Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müminler ahirette ve Cennette Allahü teâlâyı görecekler mi?

cüneytkaya

New member
Katılım
10 Tem 2007
Mesajlar
85
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
Müminlerin ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da Allahü teâlâyı görecekleri Kur'an-ı kerimde açıkça bildiriliyor:
(Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler, [müminler] Rablerine bakacaklardır.) [Kıyamet 22, 23]

Meşhur bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
Peygamber efendimiz, ayın on dördüncü gecesi, parlayan dolunaya bakıp buyurdu ki:
(Gökteki şu ayı nasıl net görüyorsanız, [siz müminler Cennette] Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz.) [Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ. Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban]

Yunus suresinin, (Güzel amel edenlere, hüsna [Cennet] ve ziyadesi de vardır) mealindeki 26. âyet-i kerimesindeki ziyade kelimesini Resulullah efendimiz rüyet [Allahü teâlâyı görmek] olarak açıklayıp, (Dolunayı gördüğünüz gibi kıyamette Rabbinizi açıkça görürsünüz) buyurdu. (Buhari)

Kâfirler, cemal sıfatı ile görme nimetinden mahrum kalacaklardır. Bir âyet meali şöyledir:
(Onlar [kâfirler] o gün Rablerini [cemal sıfatı ile] görmekten mahrumdur.) [Mutaffifin 15]

Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile görmek büyük nimettir. Cennetteki bütün nimetlerden daha üstündür. Kâfirler ise, Cennete giremeyeceği için bu büyük nimetten mahrum kalacaklardır. Kâfirler, ahirette Allahü teâlâyı kahır sıfatı ile göreceklerdir, ancak bu görme bir nimet değil, büyük bir azap olacaktır.

İmam-ı Şafii, imam-ı Malik hazretleri gibi mezhep sahibi büyük âlimler, (Bu âyet-i kerime, müminlerin Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile göreceklerine bir delildir. Çünkü öyle olmasaydı, Kâfirler göremeyecek buyurulmazdı) demişlerdir. Hiç kimse denmiyor, kâfirler göremeyecek buyuruluyor. (Hazin)

Araf suresinin 143. âyet-i kerimesinde, Musa aleyhisselamın Allahü teâlâyı görmek istediği bildirilmektedir. Bu da Allahü teâlânın görüleceğinin delilidir. Çünkü, bir peygamberin, imkansız olan şeyi Allahü teâlâdan istemesi abes, hatta cahillik olurdu. Allahü teâlâ hakkında caiz olan ve olmayan şeyleri bilmemek ise peygamberliğe aykırıdır.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile "Allahü teâlâ dünyada görülmez" buyurdu. (1/283)

Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
(Dünyada Allahü teâlâyı gördüm diyen zındıktır. Evliyanın kalb gözü ile görmesi rüyet değildir. Onlara şühud hasıl olmaktadır.) (İtikadname)

İmam-ı Gazali hazretleri de, (Allahü teâlâyı dünyada görmek mümkün olmaz) buyuruyor. (İhya)

Dünyada Allahü teâlâyı görmek imkansız olduğu için Hazret-i Âişe, (Resulullahın Allahü teâlâyı gördüğünü söyleyen yalan söylemiş olur) buyurmuştur. (Buhari)

İmam-ı Rabbani, Mevlana Halid-i Bağdadi, Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri gibi büyük zatlar ise, Peygamber efendimizin Miracda Allahü teâlâyı gördüğünü, ancak bunun dünya görmesi ile değil, ahiret görmesi ile görmek olduğunu bildirdiler.

Fıkıh ve hadis ilimlerinde müctehid ve evliyanın büyüklerinden Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
Biz, Resulullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) Mirac gecesi Allahü teâlâyı görmesinin baş gözü ile olup, kalble ve rüyada olmadığına iman ederiz. Zira Cabir bin Abdullah, Peygamber efendimizin Necm suresinin (Andolsun Onu, Sidretü'l-Münteha'nın yanında önceden bir defa daha görmüştü) mealindeki 13 ve 14. âyet-i kerimeleri üzerine (Elbette Rabbimi gördüm), (Ben sidretü’l-müntehada Rabbimi gördüm. Öyle ki, ilahi vechinin nuru, benim için zahir oldu) buyurduğunu bildirmiştir.

Allahü teâlâ Mirac gecesinde kendisini habibine aynen göstermiş olduğunu, İbni Abbas hazretleri İsra suresinin tefsirinde bildiriyor. Ve yine İbni Abbas hazretleri buyurdu ki:
(Mirac gecesinde Resulullah, Allahü teâlâyı iki defa dünya gözü ile görmüştür. Hullet Hazret-i İbrahim için, kelam Musa aleyhisselam için, rüyet de Muhammed aleyhisselam için olmuştur.) (Gunye)
[Hullet, dostluk, Kelam, konuşma, Rüyet, baş gözü ile görme demektir.]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
O Server, Mirac gecesinde Rabbini dünyada değil, ahirette gördü. Çünkü o Server, o gece, zaman ve mekan çevresinden dışarı çıktı. Ezeli ve ebedi bir an buldu. Başlangıcı ve sonu bir nokta olarak gördü. Cennete gideceklerin, binlerce sene sonra, Cennete gidişlerini ve Cennette oluşlarını, o gece gördü. İşte o makamdaki görmek, dünyada görmek değildir. Ahiret görmesi ile görmektir. Bu görmeyi dünyada gördü demek de mecaz olarak söylenmiştir. Dünyadan gidip gördüğü ve yine dünyaya geldiği için dünyada gördü denilmiştir. (m. 283)

Allahü teâlâ, dünyada görülmez. Bu dünyada bu nimet nasip olsaydı, herkesten önce Hazret-i Musa görürdü. Peygamber efendimiz Miracda bu devletle şereflendi ise de, bu dünyada değildi. Cennete girip oradan gördü. Yani ahirette görmüş oldu. Dünyada iken, ahirete karıştı ve gördü. (C.3, m.17)

Necm suresinin, (Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı) mealindeki 17. âyet-i kerimesini imam-ı Rabbani hazretleri, (Mirac gecesinde, gözü Allahü teâlâdan hiç ayrılmadı) diye açıklamakta ve Allahü teâlâyı ahirette dünya gözü ile gördüğünü bildirmektedir. (C.1 m.129)

Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, Allahü teâlâyı Miracda gördü. Ancak bu görmesi dünyadaki görmek gibi değil idi. (İtikadname)

Rüyada görmek, dünyada görmek değildir. Peygamber efendimiz, Allahü teâlâyı rüyada gördüğünü Camiussagir’deki hadis-i şerifte bildirmektedir. İslâm âlimlerinden de rüyada görenler olmuştur.

İmam-ı Nevevi hazretleri, (Enam suresi 103. âyetindeki Ona gözler erişemez demek, Onun zatının hakikatini gözler idrak ve ihata edemez demektir. Yoksa rüyet haktır) buyuruyor.

Bid'at fırkalarından bazıları, (Enam) suresinin 103. âyetini delil getirerek, (Ona gözler erişemez) âyetine göre dünyada ve ahirette Allah’ı görmek imkansızdır, dediler. Bunun yanlış olduğunu, Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler bildiriyor. (Beydavi)

İmam-ı Rabbani hazretleri, Enam suresinin 103. âyetini açıklarken buyuruyor ki:
Müminler, ahirette ve Cennette Allahü teâlâyı göreceklerdir. (3/44 ve 90)

İmam-ı a’zam hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ ahirette görülecektir. (Fıkh-ı ekber)

Kur'an-ı kerimde, (Dünyada kör olan, ahirette de kör olur) buyurulması, kâfirler içindir. Müminler, ahirette Allahü teâlâyı görecektir. (Berika)

Dünyada imandan mahrum olan, ahirette de rüyetten mahrum olur. (Medarik)

Müminler, ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da, Allahü teâlâyı göreceklerdir. (Nuhbet-ül-Leali)

Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile, (Allahü teâlâyı müminler görür, fakat Cehennemde kâfirler göremez) buyuruyor. Ahirette Allahü teâlânın görüleceğinde icma vardır. Bunu inkâr edenler diyor ki:
(Görmek için beş şart gerek: Görünen şey bir yerde olmalı, bir tarafta olmalı, karşısında olmalı, çok uzak ve çok yakın olmamalı ve gözden çıkan şualar o şeye ulaşmalı! Bakan ile bakılan şey arasında ışık olmak da şarttır. Bu şartlar Allah için söylenemez ve görmek imkansız olur.)

Bu şartlar dünya ölçüleri ile ilgilidir. Ahiret işleri, dünya işlerine hiç benzemez. Dünyanın batısında olan bir kör, Allahü teâlânın kudreti ile dünyanın doğusundaki bir karıncayı görür. Allahü teâlânın kudretinden şüphe edilmez.

Ayrıca, ahirette, cisim olarak görülecek, sınırlı görecek diyen hiçbir Ehl-i sünnet âlimi yoktur.

Abdülhak-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ dünyada anlaşılmadan bilindiği gibi, ahirette de anlaşılmadan görülecektir. (Tekmil-ül-iman)

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Müminler, Cennette Allahü teâlâyı cihetsiz ve keyfiyetsiz ve hiçbir şeye benzetmeyerek ve misali olmayarak görecektir. (c.1, m.266)
 

firdevs

New member
Katılım
2 Mar 2007
Mesajlar
251
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
48
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Müminler, Cennette Allahü teâlâyı cihetsiz ve keyfiyetsiz ve hiçbir şeye benzetmeyerek ve misali olmayarak görecektir. (c.1, m.266)


Amin inşallah Rabbimin cemalini görenlerden oluruz. ALLAH (C.C) razı olsun bu güzel konu için.
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Gözler onu idrak edemez, O ise bütün gözleri idrak eder, O lafit ve haberdar olandır. En'am 103

Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): [B]"Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu.[/B] Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim. Araf 143


Ayetler yeterince açık...

Şimdi Dünya veyahut ahiret ikisininde farkı yoktur. Dünyayı da Cenneti de yaratan Allah(c.c.)tır.

Onu görebilmemiz için cisim olması gerekir. Allah(c.c.) cisimi yaratandır ve eksik sıfatlardan münezzehtir. Tabi Allah(c.c.) her şeye kadirdir. Her şey onun ilmi ile olur. Onun rızası ile olur.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Gözler onu idrak edemez, O ise bütün gözleri idrak eder, O lafit ve haberdar olandır. En'am 103

Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): [B]"Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu.[/b] Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim. Araf 143


Ayetler yeterince açık...

. Dünyayı da Cenneti de yaratan Allah(c.c.)tır.

Şimdi Dünya ve yahut ahiret ikisininde farkı yoktur
Onu görebilmemiz için cisim olması gerekir. Allah(c.c.) cisimi yaratandır ve eksik sıfatlardan münezzehtir. Tabi Allah(c.c.) her şeye kadirdir. Her şey onun ilmi ile olur. Onun rızası ile olur.

herşey tamamda şu kısmı destekleyen ayet var mı?

Şimdi Dünya ve yahut ahiret ikisininde farkı yoktur
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
herşey tamamda şu kısmı destekleyen ayet var mı?

Şimdi Dünya ve yahut ahiret ikisininde farkı yoktur

Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): [B]"Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu.[/b] Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti,

Sen beni asla göremezsin

Asla : Hiçbir zaman anlamına geliyor. Ne dünyada ne ahirette


Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim. Araf 143

Allah(c.c.) eksik sıfatlardan münezzehtir. İnsanoğlunun gözünun belirli bir kapasitesi vardır. Baktığımız zaman bırakın evreni, bırakın dünyayı, görebildiğimiz alan dünyanın üzerinde noktadan bile ufak bir kısımdır.

Ahirette Allah(c.c.)'i görmeye gelince Ahirette sınav bitmiş, herşey gün açığına cıkmış olacak. İşte o zaman Allah(c.c)'in ayetlerini göreceğiz. Cennet'i, Cehennemi, Melekleri, Peygamberleri ve Diğer Ümmetleri. Açık bir şekilde Allah(c.c.)'in varlığını idrak edebileceğiz. Benim anladığım görmek bu.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): [B]"Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu.[/b] Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti,



Asla : Hiçbir zaman anlamına geliyor. Ne dünyada ne ahirette




Allah(c.c.) eksik sıfatlardan münezzehtir. İnsanoğlunun gözünun belirli bir kapasitesi vardır. Baktığımız zaman bırakın evreni, bırakın dünyayı, görebildiğimiz alan dünyanın üzerinde noktadan bile ufak bir kısımdır.

Ahirette Allah(c.c.)'i görmeye gelince Ahirette sınav bitmiş, herşey gün açığına cıkmış olacak. İşte o zaman Allah(c.c)'in ayetlerini göreceğiz. Cennet'i, Cehennemi, Melekleri, Peygamberleri ve Diğer Ümmetleri. Açık bir şekilde Allah(c.c.)'in varlığını idrak edebileceğiz. Benim anladığım görmek bu.






          Ortalanmis Mesaj         




          Ortalanmis Mesaj         

soruma cevap gelmemiş, sadece yorumunuzu bize bildiriyorsunuz, sizden isticeğim dünya ve ahiretin aynı olduğuna dair ayet? birde asladan kasıt ebedi bir durum söz konusu değil...


          Ortalanmis Mesaj         



Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:"(Ashab, Resulullah'a): "Ey Allah'ın Reulü! Kıyamet günü Rabbimizi görecek miyiz?" diye sordular. Aleyhissalâtu vesselâm: "Bulutsuz bir günde, öğle vaktinde güneşi görme hususunda bir itişip kakışmanız olur mu?" diye sordu. Ashab: "Hayır!" deyince:
"Bulutsuz (dolunaylı) gecede ayı görmekte itişip kakışmanız olur mu?" diye tekrar sordu. Ashab yine: "Hayır!" deyince:
"Nefsim yed-i kudretinde olan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun, Rabbinizi
görme hususunda da hiçbir itişip kakışmanız olmayacak. Tıpkı güneş ve ayı görmede itişip kakışmanız olmadığı gibi. Böylece kul, Rabbiyle karşı karşıya gelecek.
(Müslim, Zühd 16)

Cerir İbnu Abdillah (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir dolunay gecesi, aya baktı ve:
"Siz şu ayı gördüğünüz gibi, Rabbinizi de böyle perdesiz göreceksiniz ve O'nu görmede bir sıkışıklığa düşmeyeceksiniz (herkes rahatça görecek).
(Buhârî, Mevakitu's-Salat 6, 26, Tefsir, Kaf 1, Tevhid 24; Müslim, Mesacid 211, (633); Ebu Davud, Sünnet 20, (4729); Tirmizî, Cennet 16, (2554).>

Açıklama:

1- Ehl-i Sünnet uleması, cennet ehlinin rü'yetullaha mazhar olacağına gökte dolunayı görürcesine Rab Teala'yı gözleriyle göreceğine inanır ve bu hususta ittifak ederler. Allah'ın görülmesinin, cennet ehlinin mazhar olacağı en büyük nimet olacağı belirtilmiştir. Nitekim sadedinde olduğumuz hadis, Allah kendini gösterdiği müddetçe cennet ehlinin diğer nimetlere iltifat etmeyeceğini belirtir. Bu iltifat etmeme hali, rü'yetin onların hepsinden üstün bir nimet olduğunu ifade eder.

2- Hadisten, ahirette Allah'ı, kadın ve erkek bütün cennet ehlinin göreceği hükmü de çıkarılmıştır.

3- Cennet’te hiç kimseye üzülme yoktur. Cehennemden çıkan kişi de Allahı görecektir.

4- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Cennetliklerin en aşağı derecesinde olan kimsenin durumu; bahçelerini, hanımlarını, bol nimetlerini, hizmetçilerini ve koltuklarını bin senelik mesafeye kadar uzanmış olarak görecek ve sabah akşam Allah’ın kendilerine bir ikramı olarak Allah’ın yüzünü göreceklerdir. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) şu ayeti okudu: “Bazı yüzler o gün Rablerine bakarken mutluluktan parlayacaktır.” (Kıyame sûresi: 22-23) (Müsned: 4395)



 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Allah(c.c.) eksik sıfatlardan münezzehtir.

Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim. Araf 143



Allah(c.c.) rızası için okuyun. İnsan sözü değil bu Allah(c.c.)'in ayeti. Ne demiş Hz.Musa(a.s.) seni noksan sıfatlardan tenzih ederim.

Neyse seyfullah kardeş. Görme konusundaki görüşünü takdir ettim.

Allah(c.c.)'in sözü dururken sen Ebu Hureyyenin sözüne göre düşün.
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Musa (as) bir mucize görmek istiyordu, gördü de...
Mesele görmek istemek...
Görmek istemeyen'e niye göstersin ki Alemlerin Rabbi kendisini...
Dünya gözü ile görülmeyeceği ayet ile açıktır...
Ahirette ise görüleceği müteşabihtir...
Biz, bize gelen sahih rivayetler doğrultusunda Allah'ı göreceğimize inanırız...
Görmek istemiyorsanız biz ne yapabiliriz ki...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Neyse seyfullah kardeş. Görme konusundaki görüşünü takdir ettim.

Allah(c.c.)'in sözü dururken sen Ebu Hureyyenin sözüne göre düşün.

          Ortalanmis Mesaj         


Allahın sözündende size paylaşım yapmıştım, ebu hureyre dediğiniz,hz ömer dediğiniz , Cerir İbnu Abdillah dediğiniz mübarek zatlar kendi düşüncelerini söylememilerdir sözlerine resulden işittim diye başlamışlardırki sözler bu nedenle hadis olarak kaydedilmiştir, bu nedenle sözün asıl sahibi de resuldur bunuda göze alındığında şimdi benim yerimde olsanız resulun ayet yorumlarını mı kabul ederdiniz yoksa karşınızdaki Caferinin yorumunu mu kabul ederdiniz?

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Cennetliklerin en aşağı derecesinde olan kimsenin durumu; bahçelerini, hanımlarını, bol nimetlerini, hizmetçilerini ve koltuklarını bin senelik mesafeye kadar uzanmış olarak görecek ve sabah akşam Allah’ın kendilerine bir ikramı olarak Allah’ın yüzünü göreceklerdir. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) şu ayeti okudu:
“Bazı yüzler o gün Rablerine bakarken mutluluktan parlayacaktır.” (Kıyame sûresi: 22-23)




 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Musa (as) bir mucize görmek istiyordu, gördü de...
Mesele görmek istemek...
Görmek istemeyen'e niye göstersin ki Alemlerin Rabbi kendisini...
Dünya gözü ile görülmeyeceği ayet ile açıktır...
Ahirette ise görüleceği müteşabihtir...
Biz, bize gelen sahih rivayetler doğrultusunda Allah'ı göreceğimize inanırız...
Görmek istemiyorsanız biz ne yapabiliriz ki...

Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim. Araf 143

Bu görmek istememek degil, bilakis Hz.Musa gibi Allah(c.c.)'i noksan sıfatlardan tenzih etmek.

Görmek istemiş ve görememiş. ve sonunda da seni noksan sıfatlardan tenzih ederim demiş.

Görebileceğini düşündüğü için noksan sıfatlı düşünmüş Allah(c.c.)'i.

Ve sonra dikkatinizi çekerim bu düşüncesi yüzünden tevbe etmiş.

Tevbe etmesindeki eylem Allah(c.c.)'in görülebileceğini düşünmek, çünkü görememiş. Allah(c.c.) beni asla göremessin demiş.

Şayet Allah(c.c.)'ı görebileceğimizi düşünmek ona noksan sıfatlar yüklemek olmasaydı neden tevbe etti Hz.Musa?

Bu dünyada da görmek, Ahirette de görmek ona noksan sıfatlar yüklemek olur.

Allah(c.c.) tüm noksan sıfatlardan münezzehtir...
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Nechul Belaga ( Hz.Alinin Hutbeleri)

Nechul Belaga ( Hz.Alinin Hutbeleri)

Hz.Ali hutbelerinden birinde derki :

Hamd kulları yaratana, yeryüzünü döşeyene, suları yeryüzünde akıtana, yerleri sellere düzleyene. Evveline bir başlangıç, ezelî oluşuna bir son yok. Evveldir, zevâli olmaz; bâkidir, sonu olmaz. Alınlar ona secde eder; dudaklar birliğini söyler. Yarattığı şeyleri sınırladı, benzerlerinden ayırdı. Vehimler, düşünceler, sınırlarla, hünerlerle O'nu takdir edemez; akıllar, uzuvlara âletlere benzeterek O'nu bilemez; O'na bir zaman vardı denemez; zaman isnâd edilemez; hakkında ne vakte dek diye de soru sorulamaz. Görünendir, eserleriyle; neden ve nereden diye bir suâle imkân yok. Görünmeyendir zâtiyle, nerede gizlidir diye de sorulsa buna da bir beyân yok. Ne cismi vardır, görünür; ne bir hicâp altına girer; bilinir. Ne zâtiyle eşyâya yakındır ki bir şey densin; ne kudretiyle eşyadan ayrıdır ki ayrılmıştır densin. Kullarının bakışları, geceleyin adım atışları, karanlıkta dinlenişleri, karanlıklara dalışları, gizli değildir O'ndan. Aydınlatıcı Ay, O'nun bilgisiyle, irâdesiyle doğar, âlemi aydınlatır. Ardından aydın güneş doğar, âlemi ışıtır, batar. Zamanlar döner; günler, geceler geçip gider. Gece yüz gösterir, gelir; gündüz olur, biter; O hepsini bilir, hepsini görür. Bilgisi, her şeyin, her işin sonunu ve müddetini, zamanını ve sayısını kaplar, kavrar. O, sıfat takdir edenlerin, mekân tayin eyleyenlerin takdirinden münezzehtir; tayininden yücedir. Sınır, O'nun yarattıklarına aittir. O'ndan başkalarına mensuptur. Eşyâyı, ezelî olan, ebedî maddelerden yaratmamıştır; yaratılanı O yaratmıştır, O sınırlamıştır; şekil ve sûret sahibi olanların şekillerini, sûretlerini o tasvîr etmiştir; ne de güzel şekil vermiştir, ne de güzel sûretle bürümüştür. Hiç bir şey O'ndan çekinemez; hiç bir şeyin baş eğmesi O'na fayda vermez. Ölüp gidenleri bilmesi, diri kalanları bilmesi gibidir; yüce göklerde olanları bilmesi, aşağılık yerlerde olanları bilmesi gibidir.

(Aynı Hutbeden):

Ey doğru, düzen yaratılmış mahluk, ey rahimlerin karanlıklarında yetiştirilen çocuk, toprağın özünden yaratılmaya başladın, kuvvetli bir karar yerine kondun, bilinen bir zaman, orada durdun; takdir edilmiş bir müddet içinde de dünyada kaldın. Ana karnında bir yavrucaktın, oynar dururdun; ama ne çağırana seslenebilirdin, ne söyleneni duyardın. Sonra o karar ettiğin yerden, hiç görmediğin âleme çıkarıldın; oranın faydalanılacak şeylerinden de haberin yoktu senin. Ananın memesinden gıdalanmayı kim öğretti sana? Arama, isteme yerlerinden ihtiyacını gidermeyi kim belletti sana?.

Bir sûrete, bir şekle, bir heyete bürünmüş, âzâya sâhip olmuş bir yaratığın sıfatlarını bile bilmekten âciz olanın, yaratıcısının sıfatlarını bilmesi ne kadar da uzak; elbette yaratılan, bu hususta daha da âciz olacak. Yaratılmışların hadlerini anlamak imkânı yokken yaratan hakkında söz söylemek; ne de boş; bu, öyle bir şey ki mümkün değil, olmayacak.

Kaynak: Nechul Belağa
 
Üst Alt