sinang
New member
بســـم الله الرحمن الرحيم
"İmandan önlemek için tuzaklar kuran müstekbir mücrimleri (yalnız Mekke'de değil), her "karye" de (başkentte) bulundurduk. (Gerçekteyse bu mücrimler) farkında olmadıkları halde kendi kendilerine tuzak hazırlıyorlar." (el-En'am 123)
Şu halde bu, carî bir kanundur. Zorunlu bir kavgadır. Bu kavga, Allah'ın diniyle mücrimlerin iktidarı arasındaki kaçınılmaz çelişkiden doğmaktadır. Çünkü Allah dininin temel ilkesi:
"Hakimiyeti Allah'a ait kılmaktır."
Buysa büyükkent mücrimlerinin arzularıyla tamamen çelişmektedir. Zaten İlahî dava ile mücrimlerin varlığı bile birbiriyle uzlaşmaz bir çelişki halindedir. Şu halde bu savaş kaçınılmazdır. Bir peygamber, ister istemez bu savaşa girecektir. Bu savaştan kaçınmasına imkan yoktur. Peygambere iman eden kimselerin de bu savaşa girmeleri kaçınılmazdır. Sonuna kadar sürdürmek zorundadırlar bu savaşı. Yüce Allah'ın buyruğu, dostlarının huzur duymalarına yeterlidir. Çünkü mücrimlerin planı - ne kadar büyük ve devamlı olursa olsun-, kendi başlarına yıkılmakla sonuçlanacaktır. Demek ki mü'minler, bu savaşta yalnız değillerdir. Onların velisi Allah'tır. Allah, kendilerine yeterdir. O, muhakkak ki mücrimlerin planını kendilerinin başına yıkacaktır.
"Onlar, farkında olmadıkları halde kendi kendilerine tuzak hazırlıyorlar."
Öyleyse mü'minler rahatlasın.