BeyazKelebek
New member
- Katılım
- 8 Mar 2009
- Mesajlar
- 403
- Tepkime puanı
- 288
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
Nuh Suresi:
Kur'an-i Kerim'in yetmiş birinci suresi. Yirmi sekiz ayet, iki yüz yirmi bir kelime ve yedi yüz elli harften ibarettir. Mekkî surelerden olup Nahl Suresinden sonra nâzil olmuştur. Sure, bütünüyle Nûh (a.s)'in kıssasından bahsettiği için bu adi almıştır.
Nuh Tufanı (Yeryüzünde cezalandırılan ilk kavim):
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik, o da içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yasadı. Sonunda onlar zulmetmekte devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.
(Ankebut Suresi, 14)
Hemen her kültürde yer aldığını gördüğümüz Nuh Tufanı, Kuran'da anlatılan kıssalar arasında, üzerinde en çok durulanlardan biridir. Hz. Nuh'un gönderildiği kavmin uyarılara ve öğütlere kulak asmaması, gösterdikleri tepkiler ve olayın meydana gelişi birçok ayette detaylarıyla anlatılır.
Hz. Nuh, Allah’ın ayetlerinden uzaklaşarak O'na ortaklar koşan kavmini, sadece Allah'a kulluk etmeleri ve sapkınlıklarından vazgeçmeleri konusunda uyarmak amacıyla gönderilmişti. Hz. Nuh, kavmine Allah’ın dinine uymaları konusunda defalarca öğüt verdiği ve onları Allah’ın azabına karsı birçok kez uyardığı halde, onlar Hz. Nuh'u yalanladılar ve sirk koşmaya devam ettiler. Müminun Suresi'nde, Nuh Kavmi'nde gelişen olaylar söyle anlatılıyor:
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: 'Ey Kavmim, Allah'a kulluk edin. O'nun dışında sizin başka ilahiniz yoktur, yine de sakınmayacak misiniz?'
Bunun üzerine, kavminden inkâra sapmış önde gelenler dediler ki: 'Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karsı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz.'
O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin.Rabbim' dedi (Nuh). 'Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardim et. (Mü'minun Suresi, 23-26)
Ayetlerde anlatıldığı gibi, kavminin önde gelenleri Hz. Nuh'u, onlara karsı üstünlük elde etmeye çalışmak, yani kişisel çıkarlar aramak gibi basit bir suçlamayla karalamaya çalıştılar ve ona "deli" damgası vurmak istediler. Ve onu gözetlemeye, baskı altında tutmaya karar verdiler.Bunun üzerine Allah Hz. Nuh'a, inkar edip zulmedenlerin suda boğularak azaplandırılacağını ve iman edenlerin kurtarılacağını haber verdi.
Sözü edilen azap vakti geldiğinde, yerden sular ve coşkun kaynaklar fışkırdı ve bunlar şiddetli yağmurlarla birleşerek dev boyutlu bir taşkına neden oldu. Allah, Hz. Nuh'a "onun içine her ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş onlunlar dışında olan aileni de alıp koy" (Mü'minun Suresi, 27) emrini verdi ve Hz. Nuh'un gemisine binmiş olanlar dışında -Hz. Nuh'un, yakındaki bir dağa sığınarak kurtulacağını sanan "oğlu" da dahil olmak üzere- tüm kavim suda boğuldu. Tufan sonucunda sular çekilip, ayetin ifadesiyle "is bitiverince" de gemi, Kuran'da bildirildiğine göre, Cudi'ye-yani yüksekçe bir yere-oturdu.
Yapılan arkeolojik, jeolojik ve tarihi çalışmalar olayın Kuran'da anlatıldığı şekilde meydana geldiğini göstermektedir. Eski çağlarda yasamış birçok uygarlığa ait tabletlerde ve elde edilen birçok tarihi belgede, tufan olayı, kişi ve yer isimleri farklılık gösterse de, çok büyük benzerliklerle anlatılmış ve "sapkın bir kavmin basına gelenler" bir ibret kaynağı olarak çağdaşlarına sunulmuştur.
Tufan olayı, Tevrat ve İncil’in dışında, Sümer, Asur-Babil kayıtlarında, Yunan efsanelerinde, Hindistan'da Satapatha, Brahmana ve Mahabharata destanlarında, İngiltere’nin Galler yöresinde anlatılan bazı efsanelerde, İskandinav Edna efsanelerinde, Litvanya efsanelerinde ve hatta Çin kaynaklı öykülerde birbirine çok benzer şekillerde anlatılır.
Birbirinden ve Tufan bölgesinden hem coğrafi hem kültürel olarak bu kadar uzak kültürlerde, Tufan'la ilgili bu denli detaylı ve birbiriyle uyumlu bilgi nasıl yerleşmiş olabilir?
Sorunun cevabi açıktır: Eski dönemlerde birbirleriyle ilişki kurmuş olmaları imkansız olan bu toplumların yazıtlarında ayni olaydan bahsedilmesi, aslında bu insanların bir ilahi kaynaktan bilgi aldıklarını gösteren açık bir kanıt durumundadır. Görünen odur ki, tarihin en büyük helak olaylarından biri olan Tufan, farklı uygarlıklara gönderilen birçok peygamberler tarafından ibret için anlatılmış ve bu şekilde Tufan'la ilgili bilgiler çeşitli kültürlere yerleşmiştir.
Bununla birlikte, Tufan olayı ve Nuh Kıssası birçok kültür ve dini kaynaklarda anlatılmasına rağmen, kaynakların tahrif edilmesi veya yanlış aktarma ve kasıtlar sebebiyle birçok değişikliğe uğramış, aslından uzaklaştırılmıştır. Yapılan araştırmalardan, temelde ayni olayı anlatan ancak aralarında birtakım farklılıklar da bulunan Tufan anlatımları içinde, eldeki bilimsel bulgulara uygun yegane anlatımın Kuran'daki olduğunu görüyoruz.
Kur'an'da Hz.Nuh ve Tufan:
Nuh Tufanı, Kuran’ın pek çok ayetinde anlatılır. Aşağıda, olayın gelişim sırasına göre ayetler derlenmiştir.
Hz.Nuh'un, kavmini dine davet edişi:
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Dedi ki: 'Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahiniz yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım.' (Araf Suresi, 59)
(Nuh 'Gerçek su ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim. Artık Allah'tan korkup-sakinin ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; benim ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan korkup sakinin ve bana itaat edin.' (Suara Suresi, 107-110)
Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: Ey Kavmim, Allah'a kulluk edin. Onun dışında sizin başka ilahiniz yoktur, yine de korkup-sakınmayacak misiniz? (Müminun Suresi, 23)
Hz. Nuh'un, Kavmini Allah’ın Azabına Karsı Uyarması:
Hiç şüphesiz Biz Nuh'u: Kavmini, onlara acı biz azap gelmeden evvel uyarıp korkut diye kendi kavmine gönderdik. (Nuh Suresi, 1)
(Nuh 'Artık siz, ileride bileceksiniz. Aşağılatıcı azap kime gelecek ve sürekli azap kimin üstüne çökecek.' (Hud Suresi, 39)
(Nuh 'Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acı bir günün azabından korkarım.' (Hud Suresi, 26)
Kavmin Hz. Nuh'u Yalanlaması:
Kavminin önde gelenleri? 'Gerçekte biz seni açıkça bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' içinde görmekteyiz' dediler. (Araf Suresi, 60)
Dediler ki: 'Ey Nuh, bizimle çekişip-durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan bize vaat ettiğini getir (görelim.)' (Hud Suresi, 32)
Gemiyi yapmaktaydı. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında onunla alay ediyordu. O: 'Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz' dedi. (Hud Suresi, 38)
Bunun üzerine, kavminden küfre sapmış önde gelenler dediler ki: 'Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karsı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz. O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin.' (Müminun Suresi, 24-25)
Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuzu yalanladılar ve 'delidir' dediler. O, baskı altına alınıp engellenmişti. (Kamer Suresi, 9)
Hz. Nuh'a Uyanların Küçük Görülmeleri :
Kavminden, ileri gelen inkarcılar: 'Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz' dedi.' (Hud Suresi, 27)
Dediler ki: 'Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır miyiz?' Dedi ki: 'Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur. Onların hesabi yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız). Ve ben mümin olanları kovacak değilim. Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcı-korkutucuyum.' (Suara Suresi, 111-115)
Allah’ın Hz. Nuh'a Üzülmemesini Hatırlatması :
Nuh'a vahye dildi: 'Gerçekten iman edenlerin dışında, kesin olarak kimse inanmayacak. Su halde onların islemekte olduklarından dolayı üzülme.' (Hud Suresi, 36)
Hz. Nuh'un Duaları
(Nuh 'Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayar ve beni ve benimle birlikte olan müminleri kurtar.' (Suara Suresi, 118)
Sonunda Rabbine dua etti: 'Gerçekten ben yenik düşmüş durumdayım. Artık sen intikam al.' (Kamer Suresi, 10)
(Nuh) Dedi ki: 'Rabbim, gerçekten ben kavmimi gece ve gündüz davet edip durdum. Fakat benim davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı.' (Nuh Suresi, 5-6)
(Nuh) 'Rabbim' dedi. 'Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardim et.' (Müminun Suresi, 26)
Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de ne güzel icabet etmiştik. (Saffat Suresi, 75)
Geminin Yapılışı :
Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulme sapanlar konusunda da Bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda-boğulacaklardır. (Hud Suresi, 37)
Kur'an-i Kerim'in yetmiş birinci suresi. Yirmi sekiz ayet, iki yüz yirmi bir kelime ve yedi yüz elli harften ibarettir. Mekkî surelerden olup Nahl Suresinden sonra nâzil olmuştur. Sure, bütünüyle Nûh (a.s)'in kıssasından bahsettiği için bu adi almıştır.
Nuh Tufanı (Yeryüzünde cezalandırılan ilk kavim):
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik, o da içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yasadı. Sonunda onlar zulmetmekte devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.
(Ankebut Suresi, 14)
Hemen her kültürde yer aldığını gördüğümüz Nuh Tufanı, Kuran'da anlatılan kıssalar arasında, üzerinde en çok durulanlardan biridir. Hz. Nuh'un gönderildiği kavmin uyarılara ve öğütlere kulak asmaması, gösterdikleri tepkiler ve olayın meydana gelişi birçok ayette detaylarıyla anlatılır.
Hz. Nuh, Allah’ın ayetlerinden uzaklaşarak O'na ortaklar koşan kavmini, sadece Allah'a kulluk etmeleri ve sapkınlıklarından vazgeçmeleri konusunda uyarmak amacıyla gönderilmişti. Hz. Nuh, kavmine Allah’ın dinine uymaları konusunda defalarca öğüt verdiği ve onları Allah’ın azabına karsı birçok kez uyardığı halde, onlar Hz. Nuh'u yalanladılar ve sirk koşmaya devam ettiler. Müminun Suresi'nde, Nuh Kavmi'nde gelişen olaylar söyle anlatılıyor:
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: 'Ey Kavmim, Allah'a kulluk edin. O'nun dışında sizin başka ilahiniz yoktur, yine de sakınmayacak misiniz?'
Bunun üzerine, kavminden inkâra sapmış önde gelenler dediler ki: 'Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karsı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz.'
O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin.Rabbim' dedi (Nuh). 'Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardim et. (Mü'minun Suresi, 23-26)
Ayetlerde anlatıldığı gibi, kavminin önde gelenleri Hz. Nuh'u, onlara karsı üstünlük elde etmeye çalışmak, yani kişisel çıkarlar aramak gibi basit bir suçlamayla karalamaya çalıştılar ve ona "deli" damgası vurmak istediler. Ve onu gözetlemeye, baskı altında tutmaya karar verdiler.Bunun üzerine Allah Hz. Nuh'a, inkar edip zulmedenlerin suda boğularak azaplandırılacağını ve iman edenlerin kurtarılacağını haber verdi.
Sözü edilen azap vakti geldiğinde, yerden sular ve coşkun kaynaklar fışkırdı ve bunlar şiddetli yağmurlarla birleşerek dev boyutlu bir taşkına neden oldu. Allah, Hz. Nuh'a "onun içine her ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş onlunlar dışında olan aileni de alıp koy" (Mü'minun Suresi, 27) emrini verdi ve Hz. Nuh'un gemisine binmiş olanlar dışında -Hz. Nuh'un, yakındaki bir dağa sığınarak kurtulacağını sanan "oğlu" da dahil olmak üzere- tüm kavim suda boğuldu. Tufan sonucunda sular çekilip, ayetin ifadesiyle "is bitiverince" de gemi, Kuran'da bildirildiğine göre, Cudi'ye-yani yüksekçe bir yere-oturdu.
Yapılan arkeolojik, jeolojik ve tarihi çalışmalar olayın Kuran'da anlatıldığı şekilde meydana geldiğini göstermektedir. Eski çağlarda yasamış birçok uygarlığa ait tabletlerde ve elde edilen birçok tarihi belgede, tufan olayı, kişi ve yer isimleri farklılık gösterse de, çok büyük benzerliklerle anlatılmış ve "sapkın bir kavmin basına gelenler" bir ibret kaynağı olarak çağdaşlarına sunulmuştur.
Tufan olayı, Tevrat ve İncil’in dışında, Sümer, Asur-Babil kayıtlarında, Yunan efsanelerinde, Hindistan'da Satapatha, Brahmana ve Mahabharata destanlarında, İngiltere’nin Galler yöresinde anlatılan bazı efsanelerde, İskandinav Edna efsanelerinde, Litvanya efsanelerinde ve hatta Çin kaynaklı öykülerde birbirine çok benzer şekillerde anlatılır.
Birbirinden ve Tufan bölgesinden hem coğrafi hem kültürel olarak bu kadar uzak kültürlerde, Tufan'la ilgili bu denli detaylı ve birbiriyle uyumlu bilgi nasıl yerleşmiş olabilir?
Sorunun cevabi açıktır: Eski dönemlerde birbirleriyle ilişki kurmuş olmaları imkansız olan bu toplumların yazıtlarında ayni olaydan bahsedilmesi, aslında bu insanların bir ilahi kaynaktan bilgi aldıklarını gösteren açık bir kanıt durumundadır. Görünen odur ki, tarihin en büyük helak olaylarından biri olan Tufan, farklı uygarlıklara gönderilen birçok peygamberler tarafından ibret için anlatılmış ve bu şekilde Tufan'la ilgili bilgiler çeşitli kültürlere yerleşmiştir.
Bununla birlikte, Tufan olayı ve Nuh Kıssası birçok kültür ve dini kaynaklarda anlatılmasına rağmen, kaynakların tahrif edilmesi veya yanlış aktarma ve kasıtlar sebebiyle birçok değişikliğe uğramış, aslından uzaklaştırılmıştır. Yapılan araştırmalardan, temelde ayni olayı anlatan ancak aralarında birtakım farklılıklar da bulunan Tufan anlatımları içinde, eldeki bilimsel bulgulara uygun yegane anlatımın Kuran'daki olduğunu görüyoruz.
Kur'an'da Hz.Nuh ve Tufan:
Nuh Tufanı, Kuran’ın pek çok ayetinde anlatılır. Aşağıda, olayın gelişim sırasına göre ayetler derlenmiştir.
Hz.Nuh'un, kavmini dine davet edişi:
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Dedi ki: 'Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahiniz yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım.' (Araf Suresi, 59)
(Nuh 'Gerçek su ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim. Artık Allah'tan korkup-sakinin ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; benim ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan korkup sakinin ve bana itaat edin.' (Suara Suresi, 107-110)
Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: Ey Kavmim, Allah'a kulluk edin. Onun dışında sizin başka ilahiniz yoktur, yine de korkup-sakınmayacak misiniz? (Müminun Suresi, 23)
Hz. Nuh'un, Kavmini Allah’ın Azabına Karsı Uyarması:
Hiç şüphesiz Biz Nuh'u: Kavmini, onlara acı biz azap gelmeden evvel uyarıp korkut diye kendi kavmine gönderdik. (Nuh Suresi, 1)
(Nuh 'Artık siz, ileride bileceksiniz. Aşağılatıcı azap kime gelecek ve sürekli azap kimin üstüne çökecek.' (Hud Suresi, 39)
(Nuh 'Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acı bir günün azabından korkarım.' (Hud Suresi, 26)
Kavmin Hz. Nuh'u Yalanlaması:
Kavminin önde gelenleri? 'Gerçekte biz seni açıkça bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' içinde görmekteyiz' dediler. (Araf Suresi, 60)
Dediler ki: 'Ey Nuh, bizimle çekişip-durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan bize vaat ettiğini getir (görelim.)' (Hud Suresi, 32)
Gemiyi yapmaktaydı. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında onunla alay ediyordu. O: 'Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz' dedi. (Hud Suresi, 38)
Bunun üzerine, kavminden küfre sapmış önde gelenler dediler ki: 'Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karsı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz. O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin.' (Müminun Suresi, 24-25)
Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuzu yalanladılar ve 'delidir' dediler. O, baskı altına alınıp engellenmişti. (Kamer Suresi, 9)
Hz. Nuh'a Uyanların Küçük Görülmeleri :
Kavminden, ileri gelen inkarcılar: 'Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz' dedi.' (Hud Suresi, 27)
Dediler ki: 'Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır miyiz?' Dedi ki: 'Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur. Onların hesabi yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız). Ve ben mümin olanları kovacak değilim. Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcı-korkutucuyum.' (Suara Suresi, 111-115)
Allah’ın Hz. Nuh'a Üzülmemesini Hatırlatması :
Nuh'a vahye dildi: 'Gerçekten iman edenlerin dışında, kesin olarak kimse inanmayacak. Su halde onların islemekte olduklarından dolayı üzülme.' (Hud Suresi, 36)
Hz. Nuh'un Duaları
(Nuh 'Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayar ve beni ve benimle birlikte olan müminleri kurtar.' (Suara Suresi, 118)
Sonunda Rabbine dua etti: 'Gerçekten ben yenik düşmüş durumdayım. Artık sen intikam al.' (Kamer Suresi, 10)
(Nuh) Dedi ki: 'Rabbim, gerçekten ben kavmimi gece ve gündüz davet edip durdum. Fakat benim davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı.' (Nuh Suresi, 5-6)
(Nuh) 'Rabbim' dedi. 'Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardim et.' (Müminun Suresi, 26)
Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de ne güzel icabet etmiştik. (Saffat Suresi, 75)
Geminin Yapılışı :
Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulme sapanlar konusunda da Bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda-boğulacaklardır. (Hud Suresi, 37)