Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'ân'ın Belağatı ve İ'cazı

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
Kur'ân, dibine erilmez, incileri tükenmez, acaibi bitmez bir deniz­dir.[34] Kur'ânın i'cazının esası nazmıyla alakalıdır.[35] Yani harflerinin, kelimelerinin, surelerinin birbirleriyle bütünlük arzetmesi, onda yer alan her şeyin bulunduğu yere tam uygunluk arzetmesidir. Kur'ânda her kelime binanın tuğlaları gibi yerli yerine konulmuştur.[36]

Dokuma hususunda birinin elinde ipek, diğerinin elinde pamuk olan iki kişi yarıştırılmaz. Ancak her ikisinde aynı malzeme olursa yarışma söz konusudur. İşte Kur'ân, insanların kullandıkları kelime­leri kullanarak meydan okumuştur.[37] Aynı kumaştan elbise diken iki terzi veya aynı hammaddelerden ilaç yapan iki eczacının ortaya koydukları eserlerdeki farklılık, kullandıkları malzemede değil, tarz ve modeldedir.[38]

Kelimeler, bazan muhataplarının kulaklarında çınlayan bir nağ­me, bazan ruhları canlandıran, kalplerin hastalıklarını iyileştiren bir seher nesimidir. Bu tarz bir etki Kur'ânın ifadelerinde açıkça hisse­dilmektedir... Ama nasıl ki güneşin ışığı ve harareti görülür, fakat mahiyeti bilinmez. Onun gibi Kur'ânın da kalp ve ruhlarda etkisi açıkça hissedilmekle beraber, bunun kelimelerle anlatımı o kadar kolay olmamaktadır.[39] Manadan anlamayan ümmî bir insan bile Kur'ân'ın lafızlarında insanı hayran bırakan bir akıcılık, bir fesahat olduğunu az-çok hisseder. Şırıl şırıl akan sular misali Kur'ân'ın beyanı hoş bir şekilde akmakta, bülbülün seci'li nağmeleri misüllü insanı mestetmektedir. Lafzın ötesinde bir de manaya aşina olanlar, Kur'ân'daki beşer ötesi ifade karşısında genelde teslim olmaktadır.

Hz. Peygamberi davasından vazgeçirmek gayesiyle Kureyş'in el­çisi olarak gelen Utbe b. Rabia, Hz. Peygamberden dinlediği Kur'ân ayetleri karşısında adeta bir başka Utbe olur. Döndüğünde kavmine der: Vallahi ben bugüne kadar böyle söz işitmedim. Bu sözler ne şiir, ne sihir, ne kehanet, Ey Kureyş! Gelin beni dinleyin, bu zâtı kendi haline bırakın. Eğer Arap ona galip gelirse, siz hiç bulaşmamış olursunuz. Eğer o galip gelirse, onun saltanatı sizin sal­tanatınız demektir. Onunla insanların en mutlusu olarak yaşarsınız.[40]

Hz. Ömer, Rasulullah'ı öldürmek niyetiyle yola çıkar. Kızkarde­şinin evinde dinlediği "Taha" suresi, onu bir başka Ömer yapar, İslam'a teslim olur.[41]

Ashabıyla sabah namazını kılan Hz.Peygamberin okuduğu Kur'ân'ı işiten cin taifesinden bir grup, dinledikleri bu İlahî beyan karşısında hayran kalırlar. Kavimlerine döndüklerinde "Biz gerçekten acaip bir Kur'ân dinledik, rüşde erdiriyor. Biz de ona iman ettik..."[42] demekten kendilerini alamazlar.[43]

Peygamberlere verilen kevnî mu'cizeler vardır. Fakat bunlar bir defa vuku' bulur, tekerrür etmez.[44] Hz. Peygambere verilen pek çok kevnî mu'cize vardır. Bunlar muayyen vakitlerde, özel hallerde ve belli şahıslara gösterilmiştir. Kur'ân ise, umumi bir mu'cizedir. Bütün cin ve inse hitap eder. Hükmü bütün zamanlarda devam eder.[45] O, Hz. Peygamberin ebedi ve en büyük mu'cizesidir.[46]

Kur'ânda yerine göre bir harf bile mu'cizedir. Çünkü o harf, bulunduğu kelimeyi, o da ayeti, ayet de pek çok ayetleri tutar.[47]

Kur'ânın hangi cihetlerden mu'cize olduğu konusunda çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Bunların başlıcaları şunlardır:

-Lafzındaki fesahat.

-Manasındaki belağat.

-Nazmındaki cezalet.

-Doğru gaybi haberleri.

-İhtiva etmiş olduğu ilimler.

-Hükümlerinde isabet.

-İşaret etmiş olduğu kevnî ilimler.[48]

İ'cazu'l-Kur'ân sahasında eser veren her zat belirtmiş olmamakla beraber, bazı müellifler Kur'ândaki teşbih ve temsilleri de onun i'caz cihetlerinden saymışlardır.[49]

Muallim Naci, Kur'ânın i'cazı hususunda şu mühim tesbitte bulunur: "(Büleğa ve füseha) ne kadar i'caz bahsinde iktidar gösterirlerse, karşılarında Kur'ânın i'caz kuvveti o kadar büyür. Onlar bahislerinde ne kadar fikirlerini yükseltirlerse nazarlarında Kur'ân o kadar teali eder. Hayır, Kur'ânın i'caz kuvveti o kadar büyümez. Kur'ân o kadar teali etmez. Füsehaya, büleğaya öyle gelir. Kur'ân zaten beşerin hayaline sığmayacak derecede büyüktür. Yüksek fikirleri, yanında aşağı gösterecek mertebede yücedir."[50]

Muallim Naci'nin bu ifadelerinden Kur'ânın yüce bir dağa ben­zetildiğini hissediyoruz. Uzaktan bakınca o dağ küçük zannedilir. Fakat yaklaştıkça büyüklüğü, ihtişamı çok bariz bir şekilde görülür. İşte, söz ustaları olan beliğ ve fasih zatlar, Kur'âna yaklaştıkça onun mu'cizeliğini daha yakından temaşa etmişlerdir.


Şimşek, Selahaddin, Özdeyişler, Zafer Yay. İst. 1996, s. 6 ve 17

[34] Ebu Şehbe, Muhammed, el-Medhal li Diraseti'l - Kur'âni'l - Kerim, Mektebetü's- Sünne, Kahire, 1992, s. 5

[35] bkz. Cürcani, A. Kahir, Delailu'l- İ'caz, s. 398; Amir, Fethi Ahmed, Fikretu'n - Nazm Beyne Vücuhi'l - İ'caz fi'l - Kur'ân'i - l Kerim, Mearif Yay., İskenderiye 1991, s. 46

[36] Amir, s. 134. Ayrıca bkz, Müslim, Mustafa, Mebahis fi İ'cazi'l - Kur'ân, Daru'l- Menara, Cidde, 1988, s. 126

[37] Şaravi, Muhammed Mütevelli, Kur'ân Mu'cizesi, Ter.Said Şimşek, Esra Yay. Konya, 1993, s.62

[38] Zerkani, II, 304- 305

[39] Ebu Zehra, Muhammed, el - Mu'cizetü'l - Kübra el - Kur'ân, Daru'l- Fikri'l – Arabi. s. 255

[40] Cürcani, A.Kahir, er-Risaletu'ş-Şafiye, (Sülüsü'r- Resail fi İ'cazi'l- Kur'ân kitabı içinde), Daru'l- Mearif, Mısır 1968 s. 124

[41] Hattabi, s.70

[42] Cinn, 1-2

[43] bkz. Beydâvî, II, 533

[44] Şaravi, s. 29

[45] bkz. Bakıllani Ebu Bekir Muhammed b. Tayyib, İ'cazu'l-Kur'ân, Tahkik: İmadüddin Ahmed Haydar, el-Kütübü's- Sikafiyye, 1991 s. 31

[46] Amir, s. 234; Ebu Şehbe, s. 7

[47] Rafii, Mustafa Sadık, İ'cazu'l- Kur'ân, el-Mektebetü't- Ticariyyeti'l- Kübra, Mısır, 1961 s. 240

[48] bkz. Bakıllani, s.57-59; Kurtubi, Ebu Abdullah, el-Cami li Ahkami'l-Kur'ân, Daru'l-Kütübi'l - İlmiyye, Beyrut, 1993 I, 52- 54; Zerkani, Abdülazim, Menahilu'l-İrfan, Mısır, 1360 h, II, 331- 412; Rafii, s. 175; Draz, Muhammed Abdullah, en-Nebeü'l-Azim, I, 81; Kattan, Menna', Mebahis fi Ulumi'l-Kur'ân, Mektebetu'l-Mearif, Riyad, 1981, s. 262- 263

[49] Mesela, bkz. Ebu Zehra, s. 255; Kattan, s. 281; Nursî, Sözler, Sözler Yay. İst. 1987 s. 177
 
Z

zeynep_hearty

Guest
... Ama nasıl ki güneşin ışığı ve harareti görülür, fakat mahiyeti bilinmez. Onun gibi Kur'ânın da kalp ve ruhlarda etkisi açıkça hissedilmekle beraber, bunun kelimelerle anlatımı o kadar kolay olmamaktadır.

rabbim razı olsun... oldukça açıklayıcı ferahlatıcı bir paylaşım..selam ve dua ile..
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul

Birisi her gece kalkıp Allah’ı anıyor ve O’na dua ediyordu
Şeytan O na dedi ki ‘ Ey Allah’ı çok anan kişi, bütün gece Allah deyip çağrına karşılık seni buyur eden varmı? Sana bir tek cevap bile gelmiyor,daha ne zamana kadar dua edeceksin’
Adamın gönlü kırıldı, başını yere koydu ve uyudu.
Rüyasında O na şöyle dendi ‘ Kendine gel, uyan! Niye duayı zikri bıraktın. Neden usandın?’
Adam ‘ Buyur diye bir cevap gelmiyor ki. Kapıdan kovulmaktan korkuyorum…’ dedi.
Senin ‘ALLAH’ demen, O’nun ‘BUYUR’ demesi sayesindedir.
Senin yalvarışın,Allahın senin ruhuna haber uçurmasındandır.
Senin çabaların, çareler araman,Allahın seni kendine yaklaştırması, ayaklarındaki bağları çözmesindendir.
Senin korkun, ümidin Allahın lütfunun kemendidir…






İşittik ve itaat ettik Ey Rabbimiz. Gufranını dileriz, Sanadır dönüş

.
( Bakara suresi-285)
 
Üst Alt