muhammedordusu
New member
selamun aleykum arkadaşlar.(biriniz selamı alsın)
bildiğiniz üzere bu sitede de bazı arkadaşlarımız dinimizi sadece kuranı kerimden öğrenebileceğimizi hadislere ya da çeşitli rivayetlere gerek duyulmadığını söylüyorlar.onların dediğine göre kuranı herkes aynı şekilde anlarmış.ama bir ayet var ki ben o ayetle ilgili olayın kahramanından gerçeği duymadıkça/okumadıkça kendi bildiğimin doğru olduğunu sanıyordum.belki benim gibi bir çok arkadaşta tefsirlere ya da parantez içindeki açıklamalara bakmayana kadar onlar da yanlış biliyor olabilirlerdi.neyse konuya geçelim.bildiğiniz gibi tebuk seferinde kab bin malik ve iki sahabi daha tambellikleri dolayısıyla savaştan geri kalmışlardı ve onlar hakkında ayet inmişti.işte ben o ayetteki bir ifadeyi yanlış biliyordum.
(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.(tebve 118)
bildiğiniz gibi parantez içindeki cümleler kuranda yer almaz diye biliyorum.sadece arapça kelimeler türkçeye çevrilirken anlaşılsın diye çeviren kişi tarafından parantez içine bazı kelimeler yazılşır.şimdi sizden o parantez içindeki cümleleri görmemnizi istiyorum.yani
Geri bırakılan üç de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine...
şimdi bu ayyeten ne anlıyorsunuz.örneğin ben gerçeği bilmeden önce "geri bırakılan"kelimelerinden savaştan geri bırakılan kişileri bilşiyordum.halbu ki gerçekte o geri bırakılna manası haklarındaki kararın daha verşilmemiş olmasıdır.şimdi diyebilirisiniz senin kaafan almamış sen yanlış anlamışsın.hani herkes aynı şekilde anlardı.bana mutlaka birinin bunu açıklamsı gerekmez miydi?
bildiğiniz üzere bu sitede de bazı arkadaşlarımız dinimizi sadece kuranı kerimden öğrenebileceğimizi hadislere ya da çeşitli rivayetlere gerek duyulmadığını söylüyorlar.onların dediğine göre kuranı herkes aynı şekilde anlarmış.ama bir ayet var ki ben o ayetle ilgili olayın kahramanından gerçeği duymadıkça/okumadıkça kendi bildiğimin doğru olduğunu sanıyordum.belki benim gibi bir çok arkadaşta tefsirlere ya da parantez içindeki açıklamalara bakmayana kadar onlar da yanlış biliyor olabilirlerdi.neyse konuya geçelim.bildiğiniz gibi tebuk seferinde kab bin malik ve iki sahabi daha tambellikleri dolayısıyla savaştan geri kalmışlardı ve onlar hakkında ayet inmişti.işte ben o ayetteki bir ifadeyi yanlış biliyordum.
(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.(tebve 118)
bildiğiniz gibi parantez içindeki cümleler kuranda yer almaz diye biliyorum.sadece arapça kelimeler türkçeye çevrilirken anlaşılsın diye çeviren kişi tarafından parantez içine bazı kelimeler yazılşır.şimdi sizden o parantez içindeki cümleleri görmemnizi istiyorum.yani
Geri bırakılan üç de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine...
şimdi bu ayyeten ne anlıyorsunuz.örneğin ben gerçeği bilmeden önce "geri bırakılan"kelimelerinden savaştan geri bırakılan kişileri bilşiyordum.halbu ki gerçekte o geri bırakılna manası haklarındaki kararın daha verşilmemiş olmasıdır.şimdi diyebilirisiniz senin kaafan almamış sen yanlış anlamışsın.hani herkes aynı şekilde anlardı.bana mutlaka birinin bunu açıklamsı gerekmez miydi?