Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Necip Fazıl KISAKÜREK

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Bir gün bir komünist -güya düşünme istidadında biri, bana dedi ki:

"-İslam'ı takdir ediyorum,her şeyiyle harika..."

"-Eeee!...."

"-Ama iktisadi doktrini yok!..."

O komüniste dedim ki:

"-Sana birşey söyleyeceğim şimdi,herşeyi anlayacaksın.Tıpkı bir elmadaki erimiş lezzet gibi...İslamda ki bütün iktisadi dava (ama onu çözebilmek, lifini bulabilmek lazım...) maden suyunda ki demir gibi; bünyede erimiş olarak mevcuttur.Ne mutlu onu görebilene!...

Şöyleki;

"Beninki benim, seninki de senin!..." Bu ŞERİATTIR.

İkincisi "Seninki senin, benimki de senin!..." Bu TARİKATTIR.

Üçüncüsü:"Ne seninki senin ne de benimki benim...Herşey ALLAH'ın.." Bu da HAKİKATTIR.

Komünist muhatabım o kadar tahassüs sahibi oldu ki,gözleri yaşla doldu.Fakat,ne inceleyen, ne soran, ne ayıklayan, ne bakan, ne eden var bu memlekette.Sadece mağrur bir cehalet.

evil.gif
Necip Fazıl KISAKÜREK
evil.gif
 

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
ALLAH razı olsun üstat

MANSUR
-----------------------------------

Mercan mercan, uçuk dudağında kan,
İnci inci, soluk şakağında ter.
Ne baş yedi, ne kan içti bu meydan !
Bu meydan aşıktan canını ister.

Tatlıydı akrebin sana kıskacı,
Acıya acıda buldun ilacı;
Diyordun, geldikçe üstüste acı:
Bir azap isterim bundan da beter.

Sana taş attılar, sen gülümsedin,
Dervişin bir çiçek attı, inledin,
Bağrımı delmeye taş yetmez dedin,
Halden anlayanın bir gülü yeter !..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Allah razı olsun..

selametle...
 

seyhshamil

New member
Katılım
12 Ağu 2007
Mesajlar
62
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Mümin-Kafir adlı eserinde bu geçiyordu.Çok güzel bir kitap herkese tavsiyemdir.
 

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Necip kazıl kısakürekten ölümü anlatan sözler

Necip kazıl kısakürekten ölümü anlatan sözler

Ağzıma soğuk kurtlar dolacak , gözüme kum;
Dipsiz kuyu, sürdükçe zaman, sürecek uykum


Şu geçeni durdursam çekip eteğinden;
Soruversem; haberin var mı öleceğinden?


Hasis sarraf kendine bir başka kese diktir!
Mezarda geçer akçe neyse onu biriktir!


Başım çığlıklı çocuk onu nasıl avutsam?
Ne yapsam da ölümü bir saatçik unutsam?..


Sultan olmak dilersen, tacı , sorgucu unut!
Zafer araban senin gıcırtılı bir tabut!


Dostlarım ev eşyamdı, bir bir gitti diyorum
Artık boş odalarda ölümü bekliyorum


Bu dünyada renk, nakış, lezzet, ne varsa küsüm;
Gözümde son marifet, Azraile tebessüm…


O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azraile “Hoşgeldin” diyebilmektir hüner!..


O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altındaki saklambaçta var mısın?


Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp son kapıda gülümse!


Öleceğiz; müjdeler olsun müjdeler olsun
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun


Ölüm güzel şey; Budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber


Neye yaklaşsam sonu hep uzaklık ve kırgınlık,
Anla ki, yok Allah tan başkasıyla yakınlık.


Ellerime uzanan dudakları tepeyim,
Allah diyen gel senin ayağından öpeyim.


Bu yük senden Allah'ım çekeceğim naçarım,
Senden Sana sığınır, Senden Sana kaçarım.


Yaradan, Rahmetini kahrından üstün saydı,
Ne olurdu halimiz, gözyaşı olmasaydı.


Düşünüyorum O'ndan evvel zaman varmıydı?
Hakikatler, boşluğa bakan aynalarmıydı.
 

ayyüzlü

New member
Katılım
24 Eki 2007
Mesajlar
599
Tepkime puanı
884
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Ýstanbul
KARACAAHMET (49491 Hit)

Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!

Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?

Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta;
Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit, yokta...

Onda sırların sırrı: Bulmak için kaybetmek.
Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek.

Varmak o iklime ki, uğramaz ihtiyarlık;
Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık.

Ebedi gençlik ölüm, desem kimse inanmaz;
Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz.

Karacaahmet bana neler söylüyor, neler!
Diyor ki, viran olmaz tek bucak, viraneler,

Zaman deli gömleği, onu yırtan da ölüm;
Ölümde yekpare an, ne kesiklik, ne bölüm...

Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep;
Bu mu dersin, taşlarda donmuş sukuta sebep?

COLOR="Blue"]Kavuklu, başörtülü, fesli, başacık taşlar;
Taşlara yaslanmış da küflü kemikten başlar,
[/COLOR]Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları;
Süzüyor, sahi diye toprağa basanları.

Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden,
Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden.


Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar,
Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar.

Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih!
Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih!

NECİP FAZIL KISAKÜREK[/COLOR]
 
Üst Alt