. Cenazeye bakan Hz. Resûlullahın bir ara yüzünü çevirdiğini farkeden Sahabîler merakla, "Yâ Resûlallah! Ondan yüzünüzü niçin çevirdiniz?" diye sordular.
Resûl-i Ekrem Efendimiz sebebini şöyle izah etti:
"Şehid, vurulup yere düştüğü zaman Cennet hurilerinden iki zevcesi gelip yüzünden tozları silerler ve 'Allah, seni toza toprağa bulayanın da yüzünü toza toprağa bulasın! Seni öldüreni, öldürsün!'
derler.
"Allah, bu kuluna ikram edip, onu hayra sevk etti. Allah'a hiç secde etmediği halde, Cennet hurilerinden ikisini, onun başucunda gördüm!"[Sîre, 3:359.]

İşte, ihlaslı az amel ve işte ebedî saadet, sonsuz mükafat ve ecir!
Bu hadise bize, hal, hareket ve sözlerimizde en mühim unsurun ihlas ve samimiyet olduğu dersini veriyor.

Ayrıca bu hadisede görüyoruz ki, Peygamber Efendimiz, iman ve İslâma dâvette insanlar arasında asla içtimaî mevkii ne olursa olsun fark gözetmiyordu. Evet, Yesâr kara kuru ve çirkin yüzlü bir köle idi. Üstelik içtimaî seviyenin o zaman insanları nazarında en düşük tabakası sayılabilecek bir mevkide idi. Bütün bunlara rağmen Efendimiz, onu hakir görmüyor, küçümsemiyor; 'Müslüman olsa ne olur, olmasa ne olur' gibisinden herhangi bir küçümseme eseri göstermiyordu. Aksine gayet ciddi bir şekilde ona İslâmiyeti anlatıyor, böylece de ebedî saadeti elde etmesine vesile oluyordu.

İslâm ve imana hizmette bulunanların da aynı ölçü ve düşünceyle hareket etmeleri gerekir !!!





 
Üst Alt