Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Muhkem ve muteshabih ayetler(1)

EHLÝ-SUNNET

New member
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
223
Tepkime puanı
45
Puanları
0
Yaş
46
Web sitesi
www.dinimislam.com

MÜHKEM VE MÜTEŞABİH AYETLER

Hamd alemlerin Rabbi Allah’ındır. Peygamber efendimiz Muhammed’e O’nun Aline ve Ashabına Salat ve Selam olsun. Allah’ım Senin kolay kıldığından başka kolay yoktur ve Sen dilersen hüzünü kolay kılarsın.
Bilinmelidir ki Kuran-ı Kerim’de muhkem ve muteşabih ayetler vardır.
هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ ءايَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ
Eli-İmran süresi 7. ayet meali : Sana kitabı indiren O’dur. (Allah’tır) Kura’nın bazı ayetleri mühkemdir bunlar kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir.

Mühkem ayetler te’vil Kabul etmeyen ayetlerdir. Çünkü bu ayetler arapça dilinde birden fazla anlam taşımazlar. Tek, açık bir anlamları vardır ve okunur okunmaz bu anlam anlaşılır. Tevile ihtiyaç duyulmaz. Şu ayetlerde olduğu gibi.:
El-Şüra süresi 11. ayet:
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُAnlamı : O’nun (Allah’ın) benzeri hiçbir şey yoktur. O işiten ve görendir.
El-İhlas süresi 4. ayeti
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ Anlamı : O’nun dengi hiçbir şey yoktur.
Meryem süresi 65. ayeti
هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا
Anlamı : O’nun (Allah’ın) hiçbir benzeri yoktur.

Müteşabih ayetler ise birden fazla anlam taşıyan, bir yönü mecaz olan, anlamı açık olmayan ayetlerdir. Bu gibi ayetlerin alimler tarafından mühkem ayetlere uygun tefsirlerinin yapılmasına ihtiyaç duyulur. Şu ayetlerde olduğu gibi :
Taha süresi 5. ayeti
الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَىAnlamı: Rahman arşa istiva etmiştir.bu ayeti kerimede geçen istiva kelimesinin arapçada 15 tane anlamı vardır. Bunlardan bir tanesi oturmak anlamını taşırken bazıları da egemenliği altına almak, hükmetmek, korumak, baki kılmak hükümran olmak anlamını taşır. Bunun gibi müteşabih ayetler tefsir edilirken mühkem ayetlere dayandırılması gerekir. Allah’u Teala az önce zikrettiğimiz
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُAyetinde, Allah’u Teala gibi hiçbir şey olmadığını belirtilmiştir. Bu yüzden istiva kelimesinin oturma anlamı bu ayet için düşünülemez. Aksi durumda müteşabih olan diğer ayetleride zahiri anlamına göre tefsir edecek olursak Kura-nı Kerim birbirine ters düşen bir kitap haline gelmiş olur. Örneğin Allah’u Teala El-hadid süresi 4. ayetinde
وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Bu ayet tevil edilmeden tefsir edilirse anlamı nerde olursanız olun O (Allah ) sizinle beraberdir Allah yaptıklarınızı görür olur. Yine Kaf süresinin 16. ayetinde وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Bu ayet tevil edilmeden tefsir edilirse anlamı Biz ona şah damarından daha yakınız olur..


Bu ayetler zahirine göre herhangi bir tevile başvurmadan tefsir edilecek olursa haşa Allah’u Teala hem arşın üstünde hem heryerde hemde şah damarımızdan daha
yakında anlamına gelir. Yani üç ayet de birbirni yalanlamış olur buda Kuran-ı Kerim için mümkün değildir. Oysaki bu gibi müteşabih ayetler mühkem olan diğer ayetlere uygun olacak şekilde tefsir edilirler. Bunu yaparken nüzül sebeplerinin yanı sıra ait oldukları dilin yani arapçanın gerek gramer gerekse mecaz anlam kuralları göz ardı edilemez. Peygamber efendimizin haklarında en hayırlı yüz yıl benim yüz yılımdır sonra onu takip eden yüz yıl sonra onu takip eden yüz yıldır dediği selef ehlinin çoğu bunun gibi müteşabih ayetlerin Allah’u Tealanın tenzihine uygun anlamlar taşıdıklarına iman etmişlerdir. Bu ayetleri genel bir tevile gitmişler ve bunların diğer mühkem ayetlere uyan tefsirlerine iman ve itibar etmişlerdir. İmamı şafii bu konuda Allah’u Teala hakkında bize bildirilene Allah’u Tealanın muradına uygun şekilde iman ettim Allah’ın Rasulu hakkında gelene ise Allah’ın Rasulunun muradına uygun bir şekilde iman ettim demiştir. Bu sözün anlamı bu ayetlerin zahir olandan başka anlamlarının olduğu ve kendisinin Allah’ın yaratılmışlardan tenzihine uygun olan anlamına iman etiiğidir.

Halef ehli yani selef ehlinden sonra gelenler zamanlarında bu müteşabih ayetleri zahiri anlamlarına göre taşıyıp imani meselelerini bunlar üzerine kuranlar çoğaldığı için bu ayetleri mühkem ayetlere uygun şekilde tefsir etme ihtiyacı duymuşlardır. Çünkü Allah’u Teala en başta zikrettiğimiz Ali İmran süresinde mühkem ayetler için هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ yani onlar kitabın esasıdır demiştir. Bu ayetin devamında Allah’u Teala bu ayetleri zahirine göre tefsir edenler için mealen kalplerinde eğrilik olanlar fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler buyuruyor.

Allah’u Teala zikrettiğimiz El-Şüra süresi 11. ayetinde
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُO’nun (Allah’ın) benzeri hiçbir şey yoktur. O işiten ve görendir.Diye bildirmiştir.
Allah’u Teala bu ayette önce hiçbir şeye benzemediğini daha sonrada işiten ve gören olduğunu bildirmiştir. Burada bize bir uyarı vardır.bu ayette önce hiçbir benzeri yoktur لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ denilmektedir ki
وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِير
O işiten ve görendir denildiği zaman akılda (haşa) Allah’ın gözünün veya kulağının olduğu düşünülmesin.Önce Allah’u Teala yaratılmışlara benzemekten tenzih edilmiş sonrada O’nun işiten ve gören olduğu belirtilmiştir. Tenzih sözleri O işiten ve görendir sözlerinden önce zikredilmiştir. Böylece tenzih duyulduktan sonra işiten ve gören sözleri duyulunca Allah’u Teala’nın yaratılmışlarına benzetilmemesi vurgulanmış olur. Çünkü Allah’u Teala hiçbir aygıt veya organa ihtiyaç duymadan işitir ve görür.


Aynı şekilde Taha süresi 5. ayeti
الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى
Anlamı: Rahman arşa istiva etmiştir. ayeti kerimesindeki istiva sözcüğü oturmak anlamında tefsir edilemez. Çünkü Allah’ın benzeri hiçbir şey yoktur. Oturan bir şey ise bir cisim olmalıdır. Üzerine oturduğu şeyden küçük büyük ya da aynı ölçüde olmalıdır. Bu gibi sıfatların ise Allah’u Teala için bulunması mümkün değildir. Oturmak kalkmak bir mekan içinde bulunmak yaratılmışların sıfatlarıdır. Yaratılmışlar kendilerine bu sıfatları verene ihtiyaç duyarlar. Allah’u Teala ise hiçbir şeye benzemediği gibi hiçbir şeye ihtiyaç duymaz.
El-hadid süresi 4. ayetinde
وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Nerde olursanız olun O (Allah ) sizinle beraberdir Allah yaptıklarınızı görür. Ayetindeki maksat zahiri anlamının taşıdığı anlam değildir. Bu ayet de tefsir edilirken diğer ayetlerde olduğu gibi muhkem ayetlere başvurulur. Allah’u Tealanın zatı ile bizimle heryerde olması aklen düşünülemez. Böyle bir durumda yer yüzündeki bütün insanların yanında aynı an ve zamanda bulunması gerekir. Bu da Allah için söz konusu değildir. Buna benzer bir cümleyi türkçe dilinde söyleyecek olursak örneğin birisine sen falan yere git ben seninleyim ya da Senin arkandayım dediğimizi var sayalım. Bu durumda zatımız ile onunla mıyızdır? Yoksa ona destekçi olduğumuz mu anlaşılır? Bu ayeti kerimede de nerde olursanız olun O (Allah) sizinle beraberdir denildikten sonra O işiten ve görendir denilmektedir. Yani her nereye gidersek gidelim insanlardan belki gizlenebiliriz ama Allah’u Teala ilmi ile bizimledir bizi görür ve işitir O’ndan kaçış yoktur.

Yine Kaf süresinin 16. ayetinde ise
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Bu ayet tevil edilmeden tefsir edilirse anlamı Biz ona şah damarından daha yakınız olur. Yine türkçe örnek verecek olursak falan kişi bana babamdan daha yakındır denildiği zaman ne anlaşılmaktadır? Yakın kelimesinin bu cümlede mesafe anlamı taşıması nasıl gülünç bir durum ise aynı şekilde bu ayet için mesafe anlamının düşünülmesi gülünçtür. Bu yakınlık maksadı zahir anlamdaki mesafe açısından olan yakınlık değildir. Bu ayette Allah’u Teala’nın kişiyi kendisinden bile daha iyi bildiği belirtilmiştir. Çünkü Allah’u Teala işiten ve görendir. Bir mekanda bulunmaktan yada bir mekana mesafe anlamında yakın veya uzak olmaktan münezzehtir. Yakınlık ve uzaklık sıfatları yaratılmıştır ve Allah’u Teala için düşünülemezler.

Üç tanesini zikrettiğimiz müteşabih ayetlerin geri kalanları da alimlerimiz tarafından
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ ayetine uygun şekilde tefsir edilmiştir. Günümüzde kalplerinde eğrilik olan bazı fırkalar Kuran-ı Kerim’in bize haber verdiği gibi fitne çıkarmak adına bu müteşabih ayetleri ya da bunların birkaç tanesini zahirlerine göre tefsir etmeye kalkışmış ve haşa Allah’u Tealanın gökyüzünde olabileceğine dair bir takım sapık iddalarda bulunmuşlardır. Sizleri bu sapık fırkalardan uyarıyor
 
Üst Alt