Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'anin Belağatina Genel Bir Bakiş

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
Belağat, kısaca "etkili söz söyleme sanatı" olarak ifade edilebilir. Klasik belağat kitaplarında "fasih bir sözün muktezay-ı hale mutabık olarak ifadesidir" şeklinde tarif edilmiştir.[1]

Tarifte geçen fesahat, lafızla alakalı olup, lafzın akıcılığını ifade eder. Mesela Kur'ân-ı Kerim'de "bulut" anlamında "müzne" ve "sehab" kelimeleri kullanılmış, fakat kulağa hoş gelmeyen aynı anlamdaki "buaq" kelimesi terkedilmiştir.[2] Keza, okumayı zorlaştıran ardarda tamlamalar yapılmamıştır.

Lafızdaki güzelliği bülbülün sesine benzetebiliriz. Bu ses insanı neşelendirir. Halbuki, karganın sesi ise nefret uyandırır.[3] Şırıl şırıl akan sular neler söyler bilmeyiz ama, akıştaki o tatlılık bizi mesteder, hayran bırakır.

Belağatta birinci umde lafzın fesahatıdır. Beliğ bir ifade fasih lafızlardan meydana gelir. Fakat, o ifadenin etkili olabilmesi için lafzın ötesinde başka bir şeye daha ihtiyaç vardır: Duruma uygun olması.

Muhatabın kabule hazır veya inkarcı olması birer haldir. Kabule hazır olan birine te'kitsiz anlatmak yeterlidir. Ama inkarcı birine te'kitli ve delilli bir şekilde anlatmak gerekir. Keza muhatabın zeki veya kıt anlayışlı olması da birer haldir. Zeki insana veciz, kıt anlayışlıya ayrıtılı olarak anlatılır.[4]

Edip zatlar kuyumcuya benzer. Nasılki kuyumcu huliyyattan bir şey yapmak istediğinde, evvela inci ve cevherleri seçer. İkinci olarak onların mütenasip olanlarını yan yana dizer. Onun gibi, edip dahi fasih kelimeleri seçer ve onları birbirinden mütenafir olmayacak vecihle dizer.[5]

Belağat, başlıca şu üç bölüme ayrılır:

1. Meanî

2. Beyan

3. Bedi'

Bunlardan Meanî, sözün yerinde kullanılmasını, muhatabın haline uygun söylenmesini sağlar. Mesela, çocukla konuşurken çocuklaşmak, âlimle ilmî konuşmak, sözü kabule müheyya olanlara nasihat etmek, inatçı kimselere delilli söz söylemek gibi durumlar Meanî ile ilgilidir. Belağatı terzilik san'atına benzetirsek, Meanî, terzinin muhatabına göre elbise dikmesidir. Çocuğa bir büyük elbisesi dikilmesi uygun olmadığı gibi, büyüğe bir çocuk elbisesi dikilmesi de münasip değildir. İyi bir terzi, elbiseyi tam vücuda göre keser, biçer. O elbise, ne bol gelir, ne de dar. Beliğ kişi de tam muhatabına uygun söz söyler, onun seviyesinden hitap eder.

"Ettalâku merratân" (Boşanmak iki kere olur...)[6] ayettir ama, nikah meclisinde okunmaz" vecizesi, sözün yerinde kullanılmasını çok güzel bir şekilde yansıtır.[7]

Muallim Naci şöyle der: Bir ordu komutanı, askere hitaben irad edeceği nutku cezaletli lafızlardan teşkil etmeye çalışır. Çünkü kışla, nazikçe söz söylenecek bir yer değildir. Bunun tam aksi olarak, bir aşık, gönlünü cezbetmeye çalıştığı maşukasına ince, nazik lafızlarla söz söylemek ister. Zira, sevgilinin kulağı, şiddetli kelimelerin hücumuna dayanamaz.[8]

Beyan, mananın farklı üsluplarla, çeşitli yollarla ifade edilmesidir. Bir terzi, elbiseyi farklı tarzlarda, modellerde dikebildiği gibi, beliğ bir kişi de, aynı manayı çeşitli şekillerde anlatabilir. Mesela, "Ahmed'in uykusu var" ifadesi,

"Ahmed'in gözünden uyku akıyor" şeklinde bir mecazla; veya,

"Ahmed herhalde dün gece beşik sallamış" şeklinde bir kinayeyle anlatılabilir. Hepsi de Ahmed'in uykusu olduğunu gösterir. Bizim bu çalışmada ele alacağımız teşbih ve temsiller, beyan ilminin sahasına girmektedir.

Bedi' ise, lafız ve mananın süslenmesidir. Terzinin, müşterisinin endamına göre diktiği elbiseyi daha güzel göstermek için yer yer süslemesi gibidir. Mesela, "ak akçe, kara gün içindir" sözü, "beyaz akçe siyah gün içindir" şeklinde söylense aynı manayı ifade etmekle beraber, gücünden ve güzelliğinden çok şey kaybeder. Cemil Meriç'in "kamusa uzanan el namusa uzanmıştır." ifadesi, "sözlük, bir milletin namusu gibidir" şeklinde söylense, yağı alınmış ayrana döner.

Bir kelamın bedii sanatlar ile süslenmesi ancak beliğ ifadelerde bir kıymet taşır. Cevdet Paşa'nın dediği gibi, belağatı olmayan kelamı sanayi-i bedia ile süslemek, bir çirkine son derece kıymetli süsleri takmak gibidir.[9]

Kelamda iki türlü güzellik aranır:

1. Hüsn-i zâtî. (Zâtî güzellik)

2. Hüsn-i arazî (Arizî güzellik)

Bunlardan zâti güzellik Meânî ve Beyan ilimleriyle, ârızî güzellik ise Bedî' ile cilveger olur. Söz bir dilbere benzetilirse, Meanî ile Beyan endamın düzgünlüğüne, hareketlerinin inceliğine; Bedi' ise, dış süslere benzetilmek lazım gelir.[10]
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Rabbim razı olsun muhammet abi..forumda nasıl bir uslub kullanılması bakımından örnek teşkil eden bir yazı..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Allah razı olsun..

selametle..
 
Z

zeynep_hearty

Guest
oldukça güzel ifade edilen konu için rabbim razı olsun ..selam ve dua ile..
 
Üst Alt