Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Neler yapabiliriz?

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Arkadaşlar, biz hep konuşup duruyoruz ve bir yere varamıyoruz. Hep birbirlerimizi iğnelemek yaptığımız. Neden bu hale geldik? Bundan kurtulmanın çaresi ne?
Dünya' daki düzene baktığımızda, insanlar parça parça olmuş ve tabiat bozulmuş. Bu konuların çözümleri üzerinde dursak diğer konulara ek olarak. Tabi kuran-ı Kerim ışığında. Aslında hadislerde var fakat hadis katınca iş çorbaya dönüyor.

Dünya' daki mevcut düzen insan eliyle hergün bozulmakda ve bozulma hızla artarak devam ediyor. Sadece konuşmak veya yazmak sorunları çözmüyor. Bugün bazı kişiler doğayı korumak için el atmışlar. Yeşiller, Tema vakfı gibi kuruluşlar var. Aslında bunlara yardım edebiliriz veya çevremizi ağaçlandırarak yardım edebiliriz. Bu işlerin ilerlemesi için ön ayak olarak yardım edebiliriz. Sokaklarda gördüğümüz aç ve evsiz insanların bir evi ve ailesi olsa ne kadar güzel olurdu değil mi? Belki bu insanlara bu imkanları sağlayabilecekler vardır. Tabi gerçekte yardıma ihtiyacı olanları araştırmak gerek. Böyle kişilere yardım eden kuruluşlara yardım edebiliriz.
Bir karıncayı ezmeden başka yere koymak veya başka canlılara şevkat ve merhamet göstermek insanlığın gereği. Tabi bazı aşırı kaçanları kastedmiyorum. İş başka yönlere gidecek.
Bozulan dünyanın yeniden imarı için çalışmak gerek; ağaç veya bitki dikmek, hayvanları doyurup korumak, insanları doyurup korumak ve islamı öğretmek gerek.
Bunları başka forumlarda yazarak insanları birliğe çağırmak gerek. İnsanlar düzelirse doğada düzelir.
Artık yoruldum. İnşallah bu konularda ilerleme için çalışırız. Hayırlı geceler.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Tohumculuk Kanun Tasarısı İle
GDO’lu Ürünler
Yasal Zemine Taşınmaya Çalışılıyor

Her Yıl 2 Milyona Yakın GDO’lu Tohum Ülkemize Giriyor
TEMA Vakfı, 19 Eylül 2006 tarihi itibariyle TBMM’de görüşülmekte olan Tohumculuk Kanun Tasarısı’nı yakından takip etmektedir ve alel acele çıkarılmak istenmesinden ötürü kaygılıdır. Sözkonusu tasarı, tohum üretimi ve dağıtımını dışa bağımlı kılacak niteliktedir, ayrıca GDO olarak tanımlanan Genetiği Değiştirilmiş tohumculuğu yasal zemine oturtmaktadır.

GDO’lu tohumların ülkemizde üretilmesi ve dağıtılması yasaktır. Ancak, her yıl 2 milyona yakın GDO’lu mısır, soya, pamuk ve kolza kaçak olarak ülkemize sokulmakta ve bilmeden satın aldığımız ürünlerle evlerimize, sofralarımıza gelmektedir. TBMM’de görüşülmekte olan Tohumculuk Kanun Tasarısı’nda yer alan “çeşit”in tanımlanmasında kullanılan “..... geleneksel ve/veya biyoteknolojik yöntemlerle geliştirilmiş olan genetik yapı” ifadesi ise ülkemizde GDO’lu tohumların patent almasını, diğer bir ifadeyle tarlalarımıza yasal olarak gelmesinin önünü açmaktadır.

Türkiye’ de Saptanmış Bitki Türü Sayısı 9.000’dir

Türkiye, dünyanın çok az yerinde rastlanır bir ekosistem çeşitliliğine ve gıda ile tarım için önemli genetik çeşitliliğe sahiptir. Avrupa kıtasının tümünde bulunan bitki türlerinin sayısı yaklaşık 12.000 iken, sadece Türkiye’ de saptanmış bitki türü sayısı 9.000’dir. Bunun yaklaşık % 33’ü yani 3000 civarındaki kısmı ülkemize özgü endemik türlerdir. (Endemik tür : Belli bir bölgeye özgü başka hiçbir yerde bulunmayan türdür.) Bu rakam Avrupa Kıtası’nın tümünde 2500’dür.

Günümüzde 15 Bitki Türü, Dünya Nüfusunun %90’ını Besliyor

Ülkemizin sahip olduğu bu istisnai derecede yüksek endemiklik düzeyi, Türkiye’ye bu türlerin, özellikle de dünyanın büyük bölümünün bağımlı olduğu tahılların türetildiği yabani türlerin korunması, tehlike altına girmemesi veya yok olmaması konusunda daha da büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Zira günümüzde 15 bitki türü, dünya nüfusunun %90’ını beslemektedir. Ve sadece buğday, pirinç ve mısır dünya tahıl üretiminin 2/3’ünü oluşturmaktadır.

Tohumculuk Kanun Tasarısı Geri Çekilmelidir

Tohumculuk Kanun Tasarısı’nın bu haliyle yasalaşması gıda güvenliğimizi ve geleceğimizi tehlikeye atmaktadır. TEMA Vakfı olarak bu yasanın geri çekilerek ilgili kurumların görüşleri alındıktan sonra yeniden düzenlenmesi ve Ulusal Biyogüvenlik Yasası’nın bir an önce çıkarılması gerektiğine inanıyoruz.

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne (TİGEM) ait çiftlikler ülkemizin ihtiyacı olan üstün verimli ve kaliteli tohum, fidan, damızlık üretimini gerçekleştirme gücüne sahiptir. Misyonumuz sahip olduğumuz yerli çeşitlerimizi korumak ve bu işletmeleri geliştirerek yaygınlaştırmak olmalıdır. Ne yazık ki, Dalaman, Yalova, Sarımsaklı gibi işletmelerin birbiri ardına tarım dışı amaçlarla kullanıma açılmak istenmesi de bu endişe verici gelişmelerin bir parçasıdır.

Kaynakça: Ziraat Mühendisleri Odası (www.zmo.org.tr)
TEMA Vakfı Erozyon, Doğa ve Çevre Eğitim 2006 CD’si
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Gönüllü Ailemiz Yeni Adaylarını Bekliyor

Siz de hayatın hızlı akışına kapılıp gitmekten, hassasiyetlerinizi kaybetmekten şikayetçi misiniz?

Belki hemen yanı başınızda bir komşunuz zor durumda ama sizin haberiniz yok... Ama artık "ben de yardıma muhtaç insanlara el uzatmalıyım" diye içinizden geçiriyorsunuz.

Bir parça gönül huzuru, yoksulun yüzündeki küçücük bir gülümseme ve size özel edilecek dualar için sizi Deniz Feneri'nin gönüllü ailesine katılmaya davet ediyoruz.

Deniz Feneri'nde gönüllü olarak ister gıda ve giyim hazırlama reyonlarında, ister büro içinde ya da çağrı merkezimizde görev alabilirsiniz. Kendi aracınız varsa yardım malzemelerinin dağıtımını üstlenebilir, ailelerimizin sosyal incelemelerini gerçekleştirebilirsiniz. Bu ve buna benzer birçok görev Deniz Feneri'nde sizi bekliyor.

Siz de ailemize katılın, hayırda yarışmanın hazzına varın...
(Denizfeneri' nden alıntı.)
 
C

cangenç

Guest
İslam dimdik ayakta duruyor. Yanlız müslümanlar bazı fitnelerle sapıttırıldı.
Al sana kuran mezhebi mensupları, zahiriyun denilen bu adamlar her şeyi olduğu gibi göstere göstere Müslümanlar sapıttı. Allahaşkına bunlar hak olabilir mi. Bakın ağa babalarına kendi adamları dahi sevmiyor. Oysa Peygamber önce kalplerifeth etti. Bakın fatih sultan mehmette öyle. Bunlar kalpleri fethetmiyor, güneş işığı görmemiş en nadide küfürleri gün ışığına kavuşturuyor. Bakın peygamberimize kafirler bile ona saygı duyuyordu. Bunlara müslüman bile saygı duymuyor. Mütezilede bunlardan. Ben bir mütezilenin bir kızgınlık anında bana Kuran mealini fırlattığına şahitim. Her kez ondan nefret etti. Gerçi mealin içinde arapça yoktu ama arapça olmamsı bile bunların niyetini gösteriyor. Sonra müslümanları cebriye sapıtıtrdı. Herşeyi kuran mezhebinin ziddina mecazi baktıra baktıra müslümanlar sapıttı. Sonra işrakiyun mezhebi sapıtıtrdı. Her şeyi ilham göstere göstere müslümanların içini boşaltılar. Sonra vahabiler sapıtıtrdı kuran mezhebi mensupları gibi türbelere saldırmak adına müslümanları tepe taklak attırdılar. sonra kaderiye sapıtırdı, batıniler sapıtırdı.
Üstelik bunca sapıklığı hep tarikatlere attılar.
Yahu bakın bir tarikat şeyhine Abdülkadire, nakşibendeiye, mevlanaya, öldüklerinde müslümanlar bile ağladı. Yahu yanlış olsalar ne olur hiç değilse gönülleri feth ettiler.
Evet yukarda saydığım bazı fırkalar müslümanları yoldan çıkardı. Bunları düşman bilip mücadele edersek kurtuluruz. Zaten onların hepsi yahudilerin fitnesidir. Onları yeneen yahudileri yener. Yahudileri yendinmi önün açılır
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Ormanlarımız Yanmadan Tedbir Alalım
Türkiye, yangın açısından riskli Akdeniz ülkelerinden biridir. Özellikle Akdeniz ve Ege sahillerinden İstanbul’a kadar uzanan kıyı bandı orman yangınları açısından en riskli bölgedir. 12 milyon hektar büyüklüğündeki bu alan, ülke ormanlarımızın yarısına karşılık gelmektedir. Ülkemizdeki orman yangınlarının % 80’i Haziran-Ekim döneminde, % 55’i de 10:00-16:00 saatleri arasında çıkmaktadır. Ve ne yazık ki, meydana gelen yangınların % 95’i insan kaynaklıdır.

2002-2005 yılları arasında düşüşe geçen orman yangınlarının 2006 yılında artış eğilimi göstermesinin endişe verici olduğunu ifade eden TEMA Vakfı Genel Müdürü Dr. Uygar ÖZESMİ, doğada yıldırım, sıcaklık vb nedenlerle çıkan doğal yangınların ormanların kendisini yenilemesi ve gençleşmesi açısından gerekli ve faydalı olduğunu, ancak genelde insan eliyle çıkan orman yangınlarının sayıca çokluğu nedeniyle felakete dönüştüğünü” söyledi.

Dr. ÖZESMİ, “TEMA Vakfı, bütün bu tespitlerin ışığında, orman yangınlarının yaşanmaması için gerekli önlemlerin önceden alınması ve bu önlemlere rağmen meydana gelebilecek yangınlarla mücadeleye hazırlı olmamız gerektiğine inanmakta ve bu konudaki tespit ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşmaktadır.” dedi.

EK-1: TEMA Vakfı’nın Orman Yangınları Tespit ve Önerileri
EK-2: Editöre Notlar

Saygılarımızla;

Toprağına Sahip Çık ! TEMA Vakfı

BANA GÖRE BU UYARILAR TÜM ÜLKELERDE UYGULANMALI. İNSANLARA AĞAÇ SEVGİSİ AŞILANMALI.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
İslam dimdik ayakta duruyor. Yanlız müslümanlar bazı fitnelerle sapıttırıldı.
Al sana kuran mezhebi mensupları, zahiriyun denilen bu adamlar her şeyi olduğu gibi göstere göstere Müslümanlar sapıttı. Allahaşkına bunlar hak olabilir mi. Bakın ağa babalarına kendi adamları dahi sevmiyor. Oysa Peygamber önce kalplerifeth etti. Bakın fatih sultan mehmette öyle. Bunlar kalpleri fethetmiyor, güneş işığı görmemiş en nadide küfürleri gün ışığına kavuşturuyor. Bakın peygamberimize kafirler bile ona saygı duyuyordu. Bunlara müslüman bile saygı duymuyor. Mütezilede bunlardan. Ben bir mütezilenin bir kızgınlık anında bana Kuran mealini fırlattığına şahitim. Her kez ondan nefret etti. Gerçi mealin içinde arapça yoktu ama arapça olmamsı bile bunların niyetini gösteriyor. Sonra müslümanları cebriye sapıtıtrdı. Herşeyi kuran mezhebinin ziddina mecazi baktıra baktıra müslümanlar sapıttı. Sonra işrakiyun mezhebi sapıtıtrdı. Her şeyi ilham göstere göstere müslümanların içini boşaltılar. Sonra vahabiler sapıtıtrdı kuran mezhebi mensupları gibi türbelere saldırmak adına müslümanları tepe taklak attırdılar. sonra kaderiye sapıtırdı, batıniler sapıtırdı.
Üstelik bunca sapıklığı hep tarikatlere attılar.
Yahu bakın bir tarikat şeyhine Abdülkadire, nakşibendeiye, mevlanaya, öldüklerinde müslümanlar bile ağladı. Yahu yanlış olsalar ne olur hiç değilse gönülleri feth ettiler.
Evet yukarda saydığım bazı fırkalar müslümanları yoldan çıkardı. Bunları düşman bilip mücadele edersek kurtuluruz. Zaten onların hepsi yahudilerin fitnesidir. Onları yeneen yahudileri yener. Yahudileri yendinmi önün açılır

ASLINDA O FIRKALARIN ARKASINDAKİLERDE BİZDEN BUNU İSTİYOR SANIRIM, DÜŞMANLIK. ASLINDA ONLAR DİNİMİZİ BOZMAK İÇİN UĞRAŞIYORLAR FAKAT İSLAM DİNİ ONLARA KARŞI DİRİLİP BÜYÜYECEK İNŞALLAH. BİZLER İNSANLARA NE KADAR DOĞRULUK VE YARDIMLAŞMAYI, İNSANLIĞI ÖĞRETEBİLİRSEK ZATEN O FIRKALAR ERİYİP GİDECEK. FARKINDAYSANIZ GERÇEK MÜSLÜMANLARA YAPILAN SALDIRILAR, İSLAMIN İLERLEMESİNE SEBEP OLDU. İNŞALLAH DAHA İLERİ GİDİP TOHUMLAR YEŞERECEK. ONLARIN YAPTIKLARI DÜNYAYI MAHVETMEK, BİZLER BUNUN TERSİNİ YAPMALIYIZ. ÇÜNKÜ İNSAN ALLAH TEALA' NIN HALİFESİDİR. YARATILANLARI KORUMASI GEREKİR. ALLAH RAZI OLSUN. ;)
 
C

cangenç

Guest
İsimsiz yarın bu kuran mezhebi mensuplarının yaptığı hakaretleri, yazdığı yazıları, açtıkları konuları başlık olarak sunacam. Bakalım sen onlara böyle uyarılar yapmışmısın onuda yazarım. Sen zahmet etme.
Yarın olmasada öbürgün inşallah
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Küresel ısınma” denince, bütün dünyada sıcaklığın sistematik bir şekilde artması süreci anlaşılmaktadır. Bu yolla bir iklim değişikliği meydana gelmektedir. Çünkü sıcaklık artınca buharlaşma artar, yağışlar ve hava hareketleri değişir. Küresel iklim değişikliğini; belirli olmayan zamanlarda meydana gelen hava halleri değişikliği ile karıştırmamak gerekir. Örneğin belirsiz zamanlarda veya herhangi bir mevsimde meydana gelen kuraklık (örneğin bizde kış kuraklığı) veya yaz kuraklığı olan bölgelerde yağışlı yazlar olayı “hava değişikliği” olarak nitelenir yani iklim değişikliği değildir. O nedenle son 10-15 yıl içinde, sıcaklığın bütün dünyada sistematik olarak artışı, 1983 yılından itibaren ölçmelerle belirlenmiştir. Son yüzyılın en sıcak ve en kurak yazları son 8 – 10 yıl içinde yaşanmıştır. Sıcaklık ölçümleri ile elde edilen bu sonuçları, bazı buzul erime olayları da desteklemektedir. Örneğin, güney kutbundan şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte buzul parçalarının koparak ayrılması, İzlanda Buzul’larının son 30 yılda şimdiye kadar görülmeyen bir hızla erimeleri, Himalaya ve Alpler’de cereyan eden buzul erimesi süreçleri gibi dünya üzerinde yaygın olarak görülen süreçler “Küresel Isınma” gerçeğinin yadsınamaz kanıtlarıdır.

http://www.tema.org.tr/tr/cevre_kutuphanesi/kuresel_isinma/kuresel_isinma.htm

Bu linkdeki pdf dosyalarını okumanızı tavsiye ederim. Özet olarak, dünya bir kıyamete sürükleniyor diyebilir. Aslında yapılan sadece konuşma, başka pek yapılan bir şey yok. Halen fosil yakıtlar ısrarla kullandırılıyor(kullanılıyor demiyorum), güneş ve rüzgar enerjileri önemsenmiyor. Bugün üretilen güneş pilleri nedense yaygınlaştırılmıyor. İlerde fazla kullanımı zaralar doğurabilir fakat şuan için gerekli. Ayrıca insanları öldürmek için harcanan paralar bu işlere dökülse sanırım fazla sürmeden sorunlar çözülür. Deccal' in Cennet' i dünya. Onu seçenler için birgün cehennem olacak. Bizler bunu engellemek için çalışmalıyız. Gökdelenler yaparak hava akımlarının önü kesiliyor ve iklimler değiştiriliyor. Dünya gittikçe kuraklık ve afetlerin pençesine düşüyor. Bunlara dur demek gerek, yoksa hepimiz helak olacağız. Biliyorsunuz kurunun yanında yaşda yanar. Biz bu işlere engel olmak için çalışmazsak yarın onlarla beraber hesap veririz.
 
Üst Alt