Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

MENKiBE

hanif_bir_kul

New member
Katılım
22 Mar 2007
Mesajlar
182
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
64
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]S.A[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya'ya gitti ve oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da o bölge halkının aradığı cinstendi.Kendisi kanaat sahibi bir insandı tüccarın. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bir gün geç geldi iş yerine. Ama kasada fazlaca para vardı. Belli ki, tezgahtar iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu:[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]-Hangi kumaşlardan sattın?[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]-Şu kumaştan[/FONT][/FONT]​
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] efendim.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]-Metresini kaça verdin?
-On akçeye.
-Nasıl olur?" diye hayret etti, tüccar.
-Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın?
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Tezgahtar gitti, müşteriyi buldu, getirdi.
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]-Ne demekti hakkını helâl et?[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Olay kısa sürede dilden dile dolaştı.
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı ve sordu:[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]-Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]-Ben, dedi tüccar, Müslüman'ım. İslâm dini böyle
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Kral,[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]-İslâm nedir, Müslümanlık nedir? gibi peş peşe[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] sorular sordu.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Tüccar, birer birer sorularını
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] cevapladı.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm'ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Endonezya'nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik bir kumaş ve hakkaniyete uygun küçük(!) bir davranış idi...[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Yapılan tek şey vardı sadece:
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: [/FONT]​
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir."[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Yani, asıl olan söz dili değil, hal diliydi.
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Konuşmaktan çok yaşamaktı.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
İnandığı gibi anlatmaktan ziyade inandığı gibi
[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] yaşamaktı...[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]SAYGILARIMLA[/FONT]
http://www.youtube.com/watch?v=mg_RWzu1_4A
 

miniksercen

New member
Katılım
29 Tem 2007
Mesajlar
174
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Konum
vienna
Yani, asıl olan söz dili değil, hal diliydi.Konuşmaktan çok yaşamaktı.

:) Allah razi olsun paylasim icin kardes : )
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Allah razı olsun kardeşim.Dua ile
 

Yusufff123

New member
Katılım
17 Nis 2008
Mesajlar
77
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
34
5 akçe ile müslüman olan 250 milyon kişi

5 akçe ile müslüman olan 250 milyon kişi

Endonezya'nın müslümanlık hikayesi..

Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya'ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu:



- Hangi kumaştan sattın?



-Şu kumaştan efendim.



-Metresini kaça verdin?



-On akçeye.



-Nasıl olur?" diye hayret etti,



-Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?




Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.



-Ne demekti hakkını helâl et?



Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu:



-Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?



-Ben, dedi tüccar, bir Müslüman'ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.



Kral,



-İslâm nedir, Müslümanlık nedir? gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm'ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.




250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya'nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: "Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir." Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.
 
Üst Alt