Nedir bu

Yakarken dumaninda teneffüs etmemeye özen göstermenizi tavsiye ederim.

arkadaşlar danıştım bir kaç kişiye

Sirke suyuna koymamı tuzlamamı 1 gün bekletip denize bırakmamı söylediler batıl mı dersiniz..

anlamıyorum arkadaş bu bildigimiz A4 ve fotokopi besbelli.. nasil böyle birşey olabilir ki bu iş bu kadar basit mi ? yoksa tamamen bizi yanıltmak adına fotokopi olarak mı pis konuşacagım bunu yapana şimdi olmayacak nedir abi bu

Akira' Alıntı:

anlamıyorum arkadaş bu bildigimiz A4 ve fotokopi besbelli.. nasil böyle birşey olabilir ki bu iş bu kadar basit mi ? yoksa tamamen bizi yanıltmak adına fotokopi olarak mı pis konuşacagım bunu yapana şimdi olmayacak nedir abi bu

Genişletmek için tıkla ...

Bence yeterli izahı aldınız. Olayı lütfen ajite etmeye çalışmayın sayın Akira...

bekir kardeşim k.bakma gerginlikle yazmış olabilirim olayı birşey etmeye calıştıgım yok bak tekrar üstüne basarak söylüyorum hiç bir kagıt parcası benim irademin üstüne cıkamaz bu benim inancım ki NAS süresini ve anlamınıda bilen birisiyim lakin bildiginiz gibi Tedbiri al Taktir ALLAHDANDIR ben nasil bir tedbir almam gerektigini ögrenmek için yazdım egerki bilen yoksa allah razı olsun emin olur şu yazmış oldugunuz 2 satır bile benim için yeterli..

Bu konularda insanların nasil sömürüldügünü herkez bilir ve şunuda ben söyleyeyim kendimi övmüyorum tabii lakin cesaret edipde bunu ulu orta herkez yayınlamaz sanırım.. saygılar tşkler.

Duha' Alıntı:

Sen öyle yap kardeşim.

Genişletmek için tıkla ...

Sanırım yanlış anlaşılma var..!

Ben bunu kimseden almadım evimde gizlenmiş olarak buldum

Hiç tanımadıgım Eskişehirde rasgele görüştügüm birisi de evimde böyle birşeyin oldugundan bana söz etti ama ciddiye almamıştım

Ve ne bir adama ne bir kadına gittigim yok öyle birşey yapıyor olsam gelip buraya yazma geregi, sizlerle paylaşma geregi duymazdım

sanırım konuyu tam anlamı ile okumadan yorum yazmışsın..

Sirkeli su ile çözeltme ve sonrasında akar bir suya bırakılması olarak yapılacak bir işlem;inşaallah güzel olan akıbet bu, Allah'u Alem.

Üzerinde ayet yazılı hiç bir kağıt parçası; ne ayak basılması muhtemel bir yerde toprağa gömülür, ne de ateşle yakılması uygun olur.
Bir kağıt, en uygun sirkeli veya asitli suda çözülür, çözülen kağıt lif lif olduğu halde bir akarsuya atılırsa, kağıdın su tarafından asimile edilmesi daha kolay olur.

Rabbi Zülcelal'in akıl vermesini istemekden ziyade, verdiği aklı kullanma yetisini istemek daha mantıklı olur.

Bu yapılan işlemi; herhangi bir büyüyü çözmek için değil, sadece "kağıtı günah hükümlerine girmeden, yok etmek adına yapıldığını anlayabilecek akıl yetisi"

radikal' Alıntı:

Üzerinde ayet yazılı hiç bir kağıt parçası; ne ayak basılması muhtemel bir yerde toprağa gömülür, ne de ateşle yakılması uygun olur.

Genişletmek için tıkla ...

Bu konuda cahilim, konu ile alakalı kaynaklar nedir acaba sevgili radikal, bilgileneceğim inşallah...

bekir' Alıntı:

Bu konuda cahilim, konu ile alakalı kaynaklar nedir acaba sevgili radikal, bilgileneceğim inşallah...

Genişletmek için tıkla ...

Sevgili Bekir, Konu ile ilgili kaynak Kur'an'ı Kerim'in tamamıdır desek belki yanılmamış oluruz. Kur'an; geneline bakıldığında Allah'u Zülcelal'in kuluna olan sevgi ve muhabbetinin bize yansımasıdır. Düşünün ki; Allah celle celaluhu kulunu imtihan etmek için yaratmış olması bu sevginin önüne geçmiyor. Her hal ve yaşantımızı maddi, manevi, ahlaki ve hukuki anlamlarda düzenleyerek bize olan muhabbetini her dem gösteriyor. Bu muhabbeti bazen sözel olarak Resullerinin (aleyhissalatüvesselam ecmain) dili ile aktarmış, bazen de yazılı olarak.

Bu kadar sevgi ve muhabbetinin, korumasının karşısında, kendisinin emr ve yasaklarına karşı gelen kulunu cezalandırmak için çeşitli şekillerde azap edeceğini bildirmiştir. Hatta çok aşırı gidenleri, ateş ile cezalandıracağını bir çok ayetlerde belirtmiştir. Bu sebep ile cezalandırma gayesi taşıyan ateş bildiğiniz gibi can yakar, eğer bu özellikle karşıdaki bir şeyi cezalandırmak amacı taşırsa, zahiri yakmasından ziyade, manevi (yani o cezaya müstehak olma hali) daha çok yakar.

Ateş, cezalandırma unsuru ise, bize büyük sevgi ve muhabbet duyan Rabbi Zülcelal'in celle celaluhu ayetlerini hangi amaç ile yakmış olursak olalım, bu hareketimiz ile bilmeden bir nevi cezalandırmış oluruz.

Büyü yapma amaçlı yazılmış olsa dahi, Kur'an'ı Kerim'in ayetlerini ateş ile cezalandırmak, inanıyorum ki; bir küçük canlı karıncayı dahi incitmekten imtina eden hiç bir müslümanın arzu ettiği bir düşünce olamaz.

Kur'an'ın üzerimizde olan haklarını da düşünüce, Kur'an'ın yaşayan, bizimle beraber sanki soluk alıp veren bir canlı gibi değerlendirilmesi gerekmektedir. İlk inen ayetten, son inen ayete kadar bütün ayetlerin hükümleri halen günümüzde geçerli olduğu gibi, bundan sonra, biz olmasak dahi o geçerliliğini her an muhafaza edecek bir kitaptır. Bu Yüce kitabımızı şayet, herhangi bir neden ile her hangi bir ayetini yakarak yaşamına son verirsek, o takdirde Kur'an'ı (haşa ve kella) küçümsemiş yada cezaya müstehak bulmuş oluruz ki, itikadımız bundan büyük zarar görür.


"Elbette bu, bir Kur'an'ı Kerim'dir. Saklanmış korunmuş bir Kitap'ta (yazılı) dır. Ona, temizlenip arınmış olanlardan başkası dokunamaz. Alemlerin Rabbinden indirilmedir. Şimdi siz bu sözü mü hor görüp küçümsüyorsunuz? " ( Vakıa : 79 - 81 )

Elbette, sizin şahsınızın bu konuda ayete ters düşme açısından, en ufak bir düşüncesi dahi olmayacağını bu kardeşiniz biliyor. Verdiğiniz gollük pasın da farkındayım. Bu vesile ile teşekkür ederim, açıklama yapmamıza fırsat sunduğunuz için Allah azze ve celle razı olsun inşaallah.

Şayet, bu konuda daha önce her hangi bir bilgisi olmayan bir kardeşimiz var ise, inşaallah dikkatli okur ve yapacağı işin boyutlarını ve sonucunu bile bile böyle bir yanılgı içerisine düşmez.

İşin büyü ile ilgili olan tarafına bakarsak, o işi yapan acz kişi zaten hüsranda! Kişiliği ve varlığı ile bir şey elde edememiş, herhangi bir başarı sağlayamamış, dolayısı ile Kainatın en mükemmel grameri ile yazılmış Kur'an'ı Kerim'in ayetlerini, kötü ve çirkin maksad ve amacına uygun bir halde kullanmaya çalışıyor. Ayetler ve hatta kelimelerin hepsi birer şifredir. Bu şifreleri değişik amaçlı kullanan kişi, eğer bu konuya vakıf ise, istediğini elde eder. Bu da büyük bir vakıf olma halini gerektirirki; zaten Kur'an'a bu kadar vakıf olan kişi, ayetlerinde şiddetinin farkındadır böyle bir şeye tenezzül etmez.

Tenezzül edenler; işte onlar ahmakların ta kendisidir.

Son cümle; ateş, aynı zamanda şeytan aleyhillanenin remz'idir. Neyi ne ile yok ettiğimizin farkında olmamız gerekir.

Sevgili Bekir; önce bu konu ile ilgili bir ayet verelim:

"Onların içinde dosdoğru 'yazılı hükümler' vardır." ( Beyyine : 3 )

Kur'an'da yazılı ayetler, bize arş da olduğu bildirilen levh-i mahfuz da bu ayetlerin var olduğunu anlatıyor. Yani, elimizde duran sahifeler, aynı zamanda Rabbi Zülcelal'in arş'ında da mevcut. En yüksekte!

Fakat; günümüzde dediğiniz gibi, matbuat her gün milyonlarca dergi, kitap broşür hatta ramazan günleri imsakiyeler hazırlayıp önümüze koyuyor ve bazılarında ayetler yer alıyor. Bizler; müslümanlar, mümkün mertebe bunları korumalıyız, yerde dahi görsek alıp yüksekçe bir yere koymalıyız. Buradaki yükseklikten kasıd; hanif arkadaşlarımızın eleştirdiği yükseklik değildir. Hani onlar diyorlar ya, Kur'an'ı aldınız, sarıp sarmalayıp (kundakladınız). O'na el sürülmesine; taassuplarınız nedeni ile müsaade etmediniz, kaldırıp yüksek bir yere koydunuz!, diyorlar ya. Oysa, bizler ; yani ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olanlar, sırf saygının zahiri olarak tezahürünü de göstermek için yaptığımız bir eylemi onlara anlatmaya çalışıyoruz. O'na elbette temiz olanlar her daim el sürer, açıp okur, okuduğu ile amel eder. O; bir eğlence metaı değil ki, Alemlerin Rabbi Allah'ın celle celaluhu katından gelen bir nimet, bereket ve hayr! Ve elbettte "...Ona, temizlenip arınmış olanlardan başkası dokunamaz. " ( Vakıa : 79 )

Allah'u Zülcelal'den (celle celaluhu) gelen hangi nimete şimdi kayıtsız kalabiliriz bu mantıkla ? Yerde bile görsek bir takvim kağıdını; evet! üşenmeyeceğiz, gocunmayacağız ve O'nu yerden alıp yüksekçe bir yere bırakacağız! Bunu takvim kağıdına hürmetten değil, bilakis o takvim yaprağına dahi anlam yükleyen içinde yer alan (varsa eğer) ayetten dolayı yapacağız.

Sevgili Bekir'in dediği gibi, günümüzde hepsini aynı işleme tabi tutmaya kalksak; ömrümüz bununla geçer de yine de yetiştiremeyyiz.