Bunun için İslam büyükleri nasihata, dini öğretmeye çok önem verirlerdi. Çünkü, dinimizin temeli, imanı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir.
Nasihat edilmez, din öğretilmezse, İslamiyet yıkılır, yok olur.
“Kendinizi ve aile efradınızı Cehennem ateşinden koruyun!” (Tahrim 6)
“İçinizde, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir cemaat bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i İmran 104)
“Nasihat et, çünkü nasihat, müminlere elbette fayda verir.” (Zariyat 55)
Adamın biri, Hasan Basrî hazretlerine, “Bana nasihat ediniz!” demiş. O da demiş ki: “Kardeşim, her nerede olursan ol,
Birisi, Ömer bin Abdülaziz’e : “Bana nasihat ediniz!” demiş. O, buyurmuş ki : “İyi kimselerle oturup kalktığı halde hiçbir fayda sağlamayanlardan veya, günahkârları kınadığı halde kendisi günahlardan sakınmayanlardan olma! Açıkta şeytana lânet edib de gizlide ona itâat edenlerden de olma sakın!”
Yine adamın biri, Fudayl bin İyâd hazretlerine gelmiş: “Bana nasihat ediniz!” demiş. Fudayl de “Baban sağ mı?” diye sormuş. Adamın “Öldü!” cevabını vermesi üzerine Fudayl: “Haydi beni terkedin. İyi bilin ki, babasını elleri ile kabre koyduktan sonra başkalarının nasihatına muhtaç olan bir kimseye, hiçbir nasihat fayda vermez!”
Adamın biri, İsâ aleyhisselâm'a : “Bana öğüt veriniz.” demiş. O da şu mukabelede bulunmuş : “Siz, size verilen öğütlerden daha ne zaman faydalanacaksınız? Doğrusu, öğüt verenleri haylice yordunuz.”
Mehmet Oruç
alıntı