Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mescidi Haram Kabe mi?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Birlide.Bilmez

New member
Katılım
27 May 2010
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Değerli dostlar,
Aynı başlık altında birbirinden bağımsız gibi görünen iki ayrı konuyu tek başlık altında açmam size garip gelebilir.Ayrıca her iki konuda bizlere anlatılan ve uygulanan şekli ile genelde itiraza hiç açık olmayan konular olmasına rağmen,cesaret edip açmaya karar verdim.Sizlerden Ricam dikkatle okumanız ve eğer bir hatam var ise,güzellikle uyarmanızdır.Yok eğer anlattığımda bir hata görmemişseniz o halde bunun arkasını iyice düşünmenizdir.

Sabırla ve düşünerek okumanız dileğiyle...


Mescidi Haram ve Miraç konusunu aynı konu altında işlememin nedeni,ikisininde ortak bir ayete dayanması ve bu ortak ayetin bana göre yanlış anlaşılmasından kaynaklanan iki ayrı kavramı doğurması nedeniyledir.

Klasik anlayış, bu ayet ile Peygamberimizin Mescidi Haram'dan , Mescidi Aksaya yaptığı MİRAÇ olayını anlamakta ve bu sebeplede ayetin öznesi için parantez içinde Peygamberimizin adını kullanılmaktadır.

Söz konusu ayet; İSRA SURESİ 1.AYETTİR.
Bu ayet ile Kuran içinde iyice dolaşarak, Namazın kıblesi olan Mescidi Haramı ararken,vardığımız sonuç ile aynı zamanda Miraç konusunuda cevaplamış oluruz.

Mescidi Haram ; ne demektir ?
Öncelikle bunu bir açalım.Bildiğiniz gibi ,Mescid demek “secde edilen yer” demektir. Çünkü Baştaki mim harfi genel olarak olduğu gibi secde kelimesini “edilgen” yapar, yani “secde edilen” yer anlamına gelir.



Haram kelimesini ise,günlük konuşmamızda kullandığımız bir kelime ile çözümlemeye çalışalım.
''Mahrum'' kelimesi sanırım hepinize çağrışım yapacaktır.İşte bu kelime doğrudan ''Haram'' kelimesinden türetilmiştir ve anlamı ''kısıtlanmış'' demektir.Bu açılımla Haram kelimesi ''Kısıtlı-kısıtlamak-kısıtlanmak'' gibi anlamlara gelir.Sonuç olarak ''Mescidi Haram'' ifadesi; SECDENİN KISITLANDIĞI YER demektir.


Şimdi artık Kur'ân içinde Mescidi Haram'ın neresi yada ne olduğunu anlamak için bir gezintiye çıkabiliriz.


--------------------------------------------------------------------------------
İsrâ 1 Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.

İsrâ 2 Biz, Musa'ya Kitab'ı verdik ve İsrailoğullarına: "Benden başkasını dayanılıp güvenilen bir rab edinmeyin" diyerek bu Kitab'ı bir hidayet rehberi kıldık.

İsrâ 3 (Ey) Nuh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin nesli! Şunu bilin ki Nuh, çok şükreden bir kul idi.

İsrâ 4 Biz, Kitap'ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik.

İsrâ 5 Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşarak (sizi) aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi. *

İsrâ 6 Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık.

İsrâ 7 Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid'e (Süleyman Mabedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık). *

İsrâ 8 Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kafirler için bir hapishane yaptık.

İsrâ 9 Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.

--------------------------------------------------------------------------------

İsra suresinin ilk ayetlerine baktığımızda,biraz dikkat edersek ayetlerin Musa Peygamberi anlatmaya daha yakın olduğunu görebiliriz.Fakat 2.ayetten başlayan Musa Peygamber ve kavminin hikayesi her nedense ilk ayette devamından bağımsız olarak düşünülmüş ve öznesi olarak parantez içinde Peygamber efendimizin adı ile anılmıştır.Ancak ayetin orjinalinde Peygamberimizin adı yoktur.Peki acaba ilk ayet için öznenin Peygamber efendimizin düşünülmesi Kur'ân'a ne derece uygundur.Ayetin bağlantılarını bularak devam edelim.Ve ayeti orjinalinde olduğu gibi parantezi kaldırarak inceleyelim.

--------------------------------------------------------------------------------
İsrâ 1 Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.
--------------------------------------------------------------------------------

Ayette bu yolculuğu yapan kul bilmiyormuş gibi düşünüp,Kuran içinden en doğru özneyi bulmak için uğraşalım.

1- Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye
2- kulunu Mescid-i Haram'dan,
3- çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.

Ayeti üç parçaya bölüp,öznenin neler yaptığına bakarsak eğer,yukarıdaki şekilde sınıflayabiliriz.

Öznesi belli olmayan bu kul, Bir gece ayetlerin bir kısmını görmek için, mescidi haram olarak anılan bir yerden,çevresi mübarek kılınan bir yere gidiyor.Şimdi Kur'ân içinde bu süreci kim yaşamış olabilir bir bakalım.

--------------------------------------------------------------------------------
Tâ-Hâ 9 (Resulüm!) Musa (olayının) haberi sana ulaştı mı?

Tâ-Hâ 10 Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş'ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti. *

Tâ-Hâ 11 Oraya vardığında kendisine (tarafımızdan): Ey Musa! diye seslenildi:

Tâ-Hâ 12 Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vadi Tuva'dasın!

Tâ-Hâ 13 Ben seni seçtim. Şimdi vahyedilene kulak ver.

Tâ-Hâ 14 Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.

Tâ-Hâ 15 Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Herkes peşine koştuğu şeyin karşılığını bulsun diye neredeyse onu (kendimden) gizleyeceğim.

Tâ-Hâ 16 Ona inanmayan ve nefsinin arzularına uyan kimseler sakın seni ondan (kıyamete inanmaktan) alıkoymasın; sonra mahvolursun!

Tâ-Hâ 17 Şu sağ elindeki nedir, ey Musa?

Tâ-Hâ 18 O, benim asamdır, dedi, ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim; benim ona başkaca ihtiyaçlarım da vardır.

Tâ-Hâ 19 Allah: Yere at onu, ey Musa! dedi.

Tâ-Hâ 20 Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi!

Tâ-Hâ 21 Allah buyurdu: Al onu! Korkma! Biz onu şimdi ilk haline sokacağız.

Tâ-Hâ 22 Bir de elini koltuğunun altına sok ki, bir başka mucize olmak üzere o, kusursuz ve lekesiz beyazlıkta çıksın.

Tâ-Hâ 23 Ta ki, sana, büyük ayetlerimizden bazılarını gösterelim.

Tâ-Hâ 24 Firavun'a git. Çünkü o iyice azdı.

--------------------------------------------------------------------------------

Bu grup ayetler içinde,aradığımız kelimelere dair yalnızca 1.maddedeki kısma dair bişey bulabildik.

(1- Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye)
(Tâ-Hâ 23 Ta ki, sana, büyük ayetlerimizden bazılarını gösterelim)

Ancak bu birçok Peygamber için anılması olası bir ayet.Yani buraya kadar bir kanıt elde edebilmiş değiliz.
Ancak şu ayeti lütfen iyice aklınızda tutunuz.Çünkü yazının sonlarına doğru bu ayete vurgu yapacağız
(Tâ-Hâ 24 Firavun'a git. Çünkü o iyice azdı.)
 

Birlide.Bilmez

New member
Katılım
27 May 2010
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
DEVAM EDELİM...
--------------------------------------------------------------------------------
Nâzi’ât 15 Sana Musa'nın haberi geldi mi?

Nâzi’ât 16 Kutsal vadi Tuva'da Rabbi ona şöyle seslenmişti:

Nâzi’ât 17 Firavun'a git! Çünkü o çok azdı.

--------------------------------------------------------------------------------

Yine elimizde sağlam bir kanıt yok.Ama az önceki grup ayetlerde Musa Peygamberin vardığı yer bu grup ayetlerde ''Kutsal vadi Tuva'' şeklinde isimlendirilmiş.Ama hala iddaamıza dair bir kanıtımız yok.Fakat hatırlamanızı istediğim ayet yinelenmiş. (Nâzi’ât 17 Firavun'a git! Çünkü o çok azdı)


DEVAM EDELİM...
--------------------------------------------------------------------------------
Neml 7 Hani Musa, ailesine şöyle demişti: Gerçekten ben bir ateş gördüm. (Gidip) size oradan bir haber getireceğim, yahut bir ateş parçası getireceğim, umarım ki ısınırsınız!

Neml 8 Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!

Neml 9 Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ım!

--------------------------------------------------------------------------------
Bakın yine aynı olay değişik bir sahneden yineleniyor.Ancak bu yinelenmenin içinde biz çok ama çok önemli bir ipucu daha buluyoruz.Bundan önce Musa Peygamber ile ilgili verdiğim grup ayetlerin hep aynı olayı,değişik sahnelerden anlatan bir bütünü oluşturduğuna dikkat edin.Yine aynı olay ama bazı kelimeler,bazı isimler değişik grup ayetlerde ekleniyor anlatıma.

Bu ayette aramış olduğumuz 2.parçayıda bulmuş olduk.Ayette tırnak içine aldığım yere dikkat edin.
Neml 8 Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: ''Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır!'' Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!

İsra 1.ayette söz konusu yolculuğu yapan kişi nereye gitmişti ? Hatırlayalım.
(3- çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.)

ÇEVRESİ MÜBAREK KILINAN YER !
İşte çok önemli bir nokta ! Eğer Kur'ân içinde sizlerde ararsanız,Musa Peygamberden başka ismen hiçbir Peygamberin yada hiçbir kişinin ÇEVRESİ MÜBAREK KILINAN YERE gittiğinden bahsetmez.Kuran içinde ismen geçen bu yere,tek giden Musa Peygamberdir.Aksini Kur'ân içinde ismen bulmanız kesinlikle söz konusu değildir.

Bu durumda,İsra 1.ayette Mescidi Haramdan çıkan Kul kimdir ? Söz konusu ayetin içindeki anlatımı Kur'ân içinde Musa Peygamberden başkası için teyit etmek , Kur'ân dahilinde mümkün değildir.Üstelik,bu olayın öncesinin bağlantısınıda Musa Peygamberden başkası için kurmak mümkün değildir.

--------------------------------------------------------------------------------
KASAS suresi 15 ila 20. ayetler.

Musâ, halkının haberi olmadığı bir sırada şehre girdi; iki adamı kavga eder buldu. Biri kendi tarafdarlarından, diğeri de düşmanı tarafından idi. Kendi tarafdarlarından olan adam, düşmana karşı Musa'dan yardım diledi. Musâ da ona bir yumruk vurdu, derken adam öldü. Musâ, bu (olsa olsa) şeytanın işindendir. Şüphesiz ki o apaçık saptırıcı bir düşmandır, dedi.

Ey Rabbim, doğrusu ben kendime yazık ettim, artık bağışlamanla benim suçumu ört! dedi. O da onu bağışladı. Gerçekten O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

Musa, «Rabbim! Bana lutfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara asla arka olmayacağım» dedi.

Derken şehirde korku içinde sabahı etti gözetiyordu, baktı ki dün kendisinden yardım istiyen ona yine feryad ediyor, Musâ ona besbelli sen yaramazsın dedi

Mûsa, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince o şöyle dedi: "Dün bir adamı öldürdüğün gibi, bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde zorba olmaktan başka bir şey istemiyorsun. Barışseverlerden olmak gibi bir niyetin yok."

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey Mûsâ, dedi, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında konuşuyorlar. Sen çık (git), ben sana öğüt verenlerdenim."

--------------------------------------------------------------------------------

Gördüğünüz gibi,olayın öncesinde Musa Peygamber bu olayı yaşamış ve kendisine öğüt veren biri orayı terk etmesini istemiştir.Ve işte bunun üzerine Musa Peygamber orayı terk etmiştir.Zira İSRA kelimesinin anlamını düşünürseniz, GECE YÜRÜYÜŞÜ demektir.Yani Musa Peygamber bu olayın ardından,yaşadığı mekandan İSRA etmiş ve ÇEVRESİ MÜBAREK KILINAN YER'e bu isra olayından sonra ulaşmıştır.


Şimdi soru şu;
Olayın öncesi,sonrası,İsra suresinin ilk ayetleri hep Musa Peygamberi anlatırken,İsra 1.ayetin içindeki tüm olayları Musa Peygamber yaşamışken,sizce neden Parantez içinde Peygamberimizin ismini yazıyorlar ?

ÇÜNKÜ MESCİDİ HARAM konusunu yanlış anlıyorlar.Mescidi Haram'ı Mekke'deki Kabe olarak algılıyorlar.
Yani klasik namazın kıblesi olan yer ! Eğer bu ayette Parantez içine Hz.Muhammed ismini koymazsalar,o zaman namazın kıblesi olan MESCİDİ HARAM malesef,onlara göre kıble olmaktan çıkacaktır.Çünkü bu durumda KUR'ÂN İÇİNDE 2 AYRI PEYGAMBER İÇİN 2 AYRI MESCİDİ HARAM OLDUĞU ORTAYA ÇIKACAKTIR. O halde namazın kıblesi nasıl belirlenecektir ?

Musa Peygamberin yaşadığı Mısır bölgesine dönerek mi kılınacak namaz ?
Yoksa Peygamberimizin yaşadığı Mekke bölgesine dönerek mi ?

Kuranda bir çelişki mi var ? Yoksa YANLIŞ ANLAŞILAN BİŞEYLER Mİ VAR ?

Cevap: Hayır Kur'ân'da çelişki olması mümkün değil ve evet YANLIŞ ANLAŞIAN BİŞEYLER VAR.DAHA DOĞRUSU YANLIŞ ANLAŞILAN ÇOK ŞEY VAR.

Şimdi,İsra 1.ayet Musa Peygamberi anlattığına göre.Ve bu ayette Mescidi Haram'dan çıkan kişi Musa Peygamber olduğuna göre,Kur'ân içinde 2 adet mescidi haramla karşı karşıyayız demektir ve bu durum,düşünülecek çok şeye gebedir.Biz düşünülecekleri erteleyelim ve MESCİDİ HARAM İLE ANLATILAN ŞEYİN NE OLDUĞUNU ANLAMAYA ÇALIŞALIM.

MESCİDİ HARAM NERESİ,YADA NEDİR ?

Anlam olarak yazının başında Mescidi Haram'ın SECDENİN KISITLANDIĞI YER olduğunu söylemiştik. Aslına bakarsanız sadece anlamına bakarak bile her şeyi çok net anlayabiliriz.SECDENİN KISITLANDIĞI YER neresi olabilir sizce ? Çok basit değil mi ? SECDENİN KISITLANDIĞI HER YER OLABİLİR ! Evet yanlış duymadınız.Nerede secde kısıtlanmış yada kısıtlı ise ora mantıken SECDENİNİN KISITLANDIĞI YER olmaktadır.

Peki,bu klasik İslam anlatısına uyar mı ? Aslına bakarsanız doğru soru aslında şöyle olmalı , bunca ayet örneğinden sonra acaba, KLASİK İSLAM ANLATISI OLAN ‘’MESCİDİ HARAM ALGISI’’ KURAN'A GÖRE DOĞRU MU ? Bu soruyu sormanın artık zamanı geldi.

Şimdi Mescidi Haram'ı Kuran içinden nasıl anlamamız gerektiğini anlamaya çalışalım.
--------------------------------------------------------------------------------
Bakara 150
(Medenî 87) (Evet Resulüm ! ) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız.

--------------------------------------------------------------------------------

farkındaysanız namaz ifadesi parantez içindedir.Tıpkı isra suresi 1.ayetteki Peygamberimiz Hz.Muhammed'in isminin parantez içinde olması gibi.peki ayeti iyice okuyalım ve mantıken düşünelim.

Konuya ayetler ile bakmadan önce,akıl ile bakmanızı rica ediyorum.
Öncelikle eğer ki Kur’ân bu dinin kitabı ise,o halde Kur’ân’ın anlattığı namaz motifinin bildiğimiz ve bildiğimiz halinden hiç şüphe etmediğimiz namaz motifinin üzerine tam olarak oturması gerekmektedir.O halde ayeti düşünelim. Gördüğünüz gibi ayetin içinde aslında Namaz kelimesi hiç geçmemektedir.Ancak bu demek değildir ki,namaz kelimesi geçmiyor diye namazdan bahsedilemez ! Elbette bahsedebilir. Ama bu ayette bahsediliyor mu ?
Biz işin orasını kurcalamadan, farz edelim ki bu ayet namaz ile ilgili. O halde motifin bildiğimiz namaz motifine uyması şart. Bakın ayette yola çıkmaktan bahsediyor ! Yani namaz galiba hareket halinde kılınıyor. Ama bunlara da takılmayalım.Klasik bildiğimiz namazı kıldığımızı düşünelim.Hatta Peygamber zamanında bu işi yaptığımızı düşünelim. Siz Mescidi Haram’a uzak bir konumdasınız,ona doğru yöneliyorsunuz,yüzünüzü ona doğru çeviriyorsunuz. Ama bir korku var içinizde ? Hayrola neyin korkusu oluyor ki bu ? Allah korkusu değil ! Çünkü ayet ONLARDAN KORKMA diyor.Hatta onlardan korkmayın benden korkun diyor.
Peki basit bir namaz içinde bunca kıyamet neden kopuyor ? Düşünün kü medinedesiniz,namaz kılacaksınız ve yüzünüzü mekke’deki Kabeye döneceksiniz.Ama Allah uyaracak.KORKMAYIN ! Neden korkalım ki ? Sorun kendinize,Türkiyede evinizde namaz kılıyor ve yüzünüzü Mekke istikametine dönüyorsunuz ve Allahtan doğrudan size bu vahiy geliyor.ONLARDAN KORKMA ! İyi ama onlar kim ve sadece namazda yüzümü bir yana döndüm diye neden korkayım ? Bunu bir düşünün isterseniz.Bizde o arada ayetlerle kaldığımız yerden devam edelim.
Dikkat ederseniz,ayetin anlatımı azda olsa İsra 1.ayete benzemektedir.Nasıl İsra suresinde bir kul yola çıkıyor,buradada benzer şekilde ''nereden yola çıkarsan çık deniliyor.Ancak,İsra 1.ayette Mescidi Haramdan yola çıkılırken,bu ayette tam tersine doğru yola çık emri veriliyor.O halde daha önce örneklediğimiz sureleri tersine doğru okuyup,süreci birde tersinden başına düşünürsek,bakalım bu ayeti anlayabilirmiyiz.
Yukarıda Musa Peygamberin İsra olayı ile ilgili grup halinde verdiğim ayetlerin anlattığı olayı biraz daha detaylı hali ile görelim.Bakalım Mescidi Haram konusu için bağlantılar bulabilecekmiyiz.
--------------------------------------------------------------------------------
Tâ-Hâ 23 Ta ki, sana, (böylece) en büyük ayetlerimizden bazılarını gösterelim.
Tâ-Hâ 24 Firavun'a git. Çünkü o iyice azdı.
Tâ-Hâ 25 Musa: Rabbim! dedi, yüreğime genişlik ver.
Tâ-Hâ 26 İşimi bana kolaylaştır.
Tâ-Hâ 27 Dilimden (şu) bağı çöz.
Tâ-Hâ 28 Ki sözümü anlasınlar.
Tâ-Hâ 29 Bana ailemden bir de vezir (yardımcı) ver,
Tâ-Hâ 30 Kardeşim Harun'u.
Tâ-Hâ 31 Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir.
Tâ-Hâ 32 Ve onu işime ortak kıl.
Tâ-Hâ 33 Böylece seni bol bol tesbih edelim.
Tâ-Hâ 34 Ve çok çok analım seni.
Tâ-Hâ 35 Şüphesiz sen bizi görmektesin.
Tâ-Hâ 36 Allah: Ey Musa! dedi, istediğin sana verildi.
Tâ-Hâ 37 Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.
Tâ-Hâ 38 Bir zaman, vahyedilecek şeyi annene (şöyle) vahyetmiştik:
Tâ-Hâ 39 Musa'yı sandığa koy; sonra onu denize (Nil'e) bırak; deniz onu kıyıya atsın da, benim düşmanım ve onun düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Musa! Sevilmen) ve benim nezaretimde yetiştirilmen için sana kendimden sevgi verdim. *
Tâ-Hâ 40 Hani, kız kardeşin gidip "Ona bakacak birini size bulayım mı?" diyordu. Böylece seni, gözü gönlü mutluluk dolsun ve üzülmesin diye annene geri verdik. Ve sen, birini öldürdün de seni endişeden kurtardık. Seni iyiden iyiye denemeden geçirdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı arasında kaldın. Sonra takdire göre (bu makama) geldin ey Musa! *
Tâ-Hâ 41 Seni, kendim için elçi seçtim.
Tâ-Hâ 42 Sen ve kardeşin birlikte ayetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin.
Tâ-Hâ 43 Firavun'a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı.
Tâ-Hâ 44 Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar.

--------------------------------------------------------------------------------
Bundan sonraki ayetleri dikkatle okuyunuz…
--------------------------------------------------------------------------------
Tâ-Hâ 45 Dediler ki: Rabbimiz! Doğrusu biz, onun bize aşırı derecede kötü davranmasından yahut iyice azmasından endişe ediyoruz.
Tâ-Hâ 46 Buyurdu ki: KORKMAYIN, çünkü ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm.
Tâ-Hâ 47 Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir ayet getirdik. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır.

--------------------------------------------------------------------------------
İşte size Bakara 150.suredeki kıble ayeti dediğimiz ayetin doğrudan Kuran ile tefsir edilmesi.
Nasıl mı ?
Şunu yapın,Farz edin ki Ta-Ha suresinden altıntıladığım son kısmın yerine sanki bakara 150.ayet Musa Peygambere o an inmiş gibi bir okuyun. Bakalım hiçbir değişiklik görebilecekmisiniz ?
Bakara 150
(Resulüm : Musa) Nereden yola çıkarsan çık yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız.

Özetle; Mescidi Haram demek, Secdenin kısıtlandığı yer demektir.Ve elbette Allah’ın seçtiği her Peygamber secdenin kısıtlandığı yerlere çevirilmişlerdir.Aslında Kur’ân içinde yalnız iki Peygamber için iki ayrı Mescidi Haram anılmıştır fakat ! O ikisini doğru anladığımızda, yani bu işin zip’ini doğru çözdüğümüzde , Kur’ân’daki her Peygamberin yüzünü Mescidi Haram’lara çevirdiğini,secdenin kısıtlandığı yerlere yönlendirildiği gayet açıktır.Yani Lut Peygamberin Mescidi Haramı kendi kavminin yaşadığı yerdi,bir başka Peygamberin ise kendi kavminin yaşadığı yerdi.Özetle Mescidi Haram ifadesi fiziken bir yeri değil. İnsanların fiilen yaşadığı yerlerde ki secdesizlik hali ile anılan bir kavramdır.Eğer bugün İstanbul secde’den ( Allah’a olan itaatten ) uzaksa,bu demektir ki, İstanbul Mescidi Haram olarak anılabilir.

İşte böyle değerli dostlar,
Şu bir gerçek ki,bu yazıya itirazlar gelecektir.Çünkü bu yazı klasik namazın kıblesini ortadan kaldırmaktadır.Ve değil kıble namaz dahi düşünülmek zorunda kalmaktadır.Ki düşünülmelidir.
Çünkü nasıl kıble bildiğimizden farklı ise,Kur’an’daki namazda aynen ve çok daha fazla kanıt ile sabit olarak,bildiğimiz namaz değildir.
Düşünmeniz dileği ile.
 

Birlide.Bilmez

New member
Katılım
27 May 2010
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Sonda ki kısım yanlışlıkla birden çok kere gitti, kusura bakmayın.
 

betül

New member
Katılım
13 Eyl 2007
Mesajlar
113
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
34
bak şimdi yazdıklarını baştan sona okudum. sen de bu ayetleri oku lütfen.

Ey peygamber Rabbinden sana indirileni tebliğ et Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun Allah seni insanlardan koruyacaktır Şüphesiz Allah kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez (5/67)

Andolsun hikmetli Kur'an'a, Gerçekten sen gönderilen (elçi)lerdensin Dosdoğru bir yol üzerinde(sin) (Kur'an) Güçlü ve üstün olan esirgeyen (Allah')ın indirmesidir Babaları uyarılmamış böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin) (36/2-6)

Andolsun ki Allah, müminlere kendilerinden, onlara kendi âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitab ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Ali İmran, 3/164)

Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir. (5/15)

Ve gün gelecek her toplum içinden kendi aleyhlerine bir şahit çıkaracağız. Ve seni de (ey Peygamber, mesajının ulaşabileceği) kimseler üzerinde şahit kıldık; nitekim sana adım adım her şeyi olduğu gibi açıklayan, bir doğru yol bilgisi, bir rahmet ve Allah'a yürekten boyun eğenlere müjde olarak bu ilahi kelamı indirdik. (16/89)

De ki: "Ey insanlar, ben sizin için, açıklayıcı bir uyarıcıdan başkası değilim." (22/49)

Ve şayet seni yalanlıyorlarsa (bil ki) aynı şekilde, senden önce hakikatin tüm kanıtlarını, ilahi hikmet yüklü kitapları ve aydınlık saçan vahyi getiren (diğer) peygamberler de yalanlanmış bulunuyorlar. (3/184)

Her kim Peygambere itaat ederse muhakkak Allah Teâlâ'ya itaat etmiş olur. Ve her kim yüz çevirirse (aldırma), çünkü seni onların üzerine muhafız göndermedik. (4/80)

Ey şanlı Resul sana rabbından her indirileni tebliğ et, etmezsen onun risaletini eda etmiş olmazsın, Allah seni insanlardan koruyacak, emin ol Allah kâfirleri muradlarına erdirmiyecek. (5/67)

bunlar kuranı kerimde geçen peygamberimizle ilgili ayetler. şimdi bu ayetlere inananıyoruz değil mi? hz. muhammed (s.a.v) peygamberliğine inanıyoruz. onun kuranı kerimi açıklayıcı olarak gönderildiğini uyarıcı olarak gönderildiğini kabul ediyoruz.

sorum şu; peygamberimize inanıyorsak onun Allahın emirlerini eksiksiz yerine getirdiğine ve Allahın peygamberi olduğuna, görevinin insanları uyarmak, kuranı kerimi tebliğ etmek ve açıklamak olduğundan eminsek, nasıl olurda onun kuranı kerimi yanlış anladığını ve aktardığını (haşa) söyleyebiliriz?

peygamberimiz bizim bildiğimiz kabeye yönelip namaz kılarken nasıl olurda "aslında mescidi haramı yanlış anlamış" diyebiliriz?

peygamber bir beşer idi evet fakat böyle bir konuda hata yapmış olsa bile Allah onu uyarıp doğruyu göstermekten aciz midir? haşa yok böyle birşey.

peygamber miraçta gördüklerini insanlara anlatırken bununla ilgili sahih hadisler varken nasıl olurda miraça çıkmadığı iddia edilebilir?

birden fazla çevresi mübarek kılınan yer olamaz mı? sırf burdan yola çıkarak miraca çıkan kişinin peygamberimiz olmadığını ve mescidi haramın yerinin yanlış anlaşıldığını söylemenin hiç bir dayanağı yok.

kuranı kerime inanıyorsan peygambere inanırsın, peygambere inanıyorsan kuranı kerimden farklı anlamlar çıkarmaktan vazgeçersin ki bu çok tehlikeli, Allah korusun insanı imandan eder.

1400 yıldır kuranı kerim yanlış anlaşılmış ise (peygamberimiz bile yanlış anlamışsa ki yok böyle bir şey) Allah gerçekleri kulu olan hz. muhammet (s.a.v.) e anlatmaktan doğruyu göstermekten haşa acizmidir?

peygamberimiz madem açıklayıcı olarak gönderilmişse Allah neden yanlış bilgilendirmeye izin versin? yok böyle birşey.

Allaha inanıyorsan, kurana inanırsın, kurana inanıyorsan peygambere inanırsın. bu düşünceler çok tehlikeli sadece meal değil tefsirli açıklamalı kuranı kerim okumanı öneririm. çünkü bazı arapça kelimelerin tam karşılığı türkçede yok, ayetler türkçeye çevrilirken bazen anlam problemi yaşanıyor. fakat tefsirler ayetleri nuzul sebepleri ve sahih hadislerle ele aldığından ayetler çok ayrıntılı açıklanıyor. peygamberimizin görevi tebliğ etmek ve açıklamak idi. hiç kimse kuranı ondan daha doğru anlayamaz ve açıklayamaz.
 

Kafkasyalý

New member
Katılım
28 May 2010
Mesajlar
13
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Sevgili Betül, güzel arkadaşım.

Sanırım benim forumunuzda yeni bir yazar olmam sebebiyle, kendimi henüz pek iyi anlatamadım. Elbette insanların birbirlerini tanıyabilmesi için biraz zamana ihtiyaç vardır.
Zaman içinde birbirimizi daha iyi tanıyacağımızı düşünüyorum. Gerçi çok uzun soluklu kalmayacağım, bir süre sonra aranızdan ayrılacağım.

Biliyorsunuz, İslam fikrini değişik noktalardan, değişik görüşlerden,açılardan benimsemiş birçok grup mevcut. Son zamanlarda kendilerine hanifler diyen bir grup olduğunuda sıkça duyuyorsunuz. Beni bir katagoriye koymak anlamında düşünürseniz, aslında hiçbir katagoriye koyamazsınız. Yine iyi kötü size kendilerine hanif diyen gruba yakın görebilirsiniz.
Ancak, bu forumda her düşüncemi aktarmayacağımdan bunu öyle düşünebilirsiniz. Doğrusu biz sayıca oldukça az ve hemen her katagoriye uzak bir durumdayız. Yani hanifler bazılarına itici geliyorsa, beni ve benim gibi arkadaşları nerelere koyarsınız bilemiyorum. Ama hemen hepsinden oldukça uzağız. Benzer noktalarımız olsada, farklı noktalarımızı yan yana koyunca, hanifler bile sen ne diyorsun arkadaş derler.

Yani benim durumum bu, bu açtığımda çok uç noktada bir konu değil. Onun için paylaştım. Az sonrada bu foruma yazı asmayı becerebilirsem, İBLİS hakkında bir yazı yazacağım.

Neyse, gelelim yazınızda değindiğiniz noktalara,
Öncelikle yaptığınız itirazlara katılmıyorum. Yani bana istinaden yaptığınız itiraz ve önerileri üzerime alamıyorum. Çünkü ben yazımda Peygamber anlamamıştır demiyorum. Aksine siz anladığınızı mutlak kabul edip, Peygamberin anlatısının sizin bildiğiniz gibi olduğunu düşünüyor. Ve o düşüncenize istinaden, benim sanki Peygamber bunları anlamamış gibi düşündüğümü varsayıyorsunuz. Ancak, bu varsayımınız benim için geçerli değil. Çünkü öyle saçma bir iddaada bulunmayacak kadar Peygamber aşığıyım. Onun Kuran'ı anlamamış olduğunu düşünmüş olsam, zaten Kuran'a inanmazdım ki ! Öyle olsa, Peygamber olarak yakınımdan bile yakın gördüğüm, en yakınımdan çok sevdiğim o harkulade insanın yerine, ağzından çıkanı kulağı duymayan bir mecnun koymam gerekirdi ki, öyle birinede inanmak ahmaklık olurdu. Hem ben kimim ki, Allah'ın seçtiği insan bunu anlamıyordu diyebileyim. Böyle bir düşünce söz konusu bile olamaz. Ucundan köşesinden dahi bile bu düşüncenizi kesinlikle üzerime alamam. Çünkü asla, asla, asla mümkün değil böyle bir iddaam olması.

Doğrudur, ben sizler gibi hadisi, dinin kaynağı kabul etmem ve klasik hanifler gibi onlarla iş tutmam. Bu yönden beni onlara benzetebilirsiniz. Benim tek itibar ettiğim Kuran'dır. Asla ve asla hadis üzerine iş tutmam. Hatta , tarihi bilgiler üzerinden bile Kur'an'ı düşünmem. Yalnız Kuran içinden yol ararım. Elbette, yalnız Kuran demem , yapayalnız Kuran demek değildir.
Herneyse, bu noktada sanırım bana ait bir bilgiyi daha paylaştım. Malesef ben sizler gibi hadislere dinin kaynağı olarak itibar etmiyor ve üstelikte orayı çok korkunç tehlikelerin kaynağı olarak görüyorum. Bu demek değildir ki, o halde bu nasıl Peygambere inanmak ?
Hayır, Peygamber ile hiç ilgisi yok. Ben Buhari, Tirmizi ve onun gibilere inanmıyorum. Onların aktarımlarını asla kabul etmiyor ve bu kişileri hiçte makbul insanlar olarak kabul etmiyorum.

Yalnız bu noktada lütfen tartışmayalım. Biliyorsunuz binlerce, onbinlerce kere yapılmış, klasik içinden çıkılmaz tartışmalar bunlar. Bir kere daha girip birbirimizi yormayalım. Lütfen birbirimizi artık böyle kabul edelim.

Yazıya olan itirazlarınıza gelince,
Bu benim Kuran'dan anladığımdır. Elbette şu koca dünyada akıl denen şey yalnız bende olan birşey değil. Bende olan sizdede, diğerindede var. Bu nedenle fikrim İlah değildir. Herşeyin üzerinde değildir. Bu benim şahsi düşüncem ve aktarımımdır. Elbette sizler düşünür, değerlendirir ve dilediğinizce eleştirirsinz. Bundan tabii de birşey olamaz sanırım. Onun için her fikrim tartışmaya açıktır. Ama benim içinde sizler yada alimlerde dahil herkesin fikri tartışmaya açıktır.

Onun için bu konuda benim için tartışmanın bir anlamı yok. Ben anlayabildiğimi paylaştım, dostlar arasına attım. Fikir dövülür, vurulur , kırılır... En son ayakta kalan kısmı alınır. Buyrun siz işaret ettiğim noktalarda itirazlarınızı getiriniz. Düşüncelerinizi paylaşınız. Okuyanlarda seçeceklerine kendileri karar versinler. Bu başlıkta şimdilik bundan öte bir söze ihtiyaç duymuyorum. Konuyu ayrıntılı ve net olarak komple yazdığım için benim sözüm bitmiştir.
Dileyen dostlar katkı yada eleştiri yapabilirler.


Sağlıcakla...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İslami ilimlerden uzak olarak sırf meal mantığı ile Kur'an tefsirciliğine soyununca böyle ucube fikirlerin iddia edilmesi doğaldır ama sonu yoktur bunların.

Varsayımlarla ilahiyat?

Hem aradığınız nedir? Bulduğunuz nedir? Bunları ifade edin ki derdiniz tam olarak anlaşılabilsin kardeşim!
 

betül

New member
Katılım
13 Eyl 2007
Mesajlar
113
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
34
tamam şimdi kırılma noktasını bulduk "hadisler" ve islam alimleri. ben burhari ve tirmizi gibi hadis alimlerine sonzuz inanıyorum. onların hayatını biliyorum hayatlarını kuranı kerime adadıklarını biliyorum. Allah onlardan razı olsun. buhari gibi 3 günde bir kuranı kerimi hatmeden bir zat nasıl olurda yanlış aktarımlara izin verebilir?

kuranı kerimin dosdoğruluğu ve peygamberimizin doğruluğunu kendine rehber edinen bu sahis nasıl olur da bir yalan bir yanlış düşünceyi savunabilir?

bundan ne çıkarı olabilir?

bir de başka bir taraftan bakalım, sen sana göre "doğruları" söylüyorsun bunun için herşeyi göze alırsın ama şunu bil ki zamanın sahabeleri de alimleri de islamı doğru aktarmak için canlarını bile verirlerdi. şimdi o zatlara inanmayıp "onlar yanlış biliyor ve aktarıyor" demek açıkça söyleyim kibirdir. kibir şeytanı cennetten attırdı ve şu an en büyük silahıdır.

peygamberimizin hayatını sen biliyorsun etrafında sahabeler duvar örmüşlerdi onun bir sözünü duymak, ondan ilim öğrenmek için can atarlardı. peygamberimizin sözlerini bir kişi değil, onlarca kişi duyardı, dürüstlüğü ile bilinen bir çok zat bu hadisleri ezberledi. sonra hadis ilimiyle uğraşanlar sahih olanları (sahih hadisler; bir hadisin dürüstlüğü ile bilinen farklı zatlardan aktarılması ile seçilmiştir. bir çok güvenilir sahabe o hadiste hemfikir ise o hadis sahih kabul edilir.) seçerek aktarmışlardır.

demek istediğim peygamberimize bu kadar sadık olan insanlar, peygamberimizin doğru ve dürüstlüğünü kendilerine rehber edinenler ortada yalan yanlış bir durum olduğunda zannediyormusun ki hiç bir şey yapmadan oturacaklar?

böyle bir durum olduğunda bu yanlış bilgiyi düzeltmek için canlarını verirlerdi çok büyük savaşlar çıkardı, günümüze kadar savundukları dava ulaşırdı. 1400 yıl boyunca kimse hiç birşey yapmadan oturmazdı.

çok önemli bir şey daha söylemek istiyorum zamanın alimleri ve sahabeler ve hadis alimleri, gerçekten yalan yanlış bir bilgiyi aktaracak şahsiyette olsalardı, hadisle kalmazlardı mutlaka kuranı kerimi de değiştirmeye kalkarlardı.

bu güne kadar kuranı kerimi onlar yanlış anlamış yanlış aktarmış ve hadislere güvenmiyorum demek o kişilerin az tanındığından kaynaklanıyor.

eğer gerçekten hadislerin yanlış aktarılması veya yalan yanlış bilgilendirme gibi bir durum olsaydı kuranı kerim bizleri mutlaka uyarırdı. kuran peygamberimizin bize tebliğ ettiği gibi inanmamızı ve ibadet etmemizi söylüyor ve zamanın sahabeleri, alimleri de aynı şeyi yaptılar. o zatlar yanlış anlamış ve yanlış aktarmış demek kibirdir.

son birşey daha eklemek istiyorum buhari miladi 810 Hicri 194 yılında doğmuştur. peygamber zamanından 200 yıl sonra yaşayan bu zat hadisleri ve islam ilmini doğru aktarmamışsa 1400 yıl sonra karşımıza çıkıpta konuşan hiç bir alime inanmamak gerekir o zaman. ben buharinin ilmine güvenmeyeceksem, sana hiç güvenmem.

buhari 3 günde bir kuranı kerimi hatmeden günlerini nafile namazlarla geçiren bir zat idi. ona güvenmeyeceksek kimseye güvenemeyiz.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Derdinin ne olduğu belli de, lakin burada sana uygun av malzemesi bulunmuyor. Mescidi Haram ile Kabe binasını bir tutma aymazlığından geçebilirsen, aradaki farkı çözersen belki kafaları bulandırmaktan da vazgeçersin (umarım).

Bir; Mescidi Haram; Kabe binasının da içinde yer aldığı mahale denir.

İki; Kabe yeryüzünün ilk binası olması nedeni ile ve Mescidi Haram sınırı içinde olmasından dolayı müslümanlar için özel bir öneme sahiptir. Aynı zamanda nişan'dır. Nişan almadan hiç bir insan hedefe atış yapmaz, aksi takdirde boşa (karavana) atmış olur. Oysa müslümanların karavana atışlara ihtiyacı yoktur. Her attığı o neden ile hedefe oturur. Allah (Celle celaluhu) müslümanların emeğini boşa çıkarmamak için bir hedef tayin etmiştir.

"(Namazda) yüzünü Mescid'i Haram tarafına çevir. Bu emir Rabbinden gelen bir gerçektir. Allah sizin yaptıklarınızdan gafil değildir. ( Bakara : 149 )

Miraç konusunda ise, sen zaten ayeti vermişsin. Şan'ı Yüce Olan (Celle celaluhu), Kulunu (s.a.v.) Mirac ile sulük ettirmiştir.

Vesselam.
 

Kafkasyalý

New member
Katılım
28 May 2010
Mesajlar
13
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Radikal,

Herhalde siz yazdığım yazıyı okumadınız. Mescidi haram ifadesi zaten kelimelerinin anlamı gereği bir bina'yı değil, bir mahal'i tanımlar.

Örneğin, Üsküdar bir mahaldir, Kız Kulesi bir yapıdır.
Üsküdar mahali ise, İstanbul şehri içinde bir mahaldir.

Şimdi lafın gelişi çıkıp Üsküdar'ın ankara'da olduğunu gösterse ne olur ?
Türkiye sınırları içinde 2 adet Üsküdar isimli mahal olduğu ortaya çıkar.

Şimdi, nasıl oluyorda Kur'an içinde 2 adet Mescidi Haram mahali çıktığı halde, biri mısır'da biri Mekke'de olduğu halde, namazda yüzünüzü Mescidi Haram'a çevirebiliyorsunuz ?

Sizce Mescidi Haram nerede ? Mekke'de mi , Mısır'da mı ?
Kur'an her ikisindede olduğunu söylüyor. Sizin ne söylediğiniz sizi bağlar, Kur'an'ı bağlamaz.

Miraç için buyurduğunuz ifade'de Kur'an'ın orjinalinde olmayan, bir PARANTEZ ile sizin varsayım yaptığınız bir iddaadır sadece.

Aynı şekilde, Kuran namazda yüzünüzü mescidi haram'a dönün demez. Oda sizin parantezlere olan secdenizden doğma bir kuruntudur. Kur'an nereden yola çıkarsan çık yüzünü mescidi haram tarafına çevir der. Gerçi benim lugatimde bunun anlamı namazda dönmektir ama onu neden öyle düşündüğümü hiç açmayayım.

Ayrıca, sizlere durumu izah ettim. Dedim ki, anladığım budur, kanıt ayetler bunlardır. Bu yazı tartışmaya açıktır. Tartışır, reddedersiniz. Buna bir itirazım yok. Ama hayal ürünü kanıtlar ve yere basmayan mantık dışı mantıklarla değil.

Ayet ve gerçekten ayağı yere basan mantık ile bunu yapabilirsiniz.
Verdiğim yazıda bir sürü ayet var. Ve anlatmak istediğim şeyi hep ayetlerle anlattım.
Ama sağa sola çeken ayetlerle,konuyu dağıtan ayetlerle değil. Doğrudan mescidi haram'a götüren ayetlerle. Sizde aynını yapın, ayetleri getirin yazıyı çürütün. Şu ana kadar bunu yaptınız mı ? Elbette yapmadınız. Buyrun siz onu yapın. Bundan öte tartışmaların bu konu başlığında yapılmasının anlamı yok.

Sağlıcakla...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Siz ne ayetten ne Kur'an dan anlıyorsunuz kardeşim, varsayım, tahmin ve savlarla milletin kafasını bulandırmayın, işinize bakın lütfen...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt