Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Michael BEHE

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Dünyaca ünlü Biokimya Profesörü Michael J. Behe’nin son yıllarda yaptığı çalışmalar materyalist çevrelerde paniğe yol açtı. “Bilinçli tasarım” akımının öncüsü olan Behe, tüm dünyada ateist çevrelerin iddialarını çürütürken, yaratılışçı bilim çevrelerine de ışık tutuyor.

Evrenin ve canlıların kökeni üzerinde çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Bu fikirleri evreni materyalist bakış açısıyla açıklayanlar ve Allah’ın tüm kainatı yoktan var ettiğini -yani yaratılış gerçeğini- görenler olmak üzere iki başlık altında toplamak mümkündür.

Materyalist bakış açısı, evreni oluşturan maddenin, var olan yegane varlık olduğunu iddia eder. Bu inanışa göre madde sonsuzdan beri vardır ve maddeye hakim olan bir başka güç yoktur. Materyalistler, evrenin tesadüfler sonucunda kendiliğinden şekillendiğini, canlılığın ise zaman içerisinde yine kör tesadüfler sonucu cansız maddelerden evrimleşerek meydana geldiğini kabul ederler.

Evrim teorisinin karşısında ise yaratılış gerçeği yer alır. Allah maddeyi yoktan yaratmış ve düzenlemiştir. Canlılar da yine Allah’ın yaratmasıyla var olmuştur. Evrendeki ve canlılardaki büyük tasarım, hesap, denge ve düzen, bu gerçeğin açık kanıtlarıdır.

Günümüzde dünyaca ünlü birçok bilim adamı bu gerçeği kabul etmiş ve canlıların bilinçli bir tasarım ile Allah tarafından yaratıldığını kabul etmiştir. Bu gerçeği kabul eden önemli isimlerden biri de “bilinçli tasarım” düşüncesinin savunucularından ABD’li Biokimya Profesörü Michael behe’dir. Behe, Milli Gazete’ye oldukça çarpıcı açıklamalarda bulundu.

-İlk başlarda evrim teorisini inanan bir insandınız. Ne oldu da bu düşüncenizi değiştirdiniz?

Eğitimim sırasında evrim teorisini öğrenmiştim. Evrimin Tanrının hayatı doğa kanunları ile yaratmasının yolu olarak düşündüm. Bu bana son derece doğal geldi. Evrim teorisini bilimsel problemlerini öğrenmeye başladığımda, bu teoriden şüphelenmeye başladım. Özellikle 1980’lerin sonlarında okuduğum Michael Denton’un “Evolution: A Theory in Crisis” (Evrim: Kriz İçinde Bir Teori) kitabı bu konudaki şüphelerimi daha da belirginleştirdi. Daha sonra çalışmalarımı bu yönde yoğunlaştırdım. Araştırmalarım sonucunda ulaştığım sonuçlar bu teorinin son derece yanlış temeller üzerine kurulduğunu gördüm.

-1996 yılında yayınladığınız “Darwin’in kara kutusu” kitabı, oldukça ses getirdi. “National Review” dergisi tarafından en önemli 100 kitaptan birisi olarak değerlendirildi. Bu kadar etkili olacak ne tür yeni bilgiler bu kitapta bulunuyordu?

Bu kitabın bu kadar ses getirmesinin sebebi bence içinde yeni ve orijinal bilgilerin olması değildi. Bu etkiyi yaratan bence bilinen bilgileri yorumlamam oldu. Ben sadece canlılığın moleküler seviyede sahip olduğu çok hassas ve kompleks sistemlerin ancak bilinçli bir planlama ve organizasyonun sonucu olabileceğini ortaya koydum. Tabi ortaya konan bu gerçek Darwin’in Evrim teorisinin iddialarını geçersiz kılıyor. Kitabımın sanırım en büyük etkisi, yıllardır kabul edilen evrimci iddiaların çok sathi ve yanıltıcı olduğunu göstermek oldu.

-Kitabınızın adı neden “Darwin’in Kara Kutusu”?

“Kara kutu” bilimsel dilde kullanılan bir terim. Bir işlem yapan bir makine, bir sistem ya da bir alet düşünün. Bunların bazı özellikleri vardır. Eğer bu aracın çalışma prensibini bilmiyor ve incelemediyseniz, onun çalışma şekli sizin için bir gizemdir. Bu araçların içini göremezsiniz, onları kavrayamazsınız. Bu işte bir kara kutudur.

Darwin ve onun çağdaşları için de hücre bir kara kutuydu. Dönemin teknik imkanları canlı hücresinin iç yapısını incelemeye imkan sağlamıyordu. Darwin’in sahip olduğu mikroskoplar hücrelerin sadece dış hatlarını gösterebilecek özelliğe sahipti. O dönemde yaşayan bilim adamları hücreyi sadece jöle dolu bir balona benzetiyorlardı.

O günden günümüze bilim çok farklı gerçekleri ortaya koydu. Şimdi artık canlı hücresinin çok farklı özelliklerini biliyoruz. Hücrelerin jöle dolu bir balon olmadığını, protein ve nükleik asitlerden oluşan kompleks sistemlere sahip olduğunu ve küçültülmüş makinelere benzeyen organellere sahip olduğunu biliyoruz. Üstelik bu parçalar indirgenemez komplekslik özelliğine sahip olduğunu görüyoruz.

İşte ben, Darwin’in göremediği ve bu kara kutuyu kitabımda açtım. Bu aslında sadece Darwin’in de kara kutusu değil, tüm evrim iddiasının kara kutusudur.

-Sayın Prof. Behe, Nature dergisinde bu yıl yayımlanan ve insanlarla şempanze genlerinin gerçekte çok farklı olduğunu gösteren son ilmî bulgu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu araştırmayı Tokyo Üniversitesi’nden bir araştırmacı grubu, insan ve şempanzelerin 22 ve 21. kromozomlarının genetik alfabesindeki bütün harfleri karşılaştırarak yaptı. Buldukları sonuç ise, son derece önemli; çünkü iki canlı türü arasında daha önceden kabul edilenden çok daha büyük bir fark olduğu ortaya çıktı. Bu sonuç, en azından insanın menşei açısından, Darwin’in teorisini büyük bir açmaza sokuyor.

Aslında genel olarak biyoloji hakkında ne kadar şey öğrenirsek, Darwinizm’in problemleri de o kadar artıyor. Darwinizm, canlılar hakkında ne kadar az bilgiye sahip olursak, o kadar ikna edici olabilen bir teoridir. Çünkü canlıları ne kadar az tanırsak, onu o kadar basit zannederiz ve Darwinizm de bu basit sandığımız sistemleri küçük tesadüfî değişimlerle açıklar. Ama son 30 yılda, hayatın daha önceden hayal bile edemeyeceğimiz kadar karmaşık olduğunu öğrendik. Meselâ; en evrimci taksonomide en basit canlı olarak görülen bakterilerde, hareket etmelerini sağlayan minik ama çok kompleks ve mükemmel biyo-kimyevî motorlar var. Bu detaylı mekanizmaların nasıl oluştuğu sorusuna verilebilecek tek cevap, bilinçli bir yaratmadır.

-Peki canlıların farklı organlarının, genlerinin veya proteinlerinin birbirine benzer olması ne anlama geliyor? Bunlar, bütün canlıların ortak bir atadan geldiğini savunan Darwinizm için bir delil sayılabilir mi?

Hayır. Farklı canlılardaki benzerlikler, öncelikle biyolojinin temel sorusunu cevaplamıyor. Bu soru, farklı canlıların kendilerine has ve son derece kompleks olan organ ve sistemlerin nasıl ortaya çıktığıdır. Darwinizm’in buna verebildiği bir cevap yok.

Öte yandan birbirine en uzak olarak kabul edilen organizmalar arasında bile şaşırtıcı benzerlikler var. Meselâ, insanla bakteriler arasında… Soru şu: Bu benzerlikler, Darwin’in teorisine uygun bir tablo oluşturuyor mu? Aslında oluşturmuyor; çünkü evrim teorisine göre birbirine çok yakın akraba olması gereken canlılar, kimi zaman genetik olarak daha farklı çıkıyor. Veya birbiriyle tamamen ilgisiz olması gereken canlılarda çok benzer organ veya genler var. Meselâ insan gözü ile ahtapot gözü neredeyse birbirinin aynısı. Ama bu elbette ahtapotlarla akraba olduğumuz anlamına gelmiyor. Bu iki göz yapısının ‘ortak ata’dan değil, ‘tek bir Yaratıcı’nın ilminden’ kaynaklanan bir dizayn olduğunu kabul etmek, daha mantıklı.

-’Darwin’in Kara Kutusu’ adlı kitabınız, National Review dergisi tarafından 20. yüzyılın en önemli 100 kitabından biri olarak gösterildi. Bu kitabı bu kadar önemli kılan husus sizce neydi?

Bunun sebebi kitapta yer alan yeni ve orijinal bilgiler değil aslında. Sadece okuyucuya, hayatın moleküler seviyesinde çok hassas ve kompleks sistemler bulunduğunu ve bunun da şuurlu bir plânlama ve organizasyona delil oluşturduğunu gösterdim. Çoğu insan hayata sathî bir nazarla baktığında, bitkileri, hayvanları, kuşları veya balıkları müşahede ettiğinde, bunlarda bir plân ve program olduğunu hissedebiliyor. Ama okullarda öğretilen Darwin’in evrim teorisi, tabiattaki bu nizâm ve sistemin, bir Sanatkâr olmadan açıklanabileceğini söylüyor. Kitabımın sanırım en büyük tesiri; Darwinist açıklamanın çok sathî ve yanıltıcı olduğunu göstermek oldu.

-Darwinizm’in geleceğine dair bir beklentiniz var mı? Darwinizm yaşayacak mı?

İnanıyorum ki, Darwinizm sahneden çekilme yolunda. Hayatın açıklamasının bu teoriyle mümkün olmadığı görülecek ve teori terk edilecek. Bu sonuca giden süreç başlamış durumda zaten. Bunun sebebi de benim tarafımdan veya başka bilim adamları tarafından yapılanlar değil. Hayat hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, onun ne kadar kompleks olduğunu o kadar iyi anlıyoruz. Bilim adamları, bu kadar kompleks yapıların Darwin’in öngördüğü gibi gâyesiz, tesadüfî mekanizmaların ürünü olamayacağını görmeye başlıyorlar.
Verdiğiniz bu bilgiler için çok teşekkür ederim. Yeni çalışmalarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz

Michael Behe kimdir?

Amerikalı, biokimyacı olan Behe 1952 yılında doğdu. Drexel üniversitesi Kimya bölümünden 1974 yılında mezun oldu. Pensilvanya Üniversitesinde “orak hücre anemisi” üzerine yaptığı çalışmadan dolayı doktor unvanını kazandı. 1978- 1982 yılları arasında Ulusal sağlık enstitüsünde DNA yapısı üzerine doktora sonrası çalışmalarını sürdürdü ve profesörlük unvanını kazandı.

Halen Pensilvanya’da bulunan Lehigh Üniversitesinde biokimya profesörü olarak ders vermekte ve çalışmalarını sürdürmektedir. “İndirgenemez komplekslik” (irreducible complexity) kavramını bilim dünyasına kazandıran Behe, yaptığı bilimsel çalışmalarla “bilinçli dizayn” (intelligent design) düşüncesinin dünya çapındaki en ünlü savunucularındandır.

Michael Behe’nin 1996 yılında yayınladığı “Darwin’in Kara Kutusu” ( Darwin’s Black Box) isimli kitabı bilim dünyasında çok büyük ilgi uyandırdı. Bu kitap National Review” dergisi tarafından en önemli 100 kitaptan biri olarak değerlendirildi.

ABD’li ünlü Biyokimya Profesörü Michael J. Behe, evrendeki karmaşık sistemin materyalist çevrelerin iddia ettiği gibi tesadüflerle değil “bilinçli bir tasarım” ile yaratıldığını ortaya koyması ateist çevrelerde paniğe yol açtı.
İ
 
H

hüma-gül

Guest
Evrim teorisi cöküyo artik savunan insanlar bile geri adim atiyorlar.Allah(cc)yardimcimiz olsun.Emegine saglik
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün Aleyküm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.
Eğitimim sırasında evrim teorisini öğrenmiştim. Evrimin Tanrının hayatı doğa kanunları ile yaratmasının yolu olarak düşündüm. Bu bana son derece doğal geldi. Evrim teorisini bilimsel problemlerini öğrenmeye başladığımda, bu teoriden şüphelenmeye başladım. Özellikle 1980’lerin sonlarında okuduğum Michael Denton’un “Evolution: A Theory in Crisis” (Evrim: Kriz İçinde Bir Teori) kitabı bu konudaki şüphelerimi daha da belirginleştirdi. Daha sonra çalışmalarımı bu yönde yoğunlaştırdım. Araştırmalarım sonucunda ulaştığım sonuçlar bu teorinin son derece yanlış temeller üzerine kurulduğunu gördüm.


Demekki inançlı biriymiş ki ALLAH TEALA doğru yola yöneltmiş.

----------------------

ÂL-İ İMRAN
182- "Bu, kendi ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır". Allah kullar(ın)a asla zulmetmez.

185- Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir.

191- Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru." derler.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
İnsanı çamurdan oluşan bir özden yarattık.

23 Müminun Suresi 12

O yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır. Ve insanın yaratılışına çamurdan başlamıştır.

32 Secde Suresi 7

Sizi topraktan yaratması O'nun delillerindendir...

30Rum Suresi 20

Ve O sudan bir insan yarattı ve ona soy sop verdi. Efendin her şeye gücü yetendir.


25 Furkan Suresi 54
48_2.jpg
48_1.jpg

Kuran, insan yaratılırken kullanılan ham maddelerin toprak ve su olduğunu ortaya koymaktadır. Kuran, bazen bu ham maddeleri ayrı ayrı vurgulamakta, bazen de insanın çamurdan yaratıldığını söyleyip toprak ve suyun bileşiminden insanın yaratıldığını açıklamaktadır.

İnsanın topraktan yaratılması üzerine çok spekülasyonlar yapılmıştır. Biyoloji ve kimya gibi bilimlerin ilerlemesiyle; hem toprağın, hem de insan vücudunun analitik incelemesi yapıldı. Bu incelemeler sonucunda insan vücudunun içerdiği maddeler ile toprağın içerdiği maddelerin tamamen aynı olduğu anlaşıldı. Bu maddeler alüminyum, demir, kalsiyum, oksijen, silikon, sodyum, potasyum, magnezyum, hidrojen, klor, iyot, manganez, kurşun, fosfor, bakır, gümüş, karbon, çinko, kükürt ve azottur. Amerika'daki bir kimya bürosunun yaptığı analize göre insan vücudunun %65'i oksijen, %18'i karbon, %10'u hidrojen, %3'ü azot, %1.5'u kalsiyum, %1'i fosfor, geri kalanı da diğer elementlerdir. Yaratılış denilen Allah'ın muhteşem sanatı işte bu cansız, şuursuz atomları belli bir şekilde birleştirip insanı meydana getirmektedir. Bu maddeler sırf ham madde olarak çok düşük değerlere alıcı bulmaktadır. Oranlarını verdiğimiz temel maddelerin New York Borsasındaki değeri 4.5 Dolar'dır. Evet, tam tamına 4.5 Dolar. İşte insanın temel malzemesinin fiyatı. Allah 4.5 Dolar'lık malzemeden insan mucizesini yaratmaktadır. Görülüyor ki beceri, bu 4.5 Dolar'lık malzemede değildir. Bütün övgü, bu ham maddeleri de, bu ham maddelerden insanı da yaratan Allah'adır.

Övgü Alemlerin Efendisi Allah içindir.

TOPRAĞIN ÖZÜ

Müminun Suresi 12. ayette dendiği gibi insan bir “özden” yaratılmıştır. Allah topraktaki elementleri, çok ince bir şekilde ayarlayarak insanı yaratmıştır. İnsan vücudunda gerekli her element belli değer aralıklarında var olabilmektedir. Bu değer aralığından sapmalar olduğunda hastalıklar, ölümler ortaya çıkabilir. Vücutta baştan bu maddeler dengeli bir şekilde dağıtıldıkları gibi, vücut sonradan bu maddeleri dengeli bir şekilde kullanacak, fazlalıkları dışarı atacak biçimde de yaratılmıştır. İnsan vücudunda yaklaşık 2 kg kalsiyum vardır. Eğer bu kalsiyum azalırsa bir elmayı ısırmamız dişlerimizin parçalanmasıyla sonuçlanabilir. Vücudumuzun 120 gr kadar potasyuma ihtiyacı vardır. Bu maddenin eksikliği kas ağrıları, kramplar, yorgunluk, bağırsak rahatsızlıkları, kalp çarpıntısı olarak kendini gösterir. çinkoya olan ihtiyacımız ise sadece 23 gr kadardır. Bu düşük miktarın eksikliği hafıza kaybı, cinsel yetersizlik, hareket gücünün azalması, koku ve tad alma duyusunun zayıflamasıyla kendini gösterir. 100 mikrogramlık selenyumun eksikliği kas zayıflığı, kalp ve damarlardaki esneme kabiliyetinin bozulmasıyla kendini gösterir...

Tüm bu veriler bize Allah'ın insanı topraktan rastgele yaratmadığını, aynı ayette söylendiği gibi; toprağın içindeki elementleri belli ölçüyle belirleyerek insanı toprağın belli bir özünden yarattığını göstermektedir. Görüldüğü gibi Kuran'da hiçbir kelime boşu boşuna geçmemektedir.

İnsan vücudundaki bu elementlerin incelikle ayarlanması Allah'ın mükemmel tasarımcılığını gözler önüne sermektedir. Secde Suresi'nde Allah'ın güzel yaratışına dikkat çekilmektedir. Gerçekten de çamur gibi basit görünümlü bir maddeden insan gibi bir eserin yaratılması Allah'ın delillerindendir. Nitekim Rum Suresi'nin 20. ayeti topraktan yaratılışın Allah'ın delillerinden biri olduğunu vurgulamaktadır.

SU NASIL CANLANIYOR?

... Her canlıyı sudan yarattık. Hala inanmayacaklar mı?

21 Enbiya Suresi 30

Allah hareket eden her canlıyı sudan yarattı.

24 Nur Suresi 45

Furkan Suresi'nde insanların, Enbiya ve Nur Sureleri'nde ise tüm canlıların sudan yaratıldıkları söylenmektedir. Su, biyolojik olarak yaşayan maddenin temel unsurudur. İnsan hücrelerden oluşmuştur. Hücreleri incelediğimizde % 60 ile % 80 arasında sudan oluştuğunu görürüz. Temel maddesi su olan hücre, canlı bir maddedir. Canlılığın temeli olan su olmadan canlılık mümkün değildir.

Suyu incelediğimizde suyun iki hidrojen ve bir oksijen atomundan meydana geldiğini görürüz. Kimyasal olarak her özelliği mükemmel ayarlanmış olan su, tamamen cansız olan, %99'u boşluk olan atomlardan oluşur. Nasıl oluyor da %99'u boşluk olan cansız atomlardan oluşan sudan yaratılan hayvanlar, insanlar canlanıyorlar? Bu noktayı iyice düşünen, becerinin cansız atomlarda değil, bu cansız atomları canlandıran Allah'ta olduğunu anlar.
48_3.jpg

O Allah'tır. Yaratandır, kusursuzca var edendir, biçim verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nu yüceltir. O üstündür, bilgedir.

59 Haşr Suresi 24
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün Aleyküm.

Ekleme yapayım; İlk insan topraktan, sonrakiler sudan yaratıldı. Bununla ilgili ayet vardı. İnşallah bulursam yazarım. Veya bilen bir arkadaş yazsın.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hülasadan yarattık. Sonra onu (Hz. Adem'in nesli olan) insanı sarp ve metin bir karargahta (rahimde) bir nutfe (zigot) yaptık. Sonra o nutfeyi alaka (yapışan şey) haline getirdik, derken o alakayı mudga (bir çiğnem et) yaptık, o bir çiğnem eti kemik(lere) çevirdik (ve) o kemiklere de et (kaslar) giydirdik. Sonra onu başka yaratılışla inşa ettik (can verdik, konuşma verdik)..." (Mü'minun, 12-14).]
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Selamün Aleyküm.

Ekleme yapayım; İlk insan topraktan, sonrakiler sudan yaratıldı. Bununla ilgili ayet vardı. İnşallah bulursam yazarım. Veya bilen bir arkadaş yazsın.
35 - Fatir
11.Hem Allah sizi bir topraktan, sonra bir nutfeden yarattı, sonra da sizi çiftler yaptı. O'nun bilgisi dışında ne bir dişi gebe olabilir, ne de doğurabilir. Bir yaşatılanın ömrünün uzatılması da kısaltılması da kesinlikle bir kitapta yazılıdır, şüphe yok ki, o Allah'a göre çok kolaydır.
 

mümin86

New member
Katılım
28 Nis 2007
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Evrim teorisi cöküyo artik savunan insanlar bile geri adim atiyorlar.Allah(cc)yardimcimiz olsun.Emegine saglik

yok be hocam geri adım attıkları falan yok hergün turkrock.com da ateistler ile kavga ediyorum bingbang teorisini öne sürüp duruyorlar artık uğraşmaktan bıktım ALLAH hepimizin sonunu hayır etsin.
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
yok be hocam geri adım attıkları falan yok hergün turkrock.com da ateistler ile kavga ediyorum bingbang teorisini öne sürüp duruyorlar artık uğraşmaktan bıktım ALLAH hepimizin sonunu hayır etsin.

turkrock.com....:D:D..tam dini konuları konuşmak için birebir yani!..bırak big bang teorisini onlar kendi pankreansları nerde onu bile bilmiyolardır!...
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
yok be hocam geri adım attıkları falan yok hergün turkrock.com da ateistler ile kavga ediyorum bingbang teorisini öne sürüp duruyorlar artık uğraşmaktan bıktım ALLAH hepimizin sonunu hayır etsin.



Tam yeri yani turkrock.com . :D

Satanist müzikleri bir araştır kardeş. :)

İlginç olan birşey var, Bilim adamları Bing Bang teorisinde STOP dediler. Neden? :D

ETKİ-TEPKİ İLKESİNDEN.
Yani boşluğu harekete geçiren BAĞIMSIZ BİR GÜÇ olması gerekiyor. :D

Maymun suretine benzemek isteyenleri ALLAH TEALA ıslah etsin. Başka ne diyelim. :eek:
 
Üst Alt