NET'TE GERÇEK AŞK YOKTUR
S.D. Merhabalar ……….. Nerden başlayacağımı bilmiyorum.Bu tür
hikayeler ne ilk nede son olacak eminim.28 yaşındayım.Bu tür
maceralara inanacak yaşta olmadığımı düşünürdüm herzaman... Uzun
bir hikaye olacak umarım sıkılmadan okursunuz. Yaklaşık 2 yıl önce
kardeşimle eve bilgisayar aldık. Oyunlar, filmler sonra da
internet………
İyi bir işim ve kariyerim var . İnternete bağlandığımı
söylediğimde arkadaşlarım chati ve chat ile değişen hayatlardan
bahsettikleri zaman onlara gülüp geçerdim . İnanmadığım, bana komik
gelen olayların başıma geleceğini ve sonunda bu kadar üzüleceğimi
tahmin edemezdim. Bu günleri yaşayacağım aklımın ucundan geçmezdi.
Halen “Benim gibi mantıklı düşünen aklı başında duyarlı bir insan
nasıl olur da böyle bir APTALLIK yapar “diyorum kendi kendime.
Aptallık diyorum Çünkü aradan neredeyse 2 ay geçti halen
yaşadıklarım, duyduklarım ve yaptıklarım film şeridi gibi gözümün
önünden geçtiğinde ağlıyor, pişman oluyorum (ilk defa). Bilgisayarı
aldıktan 3 ay sonra, sanal ortamda 32 yaşında Ziraat Mühendisi
olduğunu söyleyen İstanbul dışından birisi ile tanıştım.Oldukça
seviyeli, kibar hoş sohbet birisi idi. Malum tanışma faslından
sonra 25 gün önce babasını kaybettiğini ve kendini çok kötü
hissettiğini, babasının tek dostu ve arkadaşı olduğundan bahsetti.
Sohbeti, ruh hali anlattıkları beni etkilemişti. Ona yardımcı olmak
dertlerini paylaşmak elimden geldiğince sanal ortamda dahi olsa
onunla birşeyler paylaşmak hoşuma gitmişti.
Sohbeti asla baskıcı değildi. Konuşmalarımız süresince özel sorular
sormadı. Ben istediğim zaman hayatımı, ailemi ve kimselere bile
açıklamadığım sırlarımı anlatırdım. Artık işten gelir gelmez ilk
işim bilgsayarı açıp başında oturmak ilk önce gönderdiği mailleri
okumak ve sabırsızlıkla onu beklemek oluyordu. Artık ailemle
arkadaşlarımla bile bağlarım kopmuş kendime ayrı bir dünya
kurmuştum. Yüzünü görmediğim, sesini duymadığım hayalimde
canlandırdığım beni anlayan aynı dili konuştuğum biri vardı gerçek
hayatımda.
Her nasıl oluyorsa aynı saatte ekran karşısında oluyorduk.
Bilgisayar konusunda yardımcı oluyor bilmediğim bir çok konuda bilgi
veriyor bir bakıma öğretmenlik yapıyordu bana. Ben de bundan memnun
oluyor ve ona karşı güvenim artıyor ve her geçen gün daha çok
bağlanıyordum. Onunla konuşmadığım yani yazışmadığım gün çıldırıyor
etrafıma karşı kırıcı oluyor eğer bir yere gitmem gerekiyorsa
erkenden eve geliyor sabaha kadar abartısız ekran başında onunla
beraber oluyordum. Artık ailemde benim bu durumumdan rahatsız olmuş,
söylenmeye aşlamışlardı.
17 Ağustos depreminde beni çok merak etmiş ve ilk kez kendi telefon
numarasını yazmış ve eğer istiyorsam nasıl olduğumu bildirmek için
aramamı
rica etmişti. Bu okadar hoşuma gitmişti ki ısrarcı değildi. Rica
ediyor, beni merak ediyordu ve bu çok güzel bir duyguydu. Hiç
tatmadığım önemsenmiş olmak duygusu!!!! Aramadım. Çünkü ona bu
kadar bağlanmış olmama rağmen halen içimde ona karşı bir güvensizlik
vardı. Asla telefon numaramı istemedi. Beni en azından resmimi görme
teklifi bile yapmayan bir insana nasıl olur da güvenmem deyip,
şüphelendiğim için kendimi suçlar olmuştum.
Bana gönderdiği mailler artık beni büyülüyor. Hayal alemine
dalıyordum. Artık sesini duymak ve yüzünü görmek istiyorumdum. Bir
gün yine yazışırken resmini istedim. Çok şaşırmıştı bu isteğim
karşısında beni kırmadı ve resmini gönderdi. Gerçekten çok hoş
yakışıklı birisiydi.
O zaman “vay be artık şansım döndü aradığımı buldum “demiştim. Yine
her zamanki gibi, sıkıla sıkıla, utana utana, beni kırma korkusu
yüzünden “peki sen resmini göndermek ister misin ?” sorusunu sordu
.Çünkü herşeyi ben istersem yapacaktı. Ben istemiyorsam olmaz ve
yapmazdı. Nihayet yazışmalardan 5 ay sonra onu aradım. Çok şaşırmış
ama bir o kadar da mutlu olduğunu söylemişti. Artık bir birimizi
arıyor görüşüyor ve aynı sıklıkta yazışmaya da devam ediyorduk.
Ailemi akrabalarımı sanki görmüş gibi tanıyor isimlerini ve nerede
yaşadıklarını, kimi seviyor kimlerden nefret ediyorum biliyordu.
Çok mutluydum. Ama yetmiyor onu görmek yanımda olmasını istiyor ve
bunu da ona söylüyordum ve her seferinde” inşallah buda olacak
“diyordu. Yanımda olmadığı için çok üzüldüğünü artık oralarda
yaşamak istemediğini söylüyordu. Her sabah onun ”günaydın “mesajları
ile uyanıyor. Her gece “iyi geceler melekler uykusu versin allahım
“ mesajları ile uyuyordum. Yaz geldi ve ben izne çıkmak istiyordum
.Gidecektim tek isteğim buydu çünkü onu orada görmek
istiyordum.Gideceğim yere ne olursa olsun beni görmeye geleceğini
söylüyordu.
Kalacağım yerde problem çıkınca, oteller araştırıyor günde 2-3 kez
arıyor, yer ayırmak için yardımcı oluyordu. Bu davranışı beni daha
da etkiliyor ben izne çıkamıyorum diye çıldırıyordum. Nihayet tam 1
yıl sonra buluştuk.. Kardeşimle tanıştı hatta ondan izin alıp
akşama kadar beraber dolaştık devamlı olarak, mükemmel bir gün
geçirdiğini ve o günün onun doğum günü olduğunu hayatında yaşadığı en
güzel gün olduğunu söyleyip duruyordu. Gün sonunda beni bırakıp
evine dönmek için yola çıktı. Yaklaşık 1 –1,5 saat sonra güneş
batımını seyretmek için insanların akın akın gittikleri bir yer
olduğunu ve bizimde oraya gitmek istediğimizi söylemek için onu
aradım, isterse gelebileceğini söyledim. Cevabı “sen istiyorsan
gelirim “oldu. Gerçekten 2 saatlik yolu tekrar döndü ve bizimle
geldi. Mükemmel bir duyguydu rüya gibi geliyordu. İnanamıyordum.
Kendimle gurur duyuyordum nihayet doğru bir seçim yapmıştım.
Ve İstanbul’a dönme vakti geldi. Artık 1 yıldır görüştüğüm insandan
aileme de bahsetmeliyim diyordum. Ve aileme anlattım. Tanıştığımız
ortamdan dolayı “eğer aldatmıyorsa kararına saygılıyız “cevabı
gelmişti”. Ohh bee “dedim artık engel kalmadı.
Her pazartesi beni arayıp pazara gittiğini ne istediğimi sorması ve
beni İç İşleri Bakanı seçtiğini söylemesi ona karşı güvensizliğimi
azaltıyor hiç bir şüphe duymaz oluyordum. Bir gün yine nette
yazışırken berebeber geçirdiğimiz gün elimi tutmak istediğini ama
kırılacağımı ve buna izin vermeyeceğimi düşündüğü için için buna
cesaret edemediğini söyledi. Çok üzülmüştüm Bende eğer İstanbul ‘a
gelirse böyle bir fırsat bulabileceğini söyledim. 1,5 ay sonra beni
özlediğini ve elimi tutmak istediğini belirterek İstanbul’a
geleceğini söyledi.
Ve o gün geldi çattıı. Bende hayatım en güzel bir gününü akşama kadar
onunla geçirdim.Ayrılma vakti geldiğinde dünya başıma yıkılıyor
zannetmiştim, ağlıyordum. Gitmesini istemiyor hatta onunla gitmeyi
bile düşünüyordum. O mantıklı kız gitmiş yerine çok farkılı düşünen
bir kız gelmişti.Yaşadığım o heyacan o mutluluk anlatılamazdı.
Şimdi tek sorun onun İstanbul’a nasıl geleceğiydi.Tek konuştuğumuz
konu bu idi. İş çok önemliydi. Gerekirse istifa edip çöpçülük
yapmaya bile razı olduğunu, yanımda olmak istediğini ve buna karşı
çıktığımda, benim daha önemli olduğumu ve bensiz yapamayacağını
söylüyordu.
Sonra olanlar oldu içimdeki kurt yine içimi kemirmeye başladı. Bir
gün ev telefonunu bulup evini aradım. Bir çocuk sesi ve arkasından
bir bayan sesi!!! Susmuş boğazıma bir şeyler düğümlenmiş ne
yapacağımı ne söyleyeceğimi bilemez vaziyette telefonu kapattım.
Akşam eve geldim ve hemen nete girdim. Orada beni bekliyordu.Hemen
lafa girdim ev telefonunu istedim. Verdiği cevap çok ilginçti ”Peki
herhalde artık seni rahatsız ediyorum, benden sıkıldın, ben
çıkıyorum “ deyip, netten çıktı. Ne olduğuna anlamadım. O sinirle
bulduğum o numarayı aradım. Karşıma o çıkınca, şüphelerimde ne kadar
haklı olduğumu anladım.
6.hissim beni yanıltmamıştı ama çok geç uyanmıştım. Beynimden
vurulmuşa döndüm. Ne
yapacağımı bilmiyor sadece ağlıyordum. Nasıl aldandım nasıl kandım
ve aptalca hayaller kurdum. Kendimi suçluyor ve gece gündüz
etrafımdakilere aldırmadan iş yerinde bile ağlıyordum.
Bana yalan söylediği, gerçekleri gizlediği halde ondan izin almadan
ev telefonunu bulduğum için beni suçluyor benim “herşey bitti”demem
gerekirken o ”herşey bitti” diyordu. Buna kahroluyordum.
Hala ona ceza vermek ve hatta elime geçirsem bir kaşık suda boğmak
istiyorum. Ama herşeye rağmen bu kabustan uyanmak istiyorum.
Güvensizliğimde haklı çıktığım için şansıma, kendime kızıyorum.Ve
buna inanıyorum. NETTE GERÇEK AŞK YOKTUR….alintı bir kardeşimden.
S.D. Merhabalar ……….. Nerden başlayacağımı bilmiyorum.Bu tür
hikayeler ne ilk nede son olacak eminim.28 yaşındayım.Bu tür
maceralara inanacak yaşta olmadığımı düşünürdüm herzaman... Uzun
bir hikaye olacak umarım sıkılmadan okursunuz. Yaklaşık 2 yıl önce
kardeşimle eve bilgisayar aldık. Oyunlar, filmler sonra da
internet………
İyi bir işim ve kariyerim var . İnternete bağlandığımı
söylediğimde arkadaşlarım chati ve chat ile değişen hayatlardan
bahsettikleri zaman onlara gülüp geçerdim . İnanmadığım, bana komik
gelen olayların başıma geleceğini ve sonunda bu kadar üzüleceğimi
tahmin edemezdim. Bu günleri yaşayacağım aklımın ucundan geçmezdi.
Halen “Benim gibi mantıklı düşünen aklı başında duyarlı bir insan
nasıl olur da böyle bir APTALLIK yapar “diyorum kendi kendime.
Aptallık diyorum Çünkü aradan neredeyse 2 ay geçti halen
yaşadıklarım, duyduklarım ve yaptıklarım film şeridi gibi gözümün
önünden geçtiğinde ağlıyor, pişman oluyorum (ilk defa). Bilgisayarı
aldıktan 3 ay sonra, sanal ortamda 32 yaşında Ziraat Mühendisi
olduğunu söyleyen İstanbul dışından birisi ile tanıştım.Oldukça
seviyeli, kibar hoş sohbet birisi idi. Malum tanışma faslından
sonra 25 gün önce babasını kaybettiğini ve kendini çok kötü
hissettiğini, babasının tek dostu ve arkadaşı olduğundan bahsetti.
Sohbeti, ruh hali anlattıkları beni etkilemişti. Ona yardımcı olmak
dertlerini paylaşmak elimden geldiğince sanal ortamda dahi olsa
onunla birşeyler paylaşmak hoşuma gitmişti.
Sohbeti asla baskıcı değildi. Konuşmalarımız süresince özel sorular
sormadı. Ben istediğim zaman hayatımı, ailemi ve kimselere bile
açıklamadığım sırlarımı anlatırdım. Artık işten gelir gelmez ilk
işim bilgsayarı açıp başında oturmak ilk önce gönderdiği mailleri
okumak ve sabırsızlıkla onu beklemek oluyordu. Artık ailemle
arkadaşlarımla bile bağlarım kopmuş kendime ayrı bir dünya
kurmuştum. Yüzünü görmediğim, sesini duymadığım hayalimde
canlandırdığım beni anlayan aynı dili konuştuğum biri vardı gerçek
hayatımda.
Her nasıl oluyorsa aynı saatte ekran karşısında oluyorduk.
Bilgisayar konusunda yardımcı oluyor bilmediğim bir çok konuda bilgi
veriyor bir bakıma öğretmenlik yapıyordu bana. Ben de bundan memnun
oluyor ve ona karşı güvenim artıyor ve her geçen gün daha çok
bağlanıyordum. Onunla konuşmadığım yani yazışmadığım gün çıldırıyor
etrafıma karşı kırıcı oluyor eğer bir yere gitmem gerekiyorsa
erkenden eve geliyor sabaha kadar abartısız ekran başında onunla
beraber oluyordum. Artık ailemde benim bu durumumdan rahatsız olmuş,
söylenmeye aşlamışlardı.
17 Ağustos depreminde beni çok merak etmiş ve ilk kez kendi telefon
numarasını yazmış ve eğer istiyorsam nasıl olduğumu bildirmek için
aramamı
rica etmişti. Bu okadar hoşuma gitmişti ki ısrarcı değildi. Rica
ediyor, beni merak ediyordu ve bu çok güzel bir duyguydu. Hiç
tatmadığım önemsenmiş olmak duygusu!!!! Aramadım. Çünkü ona bu
kadar bağlanmış olmama rağmen halen içimde ona karşı bir güvensizlik
vardı. Asla telefon numaramı istemedi. Beni en azından resmimi görme
teklifi bile yapmayan bir insana nasıl olur da güvenmem deyip,
şüphelendiğim için kendimi suçlar olmuştum.
Bana gönderdiği mailler artık beni büyülüyor. Hayal alemine
dalıyordum. Artık sesini duymak ve yüzünü görmek istiyorumdum. Bir
gün yine yazışırken resmini istedim. Çok şaşırmıştı bu isteğim
karşısında beni kırmadı ve resmini gönderdi. Gerçekten çok hoş
yakışıklı birisiydi.
O zaman “vay be artık şansım döndü aradığımı buldum “demiştim. Yine
her zamanki gibi, sıkıla sıkıla, utana utana, beni kırma korkusu
yüzünden “peki sen resmini göndermek ister misin ?” sorusunu sordu
.Çünkü herşeyi ben istersem yapacaktı. Ben istemiyorsam olmaz ve
yapmazdı. Nihayet yazışmalardan 5 ay sonra onu aradım. Çok şaşırmış
ama bir o kadar da mutlu olduğunu söylemişti. Artık bir birimizi
arıyor görüşüyor ve aynı sıklıkta yazışmaya da devam ediyorduk.
Ailemi akrabalarımı sanki görmüş gibi tanıyor isimlerini ve nerede
yaşadıklarını, kimi seviyor kimlerden nefret ediyorum biliyordu.
Çok mutluydum. Ama yetmiyor onu görmek yanımda olmasını istiyor ve
bunu da ona söylüyordum ve her seferinde” inşallah buda olacak
“diyordu. Yanımda olmadığı için çok üzüldüğünü artık oralarda
yaşamak istemediğini söylüyordu. Her sabah onun ”günaydın “mesajları
ile uyanıyor. Her gece “iyi geceler melekler uykusu versin allahım
“ mesajları ile uyuyordum. Yaz geldi ve ben izne çıkmak istiyordum
.Gidecektim tek isteğim buydu çünkü onu orada görmek
istiyordum.Gideceğim yere ne olursa olsun beni görmeye geleceğini
söylüyordu.
Kalacağım yerde problem çıkınca, oteller araştırıyor günde 2-3 kez
arıyor, yer ayırmak için yardımcı oluyordu. Bu davranışı beni daha
da etkiliyor ben izne çıkamıyorum diye çıldırıyordum. Nihayet tam 1
yıl sonra buluştuk.. Kardeşimle tanıştı hatta ondan izin alıp
akşama kadar beraber dolaştık devamlı olarak, mükemmel bir gün
geçirdiğini ve o günün onun doğum günü olduğunu hayatında yaşadığı en
güzel gün olduğunu söyleyip duruyordu. Gün sonunda beni bırakıp
evine dönmek için yola çıktı. Yaklaşık 1 –1,5 saat sonra güneş
batımını seyretmek için insanların akın akın gittikleri bir yer
olduğunu ve bizimde oraya gitmek istediğimizi söylemek için onu
aradım, isterse gelebileceğini söyledim. Cevabı “sen istiyorsan
gelirim “oldu. Gerçekten 2 saatlik yolu tekrar döndü ve bizimle
geldi. Mükemmel bir duyguydu rüya gibi geliyordu. İnanamıyordum.
Kendimle gurur duyuyordum nihayet doğru bir seçim yapmıştım.
Ve İstanbul’a dönme vakti geldi. Artık 1 yıldır görüştüğüm insandan
aileme de bahsetmeliyim diyordum. Ve aileme anlattım. Tanıştığımız
ortamdan dolayı “eğer aldatmıyorsa kararına saygılıyız “cevabı
gelmişti”. Ohh bee “dedim artık engel kalmadı.
Her pazartesi beni arayıp pazara gittiğini ne istediğimi sorması ve
beni İç İşleri Bakanı seçtiğini söylemesi ona karşı güvensizliğimi
azaltıyor hiç bir şüphe duymaz oluyordum. Bir gün yine nette
yazışırken berebeber geçirdiğimiz gün elimi tutmak istediğini ama
kırılacağımı ve buna izin vermeyeceğimi düşündüğü için için buna
cesaret edemediğini söyledi. Çok üzülmüştüm Bende eğer İstanbul ‘a
gelirse böyle bir fırsat bulabileceğini söyledim. 1,5 ay sonra beni
özlediğini ve elimi tutmak istediğini belirterek İstanbul’a
geleceğini söyledi.
Ve o gün geldi çattıı. Bende hayatım en güzel bir gününü akşama kadar
onunla geçirdim.Ayrılma vakti geldiğinde dünya başıma yıkılıyor
zannetmiştim, ağlıyordum. Gitmesini istemiyor hatta onunla gitmeyi
bile düşünüyordum. O mantıklı kız gitmiş yerine çok farkılı düşünen
bir kız gelmişti.Yaşadığım o heyacan o mutluluk anlatılamazdı.
Şimdi tek sorun onun İstanbul’a nasıl geleceğiydi.Tek konuştuğumuz
konu bu idi. İş çok önemliydi. Gerekirse istifa edip çöpçülük
yapmaya bile razı olduğunu, yanımda olmak istediğini ve buna karşı
çıktığımda, benim daha önemli olduğumu ve bensiz yapamayacağını
söylüyordu.
Sonra olanlar oldu içimdeki kurt yine içimi kemirmeye başladı. Bir
gün ev telefonunu bulup evini aradım. Bir çocuk sesi ve arkasından
bir bayan sesi!!! Susmuş boğazıma bir şeyler düğümlenmiş ne
yapacağımı ne söyleyeceğimi bilemez vaziyette telefonu kapattım.
Akşam eve geldim ve hemen nete girdim. Orada beni bekliyordu.Hemen
lafa girdim ev telefonunu istedim. Verdiği cevap çok ilginçti ”Peki
herhalde artık seni rahatsız ediyorum, benden sıkıldın, ben
çıkıyorum “ deyip, netten çıktı. Ne olduğuna anlamadım. O sinirle
bulduğum o numarayı aradım. Karşıma o çıkınca, şüphelerimde ne kadar
haklı olduğumu anladım.
6.hissim beni yanıltmamıştı ama çok geç uyanmıştım. Beynimden
vurulmuşa döndüm. Ne
yapacağımı bilmiyor sadece ağlıyordum. Nasıl aldandım nasıl kandım
ve aptalca hayaller kurdum. Kendimi suçluyor ve gece gündüz
etrafımdakilere aldırmadan iş yerinde bile ağlıyordum.
Bana yalan söylediği, gerçekleri gizlediği halde ondan izin almadan
ev telefonunu bulduğum için beni suçluyor benim “herşey bitti”demem
gerekirken o ”herşey bitti” diyordu. Buna kahroluyordum.
Hala ona ceza vermek ve hatta elime geçirsem bir kaşık suda boğmak
istiyorum. Ama herşeye rağmen bu kabustan uyanmak istiyorum.
Güvensizliğimde haklı çıktığım için şansıma, kendime kızıyorum.Ve
buna inanıyorum. NETTE GERÇEK AŞK YOKTUR….alintı bir kardeşimden.