Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Niçin Namaz ?

YOL GÖSTERÝCÝ

New member
Katılım
2 Nis 2006
Mesajlar
237
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
68
Web sitesi
www.yolgosterici.com
İslam'ın şartlarını bilirsiniz;

1. Kelime-i şahadet getirmek
2. Namaz kılmak (90)
3. Oruç tutmak (12)
4. Zekat vermek (1)
5. Hacca gitmek.(11)

Bunların içinde kelime-i şahadet zaten birinci şarttır. Olmazsa olmazdır.

Diğer şartların içinde oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek hepsinin bir şekilde affı yada telafisi mevcuttur.

Peki ya namaz ?...

Namaz kılmamanın affı ancak iki şekilde olur ;

1-Deli olmak.
2-Ölü olmak.

Kuran-ı kerim de namaz kelimesi 90 kez geçmektedir. Bu bize Allahın namaz üzerinde ne kadar titizlikle durduğunun bir göstergesidir.

İnsan vücudi bir rahatsızlık halinde bile olsa, hatta yatalak bile olsa, gözlerini açıp kapamak suretiyle namaz kılabilir. Çünkü bu bir zikirdir. Bir hatırlayıştır... Bir teşekkürdür... Bir minnet ifadesidir...

Namaz yalnızca İslamiyet'e özgü bir emir değildir. Kuran-ı kerimde;

Mûsa'ya ve kardeşine şunu vahyettik: Kavminiz için kendilerini yerleştirmek üzere Mısır'da evler hazırlayın. Evlerinizi kıble yapın/karşılıklı yapın ve namaz kılın. İnananlara müjde ver. YÛNUS SURESİ 87.

İsrailoğullarından şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve güzelliği söyleyin. Namazı kılın, zekâtı verin. Bütün bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hälä da yüz çevirip duruyorsunuz. BAKARA SURESİ 83.

Yemin olsun ki, Allah İsrailoğullarının mîsakını almıştı da içlerinden on iki temsilci/başkan göndermiştik. Allah şöyle demişti: "Ben sizinle beraberim. Namazı kılarsanız, zekâtı verirseniz, resullerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel bir biçimde borç verirseniz, kötülüklerinizi elbette örteceğim ve sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere elbette koyacağım. Artık bundan sonra küfre gideniniz yolun denge noktasından sapmış olur." MAİDE SURESİ 12.

Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut mallarımızda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun bir insansın." HÛD SURESI 87.

Buyurmaktadır. Demek ki namaz daha önce gönderilmiş olan tüm dinlerde de emredilmiştir.

Peki ya niçin namaz ?

Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı da kıl! Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor. ANKEBUT SURESİ 45.

İşte bu sorunun cevabı bu ayette bildirilmiştir. Çünkü namaz insanı çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar.... Namaz kılan insan kendine, yaşantısına,tavır ve hareketlerine çeki düzen verir. Kötülükten ve kötü söz söylemekten kaçınır.

Cenab-ı Hak, hiçbir şeye muhtaç olmadığı gibi, bizim ibadetimize de muhtaç değildir. İbadete muhtaç olan biziz....

Görmedin mi, göklerdeki ve yerdeki şuurlular da bölük bölük olmuş kuşlar da Allah'ı tespih etmektedir. Her biri kendine özgü duasını, kendine özgü tespihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir. NUR SURESİ 41.

Kuşlar da toplu halde onunla beraberdi. Hepsi, onun tespih nağmelerine katılırdı. SAD SURESİ 19.

Yedi gök, yerküre ve bunların içindekiler O'nu tespih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu överek tespih etmesin; fakat siz onların tespihlerini fark edemezsiniz. O Halîm'dir, Gafûr'dur. İSRA SURESI 44.

İbadet etmeyen bir insan varlıkların ibadetini göremez.

Arı durmadan bal yapar. Arının bal’a ihtiyacı var mıdır ?
İnek devamlı süt verir.bir ineğin süt’e ihtiyacı yoktur.
İşte bu onların ibadetidir. Ağacın ibadeti meyve vermektir. Yani Allahın emrettiği bir şeyi yapmak onun ibadetidir.
Peki insana vermiş olduğu vazife nedir ?

Ben, cinleri ve insanları bana ibadet etmeleri/benim için iş yapıp değer üretmeleri dışında bir şey için yaratmadım. ZARİYAT SURESİ 56.

İşte insanın asıl yaradılış amacı ve insana verilmiş olan görev budur.

Peki ya insan ne yapmaktadır ?

Tabir-i caizse bu dünyada gününü gün etmektedir....

Öbür dünyayı kazanmak için gönderilmiş olduğumuz bu dünyada, bu dünyayı kazanmak için bir uğrası içindedir. Kimisi asla ebediyen sahibi olamayacağı şeyleri kazanma peşindedir. Kimisi şan şöhret ve aranılan kişi olanın peşindedir. Kimisi insanların rızasını kazanma çabası içindedir.
Peki ya Allahın rızası ? Bizlere tüm lütufları sunan yüce Allah’a bir gün içinde yarım saat bile ayırmak ona zor gelmektedir.

Bir çok insan şöyle der; ‘’daha erken hele bir 50-60 yaşına gelelim o zaman namaza başlarız.’’ sanki 50-60 yaşına geleceğinin garantisi varmış gibi...

Bir kısmı ise şöyle der; ‘’bu güne kadar kılmadım. Bundan sonra kılmaya başlasam ne fark eder....’’

Namaza başlamak için; ne erkendir.... Nede geçtir.... Önemli olan o bilinci, o sorumluluğu, ve o utancı görebilmektir.

Namazı yalnızca bir görev olarak gören insanlar ‘’namazı bir an önce kılayım da aradan çıksın ‘’ düşüncesi ile kılarlar namazlarını.

Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir. BAKARA SURESİ 45.

İşte bu ayet o kişiler içindir.

Bir de namazı etrafına inanmış hissi vererek bazı insanların rızasını sevgisini kazanmayı amaçlayanlar vardır.

Şu bir gerçek ki, ikiyüzlüler hileler düzerek Allah'ı aldatmaya uğraşıyorlar. Ama Allah da onları aldatıyor. Onlar namaza kalktıklarında tembel-miskin bir halde kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Onlar Allah'ı çok az hatırlarlar. NİSA SURESİ 142.

İşte bu ayette o tip insanlar içindir.

Peki namaz kılmakla her şey bitiyor mu ? Tabi ki hayır....

(Vay haline o namaz kılanların ki,Namazlarından gaflet içindedir onlar! MÂÛN SURESİ 4-5)

Gaflet içindeki bazı insanlar, namazı kılmakla görevlerinin bittiğini, hemen cenneti kazandıklarını sanırlar.

Oysa namaz bir teşekkür, bir hatırlayıştır. Bununla birlikte güzel ahlak, sevgi merhamet, alçakgönüllülük, dürüstlük gibi erdemler olmalıdır.
Eğer, dünya bir imtihan salonu ise; namaz bizim için imtihana giriş belgesidir. İmtihan soruları ise yaşadığımız hayatın kendisidir.

ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN.
 

ercan1980

New member
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
YOL GÖSTERİCİ' Alıntı:
Kuran-ı kerim de namaz kelimesi 90 kez geçmektedir. Bu bize Allahın namaz üzerinde ne kadar titizlikle durduğunun bir göstergesidir.

Yalana baaaaaaaaak! Bozacıların şahidi de şıracı :D

Bana Kuran'ın orjijnalinden göstersenize "namaz (yada arapça karşılığı herneyse)" nerde 90 yerde geçiyormuş? Peah! 1 yerde geçiyormu bare :mad:

Saçmalamayın kardeşim Allah aşkına! Namaz olarak çevrilen kelime "salat"tır dedik milyon kere! Ve salatın 33/56'ya göre namaz olarak çevrilmesi de mümkün değil dedik! Duvara mı konuşuyoz biz :mad:

Milleti zerdüşt dinine yönlendirmeyin! Biliyorsanız işin hakikatini yazın biz de öğrenelim! :mad:
 

YOL GÖSTERÝCÝ

New member
Katılım
2 Nis 2006
Mesajlar
237
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
68
Web sitesi
www.yolgosterici.com
Sevgili Ercan,

Öğrenmeye niyetin olsaydı, elbette ki öğretirdim.

Ama sana öğretmek mermerde çiçek yetiştirmeye çalışmaktır...

Çünkü doğru addettiğin şeylerin dışındaki herşeye kapamışsın kendini...

Allah yar ve yoldaşın olsun.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
اَقِمِ الصَّلوةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ اِلى غَسَقِ الَّيْلِ وَقُرْانَ الْفَجْرِ اِنَّ قُرْانَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا .. وَمِنَ الَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِه نَافِلَةً لَكَ عَسى اَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا
İsra / 78-79. Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir. Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin.

فَاصْبِرْ عَلى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا وَمِنْ انَائِ الَّيْلِ فَسَبِّحْ وَاَطْرَافَ النَّهَارِ لَعَلَّكَ تَرْضى
Tâhâ / 130. (Resûlüm!) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et ki, sen, Allah'tan hoşnut olasın, (Allah da senden!).

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اِذَا نُودِىَ لِلصَّلوةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلى ذِكْرِ اللّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ .. فَاِذَا قُضِيَتِ الصَّلوةُ فَانْتَشِرُوا فِى الْاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّهِ وَاذْكُرُوا اللّهَ كَثيرًا لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Cum’a / 9-10. Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.

فَسُبْحَانَ اللّهِ حينَ تُمْسُونَ وَحينَ تُصْبِحُونَ
Rum / 17. Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.

فَاصْبِرْ عَلى مَايَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ

Kaf / 39. (Resûlüm!) Onların dediklerine sabret. Güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ile tesbih et.

وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَاِدْبَارَ النُّجُومِ

Tur / 49. Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da O'nu tesbih et.

وَاَقِمِ الصَّلوةَ طَرَفَىِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنَ الَّيْلِ اِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّاَتِ ذلِكَ ذِكْرى لِلذَّاكِرينَ
Hud / 114. Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır.


HADİS...


* Hz. Ebü Müsa (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselâm)'a bir zat gelerek namaz vakitlerini sordu. Efendimiz ona hiçbir cevap vermedi." (Sabah vaktinde) şafak sökünce, henüz kimse kimseyi tanıyamayacak kadar ortalık karanlık iken Bilâl'e emretti, sabah ezanını okudu. Sonra, güneş tam tepe noktasından batıya dönme (zeval) anında yine Bilâl'e emretti, öğle ezanını okudu. Bu vakit için, -öbürlerinden daha iyi bilen- birisi: "Bu, gün ortası (nısfu'n-Nehar)" demişti. Sonra, güneş henüz yüksekte olduğu zaman emretti, Bilâl akşam narnazı için ezan okudu. Sonra ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca yatsı için emretti, Bilâ! yatsı ezanını okudu. Sonra ertesi gün, sabah namazını tehir etti. O kadar geciktirdi ki, kişinin, "sabah vakti çıktı veya çıkmak üzere" demesi ânında namazı tamamladı. Sonra öğleyi tehir etti, öyle ki, öğle namazını dün ikindiyi kıldığımız âna yakın bir vakitte kıldı. Sonra ikindiyi tehir etti. Bir kimsenin, "Güneş (ikindi) kızıllığına büründü" diyebileceği bir vakitte namazdan çıktı. Sonra akşamı, nerdeyse ufuktan aydınlığın (şafak) kaybolduğu âna kadar tehir etti."


* Bir rivayette de şöyle gelmiştir: Akşamı, ikinci günde, ufuktaki aydınlığın kaybolmasından önce kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ilk üçte birine kadar tehir etti. Sonra sabah oldu ve soru sahibini çağırdı: "İşte namazın vakti bu iki hudud arasındadır" buyurdu.


* Ebü Dâvud'un bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Sabah namazını kişi arkadaşının yüzünü tanıyamayacak -veya kişi yanındakini tanımayacak- kadar (ortalığın karanlık olduğu) bir anda kıldı. Sonra ikindiyi öylesine tehir etti ki, namazdan çıktığı zaman güneş sararmıştı..." Rivayetin sonunda Ebü Dâvud der ki: Bu hadisi rivayet edenlerden bazısı şöyle dedi: "sonra yatsıyı gece yarısına kadar tehir ederek kıldı."


* Hz. Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir adam Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a namazların vaktinden sormuştu. Ona: "Şu (önümüzdeki) iki günde namazları bizimle kıl!"buyurdu. (O gün) güneş tam tepe noktasından (batıyor) kayınca ezan için Bilâl'e emretti. O da öğle ezanını okudu. Sonra öğle için kâmet okumasını emretti. Sonra güneş yüksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi için kâmet okudu. Sonra güneş batınca emretti, akşam için kâmet okudu. Sonra ufuktaki aydınlık kaybolunca emretti, yatsı için kâmet okudu. Sonra şafak sökünce emretti sabah için kâmet okudu. İkinci gün olunca, Bilâl'e ortalığın serinlemesini beklemeyi emretti. O da öğleyi, ortalık iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. İkindiyi, güneş yüksekten, dünkü vakitten biraz sonra kıldı. Akşamı ufuktaki beyazlık kaybolmazdan az önce kıldı. Yatsıyı gecenin üçte biri geçtikten sonra kıldı. Sabahı ortalık iyice ağarınca kıldı. Sonra: "Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?" diye sordu. Soru sahibi: "Benim ey Allah'ın Resülü!" dedi. "Namazlarınızın vakti dedi, gördüğünüz (iki vakit) arasındadır."


* İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cibril (aleyhisselâm) bana, Beytullah'ın yanında, iki kere imamlık yaptı. Bunlardan birincide öğleyi, gölge ayakkabı bağı kadarken kıldı. Sonra, ikindiyi her şey gölgesi kadarken kıldı. Sonra akşamı güneş battığı ve oruçlunun orucunu açtığı zaman kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca kıldı. Sonra sabahı şafak sökünce ve oruçluya yemek haram olunca kıldı. İkinci sefer öğleyi, dünkü ikindinin vaktinde herşeyin gölgesi kendisi kadar olunca kıldı. Sonra ikindiyi, herşeyin gölgesi kendisinin iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, önceki vaktinde kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte biri gidince kıldı. Sonra sabahı, yeryüzü ağarınca kıldı. Sonra Cibrîl (aleyhisselam) bana yönelip: "Ey Muhammedl Bunlar senden önceki peygamberlerin (aleyhimüssalatu vesselâm) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan zamandır!" dedi. "


* Nesaî'nin Hz. Câbir (radıyallâhu anh)'den yaptığı bir rivayette şöyle denmiştir: "Sonra O'na (Cibrîl), Fecr uzayıp sabah olunca daha yıldızlar parlak ve cıvıl cıvıl iken geldi. Dünkü yaptığını aynen yaptı, sabah namazını kıldı. Sonra da: "Namaz vakti, işte gördüğünüz bu iki namaz arasıdır" dedi."


* Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "...Öğleyi, güneş (tepeden batıya) meyledince kıldı. (Bu sırada) gölge ayakkabı bağı kadardı. Sonra ikindiyi, gölge ayakkabı bağının misli ve adam boyu olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık kaybolunca kıldı. Sonra, sabahı, şafak sökünce kıldı. Sonra ertesi günün öğlesini, gölge, adam boyu olunca kıldı. Sonra ikindiyi, kişinin gölgesi iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte birine veya yarısına doğru kıldı. Sonra sabahı kıldı ve ortalık ağardı."


* Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: "Bilesiniz, namazın bir ilk vakti bir de son vakti vardır. Öğle vaktinin evveli güneşin tepe noktasından batıya meyil (zeval ânıdır. Son vakti de ikindinin girdiği andır. İkindi vaktinin evveli, vaktinin girdiği andır. Vaktin sonu da güneşin sarardığı andır. Akşam vaktinin evveli, güneşin battığı andır. Vaktin sonu da ufuktaki aydınlığın (şafak) kaybolduğu andır. Yatsı vaktinin evveli, ufuğun kaybolduğu andır. Vaktin sonu da gecenin yarısıdır. Sabah vaktinin evveli fecrin (aydınlığı) doğmasıdır. Vaktin sonu da güneşin doğmasıdır."


* Ebü'l-Minhâl Seyyâr İbnu Selâme (rahimehullah) anlatıyor: "Ben ve babam birlikte Ebü Berze el-Eslemî (radıyallâhu anh)'nin yanına girdik. Babam ona: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) farz namazları nasıl kılardı?" diye sordu. Şu cevabı verdi: "Efendimiz sizin "el-Evvel" dediğiniz öğle namazını güneş (tepe noktasından) batıya kayınca kılardı. Birimiz ikindiyi kılınca, Medîne'nin en uzak yerindeki evine dönerdi de güneş hâlâ canlılığını korurdu. Akşam namazı hakkında ne söylediğini unuttum. Sizin atame dediğiniz yatsıyı geciktirmeyi iyi bulurdu (müstehap addederdi). Yatsıdan önce uyumayı, sonra da konuşmayı mekruh addederdi. Kişi (yanında beraber oturduğu) arkadaşını tanıyınca sabah namazından ayrılırdı. Namazda altmış-yüz âyet miktarınca Kur'ân okurdu."


* Mersed İbnu Abdillah el-Müzenî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ebü Eyyüb, gâzi (mücahid) olarak yanımıza geldi. Bu sırada Ukbe İbnu Amir de Mısır'da vali idi. Ukbe, akşam namazını tehir etti. Ebü Eyyüb ona yönelerek: "Ey Ukbe! dedi. Bu kıldırdığın namaz ne namazıdır?" Ukbe, hatasını anlayarak: "Meşguliyetimiz vardı" diye özür beyan etti. Ebü Eyyüb: "Sen Resülullah (aleyhissalatu vesselâm)'ın şu sözünü işitmedin mi? Buyurmuştu ki: "Ümmetim, akşam namazını, yıldızlar cıvıldayana kadar geciktirmedikçe hayır üzere -veya fıtrat üzere demişti- olmaktan geri kalmaz. "


* Hz. Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana şu tembihte bulundu: "Ey Ali, üç şey vardır, sakın onları geciktirme: Vakti girince namaz, (hemen kıl!) Hazır olunca cenaze, (hemen defnet!) Kendisine denk birini bulduğun bekar kadın, (hemen evlendir!)"


* Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim sabah namazından bir rek'ati güneş doğmazdan önce kılabilirse, sabah namazına yetişmiş demektir. Kim ikindi namazından bir rek'ati güneş batmadan önce kılabiIirse ikindi namazına yetişmiş demektir."


* Buhârî ve Nesâî'de gelen bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Sizden kim, ikindi namazının bir secdesini güneş batmazdan önce kılabilirse, namazını tamamlasın, sabah namazının da bir secdesini güneş doğmazdan önce kılabilen, namazını tamamlasın." Ancak Nesâî (bir rivayetinde de) şöyle der: ". . iIk rekatinde kılarsa. . . "


* Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hararet şiddetlenince namazı (vakit) biraz serinleyince kılın. Çünkü, şiddetli hararet cehennemden bir kabarmadır.


* İmam Mâlik in bir rivayetinde (Resülullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir): "Cehennem, Rabbine (ey Rabbim! bir kısmım, diğer bir kısmımı yiyor diye) şikayet etti. Bunun üzerine Rab Teâlâ ona yılda iki kere teneffüs etmesine izin verdi: Kışta bir nefes, yazda bir nefes. (İşte, hararetten en şiddetli hissedilen ve soğuktan en şiddetli hissedilen şey bu soluklardır)."


* Ebü Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Biz bir sefer sırasında Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraberdik. Müezzinimiz öğle namazı için ezan okumak istedi. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona: "Serinlemeyi bekle!" dedi. Bir müddet geçince müezzin ezan okumak istemişti, yine ikinci ve hatta üçüncü defa: "Serinlemeyi bekle!" dedi. (Bekledik), hatta tümseklerin (doğu cihetindeki) gölgelerini gördük. O zaman aleyhissalâtu vesselâm: "Şiddetli hararet cehennemin bir kabarmasıdır. Öyleyse, hararet şiddetlenince öğle namazını (vakit) serinleyince kılın" dedi.
 

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Allah razı olsun kardeşlerim...Allahu Teala namazlarımızdan ayırmasın bizleri.Amin
 

Mahfuz

New member
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
158
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Ýstanbul
Aysegul' Alıntı:
Allah razı olsun kardeşlerim...Allahu Teala namazlarımızdan ayırmasın bizleri.Amin

inşallah... bi zamanlar Antalyada öğrenci iken... bir evden ötekine taşındığımız bir dönem, eşya taşımaktan yorgun düşmüştük. elbiselerimiz kirlendi, kan ter içinde kaldık. iş bitti eve girdik. ben kendi kendime, ya elbiselerim kirli, yorgunum, falan filan bahaneler uydurup dedim ki ben namazı kılmadan yatayım bu gün. o günden sonra bir daha namaz kılamadım. olmadı... sonra hatamı anladım. inşallah namazı bir kez bile olsun terk etmeyelim. gevşemeyelim. nefse fırsat vermeyelim. kaza ederim gibi bir yanlışa düşmeyelim. aman dikkat, ben düştüm siz düşmeyin...
 

imran268

New member
Katılım
11 Mar 2006
Mesajlar
135
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
ercan1980' Alıntı:
Yalana baaaaaaaaak! Bozacıların şahidi de şıracı :D

Bana Kuran'ın orjijnalinden göstersenize "namaz (yada arapça karşılığı herneyse)" nerde 90 yerde geçiyormuş? Peah! 1 yerde geçiyormu bare :mad:

Saçmalamayın kardeşim Allah aşkına! Namaz olarak çevrilen kelime "salat"tır dedik milyon kere! Ve salatın 33/56'ya göre namaz olarak çevrilmesi de mümkün değil dedik! Duvara mı konuşuyoz biz :mad:

Milleti zerdüşt dinine yönlendirmeyin! Biliyorsanız işin hakikatini yazın biz de öğrenelim! :mad:


hey !!!

buraya baksana. sen müslüman mısın?

yoksa başka mı?

nesin sen. ateist mi, yahudi mi, hristiyan mı, budist mi, taoist mi, maoist mi nesin sen. sen önece bana bi onu sömylesen......................yarı... :mad:




kalın sağlıcakla 268
 
Üst Alt