Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nasırlaşmış Secde İzleri/miz!

chamdali

New member
Katılım
28 Nis 2006
Mesajlar
647
Tepkime puanı
123
Puanları
0
Nasırlaşmış Secde İzleri/miz!

MUHAMMED Allah'ın Elçisi'dir; ve [sadakatle] o'nun yanında olanlar, bütün hakikat inkarcılarına karşı kararlı ve tavizsiz, [ama] birbirlerine karşı merhamet doludurlar. Onların [namazda] eğilerek (ve) yere kapanarak Allah'ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün: onların işaretleri, yüzlerindeki secde izleridir. Şu, onların hem Tevrat'taki ve hem de İncil'deki temsîlleridir: [onlar] filiz veren bir tohum gibi[dirler], sonra Allah o (filizi) güçlendirir ki sağlam şekilde büyüsün ve [sonunda] kökü üzerinde dimdik dursun ve üreticileri sevindirsin… [Allah böylece müminleri sağlam ve dayanıklı/dirençli kılar] ki onlar aracılığıyla hakikat inkarcılarını şaşırtsın. [Ama] onlardan inanıp doğru ve yararlı işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükafat vaad etmiştir. Fetih 29/Medeni

Sucûd (“secde etme/yere kapanma”) masdar-ismi, burada, inancın kalben ifasını temsil ederken, secde “izleri”, imanın inananların hayat tarzındaki ve hatta dış görünüşündeki yansımasını gösterir. “Yüz” insan kişiliğinin en anlamlı parçası olduğundan, Kur’an'da çoğu kez kişinin “tüm benliği” anlamında kullanılmıştır.


...


Hayatımızda olması gereken pek çok erdem, nasıl ki yaşantımıza renk verme, yön verme gibi pek çok açıdan sönük bir hal almışsa, zaaflarımızın baskın gölgeleri altında imanımız gereği yaşantımıza geçirmemiz gereken ilahi kaideler de bu durumdan nasiplerini almaktalar.

Yukarıda paylaştığım ayet de secde izlerinden bahsediyor. Bu izlere dair tefekkür etmeden evvel belki de ''secde''nin ''ne''liği üzerine akıl teri dökmeliyiz. Müminler için secde Rabbe, dolayısıya, O'nun kaidelerine boyun eğmeye, sakındırdıklarından uzak durmaya ve hayırla ilerlemeye çalıştığımız bu yoldan bizi men etmeye azmeden iç ve dış unsurlara karşı kıyam etmeyi gerektiriyor. Secde, aynı zamanda bir tavır alıştır. Secde ettiğimizden gayrı, O'nun emirleriyle çelişen tüm davetkar yahut tehditkar dayatmalara karşı eş zamanlı bir kıyamı da içinde barındırır.

Tıpkı; ''Allah'tan başka ilah yoktur!'' şahitliğimizde olduğu gibi O'dan başka var sayılan ilahları/güçleri reddetmemiz, boyun eğmememiz gibi, tüm secdelerimiz de bu boyun eğişle beraber bir kıyamı bünyesinde barındırır. Secdelerimizin hakkını vermemize basamak olan bu kıyam/lar; bazen kullara ve sistemlere bazen de kendi nefsimize olabilmektedir. Bu hali hakkıyla yaşantımıza taşıyamadığımızda; açıktan Allah'a secde ederken bir başka açıdan, aslında kıyamlarımızı da Rabbe karşı yaparken bulabiliyoruz kendimizi.

Hayat sergüzeştimiz, yani imtihan sürecimizde Allah'a secde ediyor olmamız; halimizde, yaşantımızda, tercihlerimizde, haliyle bazı izler, farkındalıklar ve fedakarlıklar gerektiriyor. Lakin insanoğlu bunu göze alamadığında, secdelerinin izlerini, hayatını sarıp sarmalayan iman dallarını, filizlerini budamaya başlıyor. İnanların pek çoğu bedel ödemekten geri durdukları için, sosyal yaşamda secde izlerini saklayıp azınlık psikolojisini aratmaz bir ezikliğe bürünüyorlar.

Oysa Allah, ''müminler'' diye tasvir ettiği güruhun; secde izlerinden tanındığına vurgu yapıyor. Bu durumda; bizler de hayatta gerçekten bu secde izlerimizle tanınanlardan mıyız, diye sormalıyız kendimize. Çocukken, ayette geçen ''secde izleri''nin gerçekten namazda yaptığımız secdelerden mütevellit bir iz/nasır olduğunu zannetmekteydim. Namazın çehremize ve ahvalimize kattığı bereketini yadsımamakla birlikte acizane tefekkürüm bu ifadenin daha çok Allah'a boynu eğişimizin hayatımıza yansıması ve kimliğimizin bu secdelerimiz üzerinden tanınmasına dalalet ettiğidir. Tesettür de bu secde izlerinden biri. Ve bu izin sorumluluğunu üzerinde taşımaya çalışanlardan pek çoğu bunun bedellerini ödüyor sosyal yaşamda. Tüm bu şahit olunanlara rağmen kalplerimizi evirip çeviren Allah'a hamd olsun ki bu fikirhane vesilesiyle tanıştığım kıymetli arkadaşım Mine B. bu secde izini bundan böyle üzerinde taşımaya karar vermiş durumda. Kendisine bu yazı vesilesiyle tebriklerimi ve dualarımı gönderiyorum. Hiç şüphesiz ki bu izler sadece tesettürle sınırlı değil. Bu izi taşımayan lakin çok erdemli secde izlerini benliğinde barındıran kardeşlerimiz de vardır. Lakin hep daha güzeline talip olmaya çalışanlar olarak, duamız; bu izler arasında tercih yapmak durumunda kalmamamızdır.

İçinde yaşadığımız sistemlerin de ayrı ayrı dinleri ve dinlerine göre ritüelleri, şeriatları var. Ve tıpkı Firavun'un, büyücülerin iman etmesine verdiği, ''Benden izin almadan iman edersiniz, ha!'' tepkisini kendi kural/şeriatlarından farklı düşenlere vermekteler. Zira her farklılık, dikatatör bir zihniyet için kendi gücüne karşı bir tehdit mahiyetini taşımakta. Dindar olabilirsiniz lakin yine de onların izni ve müsadeleri çerçevesinde! Allah bile bizi tek tipleştirmemişken ve bunu bizden de istemiyorken, sistemler kendi zaafları ve rant hırsları, gücü tekellerine alma tutkuları yüzden insanları tek tipleştirmeye azmediyorlar.

İslam tasavvurumuz öyle zedelenmiş ki; secde izlerimizi İslam'ın 5 şartıyla sınırlandırır olmuşuz. Bu yüzden secdelerimizin niteliğini Kur'ani bir sağlamaya tabi tutmamız gerekiyor. Oysa anne babaya üf bile dememek, zalimin karşısında durmak, hak yememek de, adaletle hükmetmek de Kuran'da yer alan tüm ilahi kaideler gibi İslam'ın şartıdır. Ahlak bu secde izlerinin belki de en büyüğü. Bu kadiler iman edip ilahi sorumluluk dairesine giren herkesi bağlar niteliktedir.

Aksi şekilde hareket eden çarpık tasavvur; inananlar taklitten öte tahkiki bir imana sahip olana dek düzelmeyecektir. Ne zaman ki müslümanlar Ehl-i Kitabın yaptığı gibi din adamlarına iman etmek yerine; secde ettikleri Rab'in her inananı biricik olarak muhatap alıp indirdiği Kuran'a eğilir tefekkürlerini derinleştirirlerse, o vakit kavramlarımız hak ettikleri anlamlara hicret edeceklerdir ve secdelerimizin de kıyamlarımızın da hakkını vermemiz kolaylaşacaktır.

''...sonra Allah o (filizi) güçlendirir ki sağlam şekilde büyüsün ve [sonunda] kökü üzerinde dimdik dursun ve üreticileri sevindirsin… [Allah böylece müminleri sağlam ve dayanıklı/dirençli kılar] ki onlar aracılığıyla hakikat inkarcılarını şaşırtsın. [Ama] onlardan inanıp doğru ve yararlı işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükafat vaad etmiştir.'' Fetih 29


Meryem Rabia Taşbilek
http://www.dilsizmutercim.blogcu.com/
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

chamdali

New member
Katılım
28 Nis 2006
Mesajlar
647
Tepkime puanı
123
Puanları
0
İşte bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın normal neticesi...

Birkere İslamın 5 şartı diye bir şey yoktur. İslam'ın 5 esası vardır.Demek birşey idda ederken, sağlam deliller ve bilgiye dayanmak gerekir.

Selam Duha,

Yazarın İslamın 5 şartı diye bir iddiası olmadığını sanırım farketmişsindir. Yazar toplumda varolan bir iddiayı eleştirmektedir. "İslamın 5 şartı yoktur 5 esası vardır" cümlesi senin düşünceni yansıtıyor olabilir. Ancak içinde yaşadığımız toplumda öğretilen din anlayışında İslamın 5 şartı vardır. Yazarın eleştirisi de bu yönde benim anladığım.

Selam.
 

chamdali

New member
Katılım
28 Nis 2006
Mesajlar
647
Tepkime puanı
123
Puanları
0
Aleyküm selam.

Yazıların sadece başını okuyarak cevap vermenin normal sonucu. Olur öyle şeyler.

Yani, ben yazar böyle bir iddiada bulunmuş demedim. İslamın beş şartı diyenlere bakarak eleştirenlere cehaletini belirtmişim. Buna "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak" adını vermişim.

Elbette bilgisiz bir adam "İslamın beş şartı" diyor diye "İslam'ın beş esasını" eleştirmek ve boş olduğunu iddia etmek traji-komiktir.

Selam,

Maksadım boş tartışma değil. Ancak ilk cümleniz önyargı/itham içeriyor. Muhatabınızı sadece yazıların başını okuyarak cevap yazmakla itham ediyorsunuz. Ben de sizin için öyle düşünmeme rağmen bunu ifade etmekten hicap duymuştum.

Ayrıca tanımadığınız birinin bilgi sahibi olmadığını hemen keşfetmişsiniz. Keşke bu kişisel ithamları yapmadan eleştirilerinizi yapsaydınız. Sizden bunu beklerdim.

Son cümleniz gerçekten en esef verici olanı. Yazarı İslamın 5 esasını eleştirmekle itham ediyorsunuz. Değil İslamın 5 esasını birini bile eleştirmek ne anlama gelir, bildiğiniz sanıyorum ve cümlenizi dil sürçmesi olarak algılamak istiyorum. Eleştirilen şey ne İslam ne de onun esaslarından biridir. Eleştirilen şey din algısıdır.

Selam.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İslamın beş şartı, Hz. Peygamber'in (sav) hadisinde belirtilen beş temel ibadet demektir.

Resulullah (sav) şöyle buyurur:
"İslâm, beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek; namaz kılmak; zekât vermek, Kâ'be'yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak"
(Buhârî, İmân, 1, 2; Müslîm, İmân, 19, 22; Tirmizi, İmân, 3; Nesâî, İmân, 13).



Bu terimin anlamı, bu beş temel farzı yapmanın insanı bir çok fenalıktan uzak tutacağı gibi diğer farzlara da yaklaştıracağıdır. Anlam budur. Bununla beraber chamdali nin astığı yazı da bence gayet anlamlıdır.



 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Tamam sen söyledin bize kafi. Biz yazının kötü olduğunu söylemiş değiliz. Dikkat etsen sadece bir kısmı alıntıladım. O alıntıladığım kısımda ehl-i sünnete vuruluyor. Gerçi senin için ehl-i sünnet ne anlam ifade ediyor bilmiyorum, ama ben ehl-i sünneti savunmak için bin ruhumu feda ederim.

Ayrıca Peygamber Efendimiz 5 şart dememiştir. Beş esas demiştir.

Esas kelimesinin içinde gerçi şart manası vardır, ama 5 esas yerinde beş şart demek çok çok eksiktir.

Yani, Peygamberimiz 5 esas değilde beş şart demiş olsa idi yazar kısmen haklı olacaktı. Ama öyle olmadığı için alıntıladığım yerde tamamen hatalıdır. Bilgisizce bir fikirdir.

Ne çok canın var :) Bini ehli sünnete, bini üstadın yoluna, bini...

Rasgele...
 
Üst Alt