Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ölüm hayat ilişkisi

tevhit06

New member
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
19
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
68
Ölüm Hayat ilişkisi

(Radyoda yayınlanan sohbeti kayıt edip, sonra kağıda yazarak sizinle paylaşmak istedim)
Hz. Mevlana; batmayı gördün ya doğmayı niye beklemiyorsun.buyuruyor, bunu Güneş için söylüyor.Dünya hayatından çekilmenin sonra bir doğumla neticeleneceğini anlatıyor.Bir cenaze gidiyormuş,ahali arasında konuşma olmuş, neden öldü acaba yani ne sebebden öldü, bir arifi billah zat cevap vermiş‘’Doğduğundan’’ demiş.Hakiki sebep odur.Doğmayı gördün ya ölümü bekle.

Müminler ölmez, biryerden biryere göç ederler. Ayrıca ayet bu ‘’ Allah yolunda ölenlere ölü demeyiniz.’’ Siz bilmezsiniz diyor ayrıca başka ayette benim indimde onlar rızıklandırılırlar diyor.Biz maddi bir dünyada yaşadığımız için önce aklımıza yiyecek içecek geliyor.Hep bedeni beslemek geliyor.En uzun karın doyurmanın müddeti 6-7 saattir.Oruç işin istisnasıdır yine karnımız acıkıyor ama Allahın hatırı için Dikkat buyurun, (ben emri için demiyorum) hatırı için açlığa tahammül edip iftara kadar bekliyoruz. Orucun en uzun saati Haziranda 16 saat kadar yenen rızkın en uzun ömrü 16 saat sonra yine yiyoruz. Demek ki rızık bu kadar basit bir şey değil. Ve hep Dünyaya ait bir şey diye konuşuyoruz rızkı, peki cenabi Allah; bizim ölü dediğimiz insanlar için; ‘’ onlar benim indimde rızıklandıdyorlar’’ ben onları rızıklandıdyorun diyor. Ne yiyip ne içiyorlar ki, beden yoksa ne yiyip ne içiyorlar, demek ki rızık bedenin ihtiyacının giderilmesinden ibaret değil. Sadece o değildir, sohbetde rızıktır,iyi arkadaş bir rızıktır,iyi zevce ve zevc(karı koca) en önemli rızıktır,hayırlı evlat,meşrep yakınlığı olan evlat rızıktır, Nefes bir rızıktır, iman bir rızıktır, ahlak bir rızıktır, evlat bir rızıktır, nuhabbet bir rızıktır ,ülfet bir rızıktır,hikmet bir rızıktır, ilim bir rızıktır,hilim bir rızıktır, cömertlik bir rızıktır.hepsi rızık bunların.
Ölü dediğmiz insanlarada Allah ben rızık vereirim diyorsa, demekki ölmek diye bir şey yok. Dünya hayatından ölmek bitmek,son, kaybolup yok olmak değil çünkü daha önceki hayatımızı biliyoruz. Anne karnında bir hayatımız vardı bizim, Hatırlıyormuyuz hayır. İki yüz seksen günlük bir hayat yaşadık, ondan öncede hayat yaşadık ilk safhaya gelelim, Bize; ben sizin Rabbiniz değilmiyim diye soran Allaha cevap veren, kimdi , biz cevap vermedikmi, galu belayı biz demedikmi, demekki oda bir hayat. İşte hayat o safhada ‘’ Ol’’ emriyle başlayıp, hiç bitmiyecek olan bir şüreçtir.Hayat budur. Cenabi Allah’dan farkı varlık sürdürme bakımından, ezeli değildir insan ama ebedidir. Allah ezelidir. Vardı var olmamızı murad etti ve ‘ Kün’ emrini verdi, ‘Ol’ emrini verdi, Ol emrinin verildiği andan itibaren, biz varız. Ve hep var olacağız. Bu varlık; boyut değiştiriyor, bu varlığın en mütekamil, hali yaşadığımız süreç içerisindedir.En mütekamil hali şu anda bulunduğumuz haldir. Bu safadan evvekilre göre,bu süreç içinde yani ol emrinde Ruh halindeydik, şimdi kul halindeyiz. Çünkü kul abd, kelimesi,ruhmaelcesttir.şu anda kul halindeyiz hem beden hem ruh sahibiyiz. Eskiye nazaran en mütekamil, olan halde noksanlık olmaz, faniyiz kıyametten ve hesaptan sonra fani bitecek, Fani olmak yok bakiyiz.mümemmellik orda başlar. Ama şimdiye kadar yaşadığımız zamanlara göre mükemmeliz.
Bundan sonra üç safhamız daha var, Kabir hayatı,hesap zamanı, on dan sonra o hesabın neticesi değil, Rabbimizin takdiri, neticesi, ve İnşallah, affın ve ihsanın neticesi, Ebedi cennettir.
Şimdi, bu safhaları nazara itibara almadan, her şey Dünyada deyip; doğdu ,öldü, bitti, zannında olanlar,Dünyada zaten cehennem azabını yaşamaya başlıyorlar.Ölüm korkusuyla, Müminin hiç ölüm korkusu olmaz. Olsaydı müminin diyorum ama nüfus kağıdı Müslümanlarından bahsetmiyoruz, Olsaydı Resurullah Efendimizin, Ahirete giderken mübarek baş parmağını kaldırıp,’ rafıkıl ala’ lafının manası kalmazdı. Madem ki Efendimiz öyle buyurdu, Müminler için öyledir.bunun yansımaları, çok var bunun en meşhuru Hz. Mevlana en meşhuru demek yegane demek değil, en bilineni, mesela sultan veled efendimizi bilmiyorlar, Sultan veled efendimizin de ölüm döşeğinde yazdığı bir şiir vardır.Babası gibi, Babasının da var Hz. Mevlana efendimizin.’ Ey beni hakiki sevgiliye götürecek olan sevgili,nerdesin nerde kaldın hadi artık gelsene,bu hitap kime Azrail a.s. a, hani ölüm korkusu olanların iskelet kıyafetli elinde tırpanla,karikatürize ettikleri Azrail varya ona sevgili diye hitap ediyor,Hz. Mevlana çünkü hedefe varmak için kullanılan vasıtalarda mübarektir.Senin bedenin senin vasıtandır,sen değilsin, ve bu vasıta Allaha ulaştırdığı ve bu vasıta Allahın yer yüzündeki halifesinin şekli.Ve tecessüm etmiş hali ve tekazür etmiş kesifleşmiş hali olduğu için insanın bedeni de mübarektir, Muhteremdir,atılıp yakılmaz, tazim ile maddesinin aslı olan toprağa konulur. Denizde mecburiyet vardır sağ kalanlara eziyet olur diye denize bırakılır, o ayrı mesele, mecburiyet vardır, denizin altıda toprak, ve toprağa konan insan değildir, bedenidir. İnsan başka bir şeydir. İşte bu vasıta; çok önemli, Azrail a.s. da dünya perdesini yırtacağı masivadan kurtaracağı, can kuşunu ten kafesinden azad edeceği için muhterem bir melektir, onada sevgili diye hitap edilir. Ve cenabi Allah da hakiki sevgilidir.
İmtihan korkusu tembellerde olur.Çalışkanlarda olmaz. Ahret korkusuda Dünya tembellerinde olur.Dünya çalışkanlarında olmaz. Bu çalışmak Allah rızasını tahsil çalışmasıdır.Biz çalışkanlığı bile ne yazık ki; günlük hayatta para kazanmayla ölçer hale gelmişiz. Hep maddi, yani bakın maddilikte çok önemli bir nokta var, Yaratılmışlığın ilk metaryalisti şeytandır, onu unutmayalım. En kıdemli mataryalist,şeytandır. Çünkü Hz. Allah, Adem a.s. a seçde emriyle emrettiğinde; şeytan ne yaptı, secde etmeyişini türlü sebeplere dayandırdı, bitanesi batıl kıyas,ama batıl kıyasdan daha önce bir şey var, yaradılmış maddesini öne koydu, Ademi çamurdan yarattın beni ateşten yarattın. Evvela bu bundan sonra, ikinci husus geliyor, kıyas bundan sonra başlıyor,ilk hata burada başladı, neden; maddeye baktı,çamuruna baktı ademin, toprağına baktı, Hz. Ademin Allahın emrini dinleyip dinlemesini kasdetmiyoruz, o başka bir bahis, bir birinin içinde bu bahisler, Allahın emrini dinlemedi ya dayanağı ne materyalizm, Allahın Ademe verdiğini biliyor o anda şeytan, Allah esmayı verdim dedi, o esma demek ne demek yer yüzünde halife yaratıyorum demek, Allahın hem halifesi hem esma taşıyor, Allahın isimlerine hafi, o tarafına bakmadı, nesine baktı, maddesine baktı. Materyeline baktı, Maddeci toprağına baktı, bitti, ilk mataryalist. Dünya hayatını da, her şeyi madde yaparsak, çalışkanlığın bile karşılığını, parayla ve parayla ölçülür şeylerle ölçersek, başarının göstergesi bu ise, e biz bu işleri anlamıyoruz demektir. Anlamadığımız için; Korkuyoruz. İnsan meçhulden korkar, bildiği şeyden korkmaz. Bildiği şeye tedbirler alır, biz bildiğimizin tedbirlerini aldığımızda; o zaman ölüm; Yahya Kemal beyin dediği gibi; Asude bir bahar ülkesidir.Bu da hadis tercümesidir.Çünkü Resurullah efendimiz de öyle buyurdu ‘ kabir; ya cennet bahçelerinden bir bahçe , ya cehennem çukurlarından bir çukurdur.’ Cennet ve cehennem kabirde başlıyor demek değil gibidir demek.
Bu dünyanın hali bizi, bize tanıtmak içindir.
Ölümden korkmamak marifetmidir, elbette marifettir, korkmak noksanlıkmıdır elbette noksanlıktır.Nasıl olsa olacak bir şeyden niye korkuyorsun, niye o korkuyla yaşıyorsun.Bir kere
Ölüm korkusuyla yaşayanlar rahatsızdır.Benimde başıma gelecek diye, ha işte burada hep efendimizdedir, bütün çözümler bütün bütün ne derdimiz varsa, her derdi telaşın ilacı odur.
Hiç ölmüyecekmiş gibi dünya işleriyle çalış, hemen ölecekmiş gibi ahiret işleriyle çalış.Bu dengeyi kurun diyor, Cenabi Allah’da kuranı keriminde; lafzen ifade etmediği sembollerle ifade ettiği dengeler var.Kuranı kerimde dünya ve ahiret kelimesi eşit adetde geçer. Bununla ahireti dünyaya, dünyayı ahirete denk tutun diyor, zaten ayrım yok diyor. Daha derinin dede o mana var, Efendimiz bunu lisana getiriyor, ‘Dünyası için ahiretini, Ahireti için Dünyasını terk eden benden değildir’ diyor. Daha ne desin, bundan daha aşikar bir laf olurmu.
Günlük hayatı yaşarken Allahlı yaşamak önemlidir.Sabah yataktan kalkınca başlayan şuurlu halimiz, uyuyana kadar devam ediyor.Bütün bu surlu hali Allah ile yaşamaktır.Attığın adım Allah ile olacak.
Kaynak: Ö.Tuğrul İNANÇER Hoca efendinin sohbetinden; Ramazan KALAYCI (tevhit06) Tarafından derlenmiştir.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Ölümden korkmamak marifetmidir, elbette marifettir, korkmak noksanlıkmıdır elbette noksanlıktır.Nasıl olsa olacak bir şeyden niye korkuyorsun, niye o korkuyla yaşıyorsun. Belki ölüm değil korkulması gereken ama kötü bir ölümden korkmak lazımdır. Çünkü ölmemiz yasaklanmıştır. Kesinlikle ölmeyiniz! Ancak müslümanlar olarak ölün.. Müslüman olmadan ölmemiz yasaklandığına göre Müslüman olarak ölmemekten korkmak ve çaresine bakmak elzemdir.. Müslüman olarak ölmek içinde Müslüman olarak yaşamak şarttır. Ayeti kerime de mümin olarak ölün denmemiş. Dikkat edilecek olursa Ayeti kerime müminlere nida ile başlamıştır. 3/102. Ey inananlar! Allah'tan, sakınılması gerektiği gibi sakının, sizler ancak müslüman olarak can verin. Heralde şunu anlamamız mümkün: mümin olmak müslüman ölmek için yeterli değildir. Mümin olduktan sonra Hakkıyla Allahtan korkmak, emirlerine sımsıkı sarılmak, nehiylerinden kaçınmak gerekiyor Müslüman olarak ölmek için; müslümanca düşünmek, müslümanca yaşamak...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
''Anne karnında bir hayatımız vardı bizim, Hatırlıyormuyuz hayır.''
Böyle bir cümleye şöyle bir soru sorarlar. Madem dünyada iken anne karnındaki hayatımızı hatırlamıyoruz ahirete irtihal ettiğimiz zaman bu dünya hayatını hatırlayacak mıyız ?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
''Anne karnında bir hayatımız vardı bizim, Hatırlıyormuyuz hayır.''
Böyle bir cümleye şöyle bir soru sorarlar. Madem dünyada iken anne karnındaki hayatımızı hatırlamıyoruz ahirete irtihal ettiğimiz zaman bu dünya hayatını hatırlayacak mıyız ?

Kur'an-ı Azimüşşan hatırlayacağımıza ilişkin beyanlarla dolu...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
''Anne karnında bir hayatımız vardı bizim, Hatırlıyormuyuz hayır.''
Kuran-ı Kerim ana rahminde ki hayatımızı da hatırlatmıştır, hatırlatıyor.. Madem Allahın hatırlatmasına bağlıyorsunuz neden anne karnındaki hayatınızı hatırlamıyorsunuz.. Cümlenizi tekrar düşünmeniz gerekmektedir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
''Anne karnında bir hayatımız vardı bizim, Hatırlıyormuyuz hayır.''
Kuran-ı Kerim ana rahminde ki hayatımızı da hatırlatmıştır, hatırlatıyor.. Madem Allahın hatırlatmasına bağlıyorsunuz neden anne karnındaki hayatınızı hatırlamıyorsunuz.. Cümlenizi tekrar düşünmeniz gerekmektedir.

Bahsettiğiniz ana karnındaki hayatımızı hatırlamamızı hatırlatan ayeti/ayetleri yazabilirmisiniz?

Ama benim sizin sorunuza verdiğim cevapta kastettiğim ayetlerden bazı örnekler aşağıdadır.

Nisa 97
Kendilerine zulmetmekte iken, meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: “Ne durumdaydınız? (Niçin hicret etmediniz?)” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. Melekler, “Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir.

Araf 38
Allah, şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.” Her topluluk (arkasından gidip sapıklığa düştüğü) yoldaşına lânet eder. Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, “Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver”
derler. Allah, der ki: “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.”


Araf 53
Onlar ise ancak, (“Görelim bakalım!” diyerek) Kur’an’ın bildirdiği sonucu (te’vilini) bekliyorlar. Onun bildirdiği sonuç gelip çattığı gün, önceden onu unutmuş olanlar
derler ki: “Gerçekten Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişler. Şimdi bizim için şefaatçılar var mı ki bize şefaat etseler veya (dünyaya) döndürülsek de yaptıklarımızdan başkasını yapsak?” Gerçekten onlar kendilerine yazık etmişlerdir. (İlâh diye) uydurdukları (putlar) da onları yüzüstü bırakarak uzaklaşıp kaybolmuşlardır.

Bakınız bu ayetlerde; ahiretteki insan, Dünya'yı hatırlıyor ve Dünyada yaptığı eksikliklerden dolayı bir takım serzenişlerde bulunuyor, pişmanlığını anlatmaya çalışıyor...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
(2) Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, ''sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki,'' size açık-seçik beyanda bulunalım. ''Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz.'' Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir.


(5) O O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. ''sonra sizi bebek olarak anneleriniz karnından çıkarıyor,'' sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.


46/15. Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir; zira annesi, onu, karnında, zorluğa uğrayarak taşımış; onu güçlükle doğurmuştur.

Mevlamız orada da bir süre yaşadığımızı bildirmiştir. Orada belli belirsiz bir et parçası idik. Sonra dünyaya çıkarıldık. Mevlanın bildirmesi bizim hatırımızdan daha güvenilirdir muhakkak.. Ayetin başında belirttiği gibi ''Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde'' olanlar ana karnındaki durumunu HATIRLASIN.. Ayrıca sizin yazdığınız ayetler de dünya hayatını hatırlamak gibi bir emir / tavsiye bulunmamaktadır..
 
Son düzenleme:

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
(2) Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, ''sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki,'' size açık-seçik beyanda bulunalım. ''Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz.'' Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir.


(5) O O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. ''sonra sizi bebek olarak anneleriniz karnından çıkarıyor,'' sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.


46/15. Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir; zira annesi, onu, karnında, zorluğa uğrayarak taşımış; onu güçlükle doğurmuştur.

Mevlamız orada da bir süre yaşadığımızı bildirmiştir. Orada belli belirsiz bir et parçası idik. Sonra dünyaya çıkarıldık. Mevlanın bildirmesi bizim hatırımızdan daha güvenilirdir muhakkak.. Ayetin başında belirttiği gibi ''Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde'' olanlar ana karnındaki durumunu HATIRLASIN.. Ayrıca sizin yazdığınız ayetler de dünya hayatını hatırlamak gibi bir emir / tavsiye bulunmamaktadır..

Bu ayetlerin varlığını biliyorum. Fakat bu sizin ifade ettiğiniz gibi, kişinin ana karnında iken, o ortamda iken taşıdığı bilinci, yaptığı davranışı, fiiliyatını ve fikriyatını, zikriyatını anlatmıyor ki? Dünyaya geliş aşamalarını anlatmakta. Bilmiyorum, ya da ben illiyeti kuramadım/kuramıyorum.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Bahsettiğiniz ana karnındaki hayatımızı hatırlamamızı hatırlatan ayeti/ayetleri yazabilirmisiniz?

Ana rahminde ki bilinçten faliyetten davranıştan söz etmedim. Bilmediğimiz hatırlamadığımız yahut hatırlatılmadığımız bir çok fiil ve davranışımız olamaz mı ?

Ahirette mevlamızın sorusuna verdiğimiz cevaplar açıktır.

23/112. Allah onlara yine: "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız" der.
23/113. "Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor" derler
 
Üst Alt