Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Namaz

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بســـم الله الرحمن الرحيم


Kur'an-ı Kerim'in ve Kur'an'da ifadesini bulan Rabbanî eğitim metodunun esrarını izleyen kimse, beşer ruhunun derinliklerine nüfuz eden psikolojik bir takım harikalarla karşılaşacaktır. Örneğin savaş ortamında namaz kılma emri, bu tür harikalardandır.

" (Askerlerinin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman (askerlerden) bir grup silahlarını da yanlarına alarak seninle beraber namaza kalksınlar. Secde ettikten sonra ise onlar arkanızda (yerlerini) alsınlar ve namaz kılmamış olan İkinci grup da gelip seninle beraber namaz kılsınlar. (Bu arada) dikkat kesilip silahlarını da yanlarında bulundursunlar. (Çünkü) kafirler, silah ve eşyanızdan gafil kalasınız diye temenni ederler. Ta ki üzerinize bir anda ve toplu olarak hücum edebilsinler. Yağmurdan dolayı bir zarar görecekseniz veya hastaysanız silahlarınızı bırakmanızda bir sakınca yoktur. Ama dikkati (tedbiri) elden bırakmayınız. Allah, muhakkak ki kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır." (en-Nisa: 102)

Bu, imanî ölçünün apaçık ve tabiî bir özelliğidir. Namaz, hiç kuşkusuz savaşın silahlarından biridir. Hatta silahın kendisidir. (En büyük silah..)

Rabbani bir metodun doğrultusunda Kur'anî eğitimden geçen bu insanlar (Sahabe-i kiram), tüm silahlardan üstün olan bu silahla düşman karşısına çıkıyorlardı. Tam anlamı ve layıkı veçhiyle tanıdıkları bir tek İlah'a imanları sayesinde galebe çalıyorlardı. Çünkü Rablerinin savaşta yanı başlarında olduğunu hissediyorlardı. Sonra onlar, uğrunda savaştıkları hedef açısından da üstünlük sağlamışlardı. Çünkü bu hedefin, her şeyden daha yüce olduğunu biliyorlardı. Onların bir diğer üstünlüğü ise, kainat, hayat ve insanî yapılarına bakış açılarıydı. İşte namaz, tüm bu üstünlüklerin sembolüydü. Bunları hatırda tutmaktı, bundan dolayı da namaz, savaşın silahıydı. Hatta silahın kendisiydi.

"Allah'tan, sabır ve namazla yardım dileyiniz. Ve hiç şüphesiz (namaz), huşu duyanlardan başkasına ağır gelir. (Huşu duyanlar ise) Rablerine kavuşacaklarına ve Rablerine döneceklerine inanan kimselerdir." (el-Bakara: 45)

Süre uzayıp çalışma şartları zorlaşırsa sabrın zayıflaması veya elde bir azık ve destek bulunmuyorsa tümden tükenmesi mümkündür. Bundan dolayı Yüce Allah namazı da sabrın hemen yanında zikretmiştir. Namaz her an hazır bulunan bir yardımcı ve kalbi besleyen bir azık...

Sabrın etrafını çevreleyen, eriyip tükenmeyen ve sabırla beraber rıza, güler yüzlülük. huzur, güven ve inanç veren bir destek..

Fani ve sınırlı olan insanın en büyük kuvvetle ilişki halinde bulunması zorunludur. Sınırlı gücünün bittiği anlarda, açık veya gizli beşeri güçlerin karşısında yıldığı sıralarda medet dilenmesi gereken İlahî kudret...

Şehvet ve arzuların baskısıyla yol istikametini izlemenin zorlaştırdığı, şiddet yöntemlerini kullanan tağutî fesad güçleriyle savaşmanın ağırlaştığı ve yolun uzadığı sıralarda başvurulması gereken kudret., ömür güneşi batıp takatten düşmek üzereyken, yani bunca zorluk fani bir ömre sığdırılırken (hala) bir yere varılmadığı, bir şey kazanılmadığı görülünce yardıma gelen büyük güç...

Hayır! sönük ve ölgünken, ufukta hiç bir ışık ve hiç bir yol işareti gözükmezken batılın her gün biraz daha güçlenip büyüdüğü görülürken başvurulan bir güçtür namaz. Evet namazın asıl değeri böyle anlarda ortaya çıkar. Çünkü namaz; fani insanla ölümsüz kudreti birbirine doğrudan doğruya bağlayan bir bağdır. Yalnızlık çeken fıtratın, verimi asla düşmeyen kaynakla buluşma zamanıdır. Bir seçkin buluşma anıdır. Yeten, doyuran ve fışkıran bir hazinenin anahtarıdır. Küçücük dünyevi çemberden çıkıp büyük kainat realitesine yöneliştir. Kısaca namaz; ruh ve canlılıktır. Şiddetli sıcakta sığınılan bir gölgedir. Yorgun ve üzüntülü kalbe huzur veren şefkatli bir dokunuştur. Bundan dolayı Allah'ın Resulü (s.a.v) sıkıntılı anlarda;

"Kalk ey Bilal, bizi (namazla) rahatlat" diyordu. (Ebû Davud - Sünen 4/298)

Ve O (s.a.v) bir şeyden dolayı üzülünce namaz kılmayı çoğaltıyordu. Rabbiyle buluşmasını fazlalaştırıyordu.

İslâmi metod, ibadete dayanan bir metoddur. Bu metodta ibadetin ayrı bir yeri ve hikmetleri vardır. Bu sıraların en belirgini, ibadetlerin yol azığı, ruh desteği ve gönül ferahlığı oluşudur. Yükümlülüğün bulunduğu bir yerde kalbin aranan anahtarıdır ibadet. Bu anahtar bulunacak ki; görevler samimiyet, kolaylık ve tatlılıkla yapılabilsin. Yüce Allah, ile. Muhammed (s.a.v)'i zorluk dolu büyük iş için görevlendirdiği zaman kendisine şöyle buyuruyordu:

"Ey örtüye bürünen! Geceleyin namaza kalk (geceyi namazla geçir.) Az bir vakit dışında. (Yani) ya gecenin yarısını, ya yarıdan birazını, ya da yarıdan biraz çoğunu namazla ve Kur'an'ı ağır ağır okumakla (geçirir. Çünkü) sana ağır bir söz (Kur'an) vahyedecegiz." (el-Müzzemmil: 1-5)

Gece namazı ve Kur'an'ın ağır ağır okunması bir hazırlıktır. Zor bir görevin, ağır bir yükün ve büyük buyrukların hazırlığıdır. Gönül ferahlatan, ilişkiyi güçlendiren, işi kolaylaştıran, aydınlık saçan, rahatlık, huzur, sevgi ve ilgi dağıtan bir ibadettir bu.

Gece kalkışı, İlahî terbiyenin garantili yöntemleriyle büyük göreve hazırlık yapmaktır. Gece namazının en uzun süresi; gecenin yarısından çoğunu veya gecenin üçte ikisini namazla geçirmektir. En azı ise gecenin üçte biri boyunca kalkmaktır. En büyük davetçi Hz. Muhammed (s.a.v)'in geceleyin namaza ve Kur'an okumaya kalkışı böyleydi.

"Geceleyin namaza kalk; az bir vakit dışında. (Yani) ya gecenin yarısını, ya yarıdan birazını, ya da yarıdan biraz çoğunu namazla ve Kur'an'ı ağır ağır okumakla (geçir.)"

Geceleyin insanlar uykudayken kalkmak...

Günlük hayatın uğraş ve uğultusundan kurtulup Yüce Allah la bağlantı kurmak...

İlahi feyiz ve nurdan yararlanmak...

İlahi feyizle başbaşa kalıp ünsiyet peyda etmek...

Ortalığın sükunetle kaplı olduğu bir sırada ağır ağır Kur'an okumak...

Mele-i a'lâ'dan hemen o anda iniyormuş gibi, tüm kainat -beşerî lafız ve İfadeleri kullanılmadan - o anda dinliyormuş gibi okumak...

Ve vahyin aydınlığını,anlamını ve ifadelerini gecenin ıssızlığı içinde karşılamak...

İşte tüm bunlar, birer azıktır. Sorumluluğu ağır olan sözü (vahyi), paha biçilmez yükü ve gerek Hz. Peygamber (s.a.v)'i, gerekse her kuşaktan kendisini izleyen davetçileri İnekleyen ağır yükü taşımaya yardım eden bir azık...

Zorlu ve uzun yolda kalbe aydınlık veren, şeytanın vesvesesinden ve aydınlığın düşmanı karanlıklar ortamından koruyan bir destek...

Bu kalbi yaratan Allah, hiç şüphesiz onun tüm girinti-çıkıntılarını ve kendisini meşgul edebilecek her şeyi de bilmektedir. Kalbin (düşüncenin) en çok hangi zamanlarda duyarlı, açık ve hazırlıklı olduğunu, en çok nelerden etkilendiğini de bilmektedir. Diyor ki Yüce Allah:

"Uyku sonrası gece kalkışının tesiri, daha çok ve sözü ardama açısından da daha elverişlidir." (el-Müzzemmil: 6)

Bu ayet diyor ki: Uyku sonrası gece kalkışı, vücudu daha çok zorlar ve hayır getirme açısından daha çok sebat verir.

Nitekim (selef müfessirlerinden) Mücahidin bu ayete getirdiği yorum budur.

Gündüzün bunca yorucu işlerinden sonra uyku bastırıp dururken, çekici yatağı bırakıp gece namazına kalkmak, muhakkak ki ağırdır. Ne var ki bu kalkış, ruhi egemenliğin ilanı, Allah'ın davetine İcabet ve İlahi zikirle ünsiyet peyda ediş demektir. Bundan dolayı böyle bir sırada sözün tesiri kat kat fazladır. Çünkü bu esnada yapılan zikrin tadı, kılınan namazdan duyulan huşu ve kalkış, gündüzün namaz ve zikrinden elde edilemeyen bir ünsiyet, bir huzur, bir nur ve bir incelik vermektedir kalbe.

Bu bakımdan maddi hazırlığın yanında ruhi hazırlığın da bulunması gerekir. İkisinin bir arada bulunması, hem fertler, hem de cemaatler için bir zarurettir. Gün olur ki mü'minler, fitnenin yayılıp, tağutların azdıkça azdığı, toplumun kokuştuğu bir sırada kendilerini cahili toplumdan kovulmuş bir halde bulurlar. İşte İlahi destek, böylesine dönemlerde yol istikametinden ayrılmamak için gereklidir. Çünkü böylesine zor durumlarda güç ve destek verecek bir azığın bulunması gerekiyor.

"Gündüzün baş ve sonunda ve gecenin gündüze yakın vaktinde namaz kıl" (Hud 114)

"Ahiret azabından sakınıp Rabbinin rahmetini umarak gece saatlerinde itaat eden ve secde ederek namaza duran kimseyle (isyan eden kimse bir olur mu?) De ki: 'Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?' Ancak akıl sahibi olanlar öğütten yararlanır." (ez-Zümer: 9)

Bu, yolu uzun olan bir davadır. Uzunca ibadet etmeyi,teheccûde kalkmayı ve Allah'a dua etmeyi isteyen bir davadır. Yüce Allah, mü'min kullarını bu vasıllarla tanıtmaktadır:

"(O mü'minler), korku ve umutla Rablerine dua ederek yanlan (vücutları) yataktan uzaklaşan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan harcayan kimselerdir." (es-Secde:16)

Bu ayet-i kerime, gece vaktinde vücutları dinlenmeye,rahatlığa ve tatlı bir uykuya davet eden yatakların çağrısını dinlemeyen mü'min kimseleri tanıtmaktadır. İştah çeken yatağın çağrısına olanca gücüyle direnen mü'minleri...

Çünkü bu insanların, tatlı uykuya ve yumuşak yatağa değişmedikleri başka bir işleri vardır. Rabbine ibadet etme meşguliyetleri vardır. Rablerinin huzurunda bulunmakla, korku ve umut arasındaki bir haşyet içinde Rablerine yönelmekle meşgüldurlar. Rablerinden destek ve azık dilemekle meşgüldurlar.

"(inkarcıların) sözleri yüzünden göğsünün daraldığını yemin olsun ki biliyoruz. Sen Rabbinin hamdiyle tesbih edip secde edenlerden ol Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et" (el-Hicr: 97-99)

" (Ey Resulüm!) Geceleyin sana ek bir farz olarak (Kur'an okuyup) namaz kıl Olur ki (muhakkak ki), Rabbin seni övülen bir makama yükseltir." (el-İsra; 79)

Eğer en seçkin ve en mükemmel insan olan Hz. Peygamber (s.a.v) namaz ve teheccûdle emrolunmuşsa, başkalarının ise buna ne kadar muhtaç olduğunu varın siz düşünün!...

Derecelerine göre kendilerine verilecek makama kavuşmaları için bu ibadetlere ne kadar muhtaçtırlar! İşte yol budur. Ve işte yolun azığı budur.
 
Z

zeynep_hearty

Guest
namaz,hayatın gereğinden fazla dünyevileşmesine karşı lınmış ilahi bir önlemdir ve bu anlamıyla muazzam bir lutuftur...dünyadaki insanı zaman iğnesiyle her gün beş yerinden ahirete diken göksel dikiştir..yeryüzündeki her eğiliş zelalet getirirken hak katındaki eğiliş te müthiş bir azamet sözkonusudur... hadisi şeriflerde namaz müminin silahıdır ifadesiyle karşılaşmıştım lakin bu açıdan tasavvur etmemiştim muazzam ve çok yerinde paylaşım için rabbim kez kere razı olsun ...selam ve dua ile...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Allah razı olsun sinang kardeşim...namaza başka açıdan da bakmamızı sağladınız..

selametle...
 
Üst Alt