Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müslüman olarak ölmek

Uhud daðý

New member
Katılım
2 Tem 2007
Mesajlar
796
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Yaş
40
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Âl-i İmran 102. “Ey inananlar! Allah'tan sakınılması gerektiği gibi sakının, sizler, ancak müslüman olarak can verin.”

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Ey iman edenler, anladınız mı? Buna inandınız mı? Ey buna inananlar, ey bunu kabul edenler, ey Allah’a sımsıkı sarılması gerektiğini kabul edenler, ey Allah ve Rasûlüyle iç içe olunca, Allah’ın âyetleri ve Rasûlünün sünnetiyle diyalogu kesmeyince küfürden korunacağına inananlar, ey ehl-i kitabı dinlemeyip sadece Rablerini dinledikleri zaman ancak korunabileceklerini bilenler, böylece inananlar, onları dinledikleri takdirde dinden çıkma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarına inananlar, ey bunun mümini olanlar, ey bunun şuurunda olanlar.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]“Allah’a karşı takvalı davranın.”

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Yolunuzu Allah’la bulun. Hayatınız konusunda Allah’tan başkasına müracaat etmeyin. Hayatınızı Allah için yaşayın. Hayatınızı Allah’ın belirlediği ölçüler içinde yaşayın. Yaptıklarınızı Allah’ın sizi gördüğü şuuru içinde ve Allah’a lâyık olarak yapın. Yaptıklarınızı Allah dedi diye yapın. Yapmayıp terk ettiklerinizi Allah yasakladı diye yapmayın. Allah nasıl istiyorsa, nasıl gerekiyorsa, nasıl icab ediyorsa öylece yapın ve bunu böylece de sürdürün:

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Muttaki olun. Allah için vermeniz gereken yerde vererek, vurmanız gereken yerde vurarak, sevmeniz gereken yerde severek, küsmeniz gereken yerde küserek, konuşmanız gereken yerde konuşarak, susmanız gereken yerde susarak Allah için bir hayat yaşayın. [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Evet, bu âyet müminlerin yollarını Allah’a sormalarını emrediyor. Allah’a sorarak, Allah’tan olur alarak bir hayat yaşamalarını istiyor. Çünkü bu hayatı var eden Allah’tır. Bu hayatın yasasını koyan da elbette Allah olacaktır. Bu hayat ona sorulmadan asla yaşanılmamalıdır. Bu konuda pek çok hadis var. İnşallah burada onlardan bir kaçını okuyalım.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Ebû Ümâme Sudayy ibn Aclân el Bâhilî radıyallahu anhtan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi Veda hutbesinde şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]“Ey insanlar Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olunuz, yolunuzu O’nun kitabıyla bulmaya çalışınız, beş vakit namaza devamlı ve duyarlı olunuz, Ramazan orucunu tutunuz, mallarınızın zekâtını veriniz, sizden olan müslüman yöneticilere itaat ediniz ki; doğruca cennete giresiniz.” (Tirmîzî, Cum’a 80)

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir: Bazı insanlar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme:

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]- Ey Allah’ın Rasûl’ü insanların hayırlısı ve değerlisi kimdir? dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]- Yolunu Allah ve kitabıyla bulmaya çalışanlardır buyurdu. [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]- Ey Allah’ın Rasûl’ü biz bunu sormuyoruz dediler. [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]- O halde Allah’ın sevgilisi İbrahim’in oğlu Allah’ın nebisi İshâk’ın oğlu Allah’ın nebisi Yâkub’un oğlu Allah’ın nebisi Yûsuf’tur, buyurdu. [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]- Ey Allah’ın Rasûl’ü biz bunu da sormuyoruz dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]- O halde siz benden Arap kabilelerini soruyorsunuz. Bilin ki cahiliye döneminde hayırlı ve şerefli olanlar İslâm’ı iyi anlayıp yaşarlarsa İslâm döneminde de hayırlıdırlar.” buyurdu. (Buhârî, Enbiyâ 8; Müslim, Fedâil 168)

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]“Başka değil sadece müslümanlar olarak ölün.”

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Yâni hayatınızın tümünde hep müslüman olun ki, ölüm sizi müslüman olarak bulsun. Müslümanca bir hayat yaşayın ki, müslümanca bir ölüme muvaffak olun. Çünkü hayatın Allah’ın istediği gibi olanı makbuldür. Ölümün Allah’ın istediği gibi olanı makbuldür. Ölümün ve hayatın bir başkası asla makbul değildir. Allah’ın istemediği bir hayatı yaşayanın Allah’ın kabul edip razı olacağı bir ölümle ölmesi mümkün değildir.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Allah’ın kendine has bir ismi var, Rahmân. Al-lah kullarına karşı merhamet sahibidir. Merhamet sadece Allah’a aittir. Rabbiniz size karşı o kadar merhametli ki onun için size hidâyet etmiştir. Kullarına karşı Allah öyle merhametli ki, öyle Rah-mân ki onun için size kitap göndermiştir. Bu dünyada sizi yolsuz, yordamsız, vahiysiz, kitapsız bırakmamıştır.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Öyle Rahmân ki Allah sizi yaratıyor, size rızık veriyor, sizi doyuruyor, sizin hayatınızı sürdürüyor, kendisine lâyık kulluk yapmadığınız halde, pek çok günahlar işlediğiniz halde sizi affediyor. O Rahmân olan Allah’ın bize karşı rahmetinin tecellisine bir bakın ki bize burada şöyle dememiş: Ey müminler, ey kullarım, Konya’da iken ölün! Gözü-nüzde gözlük varken ölün! Ya da Ankara yolunda ölün! Ya da başınızda siyah bir eşarp varken ölün! Beyaz gömlekli olarak ölün dememiş. Ölüm size geldiği zaman sizi böylece bulsun dememiş. Eğer böyle deseydi işimiz çok zordu. O zaman hep gözlüklü olmak, yahut beyaz gömlekli olmak ve öyle ölmek zorunda kalacaktık ki gerçekten bu bizim için çok zor olacaktı. Meselâ gözlüğü gözümüzden çıkardığımız bir anda ölüm bizi yakalayacak ve işimiz bitecekti. Ama dikkat ederseniz öyle demiyor Allah. Ya ne diyor? Müslüman olarak ölün. Ölüm sizi müslüman bulsun. Yemek yerken, otururken, ayaktayken ölün dememiş, müslüman olarak ölün demiş. Yâni en kolayını söylemiş, en kolayını istemiş Rabbimiz bizden.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Yeryüzünde bir insanın yapabileceği en kolay, en rahat iş bu. Çünkü kul bu işi yapmaya başladı mı, en yüce varlık, en güçlü varlık onun destekçisidir. Ben müslüman olmak istiyorum ya Rabbi, ben senin istediğin hayatı yaşamak istiyorum ya Rabbi, ciddiyim bu işte dedin mi, mutlak sûrette Allah sana yardım edecektir, senin yardımında olacaktır, ciddiyetine göre tabii. E, müslüman olmak bu kadar kolay olduğuna göre, bunu sürdürürken de ölüm seni ne zaman bulursa bul-sun ne fark eder? Ama öteki türlü olsaydı meselâ gözünde gözlükle ölün deseydi Allah, şeytan ve dostları bir an gözünden alıverince gözlüğü kâfir olarak ölme tehlikesiyle karşı karşıya olurduk.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Arkadaşlar dikkat ederseniz müslüman olarak ölme emri, az evvel okuduğum: [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]“Kim Allah’a teslim olursa muhakkak o sırat-ı müstakime ulaştırılır.”(Âl-i İmran 101) [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Âyetinden sonra gelmiştir. Öyleyse diyeceğiz ki, bu iş, müstakim sıratta olarak ölmektir. Sırat-ı Müstakim üzere bir hayat yaşarken ölmektir. Müstakim sırat kişiyi hedefe götüren yol demektir. Yâni hedef demektir. Bizi cennete götüren yol müstakim sırattır. Bunun iniş ve çıkışları olabilir. Dönüşleri, virajları da vardır. Bazen yürünür, bazen durulur, bazen geri de gidilir. Günah anla-mına, günahlardan kaçma anlamına geri gidilir. İnsan şaşırabilir bazen, hata edebilir, unutabilir. Ama bu şaşırması gaflettense, yâni uyanır uyanmaz vazgeçiyor, aynı sapaktan bir daha sapmıyorsa, tamam Allah affederim diyor. Ama bu yol öyle bir yol ki, bu yoldan giden insanlar hem o yolda Allah’ı bulurlar, hem de şeytanları bulurlar. Çünkü Hûd sûresinin 56. âyetinde söyle buyurulur:

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif] “Muhakkak ki Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir” (Hud 56)

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Rabbim sırat-ı müstakim üzerindedir. Allah bu yol üzerindedir ama şeytan da bu yol üzerindedir. A’râf sûresi 16. âyette de:

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]“Yemin olsun ki (kullarını saptırmak için) senin dosdoğru yolunun üzerinde oturacağım” [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Evet, demek ki hem Allah’ın, hem de şeytanın üzerinde bulunduğu bir yoldur sırat-ı müstakim. Peygamberler, nebiler, sıddîklar, şehidler de bu yol üzerinde yürümüş, gitmiş, onlar da bize örnek olmuşlar, böyle garip bir yol işte. Bu yolda giderken bu yolun sapakları ve sapış yerleri de var. Yâni bu yol insanı hem madde hem ruh olarak bilen bir yoldur, ama insanı sadece madde farz ettiren, insanın sadece madde olduğunu ona empoze edip böylece onu saptıran yahudice sapış yolları vardır, tarihte hep olagelmiştir.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Bir de insanı sadece ruh zannettiren öylece saptıran hıristiyanca sapış yolları da vardır. Biz sanki şöyle bir gaflet içinde oluyoruz bazen: Diyelim böyle bir yola girmiş, bu yolda giderken, aman ne kadar da çok ihtiyacımız var diye ev sapağına, ev yaptırma sapağına, evlenme, ev edinme sapağına sapıveriyoruz, sanki ölüm gelmeyecekmiş gibi uzun bir süre oyalanıveriyor, eğleniveriyoruz. Biraz sonra para, pul sapağı vardır, mal mülk sapağı vardır, dükkân tezgâh işi, sosyal hayatla ilgiyi kesmek, insanlarla alâkayı kesmek, inzivaya çekilmek, gibi böyle sağlı sollu sapış noktaları var ya, ya oralarda ölüverirsek Allah korusun çok korkunç bir netice ile karşı karşıya gelmiş olacağız.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Rabbimiz bizden müslümanca bir hayat yaşayarak müslümanca can vermemizi, ölümü müslümanca bir hayatın içinde karşılamamızı istiyor. Bakara suresini okurken tanımıştık İbrâhim aleyhisselam ve onun torunlarından Yakub aleyhisselam oğullarına, aynı şeyi tavsiye ediyorlardı:

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]"İbrâhim ve Yakub bunu oğullarına vasiyet etti. "Oğullarım! Şüphesiz ki Allah size bu dini seçti. O halde sizde zinhar müslümanlar olarak can verin." (Bakara 132)
[/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Bakın burada İbrâhim aleyhisselamın ve Yakub aleyhisselamın oğullarına tavsiyesini anlatıyor Rabbimiz. İbrâhim aleyhisselam oğullarına, Yakub aleyhisselam da on iki oğluna diyordu ki; “Oğullarım, Allah size din olarak bu dini seçti. İslâm dinini seçti. Öyleyse sizler de ancak müslümanlar olarak can verin.” İşte Rabbimiz anlatıyor, Allah’ın İbrâhim için seçtiği din İslâm’dı, İbrâhim aleyhisselam müslümandı; Yakub aleyhisselam da müslümandı ve Allah’ın Hz. Âdem aleyhisselamdan bu yana tüm elçilerine, tüm toplumlara gönderdiği din de İslâm’dı. Hz. Âdem aleyhisselamdan bu yana tüm toplumlara emredilen din elbette müslümanlara da emredilecekti.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]İşte Rabbimiz burada müslümanca bir hayat yaşayıp müslümanca ölmeyi Muhammed ümmetinden de istiyordu.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Şimdi, biz İsrâil oğullarıyız diyen ve İslâm’ı bırakıp sapıklık içine düşen bu yahudi ve hıristiyanlara ne demek lâzım? Bu adamlar nasıl olur da biz haklıyız deme hakkına sahip oluyorlar? Bunlar İslâm’dan, haktan ayrılıp, sapık yollara girerek bu peygamberlerin yolunu terk ettikleri halde nasıl olur da Yakub aleyhisselamın ve İbrâhim aleyhisselamın yolunda olduklarını iddia edebiliyorlar? Buna hiçbir zaman hakları olamaz. Çünkü İbrâhim aleyhisselam müslümandı, çünkü Yakub aleyhisselam müslümandı ve oğullarını İslâm’a dâvet ediyordu. [/FONT]
[FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Öyleyse sizler de ey müslümanlar, sadece müslüman ola-rak ölün. Adınız sadece müslüman olsun. Çünkü bu ismi size Allah verdi. Bu ismin dışında kendinize başka şeref aramayın. Sizi müslüman diye çağırsınlar ve siz müslüman olarak ölün. Şucu bucu olarak değil, zinhar müslüman olarak ölün. Bir de aman Allah’a kulluk ortamında ölün. Ölüm size geldiği zaman sizi müslüman olarak bulsun. Adınızla, amelinizle, halinizle müslüman olarak ölün.

[/FONT][FONT=Verdana,Arial,Helvetica,sans-serif]Şunu kesinlikle bilelim ki müslüman olarak ölmenin yolu, sürekli o yolda olmaya bağlıdır. [/FONT]
 

hakka davet

New member
Katılım
25 Eyl 2007
Mesajlar
153
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
53
“Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun yanında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece âyetle*rini açıklar.”Ali imran 103.ayet
Allah’ın ipine, ama cem’an, cemisine, tümüne sımsıkı sarılın. Allah'ın ipine sarılın, fakat hepsine birden sarılın. Bakara’ya sarılın, ama Âl-i İmrân’ı atın değil. Namaz âyetlerine sarılın, ama şimdilik cihad âyetlerini bir kenara atın değil. Helâl kazanç âyetlerini alın, ama şimdilik infak âyetlerinin üzerinde durmayın değil. Fikir âyetlerini alın, ama zikir âyetleri sizde yok olsun, öyle değil. Ya nasıl? Kitabın, Allah-tan gelen ipin hepsine, tümüne, baştan sona sımsıkı sarılın.

Allah’ın Resûlü der ki, “Kur’an gökten yeryüzüne sarkıtılmış bir iptir.” Sanki bana öyle geliyor, böyle altı bin parçalı bir ip var ve işte bunun hepsine birden sarılmamızı istiyor Allah. Tümüne bir*den sarılacağız. Ne Tebbet dışında kalacak, ne de ihlâs. Ne namaz dışında kalacak ne de hukuk. Ne hac dışında kalacak ne ekonomi. Ne oruç dışında kalacak, ne de eğitim âyetleri.

Yâni dini parçalamadan, kitabı parçalamadan, peygamberi parçalamadan, hayatı, Allah’ın hayat programını parçalamadan Allah’ın ipine, Allah’ın dinine toptan sarılın. Nedir Allah’ın dini? Fâtiha-dan Nas’a kadar tüm âyetler Allah’ın dinidir. Baştan sona Kur’an âyetleriyle beraber Rasûlullah efendimizin Allah tarafından onaylanmış hayatı dindir.

İşte bu dini, bu dinin kitabını parçalamayın diyor Rabbimiz. Meselâ nasıl? Dinin şu bölümünü kabul ederim ama şu bölümünü kabul edemem. Kitabın şu âyetlerine evet, ama şu şu âyetlerine hayır demeden, peygamberin şu şu yönünü kabul, ama şu şu yönlerini reddetmeden namazıyla, orucuyla, haccıyla, zekâtıyla, cihadıyla, ekonomisiyle, hukukuyla, nikâhıyla, mîrasıyla, kılık kıyafetiyle, savaşıyla, barışıyla her şeyiyle Allah’ın ipine, Allah’ın dinine sımsıkı sarılın.[1]

Allah'a ve Kitabına sımsıkı sarılan, onun dinine sıkı sıkıya yapışıp Allah'a tevekkül eden bir kimse hidayeti elde etmiş, sapıklıktan uzaklaşmış, doğrulu*ğun ve gerçeğin yolunda yürümüş ve arzu edileni gerçekleştirmiş demektir.

Daha sonra Yüce Allah müminlere gerçekten takvaya yapışmalarını emretmektedir. Bu ise görevlerini, farklarını ifa etmek, yasaklardan da kaçınmak suretiyle olur. Bu da güç yettiğince bütün masiyetlerden uzak durmak, emirlere de uymakla olur. Nitekim Yüce Allah, "Gücünüz yettiğince Allah'tan korkun." (Teğâbün, 64/16) diye buyurmaktadır. Resulullah (s.a.) da şöyle buyur*muştur: Size yasakladığım şeyden uzak durunuz. Size emrettiğim şeyi de gücü*nüz yettiğince yerine getiriniz." [2] İbni Mes'ud da şöyle demiştir: "Allah'tan ge*reği gibi korkmak, ona itaat etmek, unutmaksızın onu anmak, inkâr ve nan*körlük etmeksizin ona şükretmekle olur." [3] İbni Abbas da der ki: "Bu, bir göz açıp kapayacak kadar bir süre dahi Allah'a asi olmamak demektir."[4]



[1]Besair'ul kur'an- Ali Küçük
[2]Buharî ve Müslim Ebu Hureyre'den rivayet etmişlerdir.
[3]Buharî rivayet etmiştir.
[4]Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir
 
Üst Alt