Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Münafikun suresi

Uhud daðý

New member
Katılım
2 Tem 2007
Mesajlar
796
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Yaş
40
بسم الله الرحمن الرحيم
إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ قَالُوا نَشْهَدُ إِنَّكَ لَرَسُولُ اللَّهِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّكَ لَرَسُولُهُ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَكَاذِبُونَ

Münafıklar sana geldiklerinde biz şahidiz ki, sen Allah’ın rasulüsün, Allah’da biliyor ki sen Allah’ın rasulüsün diyorlar. Allah münafıkların yalancı olduklarına şehadet eder. Onlar bu şehadetlerinde yalancıdırlar. Kelime doğru ama şehadetlerinde yalancıdırlar. Şu ayet bin dört yüz sene evvelinden nazil olmuş ama şimdiki zamana hitab ediyor. Alem-i islamın içine girmiş ulema-i su ve idareciler var.


اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ


Yeminlerini kalkan olarak kullanıyorlar ki, müslmanlara karşı kendilerini korusunlar. Allah’ın yolunu kapatıp sed çekiyorlar. O günde öyle yaptılar, bugünde öyle yapıyorlar. Bu kıyamete kadar geçerlidir. Münafık kıyamete kadar aldatmaya devam eder. Onların yaptığı şey en kötü şeydir. Ulema ve umera-i su birleşip aynı şeyleri şu anda yapıyorlar. O zamanda da bir hahamı medine-i münevverede cami imamı yaptılar ve ayet nazil oldu. Olay ve hadiseler tekerrür eden hadiselerdir. O zaman cüz’i iken şimdi külli mesele haline geldi.


ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ آَمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا فَطُبِعَ عَلَى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ

Bu onların önce iman edip sonra kafir olmalarındandır. Allah onların kalblerine mühür vurmuştur. Onların kalbleri kararmıştır. Onlar anlamazlar.


وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِنْ يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ

Sen o münafıkları görürsün ki, heykelleri büyük, çok güzel giyinir, çok güzelde konuşurlar. Münafıkın bir huyuda ırkçılık damarını uyandırmasıdır. Abdullah İbn Ubeyy heybetli, belağati yüksek bir insandı. Konuştuğunda sen onlara kulak verirsin. Bir peygamber bile onların güzel konuşmalarına taaccüb ediyor. onlar sanki duvara yaslanmış bir ağaç, bir kütük gibidir. Onların heykeli büyük, dilleride güzel olmalarına rağmen; ilim, irfan, feraset yoktur. Kupkuru ağaç gibilerdir. Şu anda alem-i islamı kaplamış olan umera ve ulema-i su duvara yaslanmış ağaç gibidir. Her sayhayı aleyhinde zannederler. Yahudilerle toplandığında devleti, malı, saltanatı, evladının hepsi gider diye korkar. Korktuysa anla ki o münafıktır. Korktuğu için kendini ittifaka mecbur bilir. Yahudi ile anlaşıp müslümanı ezer. İnançları ve dayanacakları bir yerleri yoktur. Onlara kulak vermeyin, tatlı konuşup, güzel giymelerine bakma. Onlar düşmanalrdır. Allah onara la’net eylesin. Bu dalavereleri nereye kadar gider?


وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ لَوَّوْا رُءُوسَهُمْ وَرَأَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ

O münafıklara gelin peygamber size istiğfar etsin, sizde istiğfar edin denilse başlarını çevirirler. Onları hemen men’ olunmuş bir halde görürsün. Haktan tekebbür ederler. Rasulden murad bu zamanda kitab ve sünnettir. Gelin kitabullaha ve sünnet-i Rasulullah’a dönün, istiğfar edin denilirse başlarını çevirip, men’ olunurlar. Zaten biz cennetliğiz derler. Herkes cennetlikse amel, iman vs.ye gerek yoktur. O zaman dinde yoktur. Kur’an ve Hadiste tekebbür geçerse, Kur’an ve Hadis’ten yüz çevirmek muraddır. Birde mahlukatı hor görmektir. Kalbinde zerre kadar bu varsa imanı yoktur.


سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَسْتَغْفَرْتَ لَهُمْ أَمْ لَمْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ لَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ

Onların üzerine ister istiğfar et, ister istiğfar etme birdir. Allah onları affetmez. Abdullah İbn Ubeyy’in oğlu Rasul-i Ekrem’e istiğfar etmeleri için geldi. Ayet geldi ve onlara yetmiş defa da istiğfar etsen Allah, Ben affetmiyorum, dedi. Rasul-i Ekrem’de Allah yetmiş defa dedi, ben yetmişden fazla istiğfar edeceğim dedi. Sonra bu ayet nazil oldu ve Allah; ne kadar istiğfar edersen et Ben onları affetmiyorum, buyurdu. Bazı rivayetlere göre cenaze namazını da kıldırmış ama o cenaze namazıda ona fayda vermez. Şeriatin zahirine göre münafıkda olsa fitneyi uyandırmamak için cenaze namazını kılın. Allah fasık kavme hidayet etmez.


هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنْفَضُّوا وَلِلَّهِ خَزَائِنُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ

O münafıklar Rasul-iEkrem’in yanındakilere yemek vermeyin, ta ki dağılsınlar diyorlar. Şimdide diyorlar. Kıyamete kadar münafılar kafirlerle birleşip müslümanların mallarını vermezler. Bunları fakir bırakın, ekmeksiz bırakın ki dağılsınlar. Bugün müslümanların mallarını asyanın münafıkları ve avrupanın kafirleri yiyorlar. Allah cevab veriyor; yer ve göğün hazinesi Allah’ındır. Kime rızık verileceğini O daha iyi biliyor. Ama münafıllar bunu bilmiyorlar.


يَقُولُونَ لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ

O münafıklar kendilerini eaz, müslümanlarını ezell kabul ederler. Peygamber ve ümmetini zelil görürler, gericisiniz derler. Akılsız ve mantıksızsınız diyorlar. Bu hikaye değil, Allah’ın kelamında bu cüz’i mesele ne için geçsin. Gaye bir örnek verip külli bir kanunun ucunu göstermektir. Her asırdaki münafıklar müslümanları aç susuz bırakır. İzzet Allah’ın, Rasulü’nin ve mü’minlerindir. Allah izzeti mü’minşere verecektir. Öyle de oldu. Medinede de öyle oldu ve bütün dünyayı fethettiler. Münafıklar ise bunu bilmezler.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

Ey iman edenler! Mallarınız ve evladlarınız sizi Allah’ın zikrinden gafil etmesin. Onlar mal ve canınızı alırız, sizi fakir ederiz derler. Asıl onlar fakir olacaklardır. Siz zengin onlar fakir olacaklardır ama dikkat edin siz zengin olduktan sonra mal ve evladınız başınıza bela olmasın. Yani mal ve evlad yahudi ve hristiyanı yoldan çıkardığı gibi sizde böyle olmayın. Ahkam-ı ilahiden geri olmayın. Mal geldi, servet geldi Allah’ın zikrinden geri olmayın. Mallarınızı koruması için yahudilere yanaşmayın. Kim bunu yaparsa tamamen onlar hüsrandadır.




وَأَنْفِقُوا مِنْ مَا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُنْ مِنَ الصَّالِحِينَ

Size verdiğim rızıktan infak edin. Yan başkasına nafaka olacak. Bilsen ki, günahda sarfedecek verme. Biz rızık vermişisiz minnet etmeden ver. Bu infakı ölüm gelmeden önce yapın. Eğer ölüm gelirse, Ya Rabbi! Niçin benim ölümümü tehir etmedin. Sen tehir etseydin, infak edecektim veya sadaka verecektim. Salihlerden olacaktım. Şimdi zekat ve teberrüatlar okula gidiyor. Bu ise infak değildir. Bu onların aleyhlerine dönüyor. İnsan sekerata girdiğnde bir daha geri dönüp zekat vereyim diyecektir. Fakirliği okuldan dolayı ise kesinlikle helal olmaz.


وَلَنْ يُؤَخِّرَ اللَّهُ نَفْسًا إِذَا جَاءَ أَجَلُهَا وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Allah hiçbir nefse eceli geldiğinde mühlet vermez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Şu anda zekat ve teberruat yahudiye gidiyor. Dolayısıyla onlara gidiyor. Evet şu anda fen var, tıb var ama meşrulaştırılmış değildir. İnkar-ı uluhiyet o kitabların içlerine girmiş. O kitabları tasviye edip, müslümanlaştırdıktan sonra okutmak gerekir. Üç yerde din ortadan kalkmıştır. Mahkemede, okularda ve medyada kalkmıştır.
 
Üst Alt