Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran'da ahiret

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Kuran-ı Kerim, kıyamet sahnelerine, özellikle ölümden sonra dirilmeye, hesaba çekilmeye, cennet nimetlerine ve cehennem azabına ilişkin açıklamalara çok önem vermiştir. Kuran bu dünyadan sonra insanların varacakları yer olarak vaad ettiği öbür dünya'yı sadece haber vermek ve tanıtmakla kalmamış, duyu organları ile algılanan bir manzara, gözler önüne serilmiş bir sahne, hareket halinde, canlı ve elle tutulabilecek derecede somut bir varlık biçimde canlandırmıştır. Müslümanlar da bu tanıtım ile, o hayatı tam anlamıyla yaşamış, sahnelerini görmüş ve manzaralarından etkilenmiştir.

Öyle ki; zaman zaman bu anlatımın etkisiyle yürekleri hoplamış, tüyleri diken diken olmuş, korku yüreklerine kadar sinmiş, yer yer gönül huzuru ve güven atmosferi kendilerini kuşatmış, ateşin alevleri yüzlerini yalamış, cennetten esen hafif, tatlı rüzgar üzerlerine esmiştir. İşte bu nedenle vaadedilen gün gelmeden önce müslümanlar, öte dünya'yı (AHİRETİ) tam anlamıyla tanımış ve öğrenmişlerdir.
Ahiret karmaşık değil, gayet basittir. İslam inanç sistemi gibi, apaçık ve arı-durudur.

Ölüm…
Ölümden sonra diriliş…
Nimetlerle donatılmış cennet ve azaplarla dolu cehennem….

İman edip iyi işler yapanlara içindeki bütün nimetleri ile cennet...
İnkar edenlere ve Allah'ın huzuruna çıkarılmayı yalanlayanlara ise, içinde her çeşit azap ve ateşin olduğu cehennem...

Kimse kimseyi kurtaramaz orada. Ne torpil yapılır, ne de herhangi bir şey fidye olarak verilebilir. Orada hassas olan adalet terazisinde, kıl kadar dahi bir sapma olmaz.

Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür.Kimde zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür. (Zilzal Süresi / 7.8 ayet)
Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının.Babanın oğlu için, oğlunun da babası için bir şey ödeyemeyeceği günden korkun. Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Allah'ın affına güvendirerek şeytan sizi ayartmasın. (Lokman Süresi/33.Ayet)

Ne ki; bu basit ve açık olan hakikat değişik şekillerde anlatılır; mükemmel bir ortamda ve sahnelerde dolup taşan bir alemde ortaya konarak ana hatları çizilir. Onlarca şekilde, durumda ve çehrede görülür, gösterilir ve tanıtılır. Böylece insanın ruhunu ve benliğini saran, hayalini kuşatan, duygularını bütünü ile doyuran üstün, parlak ve eşsiz bir edebi sanat ortaya çıkar. Bu tablolarda olayların gölgeleri, izdüşümleri gözler önüne serilir. Edebi sanatın servetine, eşine ve benzerine rastlanması mümkün olmayan altın sayfalar ilave edilmiş olur.

İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz uzun bir zaman geçmemiş midir? Biz insanı katışık bir “nufte”den yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır. Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük. Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık. Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler. Bu ancak Allah'ın kullarının taşıra taşıra içebileceği bir pınar. (İnsan Süresi/6.Ayet)

Kur'an ayetleri, nimetlerin ve azabın çeşitlerini tasvir ederek sürer. İnsan bu esnada, kısa bir zaman diliminde uzun bir mesafe aldığını duyumsar. Bu öyle uzun bir yolculuktur ki, insanın yaradılışından önce başlıyor ve hiçbir şeyin olmadığı günden beri gelerek cennette veya cehennemde sona eriyor. İşte bu uzun boylu yolculuk esnasında dünya hayatı ile ahiret hayatı yan yana konur.

İşte cehennemin kendilerini kuşattığından haberleri bile olmadığı halde, Peygamberden acele azabı getirmesini isteyen topluluk;
Azap konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Oysa cehennem, o küfre sapanları gerçekten kuşatıp-durmaktadır. (Ankebut Süresi/54.Ayet)

Bazen bir olay dünyada başlar ve devamını izlerken bir de bakarız ki, olayın seyri bizi farkında olmadan ahirete götürmüş.

Andolsun ki, Musa'yı Firavun ve erkanına mucizelerimizle ve apaçık bir delil ile gönderdik. Firavunun buyruğuna uydular, oysa Firavun'un buyurduğu sağduyuya uygun değildi. Firavun, kıyamet gününde milletine öncülük eder, onları cehenneme götürür. Gittikleri yer ne kötü yerdir. (Hud Süresi/96.98)

Böylece korkunun yeri-göğü, hayvanı, insanı, küçüğü-büyüğü, cenneti-cehennemi bütünü ile kapladığını ve kuşattığını görüyoruz. Bunların tümü de, korku ve ürperti içinde beklemektedir.

Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından. Ogün herkesin kendine yetecek bir derdi vardır. (Abese Süresi/34-37)
Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve onlarında üzerine seni şahit olarak getirdiğimiz zaman nasıl olacak? O gün, küfre sapıp da peygambere isyan edenler, yerle bir olmayı severek isteyeceklerdir. Oysa Allah'tan hiçbir sözü gizleyemezler. (Nisa Süresi/41-42)
Ey insanlar! Rabbinizden korkup sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyüktür. Kıyameti gören her emzikli kadın, emzirdiğini unutur her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş gibi görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın azabı pek şiddetlidir. (Hac Süresi/1-2. Ayet)

Alıntı
 
Üst Alt