Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mürşid-i Kamilin şefaati

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Şefaat konusunda çokça şeyler söylenmekte ve yazılmaktadır. İnsanların kurtuluşuna vesile olması için Allah (CC) Hz.leri'nin bazı seçkin kullarına [Peygamberler (AS), Mürşid-i Kamiller (RA)] müsade etmesi, O'nun (CC) kudreti dışında bir şey midir? O (CC) dilerse, herşey olur. O'nun (CC) sadece dilemesi, olmasını istediklerinin olması için yeter...


Yüce Allah (cc) Hz.leri buyuruyor: “Allah (CC) katında, (ahirette Allah’ın (CC) kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet (şefaat edenle şefaat olunanları) kalblerinden (şefaate izin verilmekle) korku giderildiği zaman ‘Rabbiniz (CC) (şefaat hakkında) ne buyurdu?’ derler. Şefaat edecekler de, ‘Allah (CC) hakkı söyledi, (razı olduğu kimseler için şefaata izin verdi)’ derler. O (CC) her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.”[1]

Diğer bir ayette de şöyle buyuruyor Rabbül Alemin (CC): “Rahman’ın (CC) katında bir ahd (iman edip söz ve izin) almış olan kimseden başkaları şefaat etmeye sahip olamayacaklardır.”[2]

Ve yine buyurdu ki: “O’nun (CC) rıza verdiği kimselerden başkasına şefaat edemezler. Hepsi O’nun (CC) korkusundan titrerler.”[3]

Aziz müslüman kardeşim! Yüce Allah (CC) Hz.leri bu Ayet-i Kerime’lerinde beyan eylediği gibi, ebedi alemde O’nun (CC) müsaade eylediği Evliya İzam’ı Şefaat edeceklerdir. Şefaat etmeleri yine Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin müsaadesiyle olacaktır. İnkar edenler, imandan yoksun olur. Çünki Ayet-i Kerimeleri inkar, küfürdür.





[1] Sebe 23

[2] Meryem 87

[3] El-Enbiya.28
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SEBE-23 O'nun katında, kendisine izin verdiği kimsenin dışında şefaati yarar sağlamaz.En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine: ) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok yüce olandır, çok büyük olandır.

Yani, "Değil bir şeye sahip olmak veya sahiplikte Allah'a ortak olmak, yahut herhangi bir şekilde Allah'a yardımcı olmak, bütün kainatta kendi kendisine Allah'ın huzurunda şefaat edebilecek bir tek kimse bile yoktur. Siz Allah katında bazı sevgili kullar olduğu veya Allah'ı şefaatlerini kabule zorlayabilecek bazı güçlü şahsiyetlerin varolduğu gibi yanlış fikirlere sahipsiniz. Oysa gerçek şu ki, orada Allah'ın izni olmaksızın hiç kimse bir tek söz söyleyemez. Sadece Allah'ın izin verdiği kimse için Allah huzurunda şefaat edebilecektir. İslam'da ve putperestlikte şefaat arasındaki fark için bkz. Yunus: 3-10, Hud: 76-105, Taha: 109, Enbiya: 28, Hacc:76) (Yunus an: 5-23, Hud an: 84-16, Nahl an: 64-79, Taha an: 86, Enbiya an: 27, El-Hacc an: 125)

Burada, kıyamet gününde bir şefaatçinin bir başkası için şefaat etme izni arayışının bir tablosu çizilmektedir: (İzin başvurusunda bulunduktan sonra hem şefaatçi hem de hakkında şefaat edilecek olan kimse sabırsızlık ve korku içinde cevabı beklerler. En sonunda cevap geldiğinde ve hakkında şefaat edilecek kimse şefaatçinin yüzünde bir tatmin ifadesi gördüğünde biraz rahatlar ve şefaatçiye "ne cevap alındı?" diye sorar. Şefaatçi de "Hak olan cevap: izin verildi." der.) Burada vurgulanmak istenen şudur: "Ey akılsız insanlar! İşte Allah'ın mahkemesi böyle korkulu olacak! Nasıl olur da bir başkasının kendi gücüyle sizi bağışlayacağını veya cesaretle kalkıp da Allah'a: "Bunlar benim gözde adamlarım, bu yüzden bunlar bağışlanmalı, diyebileceğini düşünüp böyle bir fikre kapılabilirsiniz.
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Meryem-87 Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olamayacaklardır


Bu iki noktayı ifade etmektedir 1) Şefaat ancak onun için Rahman'dan izin alabilen, yani dünyada iken Allah'a inanan ve onun bağışlamasına layık bir hale gelen kimse için geçerli olacaktır, yani sadece böyle bir kimse için şefaat edilecektir. 2) Sadece Rahman'ın izin verdiği bir kimse başkaları için şefaat edebilecektir, kişilerin hiçbir sebeb olmaksızın şefaatçı kabul ettikleri kimseler değil
 

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Meryem-87 Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olamayacaklardır


Bu iki noktayı ifade etmektedir 1) Şefaat ancak onun için Rahman'dan izin alabilen, yani dünyada iken Allah'a inanan ve onun bağışlamasına layık bir hale gelen kimse için geçerli olacaktır, yani sadece böyle bir kimse için şefaat edilecektir. 2) Sadece Rahman'ın izin verdiği bir kimse başkaları için şefaat edebilecektir, kişilerin hiçbir sebeb olmaksızın şefaatçı kabul ettikleri kimseler değil

Allah'u Teala kullarına çok merhametlidir...Elbette izin vereceği kişiler şefaat edecektir
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Bunların kim olduğu Allah tarafından malum,bizim tarafımızdan ise malum değildir!

sizler şirk tellallığı yaptığınız için sizce malum değildir ateist bir düşünceyi savunan bir kişidende bu kelimelerin çıkması normaldir sizleri bir ve tek olan ALLA'a havale ediyorum ıslahınız mümkünse ıslah etsin mümkün değilse kahhar sıfatıyla kahretsin inş.
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
sizler şirk tellallığı yaptığınız için sizce malum değildir ateist bir düşünceyi savunan bir kişidende bu kelimelerin çıkması normaldir sizleri bir ve tek olan ALLA'a havale ediyorum ıslahınız mümkünse ıslah etsin mümkün değilse kahhar sıfatıyla kahretsin inş.

işte bir müslümana değil,tasavuf ehline yakışır bir durum!çünkü söylyebilecek bir fikre bile sahip değilsiniz!Allah'ın en büyük günah dediği şirk konusunda gösterdiğimiz duyarlığa karşı gösterdiğiniz tepki son derece ilginç!bense sizlerin kahrolmaması için üstüme düşeni yerine getirmeye çalışıyorum.ve Allah'tan sizin için hayırdan başka bir şey istemiyorum..
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
cenab-u hak bir kulunu ıslah etmeyeckese kahreder buna itirazınızmı var budamı kuran da yazmıyor yoksa

Allah hesap günü şirk koşanlarıda af etmeyecektir!
sizin buna itirazınız varmı?
Kalkış noktanız mürşidleriniz değilde,vahiy olaydı çok farklı konuşurdunuz.
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
bir mürşidi kamile varmadan konuşman teneke tıngırtısı gibi

evet vahiyle arasına şunu,bunu sokanlara vahiy ne yazıkki tıngırtı gibi gelmekte!
dostum keyfin bilir!
ben burda geyik yapmak için yazmıyorum.Rabbani gerçekleri hatırlatıyorum,tabi kendimede!
yapacağınız tek şey var Allah'ın bize gönderdiği kitabı bir okuyun,içindeki evrensel mesajı anlamaya,kavramaya çalışın!
bırakın mürşidi kamili,insanda bu azgın nefis olduğu sürece kamil olmak bu dünyada mümkün değil!!
 

zxcvbnm22

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
51
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ya çarpıtıyorsanız !

Ya çarpıtıyorsanız !

Fetih'ten alıntıdır.


Şefaat konusunda çokça şeyler söylenmekte ve yazılmaktadır. İnsanların
kurtuluşuna vesile olması için Allah (CC) Hz.leri'nin bazı seçkin kullarına [Peygamberler (AS), Mürşid-i Kamiller (RA)] müsade etmesi, O'nun (CC) kudreti dışında bir şey midir? O (CC) dilerse, herşey olur. O'nun (CC) sadece dilemesi, olmasını istediklerinin olması için yeter...
---------------------------------------------------------------------------


Bakara 48 Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz

Enam 70 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete duçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. İnkar ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.



Enam 51 Rab’lerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (vahy) ile uyar ki onların Allah’tan başka velileri ve şefaatçıları yoktur. Umulur ki korunurlar.


Bakara 123 Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler

Secde 4 Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?

Bu ayetlerde görüldüğü gibi hesap gününde Alllahtan c.c. başkasının kesinlikle şefaat etme yetkisi yok.sadece ve sadece Allah şefaat edecek.Allahın kitabında kesinlikle çelişki olmadığına göre izin verilenlerle ilgili ayetleri nasıl anlamamız gerekir?

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için dünya hayatından birçok kez tanık olduğumuz bir örnek verelim.Günümüzdeki mevcut yasalara göre de nitekim zaman zaman af (şefaaat) izni çıkmaktadır.Siyasi otorite mecliste bu konuyu tartışarak kimlerin bu af izniniden istifade edip yararlanabileceğini belirler.

Bu af yasasından yaralanabilecekler için,bu izin ne anlama gelir ??

Ey ahmet sana af izni çıktı, hadi git bu izinle istediğin kişileri hapisten çıkar anlamına mı, yoksa sen bu izinden yararlanıp hapsiten kurtuldun anlamına mı

Eğer aksi olsaydı bu adaletsizlik olmazmıydı. Elbetteki evet.İnsanlar bile bu adalete riayet ederken, adillerin en adili olan Subhanallahi ve teala böyle bir adaletsizlikte bulunabilrmi?

Düz mantıkla bile düşündüğümüzde, hesap gününde Allahtan başkasına şefaat yetkisinin verildiğini kabul edecek olursak, bir insan peygamber olsa dahi milyarlarca insanın dünya hayatında saniye saniye ne kadar iyilik ne kadar kötülük yaptığını neye göre ve nasıl bilecek, bu insanların hatalarını günahlarını hangi güçle ayırd edip kimlerin bağışlanmayı hak etiğini belirleyecek.Böyle bir güç Allahtan başka kimde olabilir?

Kaldıki Subhanallahi ve teala peygamberlerinde diğer insanlar gibi hesap vereceğini buyurduğu halde

Araf 6- Kendilerine peygamber gönderilmis olanlara soracagiz, GÖNDERİLEN PEYGAMBERLEREDE KESİNLİKLE SORACAĞIZ

Peygamberin şefaatini umanlar kesinlikle büyük bir pişmanlıkla aldanacaklardır.Zira bu kişiler için peygamber şefaatçi değil şikayetçi olacaktır

Furkan 30 Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.





Eğer Allah kendisinden başkalarına şefaat etme yetkisi verecekse kim bunlar niye tek bir ayette bile bir açıklama yok.Yoksa Allah bizlere hesap gününüde sürpriz yapıp, bakın işte bunlar size dünya hayatınızda iken ismini bildirmediğim şefaatçileriniz mi diyecek.

Zümer 43 Yoksa onlar Allah'ın yanısıra şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi

Zümer 44 De ki: şefaatin tamamı Allaha aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz

Subhanallahi ve teala hem şefaatin tamamının kendine ait olduğunu söyleyecek, sonrada bunu başkalarıyla paylaşacak. Allah çelişkili konuşur mu ?





Enam 94 Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir.






Araf 53 (Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti.



Yasin 23 "O'ndan başka tanrılar mı edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların şefaati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar



Rum 13 (Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkar edeceklerdir.


Bu ayetlerde Allahın yanısıra şefaatçi edinen müşrikler ağır bir şekilde itham ediliyor.Pe ki ya bizler Allahın izin verdikleri şefaat edebilirler diye inanırsak ne farkmız kalır onlardan.Müşrikler şefaatçi seçiminde hata ettiler putları şefaatçi kıldılar bizler ise peygamberleri ve salih kulları seçiyoruz mu diyeğiz.Sonuç itibarıyla müşriklerin putları, salih kabul ettikleri kişilerin temsilleri değilmi

Enbiya 51- And olsun ki biz daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik . Biz onu biliyorduk.

Enbiya 52- O zaman o, babasına ve kavmine: "Bu saygı (akifun) duyduğunuz temsiller (temasilu) nedir?" demişti
 

zxcvbnm22

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
51
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şefaatın devamı

Şefaatın devamı

Gelelim Allahin izin verdikleri ile ilgili ayetlere

Günümüzdeki meal yazarlarının büyük çoğunluğu sünni dinine sahip oldukları için, şefaatle ilgili ayetleri bu inanca göre göre aynen yahudiler gibi çarpıtmışlardır.Malum sünni dininde peygamberlerin, alimlerin,şehitlerin

şefaat etme yetkisi vardır.Bu inancın kaynağıda tabiki hadislerdir.



Sebe 23 Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür. (şaban piriş)

Şimdide aslına sadık olarak ayeti yazalım



Sebe 23 Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasına şefaat fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.

Aradaki korkunç farkı anlayabildiniz mi ? Bakınız bir kaç harf değişikliği ve anlam tamamen şirk dininne göre uyarlanabiliyor. İlkinde Allahın bazi kişilere şefaat yetkisi vereceği anlaşılırken, diğerinde, Allahın izin verdileri kişilerin Allahın şefaatinden yaralanabilecekleri gayet net anlaşılıyor.

Şefaatle ilgili çarpıtılan diğer ayetler



Meryem 87- (O gün) Rahmân (olan Allah)'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır.(buda elmalıdan )

Doğrusu

Meryem 87 O gün Rahman (olan Allah)'ın nezdinde söz ve izin alandan başkaları şefaata sahip olmayacaktır




Taha 109- O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnud olduğu kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez. (Elmalı)

Doğrusu

Taha 109 O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasına şefaat fayda vermez.


Zuhruf 86- Onların Allah'ı bırakıp da tapdıkları putlar şefaat hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefâat edebilir.(Elmalı)



Doğrusu

Zuhruf 86 Allah'tan başkasına yalvaranlar, şefaate sahip olamazlar.(la yemliku)Ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna

ayette '' la yeşfeu'' ( bakınız bakara 255) şefaat edemezler diye bir ibare yok.Elmalı ne hikmetse?? mülk kökünden gelen yemliku kelimesini şefaat etnek olarak çevirmiş.

Şefaat etmek, ile şafaate sahip olmak tamamen farklı şeyler

Konunun başında belirtiğimi gibi,Allahu Teala hesap gününde, hesaptan sonra bağışlanmayı hak edenler için şefaat (af) izni çıkartacak. İşte bu şefaaat izniniden istifade edecekler, dünya hayatında iken Allahtan başkasına yalvarmayanlar,Allahın kitabına şahitlik edenler (zuhruf 86) Allahı razı edecek sözlerde bulunanlar (taha 109) Allah tealanın şefaat iznine layık olup günahları bağışlanarak cehenneme girmekten kurtulacaklar.



Bakara 255- Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.

Bu ayetteki izin meseleside maalesef çarpıtılarak '' bakın Allahın izni olmadan kimse şefaat edemez'' geçiyor, demekki Allahın izin verdikleri kimseler şefaat edecekler diye insanları saptırıyorlar. Peki ya bir önceki ayeti nereye koyacağız

254- Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir.

bakara 255 teki izin ne anlama gelir

Allah’ın izniyle’ tabiriyle Allah’ın otoritesinin sınırsızlığı ve bütün inisiyatifin Allah’ın elinde olduğu vurgulanmak suretiyle konuya farklı bir uslubla, anlatım tekniğiyle açıklık getirilmektedir



Bu ifade şekli Kuran’ın anlatım tekniklerinden biridir. Bu konuda şu ayet de örnek verilebilir:

Bundan böyle sana Kur'ân'ı okutacağız da unutmayacaksın.
Yalnız ALLAH'IN DİLEDİĞİ BAŞKADIR. Çünkü o açığı da bilir, gizliyi de. (A’la suresi 6-7. ayetler)

Görüldüğü gibi ‘Allah’ın dilediği başka’ ifadesiyle yine Allah’ın mutlak inisiyatif sahibi olduğu vurgulanmaktadır. Yani bir kul unutmamaya ne kadar gayret etse de Allah dilerse unutabilir. Kainatta olup biten herşey Allah’ın onayını aldıktan sonra cereyan etmektedir.
‘Hiçbir yaprak O’nun izni olmaksızın düşmez’ ayetini hatırlayalım.

Demek ki bu ‘Allah’ın diledikleri hariç’ kalıbı Peygamberimizin bazı ayetleri unuttuğu anlamına gelmemektedir. Allah dilerse unutabilirdi. ‘Allah unutmasını dilemiştir’ şeklinde bir beyan mevcut değildir.

Tıpkı bunun gibi ‘Allah’ın izni olmadan kimse şefaat edemez.’ cümlesinden Allah’ın birilerine şefaat için izin vereceği anlamına gelmez. Yani kısaca Allah bu ayette müşriklere meydan okuyarak şu mesajı vermektdir

Siz ey müşrikler; birilerinin Allah katında şefaatçi olacağına inanıyorsunuz.Peki benim iznim olmadan bunlar nasıl şefat edecek




Necm 26 Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz

Peki bu ayeti nasıl anlamamız gerekir ?

Dikkat edilirse ayette hesap gününe dair hiç bir vurgu yoktur.Allahtan başkasının şefaatinin olmadığını bildiren ayetler de ise sürekli hesap gününe vurgu vardır.Bu vurgu çok önemli bir ayrışımdır. O takdirde meleklerin şefaatinin dünya hayatında olduğunu kuranın bütünlüğünde anlayabilriz.Evet meleklerin şefaati dünya hayatında vardır.

İlgili ayetler

Enfal 9- O vakit siz Rabbinizden yardim diliyordunuz. O da: "Ben iste ardarda bin melekle size yardım ediyorum" diye duanizi kabul buyurmustu.

Enfal 10- Bunu da Allah size sirf bir müjde olsun ve bununla kalbleriniz yatissin diye yapmisti. Yoksa zafer ancak Allah katindandir. Gerçekten Allah mutlak galiptir ve hikmet sahibidir.

Enfal 11- O sirada size, yine katından bir güven ve esenlik olmak üzere bir uyku sardırıyordu, sizi temizlemek, seytanin vesvesesini sizden gidermek, yüreklerinize kuvvet vermek ve ayaklarinizi saglam durdurmak için gökten üzerinize yagmur indiriyordu.

Enfal 12- Iste o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüregine korku salacagim, hemen boyunlarinin üstüne vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun".

Tevbe 25- Inkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardim etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çoklugunuz size güven vermisti de o gün size onun bir faydasi olmamisti. Yeryüzü bütün genisligine ragmen basiniza dar gelmisti. Sonra da bozguna ugrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya baslamistiniz.

Tevbe 26- Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediginiz (melek) orduları indirdi de kendisini tanimayan kâfirleri azaba ugratti. Ve o kâfirlerin cezasi iste budur.





Zaten şefaat kavramı yardım anlamınıda içinde barındırmaktadır.Dolayısıyla dünya hayatında Allahın razı olduğu kimseler için, Allahın izni ile meleklerin şefaati (yardımı) vardır

Sonuç

Ahirette, Allahtan başkasının şefaatine inanalar Allaha ortak koşmaktadırlar.Zira Subhanallahi ve teala

ŞERİKİ YEVMİDDİN değil

MALİKİ YEVMİDDİN dir

İşte namaz ve işte fatiha suresi

Fatiha suresinde okuduğumuz bu ayet herhangşi sıradan bir dua değil, her gün her namazda Allaha verdiğimiz sözdür.Sözünden dönüp birilerinin hesap gününüde şefaat yetkisine inamak ise şüphesiz Allaha ortak koşmaktır



Önce ayetlerin arapçalarına bakalım,

Euzübillahimeneşşeytanirracim,



2:48 Ve hiç kimsenin, hiç kimse adina bir sey ödemeyecegi, hiç kimsenin sefaatinin kabul edilmeyecegi, hiç kimseden bir fidye alinmayacagi ve yardim görülmeyecegi bir günden sakinin.

Ayet "ve" baylacıyla başlamış, bu yüzden önceki ayete de bakmamız gerekiyor.



2:47 Ey Israilogullari, size bagisladigim nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kildigimi hatirlayin.

Hitap görülüyor ki, israiloğullarına.Ama bu hitabın israiloğullarına olması "kişi / kimse / nefis şefaati" nin hiçbir fayda sağlayamayacağı gerçeğini değiştirmez.Burada "kişi / kimse / nefis şefaati" denmesinin sebebi, ayette kullanılan "şefaat" kelimesinin cins isim şeklinde kullanılmasıdır.



6:70 Dinlerini bir oyun ve eglence (konusu) edinenleri ve dünya hayati kendilerini magrur kilanlari birak. Onunla (Kur'an'la) hatirlat ki, bir nefis, kendi kazandiklariyla helake düsmesin; (böylesinin) Allah'tan baska ne bir velisi, ne bir sefaatçisi vardir; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. Iste onlar, kazandiklari nedeniyle helake ugrayanlardir; küfre saptiklarindan dolayi onlar için çilginca kaynar sular ve acikli bir azab vardir.

Burada da görüleceği üzere "şefaat" kelimesi cins isim olarak kullanılmış."kişi / kimse / nefis" şefaatinin hiçbir şeye yaramayacağı tekrar ortaya konmuş.Ayrıca dikkat edilmelidir ki, önceki ayette olduğu gibi burada da, kimsenin şefaatinin fayda sağlamayacağı sayılırken, bu konuda verecekleri fidyenin de alacakları yardmında bir yarar sağlamayacağı belirtilmiş.



6:51 Rablerine (götürülüp) toplanacaklarindan korkanlari onunla (Kur'an'la) uyarip-korkut; onlar için ondan baska ne velileri vardir ne sefaatçileri. Umulur ki korkup-sakinirlar.

Bu ayette Rablerine toplanacaklarından korkanlar için kişi şefaatçilerinin olmadığı belirtilerek, şefaatin yalnız Allah tan olduğu gerçeği / hatırlatması tekrar gözler önüne seriliyor.



2:123 Ve hiç kimsenin hiç kimse adina bir sey ödeyemeyecegi, hiç kimseden fidye alinmayacagi ve hiç kimsenin sefaatinin kabul edilmeyecegi ve yardim görülmeyecegi bir günden sakinin.

Başka söze gerek yok ayet ortada.Burada da kişi / kimse / nefis şefaatinden bahsedilmekte.Bu tip şefaatin kabul edilmeyeceği net ve açık bir şekilde ortaya konmaktadır.



32:4 Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasinda olanlari alti günde yaratti, sonra arsa istiva etti. Sizin O'nun disinda bir yardimciniz ve sefaatçiniz yoktur. Yine de ögüt alip-düsünmeyecek misiniz?



Şimdi de gerçek şefaatin kime ait olduğuna bakalım,


39:43 Yoksa Allah'tan baska sefaat ediciler mi edindiler? De ki: "Ya onlar, hiç bir seye malik degillerse ve akil da erdiremiyorlarsa?"


39:44 De ki: "Sefaatin tümü Allah'indir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."

(şefaatin tümü) ibaresine dikkat edelim.Şefaat kelimesinin önündeki "el-" takısına yani harfi tarife dikkat edelim.Ve gerçek şefaatin tümünün Allah'a ait olduğunu görelim.



Şefaate malik değildirler, El-Rahman'ın indinden ahit almışların dışındakiler.

Dikkat edin burada şefaat etme hakkından falan bahsedilmiyor, sadece şefaate malik yani sahip olmaktan bahsediliyor.Şefaate malik olanlar kimlermiş, El-Rahman'ın indinden ahit almışlar.


20:109 O gün şefaat yarar sağlamaz, ancak Rahmânın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesnâ.

Dikkat edin başkasının şefaatinden bahsedilmiyor, Allah'ın şefatinin kimlere fayda sağlayacağından bahsediliyor.



34:23 O'nun indinde izinlinin dışında sefaat yarar saglamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olani" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür.


Açık ve seçik görüldüğü üzere Allah'ın şefaatinden başkasının şefaati kabul edilmez.Kısaca şefaatin tümü Allah'ındır.


39:44 De ki: "Sefaatin tümü Allah'indir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
 

fizikci

New member
Katılım
17 Eki 2006
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bakara-48 Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden bir şefaatin kabul edilmeyeceği ve hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korkup-sakının


Bu ayette İsrailoğulları, bozulmalarının asıl nedeni olan ahiret hakkındaki yanlış tasavvurlarına karşı uyarılıyorlar. Onlar, büyük peygamberlerin torunları oldukları için ebedî kurtuluşa ereceklerini sanıyorlardı. Bu nedenle de hak dini terketmişler ve günaha batmışlardı. Burada onlara kutsal ve değerli bir kişi ile olan ilişkileri ve onun şefaati sayesinde, yaptıkları kötü amellerin sonucundan kurtulamayacakları bildiriliyor. Bu nedenle onlara İsrailoğulları'na verilen nimet (ayet: 47) hatırlatıldıktan hemen sonra, kendilerinin de bu dünyada iken Ahiret'e inanmayan günahkâr insanlar gibi cezalandırılacakları haber veriliyor.
 

chamdali

New member
Katılım
28 Nis 2006
Mesajlar
647
Tepkime puanı
123
Puanları
0
Zümer 43: Yoksa Allah'tan başka şefaat ediciler mi edindiler? De ki: 'Ya onlar, hiç bir şeye malik değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa?'


Zümer 44: De ki: 'Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.'
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şefaat kavramı insanı miskinleştirip yapması gereken asli görevleri başkasının sırtına yükleme hastalığı olduğu için, dinimizce sadece Allaha tevdi edilmiştir. Herkes üstüne düşen görevi yapacak, sıkıntıya ve çaresizliğe düştüğü an devreye Rabbini sokacak. İşte kulluk bilinci budur..
Görev bilincini taşıyan her insan, asla kimseye yük olmamalı, kendi göbeğini kendi kesmelidir..
 
Üst Alt