Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nefsi Kınamanın Önemi

cihan32

New member
Katılım
8 Nis 2007
Mesajlar
47
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
ANTALYA
Kuran'ın, "Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim." (Kıyamet Suresi, 2) ayetiyle müminlerin önemli bir özelliklerinin, nefislerine arka çıkmamaları, aksine nefislerini kınayarak hatalarını görüp vazgeçmeleri olduğu bildirilmiştir. Mümine bu şuuru kazandıran ise, dünya hayatında yaptığı küçük büyük her şeyin ahirette karşısına çıkacağını ve Rabbimiz'in huzurunda tüm bunların hesabını vereceğini bilmesidir. Müminlerin bu korkuları Kuran’ın "…Rablerinden içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar." (Rad Suresi, 21) ayetiyle bildirilmiştir. Mümin, Allah (cc) korkusu nedeniyle her an vicdanını kullanarak yaşar. Buna rağmen bir hata yaptığında ise hemen Allah (cc)'a sığınır, nefsini samimiyetle kınar ve hatasından tevbe eder.

İman edenlerin Allah (cc)'tan korkmaları ve ahirette verecekleri hesabı düşünmeleri, onları sürekli olarak güzel ahlaklı davranmaya teşvik etmektedir. Aynı zamanda Allah (cc)’ın rızasını kazanmak için ciddi bir gayret sarfetmeye ve sürekli olarak nefisleri ile hesaplaşmaya da yöneltmektedir.

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin" buyurmaktadır. Bu hadis-i şerifteki yüksek mana, doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırt etmede insanın, en önemli yardımcılarından biri olan vicdanına danışmasını öğütlemektedir.

İmam-ı Rabbani ise bu konuyla ilgili olarak şöyle bir hatırlatmada bulunmuştur:

"Allah sırlarının kudsiyetini (kusurdan uzak olma) artırsın; meşayihten (şeyhlerden) bir cemaat, kendilerini hesaba çekme yolunu ihtiyar etmişlerdir (tercih etmişlerdir). Amel defterlerini, her gece yatmadan evvel mutalaa ederler. Hatta günlük sözlerini, hareketlerini, duruşlarını ve davranışlarını dahi gözden geçirirler. Tafsilatı ile (açıklamalarıyla), onların hakikatını anlamaya çalışırlar. Kusurları varsa, onları kurtarmaya bakarlar. Seyyiatlarından (kötü amellerinden) dahi, tevbe, istiğfar, iltica (sığınma), tazarru (kusurlarını bilip kibirden vazgeçip tevazu ile yalvarıp yakararak) ile Aziz Gaffar Allah’a yalvararak kurtulmak isterler. Yararlı amelleri için Yüce Allah’a hamd ve şükür ederler. Yaptıkları iyi amelleri dahi, Yüce Hakkın ihsan ettiği muvaffakıyetine (başarısına) bağlarlar." (Mektubat-ı Rabbani, 310. Mektup)

İnsan gün içinde yaptığı herşeyden, düşüncelerinden, konuşmalarından, üslubundan, tavrından, olaylar karşısında gösterdiği tepkilerden, kısacası yaşadıklarının tamamından sorguya çekilecektir. Müminin pişman olacağı bir davranış göstermemesi için, İmam Rabbani’nin de hatırlattığı gibi Allah (cc) Katındaki asıl hesabından önce, sürekli olarak kendi nefsini hesaba çekmesi, nefsi eğitecek ve arındıracak bir yoldur. İnsanın kendisini müstağni görmeden sürekli olarak vicdan muhasebesi yapması, ahlakını ve tavırlarını sürekli gözden geçirip telafi yoluna gitmesi, Allah'ın dilemesiyle dünyada ve ahirette Allah (cc)’ın razı olacağı bir ahlaka ulaşmaya vesile olabilir.
 

iklim

New member
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İnsan davranışlarının şekillenmesinde nefsin payı çok büyüktür. Bu şekillenme kişinin nefsinin hangi yönünü ortaya çıkardığı ile doğru orantılıdır.

Bu yüzden önce nefsi çok iyi tanımak sonra da ona sakınacağı şeyleri öğretmek yerinde olur." Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir. " (Yusuf Suresi 53) demektedir.

Nefsin insana oynadığı oyunlar çok ince bir planla işler, yani ilk bakışta anlaşılması güçtür. Örneğin sahip olduğu birşeyi paylaşmak istemez. "Benim buna ihtiyacım var " diyebilir, fakat belki bir başkasının daha çok ihtiyacı olabilir.

Ancak bu konuda gerekli bilgiyi Kur'an-ı Kerim'den öğrenip daha sonra dikkatle tekrar bakıldığında, durum çok açıkça anlaşılır. Bundan sonra da insanın üstünde nefsin değil de aklın hakimiyeti başlar.

Kur'an-ı Kerim'de nefis ile ilgili ayetlere bakıldığında nefsi yenen şeyin akıl olduğu görülür.


" Nefse ve ona `bir düzen içinde biçim verene, Sonra ona fücurunu ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu örtüp saran da elbette yıkıma uğramıştır. " (Şems Suresi 7, 8, 9, 10)

Nefsine uyan insan; yalnız kendini sever, çevresindekilere pek değer vermez, eksikliklerini görmez, daima kendini doğru zanneder, cimridir, kıskançtır, bencildir. Diğer insanlardan daha iyi olmak için kimi zaman alaycı, dedikodu yapan, fesatçı ve pislikten hoşlanan, fitneci bir tavır sergiler. Çünkü burada amaç nefsi adına, kendini yüceltmek ve kendine bir zarar gelmesini engellemektir, bu da ancak çevresindeki insanlardan, güzel olmayan özelliklerle, öne çıkarak olur.

Nefsin yok olması mümkün değildir. Ama müslümanlığa uygun şekilde, Kur'an-a uyarak nefsin terbiyesi olabilir.


"Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim. " (Kıyamet Suresi 2)

Demek ki nefsi kınamak bir yöntemdir. Onu övmemek, kibirlenmesine izin vermemek ve kınamak. Bunlar ilk başta nefse ağır gelebilir ama doğru olanı yapmalı ve güzel ahlakı uygulamalı.

Herkesin kendisi için yaşadığı bir dünya, yani sadece kendini sevdiği, kendi çıkarlarını gözettiği ve ancak çıkarına uygun düştüğü zaman diğer insanlara iyi davrandığı bir hayat zevk değil, ancak zülüm ve elem getirir.

Her zaman akıl yolunu benimsemek ise, hem bu dünyada hem de ahirette yüzümüzü güldürür.

NUR'A YÖNELİŞ ANA SAYFA
 

cihan32

New member
Katılım
8 Nis 2007
Mesajlar
47
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
ANTALYA
İnsan davranışlarının şekillenmesinde nefsin payı çok büyüktür. Bu şekillenme kişinin nefsinin hangi yönünü ortaya çıkardığı ile doğru orantılıdır.

Bu yüzden önce nefsi çok iyi tanımak sonra da ona sakınacağı şeyleri öğretmek yerinde olur." Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir. " (Yusuf Suresi 53) demektedir.

Nefsin insana oynadığı oyunlar çok ince bir planla işler, yani ilk bakışta anlaşılması güçtür. Örneğin sahip olduğu birşeyi paylaşmak istemez. "Benim buna ihtiyacım var " diyebilir, fakat belki bir başkasının daha çok ihtiyacı olabilir.

Ancak bu konuda gerekli bilgiyi Kur'an-ı Kerim'den öğrenip daha sonra dikkatle tekrar bakıldığında, durum çok açıkça anlaşılır. Bundan sonra da insanın üstünde nefsin değil de aklın hakimiyeti başlar.

Kur'an-ı Kerim'de nefis ile ilgili ayetlere bakıldığında nefsi yenen şeyin akıl olduğu görülür.


" Nefse ve ona `bir düzen içinde biçim verene, Sonra ona fücurunu ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu örtüp saran da elbette yıkıma uğramıştır. " (Şems Suresi 7, 8, 9, 10)

Nefsine uyan insan; yalnız kendini sever, çevresindekilere pek değer vermez, eksikliklerini görmez, daima kendini doğru zanneder, cimridir, kıskançtır, bencildir. Diğer insanlardan daha iyi olmak için kimi zaman alaycı, dedikodu yapan, fesatçı ve pislikten hoşlanan, fitneci bir tavır sergiler. Çünkü burada amaç nefsi adına, kendini yüceltmek ve kendine bir zarar gelmesini engellemektir, bu da ancak çevresindeki insanlardan, güzel olmayan özelliklerle, öne çıkarak olur.

Nefsin yok olması mümkün değildir. Ama müslümanlığa uygun şekilde, Kur'an-a uyarak nefsin terbiyesi olabilir.


"Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim. " (Kıyamet Suresi 2)

Demek ki nefsi kınamak bir yöntemdir. Onu övmemek, kibirlenmesine izin vermemek ve kınamak. Bunlar ilk başta nefse ağır gelebilir ama doğru olanı yapmalı ve güzel ahlakı uygulamalı.

Herkesin kendisi için yaşadığı bir dünya, yani sadece kendini sevdiği, kendi çıkarlarını gözettiği ve ancak çıkarına uygun düştüğü zaman diğer insanlara iyi davrandığı bir hayat zevk değil, ancak zülüm ve elem getirir.

Her zaman akıl yolunu benimsemek ise, hem bu dünyada hem de ahirette yüzümüzü güldürür.

NUR'A YÖNELİŞ ANA SAYFA

pardon gerçek isminiz ne


yazdıklarınızın hepsi iyi
eğer gerçek isminizi yazarsanız sevinirim
 
Üst Alt