Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mevlâna Celaleddin-i Rumi Hazretleri şöyle diyor:

Katılım
25 Eki 2007
Mesajlar
55
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
42
“Şeyh Dekukî Hak aşığı ve keramet sahibi kamil bir veli idi. Geceleyin yürüyenlerin ruhu, ondan nur alırdı. O yeryüzünde iken gökteki ay gibi idi. Bir yerde az oturur, bir köyde iki günden fazla bulunmaz ve ‘eğer bir evde iki günden fazla oturursam, kalbimde oranın sevgisi alevlenir‘ derdi.

Şeyh Dekukî gündüzleri seyahatle, gecelerini ise ibadet ile geçirirdi. Halktan ayrılmıştı ama bu ayrılığı kötü huyundan dolayı değildi, insanlardan kaçıp tek kalmıştı ama bu yalnızlığı halkı ve Hakk‘ı ayrı ayrı görmekten kaynaklanmıyordu.


“Bir cüz(mürit), bütünden(mürşitten) ayrılırsa iş görmez hale gelir. Tıpkı bir uzuv, bedenden kesilince murdar olduğu gibi. Ölü kalır. Candan haberi olmaz.

O cüz (mürit) hareket etse bile bu onun diriliğine delil olmaz. Çünkü vücuttan yeni kopmuş olan bir organda canlılık belirtisi olur. Ama zamanla ölür.“ (Tahirül Mevlevi, Şerhi Mesnevi, X, 506 (B. No :9627-9631))

Ayrı kalmak, tek başına olmak her yiğidin harcı değildir. Mürit olan, mürşidi ile tamam olur. Mürit eksikliğini mürşidi sayesinde giderir. Hatalarını anlar. Güzelliklerini geliştirir. Kusurlarını görür, tövbe etmesi gerektiğini anlar.

Onun için mürşid-i kamil olan zatlar hep kamil insanlarla gönül beraberlikleri olduğundan, insanların günahkâr hallerine acırlar, merhamet ederler.

İşte Şeyh Dekukî Hazretleri de insanlara çok şefkatli ve merhametli idi. Dua ettikçe duası kabul olurdu, iyinin de kötünün de sığınağı idi. Herkese anasından babasından daha merhametliydi. O fetva gerektiren her konuda insanların imamıydı. Takva hususunda ise adeta meleklere benzerdi.

“İşte bu kadar takvası ile o, Allahu Teâla‘nın has kullarını görmek için can atardı. Seferlerindeki en büyük muradı da bir an olsun, Allahu Teâla‘nın sevgili bir kulu ile buluşmak ve onunla tanışmak idi. Yol boyunca:

- İlâhi ya Rabbi!.. Beni has kullarına kavuştur, onlarla buluştur. Ben onların samimi hizmetçisi olayım. Gönlü perdelenmiş biri olsam da bilmediğim veli kullarını bana şefaatçi kıl, diye dua eder dururdu.

Allahu Teâla ona şöyle hitap etti:

- Ey büyük veli kulum!..Bu ne aşktır, bu ne hararettir ki geçmiyor? Benim muhabbetime kavuşmuşsun daha ne istiyorsun? Allah seninle beraber iken bir insanı neden sevmek istersin?

Şeyh Dekukî şöyle niyaz etti:

- Ey sırları bilen Allahım!.. Kalbime niyaz yolunu sen açtın. Ben denizin ortasında oturmakta isem de velilerin kalbine akseden ilâhi sırlara tamah etmekteyim.
İşte sen de ey sâliki... Manevî konularda her ne elde etmek istersen, bu hususta aza kanaat etme!...Daima fazlasını iste.

Allahu Teâla‘nın dergahı sonu olmayan divandır, ilâhi huzurdur. Bulunduğun makama baş sedir olarak çakılıp kalma. Gönlün ilerleme yoludur. Daima ilerlemeye bak!...“ (Tahırül Mevlevî, Şerhi Mesnevi, X, 514 (B. No: 9652-9653))

Hırs şiddeli arzu demektir. Hırsın iyisi de olur kötüsü de. ilim öğrenme hırsı, Allahu Teâla‘yı tanımak, onun rızasına ulaşmak olursa bu övülür. Aksi olursa kınanır, işte Musa (s.a.v) ilim öğrenmeye öyle hırslı idi ki Allahu Teâla‘yı iyice tanımak, bilmek istiyordu.

Lİ SEV SOFİA AŞI Kİ GAVSIMIN - Blogcu
 
Üst Alt