Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Neden ben yerine biz?

e.ulutas

New member
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Malatya
Allah (c.c) birçok ayetinde biz, biziz, cezalandıranız vs. gibi çoğul ifadeler kullanmış? Şüphesiz Allah (c.c) tektir, birdir. Öyleyse niçin ben yerine bizi kullanmıştır?


Önce bir hususu belirtelim: Cenab-ı Hak Kur'ân-ı Kerimde, her zaman "ben" yerine "biz" diye hitap etmiyor. Âyetler hep bu şekilde sıralanmıyor. Yerine göre, "Ben", mevzuunun gelişine, meselenin anlatılışına göre hitap tarzları da değişiyor.
Nitekim meallerini vereceğimiz şu âyet-i kerimelere dikkat edilirse bu husus açıkça görülür:
"Ey İsrailoğulları! Size ihsan ettiğim nimetlerimi hatırlayın ve son peygambere iman edeceğinize dair Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, Ben de size verdiğim sözü yerine getirip mükâfatınızı vereyim. Ve sadece Benden korkun." 1
"Kullarım senden Beni sordukları vakit de ki, muhakkak Ben çok yakınım. Bana dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm. Öyle ise onlar da Benim davetime uysunlar. Bana iman etsinler ki, doğru yolu bulmuş olsunlar."2
"Bana dua edin, icabet edeyim." 3
"Ben cinleri ve insanları ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım"4

Evet, sadece birkaç misal olması bakımından meallerini verdiğimiz bu âyetler gibi daha pek çok âyet-i kerimelerde Yüce Rabbimiz, kendi zâtından "Ben" mânâsına gelen zamirlerle ifade etmektedir. Bu âyetlere dikkat edilirse, "Bana verdiğiniz sözü", "Kabul ederim", "Beni sordukları vakit", "Benden korkun" gibi ifadelerin doğrudan Cenab-ı Hakkın zâtıyla ilgili olduğu ve arada hiçbir vasıta kabul etmeyeceği görülür. İşte Allah'ın "Ben" diye hitap ettiği âyetlerin büyük ekseriyeti hep zâtıyla ilgilidir.

"Biz" diye hitap edilen âyet-i kerimelerde ise, umumiyetle arada bir vasıta vardır. Meselâ Kur'ân'ın indirildiğini haber veren bütün âyet-i kerimelerde "Biz indirdik" buyurulur. Bütün âyetler vahiy kanalıyla indirildiğine göre, burada Allah ile Peygamber (a.s.m.) arasındaki vasıta, bir melek olan Cebrail'dir (a.s.). Yine "Bulutla gölge yaptık"5 gibi âyetlerde işi yaptıran Allah, işi yapan "Allah'ın memurları" mesâbesindeki meleklerdir. Ancak burada, meleklerin "memur" olarak vasıflandırılmasını, insanların işlerini kolaylaştırmak için kullanma zorunda kaldıkları memurlarla kıyaslamaktan kaçınmak lâzımdır. İnsanlar acizliklerinden dolayı memur tutuyorlar; Cenab-ı Hak ise kâinatta hükmeden kudretinin icraatını ilân etmek, onlar vasıtasıyla azametini bildirmek için melekleri istihdam ediyor.

Zaten birçok müfessirimiz, bu çeşit âyet-i kerimelerde Cenab-ı Hakkın kendi azamet ve kudreti, ulûhiyet ve kibriyâsı ile hitap ettiğini bildirirler. Yâni Cenab-ı Hak, Esmâü'l-Hüsnâsı ve sıfatlarıyla birlikte hitap ederek, kendi büyüklüğünü ve celâlini bildirmektedir.
Meselâ, "Kur'ân'ı kesinlikle Biz indirdik, elbette onu yine Biz koruyacağız"6 mealindeki âyet-i kerimenin metninde "biz" mânâsına gelen dört kelime vardır. Burada hem Cenab-ı Hakkın kibriya ve azametinin ifadesi bahis mevzuudur, hem de meselenin ehemmiyeti zamirlerle kuvvetlendirilmektedir.
Müfessir Ebu's-Suûd Efendi, bu âyetin tefsirinde, "Biz azamet-i şânımız ve uluvv-i cenabımızla Kur'ân'ı indirdik" der.
Kevser Sûresinde geçen "Biz" mânâsına gelen "İnnâ"nın tefsirinde ise Fahrüddin Râzi, "buradaki 'Biz'den murad, Cenab-ı Hakkın azametini göstermektir" der. "Çünkü Kevser'i Peygamber Efendimize (a.s.m.) hediye olarak veren, yerin ve göğün sahibi olan Cenab-ı Haktır. Hediye edilen şey de verenin büyüklüğüne göre bir kıymet ve azamet kazanır."
Bediüzzaman, Bakara Sûresinin 34. âyetinin tefsirinde "Ben" mânâsına gelen "İnnî" ve "Biz dedik" mânâsına gelen "Kulnâ" kelimelerini ele alır ve şöyle der:

"Cenab-ı Hakkın halk ve îcat fiilinde vasıtanın bulunmadığına, kelâm ve hitabında vasıtanın bulunduğuna işarettir."
Devamında ise Nisa Sûresinin 105. âyetindeki "Biz" mânâsına gelen "nâ" zamirinin tefsirinde şu hususları dikkate verir:
"Bu âyette azamete delalet eden 'nâ' zamir-i cem'i vahiyde vasıtanın bulunduğuna işaret olduğu gibi, 'Allah'ın sana gösterdiği' mealindeki cümlede müfred hükmünde olan lafz-ı celâl mânâları ilham etmekte vasıtanın bulunmadığına işarettir."7
O halde, Allah'ın bazı âyetlerde "Biz" diye hitap etmesinden, hâşâ, Cenab-ı Hakkın birden fazla olduğu akla gelmemelidir. Zaten gelmez de.
Bazan biz de kendi yaptığımız bir işten bahsederken bile "Biz yaptık" demez miyiz?


1. Bakara Sûresi, 40-41.
2. Bakara Sûresi, 186.
3. Mü'minûn Sûresi, 60.
4. Zâriyat Sûresi, 56.
5. Bakara Sûresi, 57.
6. Hicr Sûresi, 9.
7. İşaratü'l-îcaz, s. 230.

Selam ve dua ile
 

ercan1980

New member
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
6/73 O'dur gökleri ve yeri yaratan. "Ol," dediği gün hemen oluverir. Sözü mutlak doğrudur. Boruya üfürüldüğü gün egemenlik tümüyle O'nundur. Gizliyi ve açığı Bilendir. Bilgedir, herşeyden Haberdardır.

Allah, Kuran'ı öylesine bir ahenk/uyum içinde göndermiştir ki, herhangi bir ayeti okuduğumuzda kafaya takılan bir sorunun cevabını da yine Kuran'dan bulabilmekteyiz! Fakat kimileri mesih, mehdi, şeyh, imam vd...e sorma gereği duyarlar ki, bu kez onların yanıtına göre amel etmeye başlarlar. Bilinen mezheplerin tamamına yakını bu şekilde ortaya çıkmışlardır. Allah, Kuran'ı bırakıp mezheplere ayrılanlardan hesap soracaktır.

3/103 ALLAH'ın ipine topluca sımsıkı sarılın; ayrılığa düşmeyin. ALLAH'ın size olan nimetini anımsayın. Siz birbirinize düşmanlar idiniz de kalplerinizi birleştirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi ondan kurtardı. Yola gelesiniz diye ALLAH ayetlerini böyle açıklıyor.

3/105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılık ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayınız. Onlar için büyük bir azap var.

Neyse biz konumuza dönelim! Kuran'daki bazı ayetlere baktığımızda "ben" ve "biz" kavramlarının değişik durumlarda kullanıldığını görürüz. Mezhepliler, bu kavramların genellikle aynı anlama geldiğini ifade ederler. Oysa bu böyle değildir. Şöyle ki;

15/23 Biz, elbette biz diriltir ve öldürürüz, sonunda asıl varis olanlar da biziz.

40/68 Dirilten ve öldüren O'dur. Herhangi bir işi diledi mi, ona "Ol" der, o da oluverir.

Kuran'ı elindeki (mevcut) diziliş şekline göre okuyanlar, yukarıdaki bu iki ayet için, (önyargılı iseler) çelişkili diyebileceklerdir. Nitekim ilk ayette sanki (haşa) Allah'ın ortakları ile çalıştığı gibi bir anlam çıkmaktadır. Oysa ikinci ayette sadece Allah kendinden söz etmektedir! Peki gerçekten bu bir çelişki mi? Hayır! İlk ayetteki biz, Allah'ın görevlendirdiği ölüm meleklerini ifade eder/içine alır. Allah emri/hükmü verir ve görevlendirdiği (sistemi içindeki) elçi melekler bu emri yerine getirir. Canı (ölümü yaklaşan kişiye gelip de) alan Allah değildir. Allah'ın görevlendirdiği, Allah'ın sisteminde bulunan elçi melekler almaktadır.

7/37 ALLAH'a yalan iftira edenden veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Onların kitapta anlatılan payları kendilerine erişecektir. Elçilerimiz kendilerine gelip canlarını alırken: "ALLAH'ın dışında taptıklarınız nerede," dediklerinde, "Bizi terkettiler," derler. İnkarcı olduklarına dair kendi aleyhlerinde tanıklık ederler.

6/61 O, kulları üzerinde egemendir ve üzerinize koruyucu melekler gönderir. Sizden birine ölüm geldiği zaman elçilerimiz onun canını hiç vakit geçirmeden alırlar.

Eğer (yukarıdaki) 15/23'te böyle bir ifade kullanılmasaydı (sadece 40/68'deki ifade kullanılsaydı), Allah'ın hem emri verip hem de (haşa) yeryüzüne inip insanların canını kendisinin aldığını anlayacaktık!

Eğer 40/68'te öyle bir ifade kullanılmasaydı (sadece 15/23'teki ifade kullanılsaydı), bu kez de "meleklerin kafalarına göre/bağımsız hareket" ettiklerini ve/veya (haşa) Allah ile birlikte çalıştıklarını düşünecektik -ki bu da meleklerin Allah'ın ortağı olacağı anlamına gelirdi! Oysa bunun bir yanılgı olacağına, yazımızın devamında değineceğiz!

Kutsal Ruh'un Allah'ın sözünü dahi taşıyabilme yeteneği vardır (Kutsal Ruh bir melek olsa gerektir). Bu yeteneği O'na Allah vermiştir. Allah Kutsal ruhu vaktiyle İsa'ya göndermiş ve İsa da bu sayede, "ölüleri diriltebilmiş, ölümcül hastalıkları/körlüğü iyileştirebilmiş, cansıza can verebilmiştir" (5/110). Eğer bu olağanüstü mucizeleri, Allah'ın görevlendirdiği Kutsal ruh yapmamış ise (haşa) Allah kendi inip de mi yapmıştır? Bu olacak iş değildir! Allah'ın insanlar arasında gezip-dolaşması olacak iş değildir!

Allah'a en yakın olan varlıklar meleklerdir. Allah'ın "bir olduğuna" şahit olmuşlardır (3/18). Allah dünyadaki dengeyi/döngüyü kendi inerek sağlamamaktadır. Görevlendirdiği varlıklar yapmaktadır (bunun örneğini yukarıda gördük)! Bu yüzden Allah (onları da sayarak) bazı ayetlerde "biz" kavramını kullanmıştır. Fakat bu, meleklerin (haşa) Allah'ın ortağı olduğu anlamına gelmez. Ancak ve ancak tanık olabilirler. Çünkü hükmü veren "tek" Allah'tır. Emir ondan çıkar. Bir şeye "Ol" der ve nihayet o şey eninde sonunda oluverir!

Bu elçiler/görevliler, Allah'ın sisteminde bulundukları ve buna göre hareket ettikleri için "biz" ifadesi kullanılmaktadır. Eğer birkaç ayette bu ve buna benzer ifadeler kullanılmamış olsaydı, bazı cahiller (haşa) "melekler, Allah'a ortaklık yapmıştır" derlerdi. Oysa O'nun ortağı yoktur! Melekler O'nun ortağı değil tanığıdırlar! Bu ikisi farklı şeylerdir!

41/47 Saatın (dünyanın sonunun) bilgisi O'nun katındadır. O'nun bilgisi olmadan ne meyveler kabuklarından çıkabilir, ne de bir dişi gebe kalır veya doğum yapar. "Hani benim ortaklarım nerede?" diye onlara seslendiği gün, onlar: "Hiçbirimizin buna şahitlik etmediğini sana arzederiz," derler.

3/18 ALLAH, kendisinden başka tanrı olmadığına şehadet eder; melekler ve adaleti gözeten ilim sahipleri de... O'ndan başka tanrı yoktur. Üstündür, Bilgedir.

Görüldüğü gibi Allah'ın ortağı olmadığına kendisi ve melekler tanıklık ediyor. Dikkat ederseniz "ilim sahipleri" de bunlara dahil edilmiş. Peki ilim sahiplerinin tanıklığı meleklerinki gibi midir? Hayır! Zira hiçbir insan meleklerle birlikte Allah'ın tek ilah olduğuna (aynı anda) tanıklık etmediler! Malum meleklerle insanların yaşadığı boyutlar farklı boyutlardır. Ve insanlar, melekler kadar Allah'a yakın bulunmamaktadırlar!

38/69 "Onlar tartışırlarken Yüce Toplum'da neler olup bittiği hakkında bir bilgim yoktu."

Peki öyleyse nasıl oluyor bu?

İbrahim'in hikayesini Kuran'dan okuyanlar bilirler. Allahsız bir toplumda yetişmiş olmasına rağmen ve hatta ana-babası dahi bir putperest iken İbrahim daha gençlik yıllarında bir arayış içine girmişti. Yıldızların, ayın, güneşin birer ilah olabileceğini düşünmüştü! Fakat bir görünüp - bir kaybolan nesnelerin ilah olamayacağını anladı. Düşüncesine sınır koyup pes etmedi! Nihayet bunları evirip-çeviren/yöneten bir gücün olabileceğine kanaat getirip, "İşte benim Rabbim O'dur!" demişti. O ilah ki, tüm bunları bir düzene koyup, yine bir düzene göre yönetmektedir! (6/76-79) İbrahim'in bu keşfi "Allah'ın tek ilah" olduğuna tanıklık ettirdi.

6/75 Kesin bir inanca sahip olması için, İbrahim'e göklerin ve yerin yönetimini şöylece gösterdik: ...

21/56 Dedi ki, "Aslında sizin Rabbiniz (Sahibiniz) göklerin ve yerin Rabbidir; onları ayırarak yaratmıştır. Ben buna tanıklık edenlerdenim."

Allah'ın "tek" liğine nasıl tanık olursunuz? Elbetteki akıl yürüterek! Akledenler, Allah'ın tek ilah olduğuna (ortağı olamayacağına) tanıklık edebilecek kişilerdir.

26/28 Dedi ki, "Aklınızı kullanıyorsanız, O doğunun, batının ve aralarındakilerin de Rabbidir."

22/46 Düşünen beyinlerle ve işiten kulaklarla yeryüzünü dolaşmadılar mı? Gerçek körlük, gözlerin körlüğü değil; göğüslerdeki gönüllerin körlüğüdür.

Özellikle de bilim adamları!

35/28 Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çiftlik hayvanları da çeşitli renklerdedir. Bundan dolayıdır ki kulları arasında ALLAH'ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır. ALLAH Üstündür, Bağışlayandır.

II.Tanım

97/1 Biz onu (Kuran'ı) Kudret Gecesinde indirdik.

4/166 Fakat ALLAH, sana indirdiğine tanıklık eder. Onu kendi bilgisiyle indirdi. Melekler de buna tanıklık eder. Tanık olarak ALLAH yeter.

44/2-6 Apaçık olan bu kitaba andolsun. Biz uyarmak için onu kutlu bir gecede indirdik. Onda tüm bilgelik işleri belirlenir. Katımızdan bir buyruktur; biz elçiler göndeririz. Rabbinden bir rahmet olarak. O İşitendir, Bilendir.

İndirileni, Allah mı indirmiştir yoksa indirilecek olanın Allah'tan gönderildiğine tanıklık yapan melekler/elçiler mi? Aslında sadece buradaki örnekler (ayetler) bile "ben" ve "biz" kavramlarını açıklamaya yetmektedir! Veya,

50/16 İnsanı biz yarattık ve onun kendi kendine neyi fısıldadığını iyi biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.

38/75 "Ey İblis, ellerimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Büyüklük mü tasladın? Yoksa baş mı kaldırdın?" dedi.

İnsanın yaratılmasında melekler yardımcı/ortak mı olmuşlardır? Yoksa "tek" Allah'ın yaratmaya karar verdiği bir varlığın yaratılışına mı tanıklık yapmışlardır? 50/16'ya dikkat! İnsanın yaratılışı gizli yapılmamıştır! Yaratılış safhalarına tanıklık edenler aynı zamanda insanı öğrendiler ve işte o tanıklar, insana gözcülük etmektedirler (82/10-12, 50/17, 75/36).

Sonuç

Eğer melekler, Allah'ın tanığı değil (haşa) ortağı olmuş sayılsaydı ve/veya başka tanrılar da işin içinde olmuş olsaydı ve bizler Kuran'daki "biz" ifadelerinin bunlara atfen kullanılıyor olduğunu (kazara) kabul etseydik durum ne olurdu? Hiç şüphesiz şu ayetlerle karşılaşırdık!

21/22 O ikisinde (gökler ve yerde) ALLAH'tan başka tanrılar olsaydı ikisi de kaosa girecekti. Mutlak otoritenin sahibi ALLAH onların nitelemelerinden çok yücedir.

31/11 Bu ALLAH'ın yaratışıdır. O'ndan başkasının neler yarattığını bana gösterin. Zalimler, gerçekten apaçık bir sapıklık içindedirler.

Bazı ayetler "Sadece Allah'ın kendisi için kullanılmıştır (20/14)", bazıları ise "Allah'ın sistemi için (21/73)". Kuran'daki bazı "biz" kavramlarının, Allah'ın sistemi ve/veya sistemindeki "tanıklar ve görevliler" için kullanılabileceğini hatırınızdan çıkarmayın! Yoksa Allah'ın (haşa) ortakları olduğunu kabul etmiş sayılırsınız!

Allah'ın sistemine, Allah'ın "tek ilah" olduğuna tanıklık yapanlar dahil olabilmektedir. Diğerleri için böyle bir ifade Kuran'da kullanılmaz. Aksine tersi bir ifade kullanılır! (43/19) Yani Allah, çoktanrıcı/zalim/cahil/inkarcı kafirleri sistemine dahil etmediği gibi ("biz" diye) onlar adına da konuşmaz!

18/51 Onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına tanık yapmadım. Saptıranları hiç bir zaman egemenliğimde görevlendirmem.

Peki Allah "tek ilah" olduğu halde ve bilinen başka bir ilah da olmadığına göre, kime ve/veya kimlere karşı "biz" ifadesini kullanmaktadır. Örneğin yukarıdaki ayette (15/23) "sonunda bizler varis olacağız diyor". Kimlere karşı? Elbette kendilerini ilah zannedenlere karşı! Kendini ilah zannederek ölmeyeceğini düşünen ve dünyada ebedi kalacağını zanneden cahil inkarcılara karşı! (26/129, 2/258, 6/29, ...) Halbuki Allah (verilen söz "hesap günü" başlarına geldiği zaman) tümünü yeryüzünden silecektir (16/61). Sonuç olarak Allah ve sistemine tanıklık edenler (melekler, elçiler, inananlar ...) baki (sahnede) kalacaktır!

10/103 Sonunda elçilerimizi ve inananları kurtarırız. Evet, inananları kurtarmak bizim değişmez bir yasamızdır.

6/79 Ben yüzümü tümüyle, gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben ortak koşanlardan değilim.
 

imran268

New member
Katılım
11 Mar 2006
Mesajlar
135
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
bunu cevabı apacık ortada.
eğer kuranı biraz karıştırma zehmetinde bulunursan sanırım bulursun cevabı...

sağlıcakla kalın268
 

e.ulutas

New member
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Malatya
imran268' Alıntı:
bunu cevabı apacık ortada.
eğer kuranı biraz karıştırma zehmetinde bulunursan sanırım bulursun cevabı...

sağlıcakla kalın268

Sende okuma zahmetinde bulunursan benim soru sormadığımı anlarsın
Her mesaja ters cevap vermek zorundamısın?
 

imran268

New member
Katılım
11 Mar 2006
Mesajlar
135
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
e.ulutas' Alıntı:
Sende okuma zahmetinde bulunursan benim soru sormadığımı anlarsın
Her mesaja ters cevap vermek zorundamısın?


ya afedersin ben seni anlayamadım. ayırım gibi olmasın ama
senin inacın ne?

müslüm mısn değil misin. sen ban onu söyle.ben cevabını vereyim?¿

kalın sağlıcakla.........268
 

YOL GÖSTERÝCÝ

New member
Katılım
2 Nis 2006
Mesajlar
237
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
68
Web sitesi
www.yolgosterici.com
Sıkça karşılaşılan bir soru şu ; ‘’ALLAH’’ ismiyle bildirilene başka bir isimle işaret edilemeyeceğine göre, Kur’an’da geçen, ‘’RAB’’, ‘’HALİK’’, ‘’RAHMAN’’ gibi, hatta ‘’BEN’’ ‘’BİZ’’ gibi kelimeleri nasıl anlamalıyız ?

‘’BEN ‘’ kelimesi, kısaca, henüz herhangi bir özelliği ile tarife indirgenmemiş ALLAH’ın
Zatına işaret eder. Ve bu boyut itibariyle değerlendirilmesi gereken hükümlerde yer alır.Yani, bildiğimiz tariflerle anlaşılması mümkün olmayan mutlak gayb…

‘’RAHMAN’’, ‘’RAHİM’’ gibi isimler , ALLAH ismiyle işaret edilen hakikatin belirli vasıflarının, Manalarının anlaşılmasına, yani belirli özelliklerine işaret eden kelimelerdir…Bu isimlerin hepsi, isimlendirenin bakışından doğar.

‘’Biz’’ zamirini ise şöyle bir misalle basite indirgeyerek açıklığa kavuşturalım. …
Örneğin, size işaret eden bir isminiz var, o isim sizin özel isminiz. Ancak siz kendinize işaret ederken bu ismi değil, ‘’Ben ‘’ kelimesini kullanırsınız ve kendinizi ‘’Ben’’ diye kastedersiniz. ‘’Ben ‘’ ile zatınıza işaret edersiniz. Bunun yanı sıra, diyelim orta yaşlarda bir bey iseniz , siz kimine göre ‘’baba’’ sınızdır, kimine göre ‘’eş’’, kimine ‘’evlat’’ , klimine ‘’ağabey’’ , kimine ‘’amca’’ , kimine ‘’dayı’’ , kimine ‘’yeğen’’ , kimine ‘’kuzen’’ , kimine ‘’ arkadaş’’ , kimine göre ‘’ işveren ‘’ v.s.
Her bir yakınımıza ifade ettiğiniz yere göre bir isimle işaret ediliyor size; dayı amca, evlat, yeğen, baba, ağabey,kardeş diyerekten. Bunlar farklı anlamlarda değişik birçok kelime , ancak hepsi ile işaret edilen sizsinizdir. Ve bunlar sizin o kişilerin bakışına göre aldığınız vasıflar, ve isimler…

Eğer burayı anladıysak, o zaman görürüz ki, Rahman , Rahim, Rab,Malik, Alim …gibi Kuaran-ı Kerimdegeçen çok sayıda isimler, tek olan ve Allah ismi ile açıklanan hakikatin anlaşılmasına ,tanınmasına yönelik çok sayıdaki vasıflara , manalara işaret eden isimlerdir ve her birinin kullanıldığı yerde , mananın , o işaret edilen vasıflar yönünden değerlendirilmesine işaret vardır. O ayet , mana boyutu ile anlaşılmalıdır. İşte siz nasıl ki o çok sayıda size işaret eden kelimeleri toplu halde ‘’biz ‘’ diye ifade ederseniz , mesela ‘’biz kimsenin hakkını yemeyiz ‘’ diyerekten … yani ağabeyiniz olarak da, evladınız olarak da, babanız olarak da v.s…. ayni şekilde Kur’an-ı Kerim’de geçen ‘’biz’’işaret zamiri de, varlığın aslı , özü olan bu tek Zat’a çok sayıdaki vasfı yönünden , yani alemlerde ortaya çıkan bir çok vasfın sahibi olan varlığa,vasıflarının çokluğu yönünden bakışla işaret eden kelimedir ve kullanıldığı yerdeki açıklamanın , bu manalar boyutundan değerlendirilmesi gerektiğine işaret eder….
 

e.ulutas

New member
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Malatya
Yazdıklarınla konuyu pekiştirmiş oldun YOL GÖSTERİCİ eline sağlık.
Allah razı olsun.
 
Üst Alt