Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mutluluk Tasavvuf İslam TASAVVUF FARZ' DIR

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

tahsiye72

New member
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
52
bugün dünyanın dörtbir köşesinde insanlar, İslâmın beş şartı ile amel ediyorlar. Ve ibadetlerinin yeterli olduğundan eminler. İslâmiyet ise onların yaptıklarından çok daha fazlasını gerektirmektedir.

Acaba gerçekten durum böyle midir?

Bu sualin cevabı Kur’ân-ı Kerim’dedir. Peygamber Efendimiz S.A.V, ve sahabenin yaşadıkları hayat İslâmîyetti. Onların yaşadıkları hayat Kur’ân-ı Kerim’in bütününe ittiba etmek idi. (Al-i imran -119) Kur’ân-ı Kerim’in bütünü bizdeki üç emaneti de ihtiva etmektedir.
Ruh
Fizik vücut (Ceset vech)
Nefs

Allah sadece fizik vücudumuza değil, nefsimize de, ruhumuza da emirler vermiştir.

Ve önemli olan bu emanetlerin bu emirlere, bu farzlara Allah’ın davetine uygun olarak Allah’a teslimidir. Kişinin son teslim edeceği vücut olan nefsini de Allah’a teslim ederek irşada ulaşmasıdır (Bakara-186). Ve bu bir farzdır. Bu farz emri bu gün bütün kutsal kitaplarda bulmak mümkündür. Teslim âyetleri bütün kutsal kitaplarda aynen muhafaza edilmiştir (Şura-47).
Peygamber Efendimiz S.A.V. ve bütün sahabe önce ruhlarını, sonra fizik vücutlarını Allah’a teslim etmişlerdi. (Al-i İmran 20) Daha sonra da irşada ulaşmışlardır. Nefslerini de Allah’ a teslim etmişlerdi. (Hucurat-7)

Demek ki üç emaneti de onlar Allah’a teslim etmişlerdi.
...Ve gerçek anlamda İslâm olmuşlardı.


İslâm kelimesinin ilk anlamı teslimdir. Ancak Allah’a üç emaneti de teslim edebilen kişi İslâm olmak şerefine erer. Bu teslim ise, ben Allah’a teslim oldum demekle oluşmaz. Şartları vardır.
İslâm kelimesinin ikinci anlamı ise, sulh ve sükûn ve saadettir. Bu sonsuz saadete Yüce Rabbimiz “Hazzül Aziym” adını veriyor (En büyük haz, sonsuz haz, sonsuz saadet.) (Fussilet-35).
“Allah’a teslim olmanın (İslâm olmanın) şartları vardır “ demiştik. Bu şartlar birincil (Alt seviye) ve ikincil (Üst seviye) şartlardır.

Birincil şartlar şunlardır :
1. Nefsin tezkiyesi.
2. Ruhun Allah’a ulaşması (Hidayet)
3. Fizik cesedin Allah’a kul olması.

İkinci (üst seviye) şartlar şunlardır :
1. Ruhun Allah’a teslimi.
2. Fizik cesedin Allah’a teslimi.
3. Nefsin Allah’a teslimi.

A-BİRİNCİL ŞARTLARIN
YERİNE GETİRİLMESİ

Önce Allah’a ezelde verdiğimiz üç cesedimize ait yeminin (Misaki selase) yerine getirilmesi gerekmektedir.
1. Ruhumuz Allah’a dünya hayatında mülâki olmaya yemin etmiştir (Rad-20, 21) (MİSAK).
2. Fizik vücudumuz Allah’a kul olacağına, şeytana kul olmayacağına dair yemin etmiştir (Yasin-60,61) (AHD).
3. Nefsimiz tezkiye olacağına dair Allah’a yemin etmiştir (Şems-9 ve Müddesir-38,39,40) (YEMİN).
Bu üç yeminin yerine getirilmesi konusunda Yüce Rabbimiz farzları oluşturan emirler vermiştir.
1. Yüce Rabbimiz ruhumuzun Allah’a dünya hayatını yaşarken ulaşmasını 11 defa farz kılmıştır.
1. Zümer-54 7. Şura-47
2. Fecr-28 8. Müzemmil-8
3. Rum-31 9. Rad-21
4. Zariyat-50 10. Yunus-25
5. Lokman-15 11. Maide 7
6. En’am-152
2. Rabbimiz fizik vücudumuzun Allah’a kul olmasını 3 âyetle farz kılmıştır (Bakara-21, En’am 152, Maide 105).
3. Nefsimizin tezkiye olmasını yine 3 âyetle farz kılmıştır (Maide-105, Fecr-27, 28, En’am 152).
Bu yeminlerin yerine getirilmesi 21 basamakta gerçekleşir.
1. Olayların yaşanması.
2. İnsanların olayları değerlendirmesi.
3. Allah’a dünya hayatında mülâki olmayı dilemek.
4. Allah’ın rahiym esmasıyla tecellisi.
5. Allah’ın hicab-ı mestureyi kaldırması.
6. Allah’ın kulaklardaki vakrayı kaldırması.
7. Allah’ın kalplerdeki ekinneti kaldırması. Sonuç olarak kişi âmenû olur.
Kur’ân-ı Kerim’de kim âmenû olursa onun Sırat-ı Müstakıym’e ulaşacağı ifade buyrulmaktadır. (Hac-54)
Yukarıdaki 7 basamak sonunda kulun iç dünyasında nefse karşı bir “mukaddes ittifak” kurulur.
8. Kim bu 7 kademeyi başarı ile tamamlamışsa Allah onun kalbine ulaşır (Tegabün-11).
9. Şeytana dönük yaratılmış nefsimizin kalbini Allah kendisine döndürür. Kalbimizin Allah’a dönüşü ise cennete ulaşmanın (Kaf-32) ve Allah’a ulaşmanın (Rad-28) ön şartıdır.
10. Bu safhada Allahû Tealâ nefsimizin göğsünü şerhederek, yararak teslimlere açar (En’am-125). Göğsümüzden kalbimize bir yol açar ki zikir yaptığımız zaman Allah’tan gelen rahmet, fazl ve salâvât nefsimizin kalbine ulaşabilsin.
11. Allah’ın göğsümüzü yararak açtığı bu yoldan rahmet, fazl ve salâvât (Allah’ın nurları) kalbimize ulaşmaya başlar (Zümer-22).
12. Böylece kalbimize zikir yaptıkça ulaşan rahmet (nur) kalbimizde huşû oluşturur (Hadid-16).
13. Huşû sahibi olunca kıldığımız hacet namazı üzerine Allah’u Zülcelal Hz. bize mutlaka mürşidimizi gösterir (Bakara-45). Çünkü Allah’tan istediğimiz istianenin (Fatiha-5) cevabını almak yetkisine “huşû” ya ulaşmışızdır.
14. Allah’ın gösterdiği mürşide ulaşıp önünde tövbe ederiz (Furkan-70,71).
Ancak bu noktadan itibaren Allah’a verdiğimiz yeminlerimizi (misaklerimizi) yerine getirmek için nefs tezkiyesi, ruhun Allah’a ulaşması ve vechin Allah’a kul olması konularında faaliyete başlarız. Allah’ın gösterdiği mürşide ulaştığımız ve önünde diz çökerek tövbe ettiğimiz zaman (Furkan-70) başımızın üstünde devrin imamının ruhu oluşur (Mümin 15 ve Mücadele-22). Bu ruh, bizim ruhumuzu dergâhına götürerek ona bir rahle hediye eder.Ve ruhumuz Allah’a doğru yola çıkar (Nebe-39). Allah’a ulaşmak ve Allah’ın rızasını kazanmak için yola çıkan bu müridin tövbe ettiği gün kalbine îmân yazılır (Mücadele-22). Ve mürid mü’min olur (Furkan-70 ve Hucurat-14). Mü’min olunca kalbinin üzerindeki mühür (zikir yapıldığı süre içinde Allah’ın rahmeti bu kalbe ulaştığı için) kalbin içine itilir ve şeytandan gelen füccurun, (Şems-8) karanlıkların, zulmetin, kalbe girmesine mani olur (Bakara-257). Bu mühür Allah’ın rahmetinin kalbimize ulaşacağı kapıyı (rahmet kapısını) mühürlü, kapalı tutuyordu (Casiye-23). Şimdi üzerine îmân yazıldığı için, zikir yaptığımız zaman bu mühür kapıdan ayrıldığı cihetle, kapıdan içeriye zikir süresince rahmet, fazl ve salâvât dolar ve kalbimizi nurlandırır (Bakara-257). Kalbimizdeki karanlıkları temizler, pislikleri, zulmeti temizler.
Böylece salih ameller, nefsimizin kalbini ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi başlar (Furkan-70). Ve ruhumuz Allah’a doğru yola çıkar.
Mürşidimizin Allah’ın emirlerini bize tebliğ etmesine paralel olarak, bu emirlerin tatbikatı, nefsimizi yedi kademede tezkiye etmemizi sağlar. Emmare (Yusuf-53), Levvame (Kıyame-2), Mülhime (Şems-8), Mutmainne (Fecr-27,
Rad-28), Radiye (Fecr 28) Mardiye (Fecr 28), Tezkiye (Fatır-18). Bu 7 kademede nefsimiz tezkiye olur. Ruhumuz da her tezkiye kademesinde Sırat-ı Müstakiym üzerinde bir gök katı yükselir ve yedi gök katını (Talâk-12) birbirine bağlayan yedi tariki (Mü’minun-17) Sırat-ı Müstakiym’i aşarak Allah’a geri döner, ulaşır (En’am-87, 88 ve Fatır-18). Ruh hidayete erer, Allah’a ulaşır (Al-i İmran-73, En’am-71, Bakara-120).
Nefsimizin tezkiyesi ile beraber ruhumuz da Allah’a ulaşır ve Allah’u Tealâ Hz. bizi kulluğuna kabul eder. Ve cennete girmeye hak kazanırız (Fecr-27, 28, 29, 30). Böylece birincil seviye şartlar tamamlanır.

1. Nefsimiz tezkiye olmuştur (Fecr-27, 28, Fatır-18).
2. Ruhumuz Allah’a ulaşmıştır (Fecr-28, Fatır-18).
3. Allah’u Zülcelâl Hz. bizi kulluğuna kabul etmiştir (Fecr-29).

Bütün sahabe bu şartları yerine getirmiştir (Zümer-17, 18). Böylece cennete girmeye hak kazanırız. (Fecr-30). Birincil seviye şartların yerine getirilmesi, nefsin tezkiyesi, ruhun vuslatı ve cesedin Allah’a kul olmasına dair emirlerin yerine getirilmesi bizi veli kılar ve cenneti sağlar. Ama dünya saadetini, “Hazzül Aziym’i” sağlamaz, İslâm olmamızı sağlamaz. Ancak ikincil (Üst seviye) şartları yerine getirebilirsek, Allah’a teslim olabilirsek, o zaman irşad oluruz, İslâm oluruz ve sonsuz saadete ulaşırız.

B-İKİNCİL (ÜST SEVİYE) ŞARTLARIN YERİNE GETİRİLMESİ

Allah’u Zülcelâl Hz. irşada kadar ulaşan bir davette bulunmuş ve bu davetine icabeti emretmiştir (Bakara-186 Şura-47).
İrşad olmak ancak nefsimizin kalbinin tezyin edilmesiyle, çirkinliklerinin (afetlerinin) güzele çevrilerek süslenmesiyle (ruhun hasletlerinin nefsimizin afetlerinin yerini alması ile) mümkündür (Hucurat-7).
Nefsimizin kalbindeki karanlıklar, nefsimizin afetlerini; aydınlıklar ise ruhumuzun hasletlerini temsil eder. Daimî zikre ulaşarak Allah’tan gelen rahmetle kalbimizin sadece rahmetten, aydınlıktan, nurdan ibaret olması hali, kalbimizin müzeyyen olması, tezyin edilmiş olması halidir. Bu hale ulaşmış veliye tam aydınlığa, nura kavuşmuş anlamına gelen “İrşad olmuş” diyoruz.
Öyleyse nefsin bütün afetlerinin yok olduğu, yerine ruhun bütün hasletlerinin yerleştiği tam aydınlık bir kalbe sahip olan nefste muhtevayı bozan bütün karanlıklar (afetler) yok olmuş ve sadece faziletler kalmıştır. O nefs artık saf ve halis olmuştur. Böyle bir nefs ise artık Allah’a teslim olmuş ve muhlis olmuştur (Beyyine-5). İşte bu kademe bu sebeple ihlâs kademesi adını alır. Ve nefsimizin de Allah’a teslim edildiğini, üçüncü ve son emanetin de Allah’a teslim edildiğini gösterir. Sahabenin bu merhalelerden geçtiklerini, irşad olduklarını, böylece üç teslimi de tamamladıklarını görüyoruz. Allah 3 vücudumuzun da Allah’a teslimini ve böylece İslâm olmamızı emretmiştir (Zümer -54, Nisa-58, Bakara-208). Ve sahabe 3 vücutlarını da Allah’a teslim etmişlerdir.
1. Ruhlarını (Zümer-18, Ali İmran-20)
2. Vechlerini (Fizik vücutlarını) (Ali İmran-20)
3. Nefslerini (3 vücutlarını da) (Bakara-136) Allah’a teslim etmişlerdi.
Bütün dinlerin mensupları bilirler ki Allah’ın kutsal kitaplarını açıklamakla görevli Allah’ın bütün peygamberleri ve onlara tâbî olanlar, hep Allah’a 3 vücutlarıyla teslim olarak Allah’ın en büyük mükâfatlarına sahip olmuşlardır.

TASAVVUF NEDİR? İSLÂM NEDİR?

Aslında “Tasavvuf” kelimesinin zahirdeki belirtilere bakarak, sufa sahipleri (Ehli sufa) kelimesinden mi, yoksa Peygamber Efendimiz S.A.V. devrinde sof (yün) elbiseler giyildiği için, sof kelimesinden mi geldiği hiç mi hiç önemli değil. Ama çok önemli görülen şeyler var:
1. Tasavvuf Kur’ân-ı Kerim’in bütünü ile amel etmektir. Kur’ân-ı Kerim’in sadece fizik vücudumuzu alâkadar eden âyetleri ile değil, nefsimizi ve ruhumuzu vazifeli kılan âyetleri ile de amel etmektir.
2. Tasavvuf, Peygamber Efendimiz S.A.V. ve sahâbenin yaşadıklarını yaşamaktır. Gelmiş geçmiş bütün peygamberler ve onlara tâbî olanların da yaşadıkları hayat da tasavvuftu.
3. Tasavvuf, Allah’ın bize tevdi ettiği 3 emaneti de (Ruh, Fizik vücut ve Nefs) Allah’a teslim etmektir. İrşad’a ulaşmaktır. Bu ise İslâm olmaktır.
İslâm kelimesinin ilk muhtevası tek Allah’a inanmak, ikinci muhtevası teslim, üçüncü muhtevası ise sulh ve sükûndur. Kim İslâm olmak şerefine ulaşmışsa, o kişi üç açıdan sonsuz saadete erişmiş olur.
1. İç âlemde, ruhun bütün hasletleri nefse geçtiği için sulh ve sukûna ulaşılmıştır. Çünkü artık nefs ve ruh arasında çatışma yoktur.
2. Dış âlemdekilerle sulh ve sukûna ulaşılmıştır. Çünkü nefsin afetleri artık yoktur ki diğer insanlarla anlaşmazlıklar olsun.
3. Allah’u Tealâ Hz. ile en iyi ilişki kurulmuştur. Yüce Rabbimizin her emri yerine getirilmekte ve her nehyinden kaçınılmaktadır. Artık nefsin sahip olduğu faziletler (yani ruhun hasletleri) emirleri yapmaya büyük arzu duymakta, nehiyleri (yasakları) ise hiç işlememektedir. Çünkü nefsteki yasakları talep eden afetlerin hepsi yok olmuştur.
Görülüyor ki İslâm bir sonsuz saadetin (Fussilet-35), hazzül aziymin oluşması için ulaşılması gereken bir merhaledir.
Allah insanlardan başka yarattığı her şeyi insan için yarattığı cihetle (Casiye-13) en çok insanı sevmektedir. En çok sevdiği mahlûkunun mutlu olmasını istemesi ise tam olarak yerli yerine oturmaktadır. İşte bu sebeple Allah, insanın irşada ulaşmasını emretmektedir (Bakara-186, Şura-47). Çünkü ancak irşada ulaşan kişi İslâma ulaşmıştır, ve de sonsuz mutluluğa ulaşmıştır. İnsan-ı Kâmil olmanın son aşamasına varmıştır. Saadet açısından insan-ı kâmil olmuştur. Velâyetin kademeleri olan ,
1. Fenâ (Ruhun Allah’a teslimi)
2. Bekâ
3. Zühd
4. Teslim (Vechin, fizik vücudun teslimi, muhsin olmak)
5. Ulûl Elbab
6. İhlâs kademeleri tamamlanmıştır.
İnsan-ı kâmil olmanın ikinci ve asıl muhtevası “İrşad edebilme” yeteneğidir. Bu yetenek, insanın kendisinde mevcut olduğu kanaatinde olması ile mevcut olmaz. “Mürşid” olabilmek, ihlâs’a ulaştıktan sonra, Tövbe-i Nasuh’a (Tahrim-8) Allah’u Zülcelâl Hz. tarafından davet edilmek ve yüce Rabbimiz tarafından salâha ulaştığının tebliğ edilmesi ile gerçekleşir. Ve gönül gözü açık olanlar onun başının üzerindeki nuru görürler (Tahrim-8).
Unutulmamalıdır ki daha hikmetin ilk kademesi olan “Ulûl Elbab” (Lübb-ün sahibi olmak) kademesinden başlayarak son üç kademede (daimî zikir) “zikri daim” asıldır (Al-i İmran-190,191). Salâhta ise “zikri külli” (vücudun bütün azalarının Allah’ı zikri) esastır.
7. Böylece salâh kademesi (7. kademe) oluşur. Salâh’ın son üç kademesinden ilk ikisinde, iradenin Allah’a bağlanması ve ref edilmesi yaşanır. Salâhın son kademesinde ise Allah her devirde sadece bir kişiyi tasarrufu altına alır.
Görülüyor ki sadece fizik cesedimize ait vazifelerin değil, nefsimize ait ve ruhumuza ait vazifelerin de ifa edilmesi farz kılınmıştır. Bu ise Allah ile kul arasındaki ilişkiler açısından kitabın bütününe tâbi olmaktır (Al-i İmran-119). Bu açıdan kitabın bütününe tâbî olmak Kur’ân-ı Kerim’in bütününe tâbî olmaktır. İslâm olmak ise, gördük ki ancak Kur’ân-ı Kerim’in bütününe tâbî olmakla gerçekleşebiliyor.
Kitabın bütününe tâbî olmak ruhun, fizik vücudun ve nefsin, bize verilen 3 emanetin de Allah’a teslim edilmesidir. Bu 3 emanetin, Allah’a teslimi işlemi ise Tasavvuftur. Peygamber Efendimiz ve sahabenin ulaştıkları merhaledir ve yaşadıkları hayattır, İslâm şerefine ermektir. Tasavvuf ; Allah’a teslim olmak, İslâm’ı, Kur’ândaki İslâm’ı yaşamaktır. Tasavvuf, İslâm’ın hayata geçirilmesidir.
Öyleyse İslâm = Tasavvuftur.
Madem ki Allah irşadı farz kılmıştır (Bakara-186 ve Şura-47); İrşad 3 cesedin de Allah’a teslimidir, İslâm olmaktır, tasavvuftur.
Teslim farzdır.
İslâm farzdır.
Öyleyse Tasavvuf farzdır.

TASAVVUF FARZDIR


Demek ki Tasavvuf zamanımızda yeterli görülen İslâmın zaruri 5 şartının ötesinde birçok fantaziyi de gerektiren lüzumsuz bir faaliyet değil, İslâmın ta kendisidir.

İslâmın 5 şartı ise hiç kimseyi kurtarmaya yetmez.
İslâmın 5 şartı yapılması emredilenlerin sadece küçük bir bölümüdür.
Ayrıca hiçkimse farzların bir kısmını yok saymak yetkisinde değildir.

Bu gün hercümerc içinde bulunan dünya insanının mutluluğa ulaşması ise ancak Tasavvuf ile Kur’ândaki İslamı yaşamakla mümkün olacaktır.

Allah’ın bütün insanların kalbinde nurunu tamamlayacağı günlere ulaşmamız temennisi ile (Saf-8) bu kitabı dikkat nazarlarınıza sunarken, Yüce Rabbimize, bize bu hizmeti nasip kılmasından dolayı sonsuz şükür ve hamd ederiz.
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
museylemenin muridide gelmis.

bu şahıs ayakta bevleder ondan sonra namaz kılar
sünnete uymaz uyarsa mazallah dinden çıkar
Allah a tek başına ulaşır peygamberden üstündür (HAŞA)
Miracı red eder neden etmesinki peygamberi gördükleri zaman kaçacak delik ararlardı şimdi ise onun bıraktığı yoldan gidenlerden korkuyorlar
hemen küfre sapıyorlar

Cuma namazını kılmazlar çünkü kendi dinlerinde cumaya gitmek mazallah insanı dinden çıkarır

Cemaatle namaz kılmazlar camiye gitmezler çünkü isminden anlaşıldığına göre bunlar şarapçıdır yani abdulşarap :D
 

abd el wahhab

New member
Katılım
22 Ocak 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
bu şahıs ayakta bevleder ondan sonra namaz kılar
sünnete uymaz uyarsa mazallah dinden çıkar
Allah a tek başına ulaşır peygamberden üstündür (HAŞA)
Miracı red eder neden etmesinki peygamberi gördükleri zaman kaçacak delik ararlardı şimdi ise onun bıraktığı yoldan gidenlerden korkuyorlar
hemen küfre sapıyorlar

Cuma namazını kılmazlar çünkü kendi dinlerinde cumaya gitmek mazallah insanı dinden çıkarır

Cemaatle namaz kılmazlar camiye gitmezler çünkü isminden anlaşıldığına göre bunlar şarapçıdır yani abdulşarap :D

IFTIRA ATMA.ALLAHTAN KORK.
SUNNETI INKAR ETMEM.MIRACIDA INKAR ETMEM.
ALLAH IFTIRALARININ CEZASINI VERECEK.

SENIN OZELLIKLERIN
ALLAHA DEGIL SEYHLERINE DUA EDER.
ALLAHA DEGIL SEYHLERINE RABITA YAPAR.
KURANA DEGIL SEYHLERININ KITABINA UYAR.
ALLAHI BIRLEYENLERE SAPIK DER.
PEYGAMBER ALEYHISSELAMI SEVERIM DER AMA ONA ITAAT EMEZ.
 

abd el wahhab

New member
Katılım
22 Ocak 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
557- Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kabrin kireçlenmesini, üzerine bina yapılmasını, üzerine oturulmasını, üzerine yazı yazılmasını ve ayakla basılmasını yasakladı.” (K.S. 5470 C.15 S.285 Akçağ, alıntıları: Müslim, Cenâiz 94, (970); Ebû Dâvud, Cenâiz 76,(3225,3226); Tirmizi, Cenâiz 58,(1052); Nesâi, Cenâiz 96,(4,86,88). )
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
IFTIRA ATMA.ALLAHTAN KORK.
SUNNETI INKAR ETMEM.MIRACIDA INKAR ETMEM.
ALLAH IFTIRALARININ CEZASINI VERECEK.

SENIN OZELLIKLERIN
ALLAHA DEGIL SEYHLERINE DUA EDER.
ALLAHA DEGIL SEYHLERINE RABITA YAPAR.
KURANA DEGIL SEYHLERININ KITABINA UYAR.
ALLAHI BIRLEYENLERE SAPIK DER.
PEYGAMBER ALEYHISSELAMI SEVERIM DER AMA ONA ITAAT EMEZ.

İbrahim Tatlıses büyüğümüzün sözüne benzedi sanırım. :D
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
557- Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kabrin kireçlenmesini, üzerine bina yapılmasını, üzerine oturulmasını, üzerine yazı yazılmasını ve ayakla basılmasını yasakladı.” (K.S. 5470 C.15 S.285 Akçağ, alıntıları: Müslim, Cenâiz 94, (970); Ebû Dâvud, Cenâiz 76,(3225,3226); Tirmizi, Cenâiz 58,(1052); Nesâi, Cenâiz 96,(4,86,88). )


Doğru kardeş. Afedersin, bir hayvan bile ölüsüne ve mezarına saygı gösteriyor. Demek ki bizde saygı göstermeliyiz.
 

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
amaç sadece "tartışmak"...o da eğlence olsun diye...o yüzden...bu zevki tattırmamak en iyisi sanırım...

yorumsuz;)
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
efkarlar dağılmış,işbirlği zaten yok,hased,fesad,fitne almış başını yürümüş,bu ümmet HZ. Muhammed sav.ümmeti olmasa gerek.
 

tahsiye72

New member
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
52
...

...

21/ENBİYA-73: Ve onları, emrimizle hidayete erdiren (ölmeden önce ruhları Allah’a ulaştıran) imamlar kıldık. Ve onlara, hayırlar işlemeyi, namaz kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kul oldular.

32/SECDE-24:
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

Ayette dikkat çeken nokta imamların Allahın emriyle tayin edilmesi gerektiği ve bu imamların Allahtan emir alabilen olmaları.imamların evliyaullahtan en büyüğü ise Mehdi as.'dır.

ve bu imamların görevi hidayete erdirmektir.

Allah dostu - esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü, sayın hocam. Nasılsınız, müsaitseniz biraz sohbet edebilirmiyiz.
Din görevlisi - Tabi buyurun, nedir konu?
İçerideki vatandaşta sohbete tanık olmaktadır…
Allah dostu - sayın hocam sizinle görüşmek istediğimiz konu, günümüzde yaşanan İslam dini.. Bizler tasavvufda olan Kuranı Kerimde ki 7 safha ve 4 teslimi yerine getirmeye gayret eden ve sahabe gibi yaşamaya çalışan, ve çok mutlu olan kullarız..Bu mutluluğumuzu sizlerlede paylaşmak istiyoruz…
İblis hemen devreye girer, ama ne yazık ki din görevlisi kendi düşündüğünü zanneder…
İblis … Şuna bak, ne saçmalıyor bu ya.. Bana dinimi mi öğretmeye çalışıyor..
Din görevlisi - ne anlatmak istiyorsun açık konuş.
Allah dostu - Sayın hocam sizinde bildiğiniz gibi günümüzde yaşanan ve yalnızca islamın 5 şartı üzerine kurulan Din uygulaması, hiç kimseyi mutlu edememektedir. Peygamber efendimiz den sonra H.Z Osman döneminde yaşanan fitne kıvılcımları, H.Z Ali döneminde iyice yoğunlaşmış ve iblisin de devreye girmesiyle İslamın özünden insanlar zaman içerisinde uzaklaştırılmış ve iblisin birçok insanı kullanmasıyla insanlara unutturulmuştur. Yani Kuranı Kerimde üzerimize defalarca farz kılınan, İslamın temeli olan, olmaz sa olmazı olan, imanın başlangıcı olan, ölmeden evvel ruhumuzu Allaha ulaştırmayı dilemek ve zikir… işte bunlar unutturulmuştur. Ülkemizde dahil olmak üzere insanların yüzde doksandan fazlası cehenneme doğru yol alıyor, bu insanları uyarmamız lazım…

İblis … saçmalamaya başladı..

Din görevlisi - eee

Vatandaş pek bir şey anlamasada konuşulanları dinlemeye devam etmektedir..

Allah dostu - Sayın hocam Kuranı Kerimde Allahü Teala üzerimize Allaha ulaşmayı dilemeyi bunu samimi olarak kalpten istemeyi üzerimize 12 defa farz kılmış, Allaha ulaşmayı dilemeyenlerin, Rum süresinin 31. ayetine göre şirkte olduğunu, takva sahibi olmadığını, mümin olmadığını, yunus süresinin 7. ve 8. ayetlerine göre Allahın ayetlerinden gafil oldukları ve gidecekleri yerin cehennem olduğunu belirtiyor. Ayrıca Rad süresinin 27. atetine göre hidayette olmadıklarını dalalette olduklarını, Yunus süresinin 45. ayetine göre hüsranda olduklarını, bakara süresinin 6 ve 7. ayetlerine göre küfürde olduklarını Bakara süresinin 257. ayetine göre tagutun yani insan ve cin şeytanların dostu olduğunu, Zümer süresinin 17. ayetine göre tagutun kulu oldukları, ve kehf süresinin 105. ayetine göre amellerinin boşa gideceğini Allahü Teala bildiriyor. Dolayısıyla bir kimsenin yalnızca Allaha inanması ve İslamın 5 şartını yerine getirmesi onu cehennemden kesinlikle kurtaramıyor. Velhasıl kelimei şehadet getirmek kişiyi kesinlikle mümin yapmıyor kişi Allaha ruhunu ulaştırmayı dilediği anda mümin oluyor ve mürşidine tabi olduğu an kalbine iman yazılarak imanı artan bir mümin oluyor. Bu İslamın temelidir. temel olmadan bina ne kadar ayakta kalabilir?

İblis … ooo bu adam uçmuş ya..

Din görevlisi - ee sonra.. dinliyorum..

Allah dostu - Sayın hocam, Allahu teala yalnızca insana kendi ruhundan üfürmüştür. Bu ruhun bir emanet olduğunu ve onu Dünya hayatında ona geri ulaştırmakla vazifeli olduğumuzu, ve bu şekilde hidayete ereceğimizi belirtiyor..işte, bizlerde bu ruhumuzu Allaha ualştırmayı kalben dilememiz gerekiyor bu şekilde hidayete ereceğimizi belirtiyor Kuranı Kerimde, Günümüzde piyasada olan 22 çeşit Kuranı Kerim mealinde hidayetin karşısına doğru yol yazılmıştır.

İblis … ulan bir sürüde işim var, nerden çıktı bu adam.

Din görevlisi - Kardeşim hidayet doğru yoldur zaten..

Allah dostu - Sayın hocam ben şimdi buradan E5 karayoluna çıksam sağ taraf beni Ankaraya sol taraf beni İstanbula götürür, yani her yol bir yere mutlaka ulaştırır. Hidayet doğru yol ise nereye ulaştırır ?..Allahü Teala Ali imran 73 te …Gul innel hüda hüdallah …buyuruyor..deki, muhakka ki hidayet Allaha ulaşmaktır. Bakara 120 de ve Kehf 17 de bunu tekrarlıyor.

İblis … ulan sen kimsin ki bana vaaz veriyorsun…zaten doğru dürüst Arapça da okuyamıyorsun, tecvid sıfır...

Din görevlisi – Kardeşim ruh çıkınca insan hemen ölür öyle şey olurmu hiç ? ben bu ilme yıllarımı verdim. Hayatım Kuran kurslarında , imam hatiplerde, ilahiyat fakültelerinde geçti. Birçok ünlü alimlerden büyük hocalardan ders aldım. Ve hiç biri senin bu söylediklerini söylemedi, yani beni bırak, onlar bilmiyorda sen mi biliyorsun ? Zaten tecvidin yok manaları karıştırıyorsun, dinine sahip çıkman güzel bir şey ama, her şeyi ehline bırakmak lazım..

Vatandaş … Helal olsun hocam ağzının payını verdin…her önüne gelen bir şeyler anlatıyor, burada koskoca alim var. ilahiyat fakültesini bitirmiş hemde profesörlüğe doğru gidiyor. Ondan iyimi bilcen…

İblis - Anlattıkları doğru olsaydı zaten, senin baban onun babası ataların yapardı, size de anlatırlardı. Adama bak yeni kanun çıkartıyor.

Allah dostu - Sayın hocam bunları ben değil Allahü Teala Kuranda bildiriyor… ve Kuranın 7 safhasının hepsinide sahabe yaşamış..Önce Allaha ulaşmayı dilemişler Zümer süresinin 17. ayeti ne göre..sonra mürşidlerine yani Peygamber efendimize tabi olmuşlar. Fetih süresinin 10. ayetinde Allahu teala buyuruyorki..Onlar sana tabi oldukları zaman Allaha tabi oldular onların elinin üzerinde Allahın eli vardı… diye buyuruyor. 3. safhada ruhlarını Allaha ulaştırıp hidayete ermişler, Zümer süresinin 18. ayetine göre. Daha sonra fizik vucutlarını Allaha teslim etmişler Al-i imran süresinin 20. ayetine göre daha sonra nefs lerini de Allaha teslim etmişler bakara süresinin 139. ayetine göre, Hucurat süresinin 7. ayetine göre irşad a ulaşmışlar ve son olarakda Al-i imran süresinin 102. ayetine göre iradelerinide Allaha teslim etmişler…
İşte bizde onların yolundan gidiyoruz onları takip ediyoruz, çok mutlu ve huzurluyuz…ama insanlar bunları bilmiyor, sizler din görevlisi olarak vebal altındasınız. İnsanlara bunları anlatıp onları uyarmanız lazım…

Vatandaş … adam bişeyler anlatıyor ama tuhaf şeyler, hangi mezheb ten acaba.

İblis … hoop hoop …haddini aşma ..

Din görevlisi - Güzel kardeşim bunları kimden öğrendiğini bilmiyorum ama Kuranı hiç kimse tam olarak anlayamaz, o yüzden tefsirler yazılıyor bizler ancak ordan açıklamasını öğrenebiliriz onca tefsir okudum ama bunlar yazmıyor..bilmem anlatabildim mi?

Vatandaş … adam hep ayetlerden konuşuyor, ya doğruysa ?

İblis … yok canım sende…hocan koskoca bir alim..

Allah dostu - Sayın hocam Allahü teala buyuruyor ki… bu kitabı biz indirdik onun açıklamasıda bize aittir….yani Alahın izin ve yetki vermediği hiç kimse elbette Kuranı açıklayamaz..çünkü Kuranı Kerimde iki çeşit ayet var, Al-i imran süresinin 7. ayetine göre 1- muhkemat manası açık olan ayetler. 2- müteşabih manası kapalı olan ayetler..ve bu manası kapalı olan ayetleri yalnızca ulul elbab tezekkür eder diyor…

Din görevlisi - Bab kapı demek tir. Kapılarmı açıklıyor yani , Olurmu öyle şey yaaa.
Allah dostu - sayın hocam bab değil, ulul elbab yani lüblerin sahipleri lübler ise Allahın sır hazineleridir. Ulul elbab ın kim olduğunu Allahü teala Al-i imran süresinin 191. ayetinde açıklıyor.
O (ulul elbab) ki (lüblerin, Allahın sır hazinelerinin sahipleri) onlar ayakta iken, otururken, ve yan üstü yatarken (hep) Allahı zikrederler.
Diye buyuruyor.. yani bir insanın 24 saat Allahın adını Allah, Allah diye zikretmesi daimi zikirde olmasıdır. O yüzden Allahü teala Enbiya süresinin 7. ayetinde …Bilmiyorsanız zikir ehline (daimi zikrin sahiplerine) sorun… diye buyuruyor…

İblis … Buda amma uzattı ha.. bir sürü işim var,….. acaba maaşları bankaya yatırdılar mı?..
Din görevlisi - peki onlar kimden öğreniyor muş…?

Allah dostu - tabiki Allahtan…Allahü teala vahiyle açıklıyor..

İblis … ooo…….. ulan bunun beyni sulanmış gerçekten…

Din görevlisi - yahu kardeşim Allah yalnızca peygamberlere vahyeder..sen ne demek istiyorsun..

Allah dostu - sayın hocam Allahü Teala h.z meryeme , H.Z Musanın annesine vahyetmiş, onlarda peygambermiy di? Yetmez havarilere vahyettiğini, söylüyor, yetmez Şura süresinin 51. ayetinde Allahın hiçbir beşerle karşılıklı konuşması olmamıştır ancak vahiyle..diye buyuruyor..yetmez…Yunus süresinin 2. ayetinde aranızdan bir adama onları uyarması için vahyetmemiz acayip mi geldi …diye buyuruyor..yetmez Araf süresinin 175. ayetinde sonradan şeytana tabi olacak sıradan bir adama bile vahyediyor, ayrıca ona ayet indirdiğini belirtiyor..yetmez..Abdülkadir Geylani, Yunus Emre, Mevlana , Ahmet Yesevi, Eşref Rumi H.z Alahtan vahiy aldıklarını ve Allahın zatını kalp gözüyle gördüklerini belirtiyorlar....son nebi olan peygamber efendimizden sonra elbette kıyamete kadar bir nebi yani peygamber gelmeyecektir..ama Allahü teala kıyamete kadar ard arda veli resul lerini göndereceğini açıklamaktadır..insanları hidayete erdirsinler diye..

İblis … şimdi anlaşıldı, bu herif gerçekten çıldırmış, ne konuştuğunu bilmiyor…

Din görevlisi - kardeşim sen ne söylediğinin farkındamısın ?

Allah dostu - elbette sayın hocam..Resul kavramı piyasa daki meallerde yanlış bir şekilde açıklanmaktadır..her resul ün karşısına peygamber yazılmıştır..Kuranı Kerim de peygamber kelimesinin karşılığı nebi dir..Peygamber kelimesi fars çadan dilimize girmiştir..örneğin..h.z İsa ile Peygamber efendimiz H.Z Muhammed S.A.V arasında 6oo yıllık bir zaman söz konusudur..peki bu zaman içerisinde insanları kim hidayete erdirecek..elbette veli resuller..Allahü Teala Peygamberlerin arasının kesildiği bir fetret döneminde size ap açık anlatan bir Resulumüz geldi diye Kuranı Kerimde bizlere ap açık bildiriyor..Müminun süresinin 44. ayetinde Resullerimizi ard arda gönderdik diye buyuruyor Allahü teala. yetmez..İbrahim süresinin 4. ayetinde ..hiçbir resulümüz yoktur ki onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. yani şu anda bile Dünyanın her yerinde her kavmin içinde bir veli yani evliya resul bulunmaktadır..onları kendi dilleriyle konuşup hidayete erdirmek için..
Bugün Kenyada , kanada da , Avusturalya da yada Meksikada bir veli Resul bulunmaktadır. Yani Dünyanın her yerinde..çünkü Allahü teala biz bir Resul göndermedikçe azap edici olmadık diye buyuruyor..

İblis … bu herif kesin bir tarikattan ama hangisi anlayamadım..iyice beynini yıkamışlar..

Din görevlisi - kardeşim Resuller peygamberlerdir..dolayısıyla Peygamber efendimiz den sonra bir Resul ün gelmesi imkansızdır..Kuranda böyle bir şey yok..

Vatandaş … ya bu adam bayağı bişeyler biliyor ama yanlış yolda, kesin bir tarikata kaptırmış kendini,..

Allah dostu – sayın hocam Allahü Teala Al-i imran süresinin 81. ayetinde ulul azm peygamberleri olan H.Z Nuh tan H.Z İbrahimden,H.Z Musa dan, H.Z İsa dan ve Peygamber efendimizden misak alıyor, ve buyuruyorki ..And olsun ki size kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunanı tasdik eden Resul gelince ona mutlaka iman edecek, ve ona mutlaka yardım edeceksiniz..diyerek onlardan kesin söz alıyor..

Din görevlisi - kardeşim o resul Peygamberimiz zaten..

Allah dostu - hayır hocam orada Peygamber efendimiz de zaten var.. ayetin devamı azhab süresinin 7. ayetinde devam ediyor.. o zamanki nebilerden misakini almıştık ve senden de almıştık..diye bururuyor…
Yetmez..Duhan süresinin 10 ila 14. ayetlerinde peygamber efendimize buyuruyor ki..gök yüzünün dumanla kaplanacağı günü gözetle , yani geleceğe bak diyor..bütün insanları saracak elim bir azaptır..yani bir fitne dumanının dünyayı saracağını söylüyor.. onlar Rabbimiz diyecekler.. bu azabı bizden kaldır çünkü biz müminleriz diyecekler, muhakkak ki onlar öğüt almazlar, onlara and olsunki apaçık bir resul geldi, sonra ondan yüz çevirdiler ve (şeytan tarafından) öğretilmiş, deli dediler…. hocam bunları ben değil Allahü Teala Kuranı Kerimde bildiriyor..demek ki veli Resullerin geleceği kesin, değil mi hocam?

İblis … şuraya bak, ayetleri ne hale getiriyor..din size kaldıysa yandık…

Din görevlisi - sen hangi cemaat densin?

Allah dostu - sayın hocam bizler Mehdi a.s ın nacizhane talebeleriyiz..dinimizi bizlerde çok iyi bildiğimizi zannediyorduk ama yanılmışız, hiç bir şey bilmiyormuşuz..bizler bu ilmi efendimizden Mehdi a.s dan öğrendik..ve Rabbimize ne kadar hamd etsek şükretsek azdır.. sayın hocam, sizden tek ricam bu ayetleri inceleyin.. o zaman sizde şaşırıp kalacaksınız ..bizler gibi, hayretlere düşeceksiniz…

Vatandaş … aaa Mehdi ne zaman geldi ya…bu adam gerçekten üşütmüş..Mehdi gelcek de bizim haberimiz olmayacak ha..

Din görevlisi - kimmiş o ??? adı nedir..???

Allah dostu - efendimiz İskender Ali MİHR.. Nur tv vasıtası ile tüm Dünya ya hiç kimsenin açıklayamadığı Kuranı kerimi açıklamaktadır..

İblis - aaa o sahte peygamber mi? Ha ha ha ha…

Din görevlisi - yapma be kardeşim git işine yahu..kendini Peygamber ilan eden kişi değil mi ?
Allah dostu - haşa..yapmayın hocam siz onun ağzından öyle bir şey duydunuz mu ? o hiçbir zaman böyle bir şey söylemedi söyleyemez..insanların attığı iftiralara kanıp yorum yapmanız çok yanlış değil mi..? o ,nebi yani peygamber değil Mehdi resul yani veli, evliya Resul ondan önceki said nursi h.z gibi Allahın evliyası..ve bu zamanın devrin imamı…Allahü Teala Peygamber efendimiz den sonra veli Resullerin için den bir tane devrin imamı seçer.. peygamber efendimizin vekili olarak..samimiyseniz eğer, hacet namazını kılıp Allaha sorun.

İblis - ulan cahil biri olsam benide yoldan çıkartacak, hey Allahım ne günlere kaldık..

Din görevlisi - tamam kardeşim tamam, bu kadar yeter,, işim var . çıkacağım.. Allah hidayet versin,,,ama siz yanlış yoldasınız..tövbe edin..eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz..
Allah dostu - hayır hocam eski köyün unutulan eski adetini size aktarmaya çalışıyorum…peygamber efendimiz ve sahabenin yaşadığı hanif yani gerçek islamı anlatmaya çalışıyorum..günümüzde İslamı yaşadığını zannedenler, neden hep geri kalmış ülkeler, mutsuz ve perişan bir vaziyetteler? Allahü Teala Kuranı Kerimde Allahın adnı zikretmeyi en büyük ibadet olarak Ankebut süresinin 45. ayetinde açıklıyor, Kuran ı Kerim okumaktanda , namaz kılmaktanda büyük olduğunu belirtiyor, ama ne 32 farz da nede 54 farzda zikir yer almıyor,, zikir olmaz sa nefs tezkiye olmaz…ne olur hocam olaya tarafsız gözle bir bakın,..
 

tahsiye72

New member
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
52
...

...

Vatandaş … adama bak ya neredeyse yalvaracak..doğru olabilir mi?

İblis … bunlar kesin saf insanları kandırarak onlardan para götürmeye çalışıyor..yazık ..

Din görevlisi - tamam kardeşim tamam. Ben artık çıkıyorum son sözüm sana Allah hidayet versin..kendini ateşe atma…!!!

İblis … nasılda ağzının payını verdim ama..

Allah dostu - peki sayın hocam kızmaya gerek yok ,,benim tek amacım sizlere unutulan Allahın hakikatlerini anlatıp uyarmak..gerisine karışamam, eğer size yanlış bir şey konuştuysam ve sizi kırdıysam Allahın huzurunda sizden af diliyorum..beni affedin..

İblis - hele şükür be…. şöyle imana gel..

Din görevlisi - tamam kardeşim.. tamam..

Bu sözden sonra Allah dostu odadan çıkar, ve kalbi yaralı bir vaziyette, oradan ayrılır.. içerideki vatandaş hemen Din görevlisinin yanına gelerek sorar..
Vatandaş - hocam bu hangi tarikat tandı? pek anlayamadım…

Din görevlisi - ya bırak be kardeşim, önüne gelen hocalık yapıyor. Bunun beynini tamamen yıkamışlar, artık bunu kurtarmak çok zor, yazık ya tamamen şirke düşmüş..

Vatandaş - haklısınız hocam.. bunların yüzünden insanlar kökten dinci oluyor.. en iyisi orta yol, etliye sütlüye fazla karışmamak lazım değil mi hocam?
Din görevlisi - tabi ya ..sen kelimei şahadet getir,namazını kıl orucunu tut zekatını ver, hacca git görevlerini yaptın mı tamam …Yüzlerce din alimi bilmiyor da sen mi biliyorsun be adam..hayret bişey ya..

Vatandaş - neyse hocam bende kalkayım artık sizinde işiniz var zaten, görüşmek üzere…

Din görevlisi - görüşürüz kardeşim Allah razı olsun..önümüzdeki Cuma vaazında filanca camideyiz.. beklerim…

Vatandaşta oradan ayrılır..ve aradan uzun zaman geçer, yılar ardı ardını kovalar,
Vatandaş artık hayatının son günlerini yaşamaktadır..
Ve bir gün yatağa düşer, ev halkı v.s başında toplanır..
Ne mutlu ona ki çok sevdiği büyük alimde yasin okumak için baş ucundadır..
Adam artık son nefesini vermek üzeredir, hocası başta olmak üzere evdekiler harıl harıl yasin okuyup dua etmektedirler…
Ve o an…..
Ölüm melekleri gelir…
Vatandaşın artık şalteri kapanmış ve bu Dünyada ki son nefesini vermiştir.. ve perdeler kalkmış karşısında ilk önce Allahü Tealayı görmüştür. Hakikatleri anladığı an,,Allaha yalvararak şöyle der.

Vatandaş - Affet ya Rabbi!!! affet, hakikatlerin böyle olduğunu bilmiyordum. Ne olur bir şans daha ver, hemen resulune tabi olup senin yoluna gireyim…
Allahü teala - Biz o şansı hiç kimseye vermedik…

Birden ölüm meleklerinin ona çok kızgın ve sert bakışıyla karşılaşır..
ve yüzü kararmaya başlar,

Vatandaş - durun durun !!! vurmayın ya!!! Niye vuruyorsunuz bana ..

Vatandaş bir taraftanda kendi cesedini görür, ve etrafıdakilerden yardım istemeye başlar…

Vatandaş - kurtarın beniii…kurtarın..hocam ..hocaaaammm.. yardım et..
Ama hiç kimse onu duymamaktadır..
Ölüm melekleri Allaha ait olan o mübarek ruhu Allaha geri ulaştırmak için yola çıkarlar, vatandaş ise nefsiyle beraber kabire girer,
Yaklaşık 40 gün kadar süren kabir azabından sonra nefsi berzah alemine gider..ve büyük günü beklemektedir.
Aradan kısa bir süre geçer, din görenlisi de hayatının son günlerine yaklaşmıştır…
Ve bir gün yatağa düşer,
Artık hayaller kurmaya başlar…
Din görevlisi… bana 4 tane huri yeter ya.. yok yok..acaba 6 tane daha alıp 10 tane olsunlarmı..?? o kadar olacak tabi ..hayatım Allah yolunda geçti , iyi ki din adamı olmuşum.. yoksa işim zor olabilirdi..çok şükür ya Rabbi, inşallah 7. kat cennet de Peygamber efendimizide görürüm, tabi canım hepsi orada zaten,, ne mutlu bana ya…çok şükür Allahım…

Din görevlisi bu düşüncelerle son nefesine yaklaşmaktadır…onun da başında din adamı arkadaşları dualar edip hatim indirmektedirler…
Ve o an gelir….
Ölüm melekleri gelir …
Melekler dehşetli bir şekilde sırtına vura vura canını alıp şalteri kapatırlar…ve perdeler kalkar oda herkes gibi ilk önce karşısında Allahü tealayı görür. Aynı şeyleri oda söyler…fakat geç kalmıştır…ve sonra
Din görevlisi karşısında çok kızgın ve sinirli melekler görmektedir..
Birden şoka girer..
Din görevlisi feryat etmektedir ama sesini oradakilere duyuramamaktadır, çocuklarına bağırır!!!

Din görevlisi - oğluuuum !! kurtarın beniiii, ne olur yetişin hocalarım, yetişiiin…

Ama onuda kimse duymamaktadır..oradakiler üzgün ve ağlamaklı bir şekilde cesedin başında ağlamaktadır..
Melekler onunda ruhun alıp Allaha geri ulaştırmak üzere yola çıkarlar..
Cenazeden sonra …yaklaşık 40 gün kabir azabın yaşayıp, berzah alemine gider nefsi..
Ve berzah aleminde belkide 1 saat oldu olmadı ..
Ve o büyük gün geldi çattı..

Sur a üfürüldü..
Kıyamet koptu..
Herkes kabirlerinden kalktı ve nefs leriyle birleşti..
Ve akın akın insanlar mahşer alanına dolmaya başladı..

Ve bir ses yankılandı …
Herkes imamlarının (mürşidlerinin) yanına gitsin..(isra-71)
Ortalık karma karışık , insanlar bağıra bağıra sağa sola koşturmaktadır…

Müminler, mürşidlerinin yanına gider,
Amel defterini sağından alan müminler sevine sevine giderken ..
Kafirler dehşet içinde, bağıra bağıra koşturmaktadır..
Ve bizim vatandaş da hıçkıra hıçkıra koşturmaktadır,aklından şöyle geçer..
Vatandaş … herkesi imamıyla çağırdılar..nerede yahu bizim mahallenin imamı, yok ben en iyisi bizim alimi bulayım o kesin cennetliktir,..
Yoksa bizim mahallenin imamını mı bulsam? Yok yok eniyisi bizim alimi bulmak..Sonunda karşısına çok güvendiği hocası olan alim çıkar..

Vatandaş - hocam.. hocam.. ne oldu size yüzünüz simsiyah..
Din görevlisi - sen önce kendine bak..
Vatandaş - hocam neler oluyor..birşey anlamıyorum..
Din görevlisi - ne bileyim ben yahu ..bende anlamıyorum…
Vatandaş - bizi cehenneme atacaklar, hocaaaam.
Din görevlisi - git başımdan lan , ben kendi derdimle uğraşıyorum..
Vatandaş din görevlisinin yakasına yapışır…
Vatandaş - yaktın ulan bizi yaktııııın…
Onlar boğuşurken.. cehennem bekçileri …onları tek tek toplayıp , bölük bölük cehennemin kapısının önüne götürürler..
Cennetliklerde oradadır ama onlar cehenneme yalnızca o gün içinde gezip görmek için girerler, ve aynı gün içinde enerji bedenleriyle uçarak cennetlerine girerken Allaha sonsuz hamd ve şükrederler..
Cehennem bekçileri onları cehennemin kapısında bekletirken her guruba ayrı ayrı sorarlar…

Zümer-71 Kafirler zümre zümre cehenneme sürülürler, kapılara geldikleri zaman kapılar açılır. Cehennem bekçileri onlara derler ki, size sizden (sizin aranızdan) olan Resuller gelmedi mi ki, size (üzerinize) Allahın ayetlerini okusun (anlatsın izah etsin) ve sizi bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın, ikaz etsin. (cehenneme girenler) dedilerki EVET (geldiler) ..fakat azap sözü kafirlerin üzerine hak oldu..
Ve cehennemin kapıları bir karış kadar kaldırılır…
Burunları yere sürte sürte cehennemden içeri ebediyen kalmak üzere girerler…..vatandaş ise bir çoğu gibi Allaha yalvarır,

Vatandaş - Cehennemde olanlar derler ki, Ya Rabbi muhakkak ki biz sadatlarımıza (dinde ileri gelenlere) ve küberamıza (büyüklerimize) iteat ettik. Ve böylece senin yolundan (sıratı müstakimden) saptık. Rabbimiz onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lanetle lanetle. (Azhab-67-6

Vatandaş - yazıklar olsun bana keşke onu dost edinmeseydim.(furkan28)
Vatandaş - Andolsun ki bana Kuran gelmişken o beni zikirden saptırdı.
Şeytan insanı yalnız bırakır. (furkan29)

Resul dedi ki ; Ya Rab! Kavmim Kuranı terk ettiler. (furkan 30)
Bu arada vatandaşın gözü bir alt kat cehenneme giden hocasına takılır..
İblis ise oradakilere şöyle der…

İblis - şeytan emir yerine getirildiği zaman şöyle dedi, muhakkak ki Allah size hak olanı vaad etti ve bende size vaad ettim. Fakat ben vaadimden döndüm. Ve ben sizin üzerinizde bir güce (sultanlığa, yaptırım gücüne) sahip değilim. Sadece sizi davet ettim, böylece siz bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi kınayın! Ve ben sizin yardımcınız değilim. Sizde benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben, sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkar ettim. Muhakkak ki zalimlere acı azap vardır……(İbrahim 22)

Sebe 21- Onun (iblisin) onlar üzerinde bir sultanlığı (nufuzu, tesiri) yoktu. Ahirete (hayatta iken ruhunu Allaha ulaştırmaya) inanan kişi ile ondan (Allaha ulaşmaktan) şüphe içinde olanları bilmemiz için (iblisle onları imtihan ettik) ve senin Rabbin her şeyi hıfzedendir. (koruyan,gözetendir).
__________________
MULK-8:(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Herbir grup oraya (cehenneme) atıldığında, cehennem bekçileri (vazifelileri) onlara: “Size nezir (ikaz edici, uyarıcı) gelmedi mi?” diye sorarlar.
MULK-9:(Cehenneme atılanlar) derler ki: "Evet, andolsun ki bize nezir geldi. Ama biz, onu yalanladık ve Allah, hiçbir şey indirmemiştir, dedik ve siz, büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik.”




__________________
MULK-9:
(Cehenneme atılanlar) derler ki: "Evet, andolsun ki bize nezir geldi. Ama biz, onu yalanladık ve Allah, hiçbir şey indirmemiştir, dedik ve siz, büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik.”

Mehdi kelimesi Kur'ân-ı Kerim'de “muhdet” kelimesiyle tarif edilmektedir. “Mehdi” veya “muhdet” kelimesi Arapça'da “hidayete ermiş”, “hidayete vesile olan” ve “hidayete erdiren” anlamında kullanılan bir kelimedir. Ve Rabbimiz tarafından Kur'ân-ı Kerim'de bu anlamda kullanılmıştır.

Bakalım Kur'ân-ı Kerim bu konuda neler söylemektedir:

1- Allah'ın Kendisine ulaştırdığı kişi mehdidir (muhteddir), hidayete ermiştir.

18/KEHF-17: Ve tereş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden).
Ve güneşin, doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah'ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah'a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz.


2- Hidayete vesile olan kavim resûlleri mehdidir (muhteddir).

36/YASİN-20: Ve şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi. “Ey kavmim, (size) gönderilmiş olan resûllere tâbî olun!” dedi.

36/YASİN-21:
(Tebliğlerine karşılık) sizden ücret istemeyen (bu) kişilere tâbî olun. Ve onlar, hidayete ermiş olanlardır.

3- Her kavimde, bütün zaman parçalarında Allahû Tealâ'nın tayin ettiği kavim resûlleri vardır.

16/NAHL-36: Ve andolsun ki; Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde bir resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). Allah'a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının da üzerine dalâlet hak oldu. (Resûllere tâbî olanlar hidayete erdi, tâbî olmayanların ise üzerine dalâlet hak oldu.) Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).

İsra Suresinin 15. âyet-i kerimesinde ise “Resûl göndermedikçe azap etmeyiz.” buyuruyor:

7/İSRA-15: Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer. Kim de dalâlette ise dalâlette olmak onun aleyhinedir. Nezir'in (uyaran Resûl'ün) nezrettiğini (ikazını, uyarısını) yerine getirmeyenlerin (bu sebeple günah yüklenenlerin) günahlarını başkaları yüklenmez. Bir resûl göndermedikçe (hiçbir kavme, hiç kimseye) azap etmeyiz.
Ve İbrâhîm Suresinin 4. âyet-i kerimesinde her resûl, Allah'ın âyetlerini o kavmin lisanı ile açıklıyor:

14/İBRÂHÎM-4: Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, hikmet sahibi'dir.

4- Her devirde hidayete erdiren devrin imamı mehdidir (muhteddir).

Allahû Tealâ, Musa (A.S)'ın kavminden hidayete erdiren bir topluluğun olduğunu A'raf Suresinin 159. âyet-i kerimesinde ifade ediyor:

7/A'RAF-159:Ve Musa (A.S)'ın kavminden bir ümmet vardır. Hakk'a hidayet ederler (hidayete ulaştırırlar).

Ve onunla (hak ile) adaletle hükmederler.

Yine Yüce Rabbimiz: “Yarattıklarımızdan bir topluluk var ki onlar hidayete erdirirler.” diye buyuruyor A'raf Suresinin 181. âyet-i kerimesinde:

7/A'RAF-181: Ve yarattıklarımızdan bir ümmet vardır ki Hakk'a (Allah'a) ulaştırırlar ve onunla adaleti (sağlarlar)

Öyleyse her dönemde mutlaka hidayete vesile olan ve hidayete erdiren kişileri Allahû Tealâ Kendisi tayin ediyor. Hidayet, farz ve farz olan hidayetin gerçekleşmesi babında, hidayete vesile olan, hidayete erdiren, Allah'ın irşada memur ve mezun kıldığı kişileri Allah tayin ediyor. Yüce Rabbimiz, Bakara Suresinin 38. âyet-i kerimesinde diyor ki:

2/BAKARA-38: Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size hidayet gelecektir. O zaman kim o hidayetçiye tâbî olursa, artık onların üzerine bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar.”

“Benden size hidayetçim gelecek. Kim o hidayetçime tâbî olursa onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.” buyuruyor. Taha Suresinin 123. âyet-i kerimesinde de diyor ki:

20/TAHA-123: (Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size hidayet gelecek. O zaman kim hidayetçime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.”
Aynı şekilde gelecek hidayetçiye, tâbî olanların dalâlette kalmayacağı ve şâkîlerden olamayacağını buyuruyor.

Allahû Tealâ, Kur'ân-ı Kerim'de insanları Allah'ın emriyle hidayete erdiren imamlardan bahsetmektedir. Bu imamlar, peygamberlerin bulunduğu dönemde nebî imamlar, peygamberlerin bulunmadığı dönemlerde ise velî imamlardır. Nebî imamlar bu görevi asaleten yerine getirirken velî imamlar vekaleten yerine getirirler.

Enbiya Suresinin 73. âyet-i kerimesi nebî imamlardan bahsetmektedir:

21/ENBİYA-72: Ve ona, İshak (A.S)'ı ve nafileten (ilâveten) Yâkub (A.S)'ı vehbi (armağan) olarak verdik. Ve hepsini salihler kıldık.

21/ENBİYA-73: .
Ve onları, emrimizle hidayete erdiren (ölmeden önce ruhları Allah’a ulaştıran) imamlar kıldık. Ve onlara, hayırlar işlemeyi, namaz kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kul oldular.

secde24 de ise hem nebi hem de veli olan imamlardan bahsedilmektedir.

32/SECDE-24:
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

Ayette dikkat çeken nokta imamların Allahın emriyle tayin edilmesi gerektiği ve bu imamların Allahtan emir alabilen olmaları.imamların evliyaullahtan en büyüğü ise mehdi as.'dır.

ve bu imamların görevi hidayete erdirmektir.
 

tahsiye72

New member
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
350
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
52
,,,

,,,

kuran 7 çeşit resulden bahsediyor her resul nebi değildir diyor gelde bunu diyanete ve insanlara anlat zanlar akılın önüne geçmiş

1-Ulak resuller
12/YUSUF-50: Ve kâlel meliku’tûnî bih(bihî), fe lemmâ câehur resûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta’ne eydiyehunn(eydiyehunne), inne rabbî bi keydihinne alîm(alîmun). Ve Melik: “Onu bana getirin.” dedi. Böylece ona, resûl (ulak, haberci) geldiği zaman Yusuf (A.S): “Efendine dön ve ellerini kesen kadınların hali (durumu) nedir, ona sor.” dedi. Muhakkak ki; Rabbim onların hilelerini en iyi bilendir.

2-Risaletle vazifeli olmiyan melek resuller
6/EN'AM-61: Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten), hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu rusulunâ ve hum lâ yuferritûn(yuferritûne).
Ve O, kullarının üstünde kahhardır (kuvvet ve güç sahibidir).Ve üzerinize muhafaza edici (koruyucu) gönderir. Sizden birinize ölüm gelince, onu elçilerimiz vefat ettirir. Onlar (bunu yaparken) kusur etmezler.
43/ZUHRUF-80: Em yahsebûne ennâ lâ nesmeu sırrehum ve necvâhum, belâ ve rusulunâ ledeyhim yektubûn Yoksa onların sırlarını ve fısıltılarını işitmeyeceğimizi mi zannediyorlar? Hayır, onların yanında resûllerimiz (elçilerimiz) (herşeyi) yazıyorlar.

3-Risaletle vazifeli olan melek resuller
HAC-75: Allâhu yastafî minel melâiketi rusulen ve minen nâs innallâhe semîun basîr Allah, meleklerden ve insanlardan resûller seçer. Muhakkak ki Allah, en iyi işitendir, en iyi görendir.
69/HAKKA-40: İnnehu le kavlu resûlun kerîmin. Muhakkak ki o, mutlaka Kerim Resûl’ün sözüdür. 81/TEKVİR-19: İnnehu le kavlu resûlin kerîm(kerîmin).
Şüphesiz Kur'ân-ı Kerim, bir resûl olan (Cebrail'in Allah'tan getirdiği) sözüdür.

4-Risaletle vazifeli olan cin resuller
6/EN'AM-130: Yâ ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrethumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne).
Ey insan ve cin topluluğu! Size âyetlerimi anlatan ve bugününüze ulaşacağınız konusunda sizi uyaran içinizden resûller (elçiler) gelmedi mi? “Kendi nefslerimize şahit olduk.” dediler. Dünya hayatı onları aldattı. Ve kendilerinin kâfir olduğuna, kendileri şahit oldular.

5-Risaletle vazifeli olan veli insan resuller
16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın

6-Tassaruf rızasının sahibi veli resuller
3/AL-İ İMRAN-179: Mâ kânallâhu li yezerel mu’minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alel gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yeşâu fe âminû billâhi ve rusulih(rusulihî) , ve in tu’minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm Allah mü’minleri; pisi, temizden ayırıncaya kadar, şu üzerinde bulundukları hâl üzere bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine haberdar edecek de değildir. Fakat Allah,resûllerinden dilediği kimseyi seçer, (gaybı ona, o resûlüne bildirir). O halde, Allah’a ve O’nun resûllerine îmân edin. Ve eğer îmân eder ve takva sahibi olursanız, o zaman sizin için ECRUN AZÎM (büyük mükafat) var.72/CİN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ Gaybı bilen Allah, gaybı kimseye açıklamaz.
72/CİN-27: İllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadâ Ancak resûllerden rızaya (Tasarruf rızası) ulaşanlar müstesna. Öyleyse muhakkak ki O (Allah), onların önünden ve ardından muhafız gönderir.

7-Nebi resuller
33/AHZAB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat Allah'ın Resûl'ü ve Nebîlerin (Peygamberlerin) Hatemi'dir (Sonuncusu ). Allah, herşeyi en iyi bilendir.
 

aklý selim

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
120
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
bu şahıs ayakta bevleder ondan sonra namaz kılar
ayakta bevletmenin imanla ne alakası var?
sünnete uymaz uyarsa mazallah dinden çıkar
Allah a tek başına ulaşır peygamberden üstündür (HAŞA)
Allah'a ulaşmak gibi derdleri olan sizlersiniz!Bizler Allah'a kul olmak için çabalıyoruz.
Miracı red eder neden etmesinki peygamberi gördükleri zaman kaçacak delik ararlardı şimdi ise onun bıraktığı yoldan gidenlerden korkuyorlar
hemen küfre sapıyorlar
Miracı inkar eden kim?
Cuma namazını kılmazlar çünkü kendi dinlerinde cumaya gitmek mazallah insanı dinden çıkarır
Cumanın şartları yerine geldiği sürece kim inkar edebilirki?

Cemaatle namaz kılmazlar camiye gitmezler çünkü isminden anlaşıldığına göre bunlar şarapçıdır yani abdulşarap :

Hangi cemaatla namaz?İslamın i sinden haberi olmayan cemaatlamı?şarabı şiirlerinde kullanan sizin evliya dediğiniz adamlar!
inanın ufkunuz burnunuzun ucundan ibaret!son derece bağnazsınız,islam dinini insanlara tamda kafirlerin istediği bir islamı gösteriyorsunuz,düşüncelerinizle,yaşantınızla!islamı bilmesek,sizleri gördükçe islamdan soğuyacağız!insan
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
TASAVVUFUN FARZ OLDUĞU söylenemez,bunu söylemek yanlış olur.Bu bir fıhki hüküm değil ki farz olsun.bu başlık gayet yalnıştır.Bilinçsiz bir tatargirlik neticesi olma olasılığı vardır.
 
T

teslimolan

Guest
Sevgili tahsiye baska bir topic altinda da bu hikaye yi ya yazdin yada kopyalayip yapistirdin. Bu hikaye Kuran da da böyle geciyor demek sacmaliktir. Kendi kafandan uydurdugun seyleri burda olucak diye gösterme. Tamam ayetleride yazmissin o ayetleri zaten kendimiz okuyoruz.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt