fetih
New member
- Katılım
- 16 Şub 2007
- Mesajlar
- 1,994
- Tepkime puanı
- 355
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
KURBANIN TANIMI MEŞRUİYETİ TARİHÇESİ
Kurban lügatta(1-Sözlükteki anlamda.) yaklaşmak; ıstılahta(2-İlmî manada (terim olarak) ise, Allah'a manen yaklaşmak maksadıyla kesilen hayvana verilen addır
Kurban, hicretin ikinci yılında Medine'de meşru kılınmıştır. Meşruiyeti, Kitap, Sünnet ve icma ile sabittir.
Kurbanın meşruiyetinin hikmeti, Yüce Allah'ın nimetlerine karşı şükretmek, hak yolunda fedakârlıkta bulunmak, maddi imkânları el vermeyen kimselerin belli zamanlarda da olsa et yemelerini sağlamak, bunun sonunda sevaba ermek ve bir takım belâlardan korunmak gibi birçok dinî, ahlakî ve içtimaî hedeflere ulaşmaktır.
Kurban, aynı zamanda İslâm'daki sosyal yardımlaşmanın ve dayanışmanın güzel örneklerinden biridir.
Kurban ibadetinin tarihi Hz. İbrahim'e dayanır. Hz. İbrahim bir ara oğlu İsmail'i kurban ettiğini rüyasında görür ki, bu ilahî vahydir. Hz. İbrahim, durumu oğluna açıklar, oğlu İsmail de buna hazır olduğunu bildirir.
Bunun üzerine Hz. İbrahim oğlu İsmail'i kurban etmeye hazırlanırken Cenab-ı Hak onların bu samimiyet ve teslimiyetlerinden dolayı İsmail’e bedel olarak bir koç gönderir, Hz. İbrahim de İsmail’in yerine onu kurban eder.
Konu ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de meâlen şöyle buyurulur; (Hz. İsmail) babası (İbrahim a.s.) ile beraber yürüyüp gezecek çağa gelince:
-Yavrucuğum, rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün ne dersin? dedi. (Hz. İsmail de):
-Babacığım, emr olunduğun şeyi yap, inşaallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.
Her ikisi de teslim olup (babası oğlunu) şakağı üzerine yatırınca:
-Ey İbrahim! rüyayı doğruladın. Biz muhsinleri böyle mükafatlandırırız. Çünkü bu, gerçekten çok açık bir imtihandır, dedik.
Biz, oğlunun yerine ona büyük bir kurbanlık fidye de verdik. Geride gelecekler arasında ona (iyi bir ün) bıraktık, "İbrahim’e selâm" dedik. Biz, muhsinleri böyle mükafatlandırırız. Çünkü o, bizim mü'min kullarımızdandır.(3 - Saffat, 102-111.)
Kurban lügatta(1-Sözlükteki anlamda.) yaklaşmak; ıstılahta(2-İlmî manada (terim olarak) ise, Allah'a manen yaklaşmak maksadıyla kesilen hayvana verilen addır
Kurban, hicretin ikinci yılında Medine'de meşru kılınmıştır. Meşruiyeti, Kitap, Sünnet ve icma ile sabittir.
Kurbanın meşruiyetinin hikmeti, Yüce Allah'ın nimetlerine karşı şükretmek, hak yolunda fedakârlıkta bulunmak, maddi imkânları el vermeyen kimselerin belli zamanlarda da olsa et yemelerini sağlamak, bunun sonunda sevaba ermek ve bir takım belâlardan korunmak gibi birçok dinî, ahlakî ve içtimaî hedeflere ulaşmaktır.
Kurban, aynı zamanda İslâm'daki sosyal yardımlaşmanın ve dayanışmanın güzel örneklerinden biridir.
Kurban ibadetinin tarihi Hz. İbrahim'e dayanır. Hz. İbrahim bir ara oğlu İsmail'i kurban ettiğini rüyasında görür ki, bu ilahî vahydir. Hz. İbrahim, durumu oğluna açıklar, oğlu İsmail de buna hazır olduğunu bildirir.
Bunun üzerine Hz. İbrahim oğlu İsmail'i kurban etmeye hazırlanırken Cenab-ı Hak onların bu samimiyet ve teslimiyetlerinden dolayı İsmail’e bedel olarak bir koç gönderir, Hz. İbrahim de İsmail’in yerine onu kurban eder.
Konu ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de meâlen şöyle buyurulur; (Hz. İsmail) babası (İbrahim a.s.) ile beraber yürüyüp gezecek çağa gelince:
-Yavrucuğum, rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün ne dersin? dedi. (Hz. İsmail de):
-Babacığım, emr olunduğun şeyi yap, inşaallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.
Her ikisi de teslim olup (babası oğlunu) şakağı üzerine yatırınca:
-Ey İbrahim! rüyayı doğruladın. Biz muhsinleri böyle mükafatlandırırız. Çünkü bu, gerçekten çok açık bir imtihandır, dedik.
Biz, oğlunun yerine ona büyük bir kurbanlık fidye de verdik. Geride gelecekler arasında ona (iyi bir ün) bıraktık, "İbrahim’e selâm" dedik. Biz, muhsinleri böyle mükafatlandırırız. Çünkü o, bizim mü'min kullarımızdandır.(3 - Saffat, 102-111.)