Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mehmet talu hoca.

ukubat

New member
Katılım
10 May 2007
Mesajlar
103
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
ukubatdavasi.blogcu.com
mehmet talu hoca sohbet

--------------------------------------------------------------------------------
Mehmet TalÜ Sohbet

---------------------------------------------------------------------------
-----
Müslüman ülkelerin liderleri, ilim adamları, sivil toplum kuruluşlara kısaca biri bütün olarak bir araya gelmeli, sorunlara ortak çözümler üretmelidirler. Ortak çalışmalar özelikler iktisadi, kültür, sanat alanlarını kapsamalı, bu hususta sivil toplum kuruluşları daha aktif olmalıdır.
Yaşadığımız yüzyılda İslam dini çok ciddi bir yanlış tanıtımla karşı karşıyadır. İslam'ın yanlış tanıtılmasının arkasında Siyonist Yahudi bulunmaktadır. Bu sinsi planı gerçek yüzünü tüm insanlığa anlatmalıyız. İslam dini her türlü haksızlığa, sömürüye ve zulme şiddette karşıdır. İslam dini terörle hiç bağdaşmaz.
İslam dinini dünya barışı için tehdit olarak görenlere şunu diyeceğiz; "İslam dünya barışının teminatıdır."
İslam dininin manası barış ve hakka teslim olmak olduğunu unutmayalım. Bunun içindir ki; tarih boyunca İslam dini her nereye ulaşmışsa, oraya barışı, huzuru, refah ve mutluluğu götürmüştür.


* * *
Bugün dünya İslam'ın sevgi, merhamet ve kardeşlik mesajlarını her zamankinden daha fazla ihtiyacı olan bir dönemde bulunuyoruz. Bir konunun altını çizmekte fayda var. Herkes önce kendi evinin önün süpürmelidir. Burada anlatılmak istenen şudur; İslam ülkeleri olarak önce kendi içimizdeki problemleri çözelim. İçimizdeki kin ve nefret duygularını sevgi ve kardeşliğe dönüştürelim. İçimizdeki, emperyalizme hizmet eden yöneticileri ıslah edelim.

* * *
Müslümanların üzerinde yenilmişlik ve geri kalmışlığın verdiği aşağılık duygusu bulunmaktadır. Yapılacak önemli işlerden biri süratle bu duygudan kurtulmak gerekir. Bir takım, teknolojik gelişmelerde, bilimsel çalışmalarda geri kalınmış olabilir. Bu İslamiyet geri olduğunu bunun için kabahati İslamiyet'tedir denilmez. İslam medeniyetinin bütün unsurları, dünyayı aydınlatan birer güneş gibidir. Dünyaya insanlık ve medeni olmayı öğreten İslamiyet olduğunu bir program dâhilinde tüm dünyaya anlatılmalı.

* * *
Müslüman ülkeler arasında bilgi ve teknoloji işbirliği yoğunlaştırılmalı ve teknolojinin üretimde daha fazla kullanılmasına ortam hazırlanmalıdır. Müslüman ülkelerin arasında ortak yatırımlar özendirilmeli, bu alanda yardımlaşma ve dayanışmayı artıran yeni kurum ve kuruluşlar kurulmalıdır.
Kısaca anlatmaya çalıştığımız anlayış ve ilkelere dayanarak "Yeni Bir Dünya'nın" kurulmasında Müslümanlar öncü aktif bir rol onamalıdırlar.
Globalleşen dünyada karşılıklı güvenin, saygının ve hoşgörünün zedelenmesi sonucunu doğuracak davranışların hiçbir millete yararı yoktur. Şu günlerde gerek kendi toplumumuz, gerekse tüm dünya insanları arasında kalın çizgilerle sınırlar oluşturan anlayış ve davranışlardan uzaklaşarak, bizi birbirimize yaklaştıracak, dünya barışını sağlayacak uzlaşmacı tavırlar sergilemenin yollarını arayalım. Kin ve nefret yerine, sevgi ve barış tohumlarının ekilmesine çalışalım. Sevgili Peygamber Efendimizin ifadesiyle, "birbirimizi sevmedikçe olgun bir imana sahip olamayacağımız" gerçeğini asla unutmayalım.
Madde ve mana arasındaki doğal dengenin madde lehine bozulduğu, global ihtilafların bütün dünyayı olumsuz etkilediği, ihtilafların çözümü için aklı selimin yerine silahların devreye sokulduğu, pek çok fenalık ve kötülüğün hüküm sürdüğü günümüzde, insanın ruhunu derin kırılmalardan ve acılardan koruyabilmesi için büyük ölçüde iç gözleme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç her geçen gün daha fazla kendini hissettirmektedir. İnsanlık çoğu zaman maddeyi simgeleyen değerlerin peşinde koşarak, niçin yaratıldığını ve dünyadaki gerçek misyonunun ne olduğuna dair var oluşun en temel sorularına karşı ilgisiz bir tavır sergilemektedir.

* * *
Hâlbuki insanın hayatta var oluşunun en temel gayesi, nefsinin esaretinden kurtularak güzelliğin kaynağı yüce Allah'ın kendinde yaşattığı mutlak kemalin içindeki yansımaları idrak etmesidir. İç gözlemi hakkıyla yapanlar, nefsin küçük ve sefil dünyasından kurtularak Allah'a yaklaşan, düşünen bir varlık konumuna yükselirler.
Hayatın, aşkın manasını da Allah'a giden yolu, diğer bütün alternatif yollara tercih edebilme erdemine ulaşmaktır. Nefsiyle muhasebesini hakkıyla yapan insanlarda görülen ilk değişim, bütün kötülüleri reddedip, Allah'ın emanet olarak algıladıkları insanların ıstıraplarını içlerinde hissetmelerdir. Buna mukabil iç gözlemden uzaklaşanlara fark edilen özellik ise, kendi özlerine yabancılaşanları ve yaratıcı yeteneklerini kaybetmeleridir. İnsanın ihtirasları, saldırganlıkları, çirkinlik ve kötülüklerinin altında yatan gerçek sebep, işte tam bu noktalarda aranmalıdır.

* * *
İnsanın iç dünyasında bulacağı en güzel armağan, yüce Allah'ın bahşettiği güzel ahlaktır. Büyük gönül adamımız Hazreti Mevlana: "Bütün cihanı araştırdım, ahlak güzelliğinden daha değerli bir şey görmedim" demektedir. İç gözlem, varlığımızın özünde var olan ve kimliğimizin temelini teşkil eden ahlakı değerlerimizi kaybetme tehlikesinden bizi uzak tutacak en emin yoldur.
Dinimizin bize ısrarla tavsiye ve telkin ettiği bu yöntem, ihmal veya terk edilirse, insanın varlığı değersizleşir. Bunun toplumsal tezahürü de, arsızlık, ahlaksızlık, haksızlık, hırsızlık, yolsuzluk, kin ve intikam duygularının yaygınlaşması, merhametsizlik ve sevgisizlik biçiminde ortaya çıkar. Umuyoruz ki insanlık modern rehavet döneminin ve bunun oluşturduğu ruhsal boşluğun en kısa zamanda farkına vararak dikkatini yeniden hayatın felsefi ve ruhsal yönüne çevirir. Şüphesiz ruhumuzun açlığı, bedenimizin açlığından daha acı vericidir.


* * *
İç gözlem kişiler için ne kadar önemli ve zaruri ise, toplumlar için de önemlidir. Dünyanın geldiği bu noktada, İslam dünyasının da kendi iç sorunlarının çözümü için kendine yönelmesi gerekiyor. Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi kendini hesaba çekme düşüncesi, İslam'ın özüne yabancı değildir. İslam dünyası bugün ciddi bir imtihanla karşı karşıyadır. Bu imtihan, İslam toplumlarının insanlığın geleceği için geçmişte olduğu gibi günümüzde de artı değerler üretebilip üretemeyeceğini ortaya çıkaracak olan bir imtihandır. İslam uygarlığının başka uygarlıklara karşı özgürlüğüyle meydan okuma gücünü koruyabilmesi bakımından Müslümanlar bu imtihandan tutarlı ve başarılı olmak mecburiyetindedir.

* * *
İnancımız bize, hiçbir zaman adaletten ayrılmamayı, kim tarafından yapılırsa yapılsın bütün kötülüklere karşı çıkılması gerektiğini telkin etmektedir. Cenab–ı Hak şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler! ALLAH için, hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya, adaletsizliğe sevketmesin. Daima adaletli olun! Bu, ALLAH korkusuna daha çok yakışan, bir davranıştır. Takva sahibi olun, ALLAH Teâlâ'ya isyandan sakının. ALLAH yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir."

* * *
Abdest ve namaz dinin direği, ferdin dini hayatının temeli. Adalet ise, sosyal hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır. Kur'an nizamı insanı daima bir bütün olarak ele almış, irşat ışığını ferdi yön kadar içtimai yöne de tutmuştur.
Şu halde Müslümanlar duygularının esiri haline gelip, insanlığın huzurunu kaçırmak için iğrenç ve korkunç eylemler gerçekleştirenlere asla destek olmamalı, bunlarla aralarındaki çizgiyi net olarak belirgileştirmelidir. Mensup oldukları medeniyetin barışçıl mesajlarla yüklü olduğunu eylemleriyle ispat etmeleri, medeniyetler arası çatışmaları önlemek için kendilerine de önemli görevlerin düştüğünü hatırdan uzak tutmamaları gerekiyor. Her zaman iç bünyedeki sorunların çözümü için başkalarından yardım beklemek, onurlu bir davranış değildir. Bunun için İslam dünyası iç hesaplaşmasını yapması ve içindeki İslam'ın evrensel ilkelerine ters düşen düşünce tortularını temizlemesi gerekiyor. Kendi iç bünyesindeki hastalıkları teşhis ve tedavi edemeyenler, başkalarıyla hesaplaşmayı hayal bile edemezler.

* * *
İhtirasların sınırsız hale geldiği, çok küçük menfaatlerin bile düşmanlığa ve kine yol açtığı, ikiyüzlülüğün yaygınlaştığı, yalan ve hilenin arttığı, aldatanların ve aldatılanların çoğaldığı, maddi değerlerin önemsenip manevi değerlerin dikkate alınmadığı, sözü ve davranışlarıyla örnek olan kimselerin azaldığı böyle zaman içerisinde, mutlaka kendi özümüze dönmeli yaptıklarımızı gözden geçirmeliyiz.
Bugünlerde, hayatımızda yeni sayfalar açarak, kardeşliğimizi kuvvetlendirmeli, hoşgörü, sevgi ve saygıyı elden bırakmamalı, yardımlaşmanın ve dostluğun en güzel örneklerini sergilemeliyiz.
Hayatımızdan kini ve nefreti uzaklaştırmalı, düşmanlığı, karamsarlığı ve ümitsizliği kovmalıyız. Toplumun kaynaşmasında ve bütünleşmesinde, ülkemizin kalkınmasında, milletimizin huzur ve refahında üzerimize düşeni yapmalıyız.



kutlu doğum

haftasının ardından yaşananlar
İlahi vahyin son ve tamamlayıcı halkası İslâm'ın ve O'nun peygamberi Hazreti Muhammed Efendimizin insanlığa çağrısını doğru ve etkin bir şekilde tanıtmak, O'nun sevgisi etrafında toplumumuza birlik ve beraberlik mesajları sunmak amacıyla ülkemizde ve yurt dışında 1989 yılından bu yana Kutlu Doğum Haftası programları düzenlenmektedir.
Kutlu Doğum haftası denildiğinde, Peygamber Efendimizi anmak, daha da önemlisi O'nu anlamak, O'nun temsil ettiği değerler bütününü tanımak ve hayatımıza ışık tutan bir meşale yapabilmek çabası akla gelir. Kur'an–ı Kerim'in evrensel mesajı, Peygamber Efendimizin örnek şahsiyeti ve ahlakı bu değerler bütününün temel öğeleridir.

 
Üst Alt