Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ölmemenin Çaresi

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Uhudda ilk sehid düsen Sahâbî, Hz. Câbirin babasi Abdullah bin Amr (r.a.) olmustu.
Savastan sonra Medînede bulunanlar gerek sehidlerle gerekse yarali olanlarla yakindan ilgilenmek üzere Uhuda kosmuslardi. Yakinlari sehid olanlar, sehidlerini aliyor ve Medineye getiriyorlardi. Yillar sonra Hz. Câbir de Uhuda gitmis ve yaklasik olarak sekiz yil önce sehîd olmus olan babasinin nasini Medîneye nakletmek istemisti. Kendisi, babasinin cesediyle karsilasmasini söyle anlatiyor:

Uhud günü babamin yüzü örtülü olarak getirilmisti. Üzerindeki örtüyü kaldirdim. Baktim, müsrikler babamin burnunu ve kulagini kesmisler ve onu taninmaz bir hâle getirmislerdi. Bu gördüklerim karsisinda kendimi tutamadim ve aglamaya basladim. O esnâda halam Fâtima da oraya geldi. Babami öyle çok acikli bir halde görünce o da feryat edip aglamaya basladi. Bunun üzerine Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem meâlen söyle buyurdu:

Beni bir dinleyin. Sonra ister aglayin, ister aglamayin. Siz babanizi kaldirincaya kadar Melekler onu kanatlariyla gölgelendirmeye devam ettiler. (Müslim, fezâilüs-Sahâbe, 130)

Yine Hz. Câbir (r.a.) anlatiyor: Bir gün Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, beni çok üzgün olarak görünce, aramizda söyle bir konusma geçti.

Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem,

-Ey Câbir! Ne oldu sana? Seni çok üzgün ve kalbi kirik olarak görüyorum, dedi.

Ben de,
-Ey Allahin Rasûlü! Babam Uhudda sehid oldu. Geride kalabalik bir âile ile bir hayli borç birakti, dedim.

Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem bana,

-Yüce Allah'in, babani nasil karsiladigini sana müjdeleyeyim mi? dedi. Ben de evet dedim.

Buyurdu ki:
-Yüce Allah, hiçbir kimse ile perde arkasindan baska bir sekilde konusmadi. Babani ise sehid olunca yüce Allah onu diriltip huzuruna aldi ve ona,

-Ey kulum! Benden ne dilersen dile. Sana ihsan edeyim, dedi. Baban da,
-Yâ Rabbi! Ben sana geregi gibi kulluk edemedim. Onun için beni tekrar dünya göndermeni ve Peygamberimin yaninda savasip Senin yolunda bir kere daha sehid olmayi diliyorum, dedi.

Yüce Allah da,
-Ben sehidlerin geri dönmeyeceklerine hükmettim, buyurdu. Baban da,
-Öyle ise Yâ Rabbi! Bunu geride kalanlara ulastir, dedi. Bunun üzerine Yüce Allah su âyet-i kerimeleri vahyetti:

Ve sakin Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma. Bilakis onlar Rablerinin katinda diri olup riziklanirlar. Onlar Allahin fazlindan kendilerine verdigi nimetlerle sevinç içindedirler ve arkalarindan henüz kendilerine katilmamis olanlarla (sehid namzedi olan bütün Mümin kardeslerinin âhiretteki safâ ve saâdet dolu o güzel hâllerini görünce) onlara (orada) hiçbir korku olmayacak ve onlar hiçbir sekilde üzüntüye de ugramayacaklar diye sevinirler (ve bunu onlara müjdelemek isterler) Onlar Allahtan kendilerine erisen büyük bir nimetle, pek ziyade bir mükâfâtla ve Müminlerin mükâfâtini Allahin zayi etmeyecegi müjdesiyle de sevinirler.(Âl-i Imrân Sûresi, 169-171)

Elbette ki, bu müjdeyi duyan Ashâbin sevinçlerine diyecek yoktu. Hem nasil sevinmesinler ki, Ibn-i Abbâs (r.a.)in rivâyetine göre, Uhuddan sonra Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem Ashâb Efendilerimize söyle buyurmustu:

Uhudda sehid olan kardeslerinizin ruhlarini, Allah yesil kuslarin karnina koydu. Bunlar Cennetin nehirlerine gidip sulanirlar, Cennetin meyvelerinden yerler ve Arsin gölgesinde asilmis olan altin kandillere girip istirâhat ederler. Onlar yeme, içme ve barinma yerlerinin son derece güzel ve letâfetli oldugunu görünce, söyle dediler:

Keske Allahin bize neler yaptigini (Cennette diri oldugumuzu, en tatli yiyecek ve içeceklerle beslendigimizi ve en hos barinacak yerlerle donatildigimizi) kardeslerimiz bilse- lerdi de, cihaddan çekinmeseler ve harpten gocunmasalardi dediler. Bunun üzerine Yüce Allah onlara cevaben;

Tarafinizdan sizin bu haberinizi ben ulastiracagim. dedi ve Allah yolunda öldürülenleri sakin ölü sanma... ilh. meâlindeki âyetleri inzâl buyurdu. (Ebû Davud, cihâd, 27)

...Ve asil simdi dikkat kesilmeliyiz ki, yukarida zikredilen âyet-i kerîmelerin ifade buyurdugu ve akli basinda ve kalbi yerinde olan her Mümini derinden etkileyen su ölümsüz manzarayi ve Allah için sehid olmanin tadina doyum olmaz derecedeki zevalsiz lezzetini, gamsiz sürûrunu ve sonsuz saâdetini daha simdiden tadabilelim ve zevkine varabilelim.

Uhud savasi bittikten sonra, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellemin emriyle Hz. Câbirin babasi olan Abdullah bin Amr bin Harâm ile Amr bin Cemûh ayni kabre birlikte defnedilmislerdi.

Uhud savasindan kirk alti yil geçmisti. Hz. Abdullah ile Amr bin Cemûhun kabirleri sel sularinin akinti yerinde idi. Akan sular topragi iyice oydugundan dolayi onlarin kabirleri açilmisti. Bunda ötürü de o kabirleri bir yere nakletme zarûreti dogdu. sehidleri nakletmek için kabirlerini açtiklarinda, o mübarek sehitler sanki yeni vefat etmis gibiydiler. Öyle ki cesetleri söyle dursun sarilip kefenlendikleri örtünün rengi bile hiç degismemis ve bozulmamisti. Fazîletlerini anlatma adina bu yetmiyormus gibi, ayrica hangi kabir açildi ise ondan misk gibi bir koku yayiliyordu. Iste tam bu noktada, Hz. Câbir (r.a.)in dediklerine dikkat kesiliyoruz. O söyle diyor:

Babam Abdullah, Uhudda yaralanip da sehid olarak Yüce Allaha ruhunu teslim ederken elini, yüzündeki yaranin üzerine koymustu. Kirk alti yil sonra nakil için babamin mezarini açtigimizda, gerek cesedinin gerekse kefeninin hiç degismemis ve bozulmamis oldugunu gördüm. Babam kabrinde sanki uyuyor gibiydi. Hem yine gördüm ki: sehid olurken yaranin üzerine koydugu eli orada ayni sekilde duruyordu. Öyle ki mübârek elini yüzündeki yaranin üzerinden çekip ayirmak istedigimizde, babamim yarasi kanamaya basladi. Bunun üzerine biz elini önceden oldugu gibi tekrar yaranin üzerine koyunca, baktik ki kanama da birden durdu.


Iste ölmemenin ve dipdiri kalmanin en geçerli ve en etkili çâresi...



 

lotus

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
407
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Allah razı olsun berfut kardeşim
 
Üst Alt