Zadul_Mead
New member
- Katılım
- 28 Haz 2008
- Mesajlar
- 74
- Tepkime puanı
- 18
- Puanları
- 0
- Yaş
- 41
Mealci Hurufîlikten Rasullük İddiasına Edip Yüksel
Reşad Halife isimli Mısır kökenli Amerikan vatandaşının Bahaîler'den aldığı cifr hesabına benzeyen ondokuz harfine dayalı bir sisteme kendini kaptıran Edip Yüksel, harflerde var olduğunu vehmettiği gizli anlamın büyüsüne kapılarak hızını alamayıp, bize mütevatir bir şekilde gelen Kur'an'ın bazı ayetlerini inkar etmeye kadar işi vardırmıştır. Tevbe Suresi'nin son iki ayetini çıkararak, Amerika'da Türkçe bir meal de bastıran Edip Yüksel tıpkı mürşidi Reşad Halife' gibi kendini rasul ilan etmektedir.
Kur'an'ın kesin haberle bize aktarılışmı ve Peygamberimizin kesintisiz bir uygulama ile bize aktarılan sünnetini reddeden bu modern söylem de evrenselcilik yöntemi ile hareket etmektedir. Yaşar Nuri ile bir çok benzerlikleri bulunan bu söylem'in belirgin özelliği, Kur'an karşısında Muhammed (s)'in rolünü postacılığa indirgeyip kendilerinin bir çok ayetin anlamını ondan daha iyi anlayıp daha iyi yaşayacaklarını iddia etmektir.
Yalnız Kur'an sloganı ile ve rasul kavramının kelime anlamlarından hareketle, Kur'an'da bu kelimeye takdir edilen kavram anlamının görmezden gelip, Kur'an'ın tebliğcisi çağdaş taşıyıcıların da rasul olabileceğini iddia eden Edip Yüksel ile Yaşar Nuri arasında ince bir çizgi bulunmaktadır. Kur'an'a dilediği gibi -harflerin, rakamların büyülü dünyasından hareketle- anlam takdir etme hakkını doğurmak için kendini rasul ilan eden Edip Yüksel'in söylediklerini Yaşar Nuri Öztürk kendisine yakıştırdığı "çıplak uyarıcı" sıfatının muhtevasını tıpkı E. Yüksel gibi doldurarak yapmaktadır.
Vahiy veya birtakım ilahi işaretler aldıklarını iddia eden bu modern bâtınîler, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s)'nın aklına bile getiremeyeceği manaları Kur'an'a takdir etme hakkını kendilerinde görmektedirler. Böyle bir halet-i ruhiye ile hareket ettiklerinden dolayı, ondokuz rakamının kutsallığına dayalı bir sistemi Kur'an'a onaylatmaya kalkmakta, sisteme uymayan ayetleri inkar etmekte, çağdaş zihniyetle çelişen İslam'ın şiarlarını ve uygulamalarını hafife almakta hatta topyekun bir savaş açmaktadırlar. Kur'an'da 19 harften oluşan cümle bütünlükleri arayışındaki bu sistem gerektiğinde "ve", "ma", "hu" gibi edat ve zamirleri kelime saymamakta gerektiğinde "ev", "min", "la" gibilerini kelime saymaktadır. Hemze ve ye harflerini bazen adet olarak saymakta bazen saymamaktadır. Böylece adeta bir bir harf ve sayı hokkabazlığı ile kurmaya çalıştığı 19 sistematiği ile Kur'an metninin muhkemliğini zedelemeye çabalamaktadır. Güya bu sistematiğe uymadığı için de Tevbe Suresinin son iki ayetini inkara kalkışmaktadır.
Reşad Halife isimli Mısır kökenli Amerikan vatandaşının Bahaîler'den aldığı cifr hesabına benzeyen ondokuz harfine dayalı bir sisteme kendini kaptıran Edip Yüksel, harflerde var olduğunu vehmettiği gizli anlamın büyüsüne kapılarak hızını alamayıp, bize mütevatir bir şekilde gelen Kur'an'ın bazı ayetlerini inkar etmeye kadar işi vardırmıştır. Tevbe Suresi'nin son iki ayetini çıkararak, Amerika'da Türkçe bir meal de bastıran Edip Yüksel tıpkı mürşidi Reşad Halife' gibi kendini rasul ilan etmektedir.
Kur'an'ın kesin haberle bize aktarılışmı ve Peygamberimizin kesintisiz bir uygulama ile bize aktarılan sünnetini reddeden bu modern söylem de evrenselcilik yöntemi ile hareket etmektedir. Yaşar Nuri ile bir çok benzerlikleri bulunan bu söylem'in belirgin özelliği, Kur'an karşısında Muhammed (s)'in rolünü postacılığa indirgeyip kendilerinin bir çok ayetin anlamını ondan daha iyi anlayıp daha iyi yaşayacaklarını iddia etmektir.
Yalnız Kur'an sloganı ile ve rasul kavramının kelime anlamlarından hareketle, Kur'an'da bu kelimeye takdir edilen kavram anlamının görmezden gelip, Kur'an'ın tebliğcisi çağdaş taşıyıcıların da rasul olabileceğini iddia eden Edip Yüksel ile Yaşar Nuri arasında ince bir çizgi bulunmaktadır. Kur'an'a dilediği gibi -harflerin, rakamların büyülü dünyasından hareketle- anlam takdir etme hakkını doğurmak için kendini rasul ilan eden Edip Yüksel'in söylediklerini Yaşar Nuri Öztürk kendisine yakıştırdığı "çıplak uyarıcı" sıfatının muhtevasını tıpkı E. Yüksel gibi doldurarak yapmaktadır.
Vahiy veya birtakım ilahi işaretler aldıklarını iddia eden bu modern bâtınîler, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s)'nın aklına bile getiremeyeceği manaları Kur'an'a takdir etme hakkını kendilerinde görmektedirler. Böyle bir halet-i ruhiye ile hareket ettiklerinden dolayı, ondokuz rakamının kutsallığına dayalı bir sistemi Kur'an'a onaylatmaya kalkmakta, sisteme uymayan ayetleri inkar etmekte, çağdaş zihniyetle çelişen İslam'ın şiarlarını ve uygulamalarını hafife almakta hatta topyekun bir savaş açmaktadırlar. Kur'an'da 19 harften oluşan cümle bütünlükleri arayışındaki bu sistem gerektiğinde "ve", "ma", "hu" gibi edat ve zamirleri kelime saymamakta gerektiğinde "ev", "min", "la" gibilerini kelime saymaktadır. Hemze ve ye harflerini bazen adet olarak saymakta bazen saymamaktadır. Böylece adeta bir bir harf ve sayı hokkabazlığı ile kurmaya çalıştığı 19 sistematiği ile Kur'an metninin muhkemliğini zedelemeye çabalamaktadır. Güya bu sistematiğe uymadığı için de Tevbe Suresinin son iki ayetini inkara kalkışmaktadır.