Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an'ın gölgesinde yaşamak bir nimettir!

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden

بســـم الله الرحمن الرحيم

Kur'an'ın gölgesi altında yaşamak bir nimettir. Sadece onu tadanın alabileceği bir nimet. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran bir nimet.

Hayatımın Kur'an gölgesinde geçen bu dönemini, insanın, yüce Allah'ın isteğine uygun hareketiyle yine O'nun tarafından yaratılan şu evrenin hareketi arasındaki çarpıcı ahengini hissederek yaşadım. Bunun yanısıra evrenin kanunlarına ters düşen insanlığın sıkıntı dolu bocalayışını, dışardan empoze edilen bozuk ve zararlı öğretiler ile yaratılış mayasını oluşturan fıtrî yapısı arasındaki çatışmayı gözledim ve arkasından kendi kendime şöyle dedim;
"Hangi alçak şeytandır ki, insanı kendi adımları ile bu cehenneme doğru güdüyor?"
Yazık şu Allah'ın kullarına...!
Hayatımın Kur'an'ın gölgesi altında geçen bu dönemini, varlık bütününün, dış görüntüsünden daha çok daha büyük olduğunu, hem gerçek mahiyeti ve hem de boyutlarının sayısı bakımından göründüğünden daha büyük olduğunu gördüm. Varlık bütünü, gayb alemi ile görüntüler aleminin birleşmesinden oluşur, sadece görünen âlemden ibaret değildir. Varlık bütünü dünya ile âhiretin birleşmesinden oluşur, sırf şu dünyadan ibaret değildir. İnsanlığın gelişimi, bu kesintisiz nehir yatağının kıvrımlarında sürekli akıp giden bir nehir gibidir. Ölüm, bu yolculuğun sonu değildir, sadece yolun belirli bir konaklama noktasıdır. İnsanın bu dünyada elde ettiği sonuçlar, asıl payın tümü değil, bu payın sadece bir bölümüdür. Payının burada elde edemediği bölümünü orada kesinlikle elde edecektir. Buna göre, herhangi bir haksızlık, aldatılma, kayba uğrama söz konusu değildir. Üstelik insan yolculuğunun bu gezegenin yüzeyinde geçen bölümü, canlı ve aşina bir evrende, dost ve müşfik bir âlemde gerçekleşen bir yolculuktur. Dışardan etki alan ve bu etkilere karşılık veren diri, mümin ruhun saygıyla yöneldiği tek Yaradan'a yönelen bir evrendir bu:
"Göklerde ve yeryüzündeki tüm varlıklar ile bunların gölgeleri, sabah akşam, ister istemez Allah'a secde ederler." (Rad Sûresi: 13/15)
"Yedi gök ile yer ve bunların içerdiği tüm varlıklar Allah'ı tesbih ederler. Onu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur."(İsra Sûresi: 17/44)
Bu ne huzur, bu ne geniş çaplılık, bu ne aşinalıktır; bu kapsamlı, yetkin, engin ve doğru düşüncenin kalbe aşıladığı güven ne kadar sağlamdır!
Hayatımın Kur'an'ın gölgesi altında geçen bu döneminde insanın gerek İslam'dan önce ve gerekse ondan sonra ki, beşerî değerlendirmelerden çok daha yüceltici bir yaklaşımla onurlandırıldığını gördüm. İslâm'ın değerlendirmesine göre, insanın mayasına, yüce Allah'ın ruhundan üflenmiş, bir soluk katılmıştır:
"Hani Rabbin meleklere; 'Ben çamurdan bir insan yaratacağım. Ona biçim verip ruhumdan bir soluk üflediğimde önünde secdeye kapanın' dedi." (Sad Sûresi 38/71-72)
İnsan bu ilâhi soluk sayesinde yeryüzünde Allah'ın halifesi olmakla görevlendirildi:
"Hani Rabbin meleklere; 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım' dedi." (Bakara Sûresi, 2/30)
Yeryüzünün tüm varlıkları insanın hizmetine, onun yararına sunuldu:
"Göklerde ve yeryüzünde bulunan bütün varlıkları buyruğunuz altına verdi." (Casiye Sûresi, 45/13)
Böylesine onurlu ve yüce bir varlık olan insanı, öbür hemcinsleri ile biraraya getiren ortak bağın bu şeref bağışlayıcı ilâhî soluktan kaynaklanan bir bağ olması, başka bir deyimle insanlararası birliğin, Allah'a inanma bağına dayanması yasaya bağlandı.
Buna göre mü'minin vatanı da, milleti de ailesi de, inancına bağlıdır. Böyle olduğu içindir ki, bütün insanlık bu bağ etrafında biraraya gelmelidir. Yoksa hayvanların biraraya gelmelerini sağlayan otlak, mera, sürü ve ağıl gibi faktörlerin etrafında biraraya gelmeye kalkışmamalıdır.
Bunun yanısıra mümin, tarihin derinliklerinden gelen köklü bir neseb ortaklığına, akrabalık bağına sahiptir. O, Hz. Nuh'tan, Hz. İbrahim'den, Hz. İsmail'den, Hz. İshak'tan, Hz. Yakub'dan, Hz. Yusuf'dan, Hz. Musa'dan, Hz. İsa'dan ve Hz. Muhammed'den (salat ve selam üzerlerine olsun) oluşan seçkin öncülerin önderlik ettikleri onurlu kafilenin bir parçası, bir üyesidir:
"Sizin bir parçasını oluşturduğunuz şu ümmet, tek bir ümmettir, ben de sizin Rabbinizim. O halde benden çekinin." (Mü'minim Sûresi, 23/52)
Tarihin derinliklerinden gelen bu onurlu kafile -Kur'an'ın ışığı altında belirgin bir şekilde açığa çıktığı gibi- yüzyıllar boyunca zamanın ilerlemesine, coğrafi yerlerin değişmesine ve insanların farklılaşmasına rağmen değişmeyen tutumlarla, benzer bunalımlar ve deneyimlerle karşılaştı. Bu kafile sapıklıkla, körlükle, azgınlıkla, ihtirasla, baskıyla, gönül huzuru içinde, Allah'ın zafere erdireceğinden emin olarak, umudunu o günün geleceğine bağlayarak, her an Allah'ın şu kesin ve sağlam vaadinin gerçekleşeceğini bekleyerek yoluna devam ediyor:
"Kâfirler, peygamberlerine; 'Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi ülkemizden süreriz' dediler. Bunun üzerine Rabbleri, peygamberlere; 'Biz zalimleri ortadan kaldıracak ve onların arkasından yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, benim huzuruma dikileceği andan ve benim tehdidimden korkanlara yönelik bir uyarıdır.' " (İbrahim Sûresi, 14/12-13)
Aynı güveni paylaşan bu onurlu kafile, her zaman ve her yerde aynı tutumla, aynı tecrübeyle, aynı tehditle ve aynı vaadle karşı karşıyadır. Çeşitli baskılar, tehditler ve yıldırmalar altında yollarına devam eden mü'minleri en sonunda aynı akıbet bekliyor.
 

chamdali

New member
Katılım
28 Nis 2006
Mesajlar
647
Tepkime puanı
123
Puanları
0
Vahdettin İnce: Fi Zilali’l Kur’an/ Kur’anın Gölgesi Altında Yaşamak


“Kur’an’ın gölgesi altında yaşamak nimettir.”
“Kur’an’ın gölgesinde” kainat satırlara dökülmüş Kur’an’dır. Dağlar kıyama… hayvanlar rükua… sürüngenler secdeye… kuşlar kıraate durur… İnsan, varlığın önünde, varlığı temsilen varlığın rabbine varlığın bağlılığını bildirir… Varlık bir bütün olarak insanın arkasında saf tutmuş kulluk bildirimindedir Kur’an’ın gölgesinde…

“Kur’an’ın gölgesinde” bütün bir varlık namazdan ibarettir…

Bulut kümeleri gibi akan dağların haşmetini… dağlar gibi dalgalarıyla denizlerin enginliğini… rahmetin habercisi yüklü bulutların gizemini… azabın öncüsü rüzgarların uğultusunu… gözlerin ışığını alan şimşeklerin parıldayışını… kulakları sağır eden gök gürlemesinin yürekleri yerinden oynatan dehşetini… bendini yıkan, önüne gelen her şeyi silip süpüren tufanların önü alınmaz taşkınlığını… yerin altını üstüne getiren depremlerin, varlığı hallaç pamuğu gibi savuran zilzalini… ateş püsküren dağların heybetini… üzerindekilerle birlikte batan kıtaların insanın kanını donduran manzarasını…

Susuzluktan çatlayan çorak toprakların, çatlamış dudaklarına sürülecek bir damla su için inleyen insanın çölde merhamet dileyişini andıran yakarışını… samyeli vurmuş kavruk ekinleri… azıcık bir çiseleme ile çölün ortasında yemyeşil kesilmiş vahaları… müşahhas alemin her objesini… her yasasını… Kur’an’ın satırlarında gözlemleyebilirsin…her şey belli bir düzen içinde birbirine bağlıdır…

Kur’an’ın gölgesinde kainat baştanbaşa sünnetullah’tan ibarettir…

Kur’an’ın gölgesinde insan koca kainatın küçücük bir numunesidir... Gözlerin hain bakışlarını… günün başında inanıp sonunda inkar eden hasta kalpleri… bir yarın kenarında durmuşçasına kararsızlık sergileyen tipleri… görev kaçkınlarını… vazife savsaklayıcılarını… ağırdan alanları… ihtiras peşinde koşanları… zoru görünce usulca sıvışanları… hayasızlığın yayılması için çabalayanları… zelum, cehul ve kefur insanın nabız atışlarını… ellerini uzatsan dokunacakmışsın gibi canlı ve somut olarak hissedersin Kur’an’ın satır aralarında…

İnsan nefsi Kur’an’ın teşrih masasına yatırılır ve insan, Rahman’ın parmakları arasında yaratılıştan yaratılışa evrilir… Her şey bir ölçü dahilinde hareket eder…

Kur’an’ın gölgesinde insan yürüyen Kur’an’dır… Karanlıklar içinde iman edenleri… sabahın başında ve gecenin etrafında Allah’ın yaratması üzerinde tefekkür edenleri… tenhalarda Allah korkusuyla göz yaşı dökenleri… nebilerle birlikte saf tutmuş rabbanileri… havarileri… sahabeleri… imamları… art arda gönderilen elçileri… ellerinde özgürlük meşalesiyle geçit resminde mücahitleri… gaiplerden haber getiren nebileri… tarihin akışını değiştiren ululazm resulleri… insanlığa hayır taşıyan kıssa kervanlarını… Her şey bir akış içindedir…

Tozu dumana katanları… koşarken kıvılcımlar saçanları… tan yeri ağarmadan düşmanın ocağını batıranları… halkı zalim şehirlerde imdat bekleyen çocukların, kadınların ve yaşlıların yardımına koşanları… göklerin ve yerin rabbinden başka ilah yoktur diye tiranların, nemrutların, firavunların… karşısına dikilen mücessem cesaretin timsallerini…Rabbimiz Allah’tır, dedikleri için ateş dolu çukurlara atılanları… Nuh’u… İbrahim’i… Musa’yı… İsa’yı… Muhammed’i…salih, muhlis, Muhsin insanı bir cennet tasviri çerçevesinde müşahede edebilirsin Kur’an’ın gölgesinde...her şey saffını belirleme çabası içindedir…

Kur’an’ın gölgesinde insan, münzel vahiy ile kevni vahyin buluşma noktasıdır… Yağmurla toprağın… ekinle suyun… kadınla erkeğin… rahimle ceninin… denizle karanın… inci ile mercanın… gece ile gündüzün… aydınlıkla karanlığın… göklerle yerin… gayb alemiyle maddi alemin… insanla meleğin… yıldızla burcun… dünya ile ahiretin… hayatla ölümün… Amelle karşılığın…iki denizin… iki ağırlıklı topluluğun… kalemle beyanın…Nun ile kalemin… dağ ile vahyin… Cibril’le Mustafa’nın… Hira ile Ümmü’l Kura’nın… buluşmasını seyredersin Kur’an’ın gölgesinde… Her şey aynı amaca yönelik olarak belli bir yörüngede yüzmektedir…

Kur’an’ın gölgesinde insanlık, varlığın ve Kur’an’ın tercümanıdır... Varlık vücut giydirilmiş Kur’an’dır, Kur’an, satırlara dökülmüş varlıktır ve varlığın özeti insan, Kur’an-ı natıktır... Kur’an’ın gölgesinde kendini varlık bütününün anlamlı bir parçası, başını resullerin çektiği hayır kervanının bir ferdi ve gayb aleminden gelen haberin şerefli bir muhatabı olarak görürsün. Başıboşluktan eser olmayan baş döndürücü bir nizamdır varlık bütünü… Her şey varoluş amacını gerçekleştirme cehdi içindedir…

“Kur’an’ın gölgesinde” Varlık, Kur’an ve İnsan birliği evrensel tevhidin manifestosudur, “herkes, her şey O’na boyun eğer” in somut ifadesidir…Göklerle yerin hak ile yaratılışını… Kitabın hak ile indirilişini… resulün hak ile gönderilişini… ve insanın hak ile yaratılışını… evrensel ve değişmez hakkı kana kana içersin Kur’an’ın gölgesinde…Her şeye yön veren bir tek yasa vardır ve her şey hakka kulluk kararındadır…

“Kur’an’ın gölgesinde yaşamak nimettir. Sadece onu tadanın bilebileceği bir nimet…”
 
Üst Alt