Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran'a göre uzay,Kuran'a göre Gök nedir, Ne degildir.

Prosniy divjenia

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
28 Haz 2007
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
71/15- ‘Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’

67/5. An dolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Bu iki ayetten anladığımıza göre Tanrı tek bir gök yaratmış ve bu gök yedi tabakadan oluşmaktadır. (Burada daha önceki pagan dinlerde geçen 7 kat gök meselesini bir tarafa koyalım, karıştırmayalım). Demek ki burada anlatılan gök tüm uzay ve oda 7 katlıdır. Bilimsel bulguların peşinde koşan(bulmak için değil, bulunanı Kurana uydurmak için bir koşuş bu) Müslümanların iddiası. Tanrı göğü 7 kat yaratmıştır alıp bu 7 katı atmosfere uygulamalarıdır. Kuranda geçen tek bir gök, atmosfer değil. Kaldı ki atmosfer 7 değil 5 kattır. (STRATOSFER-MEZOSFER-SEMOSFER-İYONOSFER-EKZOSFER). Müslüman alimlerin bu iddiasını kabul edersek Kuranda geçen gök bu kadar. Ozaman yıldızlarda bu sayılan katmanların yakın olanının içinde. Bu da imkansız, çünkü atmosferin ortalama 10.000 km'dir. Kuranda atmosfer demiyor. Yaratılan 7 katlı gök(uzay) dır. Demek ki bu iddia asılsız. Zaten Kuran da atmosferle ilgili bir kavram yok. Gök ve Arş geçiyor. Gök uzay anlamında arş ise uzayın 7. katının sonu. En tepesi ki Tanrı orada. Nerden anlıyoruz bunu aşağıda ki ayetten...

10/3- Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte o, Rabbiniz Allah’tır. O halde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?

Arşta kurulan Tanrı aynı zamanda göğü tutuyor. Neden tutuyor ayette açıklıyor..

22/65- Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.

Sonuç olarak ortada tek bir gök var. 65/5 e geri dönüp bakalım tekrar. ‘’ (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık’’ Burada kandil yıldız anlamında... Dünyaya en yakın gökten sonra yıldız yok demektir bu da. Burada ki vurgu özellikle bütün yıldızların dünya için yaratıldığı ve o yüzden dünyaya en yakın göğe konulduğu...

Sonuç : Dünyadan bakılınca sadece dünyaya yakın yıldızları görebiliriz, ardını boş algılarız.. Tıpkı Muhammedi’n düşündüğü gibi...
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
-GÖKYÜZÜNÜN 7 KAT OLDUĞU KUR`ANDA BİLDİRİLMİŞTİR.
Kuran ayetlerinde evren hakkında verilen bilgilerden biri, gökyüzünün yedi kat olarak düzenlendiğidir:
Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir. (Bakara Suresi, 29)
Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi... (Fussilet Suresi, 11)
Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti... (Fussilet Suresi,12)
GÖKYÜZÜNÜN BİLİMSEL OLARAK KATMANLARI
1- Troposfer
2- Stratosfer
3- Mezosfer
4- Termosfer
5- Ekzosfer
6- İyonosfer
7- Manyetosfer
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Ebu cehile niye cehaletin babası dendiğini şimdi daha iyi anlıyorum.
Hakikaten bu küfür ehli , bilimden bihaber...
 

Prosniy divjenia

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
28 Haz 2007
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
65/5 ’ (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık’’

Yıldızlar Stratosfer'de mi şimdi? Yazımı okumadan cevap yazmayın, bilgili,seviyeli Müslüman arkadaşları arıyorum...
 

Prosniy divjenia

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
28 Haz 2007
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Atmosfer 5 kattır...

resmi verdim ama yazdıklarımı göstermiyolar ilginç. neden korkuyorsunuz cahilliğinizden mi?
 

Talha27

New member
Katılım
15 Haz 2007
Mesajlar
331
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
45
Konum
kocaeli gebze
Web sitesi
komando790.sitemynet.com
Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin?
Ne alıkoyar, ne bırakır.
Beşere delicesine susamıştır.
(Müdessir Suresi, 27-29)


Ateş Azabı

Cehennemdeki bu hayatın içinde, en büyük ve temel azap kuşkusuz ateştir. Ateşin cehennemin karakteristik özelliği olması ateşin diğer işkencelere kıyasla insanın benliğini kökünden sarsan yok eden bir unsur olmasından kaynaklanır. İnsan vücudunun en derin noktalarına, Kuran'ın tabiriyle "hücrelerine" kadar işleyen bir azaptır ateş.

İşte cehennem ehli, cehennemde "cayır cayır yanmakta olan" (Mearic Suresi, 15), öfkeli, "alevleri kabardıkça kabaran" (Leyl Suresi, 14), "çılgınca yanan" (Furkan Suresi, 11) bu ateşin içine atılırlar ve çığlık çığlığa yanarlar. Bir ayette şöyle denir:

Kimin tartıları hafif kalırsa. Artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum). Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir? O, kızgın bir ateştir. (Kaaria Suresi, 8-11)

Ayetlerden anlaşıldığına göre, ateş cehennemin her yerini kaplamıştır. Bu çukurda ateşten korunulan, ateşin erişmediği bir yer yoktur. Kafir diğer fiziksel ve ruhsal işkencelere tabi olurken de hayatının her anında ateşle muhataptır. Ateş, son derece büyüktür. Kuran, onun büyüklüğünü ve şiddetini ifade ederken, ateşin kıvılcımları için "saray" ve "deve sürüleri" benzetmelerini kullanır:

O gün, yalanlayanların vay haline. Kendisini yalanladığınız (azab)a gidin. Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin. Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur. Gerçekten o, sanki her biri saray olan bir kıvılcım saçar. Her biri, sanki sapsarı erkek deve sürüleri gibidir. (Mürselat Suresi, 28-33)

Kafirler ateşten kaçmak, ondan kurtulmak için tüm güçlerini harcarlar. Ama kaçmalarına izin verilmez. O öyle bir ateştir ki, "yüz çevirip arkasını döneni çağırır-durur". (Mearic Suresi, 17) Bir başka ayette ise şöyle denir:

Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir. (Secde Suresi, 20)

Böyle bir ateşle yananların tahayyül edilemeyecek çığlık ve inlemeleri ortalığı kaplar. Yalnızca bu korkunç çığlık ve inlemeler bile cehennem ehli için özel bir azap kaynağıdır. Orada "kemikleri çatırdatan inlemeler vardır". (Enbiya Suresi, 100) Bir başka ayete belirtilene göre ise, "mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orada (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır". (Hud Suresi, 106)

Ateş, dayanılmaz bir acıdır. İnsan bir kibrit çöpünün alevine bile parmağını bir saniye tutamaz. Korkunç bir acı duyar. Ancak bu dünyada bu ve benzeri şekillerde hissettiğimiz ateş azabı, cehennemdekinin yanında çok çok zayıftır. Çünkü insan, dünyada uzun süre yanamaz. Eğer yanan bir ateşin içine düşmüşse, 5-10 saniye içinde can verir, ateşin büyük acısını çok kısa bir anda yaşar.

Ancak cehennemdeki durum, çok korkunçtur, çünkü oradaki ateş insanı öldürmez, yalnızca acı çektirir. Cehennem ehli, sonsuza kadar sürecek olan bir ateşin içinde sonsuza kadar yanacaktır. Bu işlemin sonsuza kadar süreceğini bilmenin verdiği dayanılmaz bir çaresizlik, umutsuzluk ve yıkım içindedir.

Azabın bir başka yönü de, özel olarak yüzlerinin yakılmasıdır. İnsanı kibirlendiren, bu kibirle kendisini müstağni görmesini sağlayan vücudunun en önemli yeri yüzüdür. Çünkü yüz kişiye ayrı bir fert olma özelliği kazandırır. "Ben" diye tanımlanan varlığın en belirgin göstergesidir. Güzellik ve çirkinlik kavramlarının en yoğun olarak toplandığı bölgedir. İnsanlar, gazetelerde ya da televizyonda yüzü ileri derece yanmış birisinin görüntüsüne rastladıklarında, şiddetli bir acımayla karışık ürperti hissederler. Ardından benzer bir felakete karşı Allah'tan koruma isterler. Hiç kimse böyle bir felaketi kendisine kondurmak istemez ve zaten kısa sürede bu görüntü unutulur. Ancak inkarcıların gaflette olduğu bir şey vardır ki, o da benzer bir sona hem de akıllarının alamayacağı kadar şiddetlisine adım adım yaklaşmakta olduklarıdır. Cehennemdeki ateş insan vücudunun her noktasına büyük acılar verir. Ama insanın yüzünün yanması en acısıdır. Gözler, kulaklar, burun, dil ve derinin, yani beş duyu kaynağının aynı anda bulunduğu tek ve en önemli bölgedir yüz. İnsan yüze gelecek darbelere karşı çok hassastır, en ufak bir harekete şiddetli bir refleksle cevap verir. Cehennemde ise yüz, ateşte kızartılır, kaynar sularla haşlanır. Acının en yoğun olarak hissedildiği yere en ağır işkenceler yapılır. Ayetlerde, bu azap şöyle tasvir edilir:

Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki: "Eyvahlar bize, keşke Allah'a itaat etseydik ve Resule itaat etseydik." (Ahzap Suresi, 66)

Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir. (İbrahim Suresi, 50)

Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. (Müminun Suresi, 104)
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Atmosfer 5 kattır...

resmi verdim ama yazdıklarımı göstermiyolar ilginç. neden korkuyorsunuz cahilliğinizden mi?

Kimse sizin ne ilminizden,nede cehlinizden korkar.Korkak olanlar Allah ve Resulüne iftira eden kafirlerdir.Yazdığınız mesaja arkak arkaya tıklamanıza gerek yok.Üsluba dikkat etmenizi öneririm.Vesselam
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
65/5 ’ (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık’’

Yıldızlar Stratosfer'de mi şimdi? Yazımı okumadan cevap yazmayın, bilgili,seviyeli Müslüman arkadaşları arıyorum...

şu evrenin sınırları bilinmez, şu yaşadığın yeryüzü samanyolu galaksisinde bulunur, fakat tek galaksi samanyolu değildir, şimdi sana soruyorum, bu yıldızlar dünyaya mı daha yakın, yoksa başka bir galaksiye mi ?
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Arz'dan sema'ya baktım...
7 kat gök kubbe saydım...
7 katı geçtim, seyr-i aleme daldım...
Koskoca bir yedi kat daha saydım...
kat kat bir kainat...
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Atmosfer 5 kattır...

resmi verdim ama yazdıklarımı göstermiyolar ilginç. neden korkuyorsunuz cahilliğinizden mi?

Fazla değil bundan 70 yıl kadar önce hücre "basit bir su tulumbası" olarak tanımlanırken gününümüzde kompleks yapısı ortaya çıkmıştır.

Fikir mimarlarınız 1000 yıl kadar önce dünyayı düz zannederken ; Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Neml Suresi 88. ayet dünyanın yuvarlaklığına işaret eder.

Yada önderlerinizden Legel iktisadi prensiplerin de gün gelecek sular tamamen tükenecek derken sadece üstün ırk hayatta kalabilecek derken bakınız Kur an Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.Rum Suresi, 48. ayette yağmurun rahmet hazinesinden geldiğine işaret eder ve tükenmiyeceğini müjdeler.

Veya "Akdeniz'de ve Atlas Okyanusu'nda büyük dalgalar, güçlü akıntılar ve gel-gitler vardır. Akdeniz'in suyu, Cebelitarık Boğazı'nda Atlas Okyanusu ile karşılaşır. Ama bu karşılaşma sonucu kendi sıcaklık, tuzluluk ve yoğunluk özellikleri değişmez" bilimsel gerçeğini Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler. (Rahman Suresi, 19-20) açıkça ifade eder.

Bunun gibi bir çok delil Kur an ın hakikatine işaret ederken konuşmak hamakattır.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Kur'ân'ın, geçmişe dair verdiği haberlerin kesinliği ve doğruluğu kadar, geleceğe ait haberleri de o ölçüde önemli ve başlı başına bir mucizedir. Mesela: senelerce evvel Mekke'nin fethedileceğini ve Kâbe'ye emniyet içinde girileceğini 'Allah dilediğinde, güven içinde başlarınızı tıraş ederek ve saçlarınızı kısaltarak korkmadan Mescid-i Haram'â gireceksiniz' (Fetih/27) ayetiyle haber verdiği gibi, İslâm'ın bütün bâtıl sistemlere galebe çalacağını da 'O, Resûlünü, hidayet ve hak dinle gönderdi ki bütün dinlere galebe çalsın. Şahit olarak. Allah yeter' (Fetih/28) beyanıyla ilân etti. Bunun gibi, o gün Roma'lılar karşısında savaş galibi görünen Sâsânilerin yenileceğini ve aynı zamanda, Bedir gâlibiyetiyle Müslümanların da sevineceğini 'Rum yenildi (bölgenize) en yakın bir yerde. Onlar bu mağlubiyetten sonra (yeniden) galebe çalacaklar. Birkaç yıl içinde. Bundan önce de sonra da iş Allah'a aittir. O gün mü'minler de sevinirler.' (Rum/2-4) müjdesiyle duyurmuştu; vakti gelince Kur'ân'ın haber verdiği gibi çıktı. Bunun gibi, 'Ey Resûl, Rabbinden sana indirileni duyur; eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni (insanlardan gelen kötülüklerden) koruyacaktır' (Maide/67) ayetiyle de, en yakınındaki amcasından, düşman millet ve düşman devletlere kadar çevresi düşmanlıklarla sarılı olduğu halde, hayatını emniyet içinde geçireceği va'dolunmuşdu ve öyle de oldu.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Kâinatın yaratılışıyla alâkalı olarak 'İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik bir durumdayken, onları birbirinden ayırdığımızı, sonra da bütün canlıları sudan yarattığımızı görüp düşünmüyorlar mı? Halâ imân etmeyecekler mi?' (Enbiya/30) ayetinin anlattığı yüksek hakikat, teferruatına dair farklı fikirler ileri sürülse bile ilk yaratılışla alâkalı değişmeyen en sabit bir prensiptir. Ayette anlatılan, bitişik olma ve ayrılma, ister gazlardan meydana gelen kitlenin, nebulolara ayrılması, ister güneş sistemi gibi sistemlere bölünüp şekillenmesi ve yörüngeli mükemmel düzenli sistemlere dönüşmesi, isterse bir sahâbiye ve bir dumanın bölünüp, parçalanıp, kontrol altına alınması şeklinde olsun netîce değişmez. Âyet, kullandığı malzeme ve seçtiği üslup itibariyle, ilmî araştırmalar için hep bir ışık kaynağı olmuş, bütün iddia, teori ve tezlerin eskiyip atılmasına karşılık o, tazeliğini korumuş, bugünlere gelmiş ulaşmış ve yarınlara hakim olmaya da aday görünmektedir.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
'Allah o zattır ki, gökleri, görebildiğiniz bir direk olmaksızın yükseltti; sonra da iradesini (tekvin) arşına yöneltti. Artık hepsi belli bir süreyle kayıtlı olarak akıp gitmektedir.' (Ra'd/2)

Âyet, göklerin yükseltilmesini, genişleyip büyümesini hatırlattığı gibi, her şeyin düzen içinde baş başa, omuz omuza olmasını da (bilebileceğimiz cinsten bir direk olmaksızın) sözüyle ifade etmektedir. Evet, gök kubbeyi tutup, dağılmasına meydan vermeyen, görebileceğimiz cinsten bir direk yok ama, yine de bütün bütün direksiz değil. Zira, kütlelerin dağılmaması ve gelip birbirine çarpmaması için, görülsün görülmesin mevcut düzene esas teşkil edebilecek kanun, kaide, prensip mânâsında böyle bir direğin vücudu zarurîdir.

Kur'ân bu ifadesiyle bizlere, kültürler arası ile'l-merkez (merkez çek) an'il-merkez (merkez kaç) prensibini düşündürmektedir ki, bunun, Newton'un çekim kanununa veya Einstein'in (hayyiz)'ine uyup uymaması bir şey ifade etmez.
Hele âyetin, Güneş ve Ay'ın akıp gittiğini ifade etmesi çok enteresandır ve üzerinde durulmaya değer.

Rahmân suresindeki 'Güneş ve Ay'ın hareketleri. tamamen bir hesaba bağlıdır' (Rahman/5),

Enbiya suresindeki 'Geceyi, gündüzü, Güneşi, Ay'ı yaratan O'dur. Bunların her biri bir yörüngede yüzmektedirler' (Enbiya/33),

Yâsin suresindeki 'Güneş kendine mahsus yörüngede akıp gitmektedir' dedikten sonra 'Bunların her biri belli bir yörüngede döner dururlar'(Yasin/38-40) diyerek,Güneş, Ay ve sair gezegenlerin bir düzene göre yaratıldıklarını, bir âhengi temsil ettiklerini ve hesaplı bir gerçeğe dayalı bulunduklarını apaçık dile getirmektedir.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Şimdi benim bu yaptığımı Bediüzzaman "öküzün boynuna gerdanlık takmak" olarak yorumlamaktadır...
Delil bizden yorum sizden...

Aynen sana katılıyorum kardeşim, yalnız şunu unutmamak gerekiyor ki.
Biz inananlar için Allah'ın varlığı için ne kadar delil varsa, onlar için de küfürde o kadar sebeb var.
Bu ifade Kuran'da geçer, eğer bu küfür ehlinde güzel bir halet bulunsaydı, Cenab-ı Allah bunları hidayete erdirirdi...
Bu küffarlar , küfürlerine devam etsin bakalım, ta ki bela bunları buluncaya kadar, bunlar ölümsüz değil ya, elbet bir gün toprağın üstünde olanlar , toprağın altına girecek ve yüzleri yere bakacak
Rabbim bizleri bunlar gibi sapıttırmasın, bu sapıtanları da hidayetiyle şereflendirsin
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         



Jeolog olmamız sebebiyle bizim aldığımız eğitim kuranı desteklediğini bildiririm..
bizler dünya oluşumunu aşamalarını inceleriz dünyanın yapısını iceleriz gördüğüm kadarıyla ilimsiz konu sahibi ilim sahiplerini yermektedir sanırım bu yazı iddiasına cevaben kısa ve öz yazı olur aksi halde sayfalar dolusu yazı dökebilirim...


ATMOSFERİN KATMANLARI

Kuran ayetlerinde evren hakkında verilen bilgilerden biri, gökyüzünün yedi kat olarak düzenlendiğidir:

“Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur.
Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak
düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir. „

(Bakara Suresi, 29)


Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi;
Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı
ve her bir göğe emrini vahyetti...„


(Fussilet Suresi, 11-12)


Dünya, yaşam için gerekli olan özelliklerin tümüne sahiptir. Bunlardan bir tanesi de canlıları koruyan özel bir kalkan görevini yerine getiren atmosferdir. Bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir. Atmosfer aynen ayette bildirildiği gibi, tam yedi temel katmandan oluşmaktadır. Bu, elbette ki Kuran'ın mucizelerinden biridir. Kuran'da pek çok ayette kullanılan gök kelimesi tüm evreni ifade etmek için kullanıldığı gibi, Dünya göğünü ifade etmek için de kullanılır. Kelimenin bu anlamı alındığında, Dünya göğünün, bir başka deyişle atmosferin, 7 katmandan oluştuğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Nitekim bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir. Üstelik aynen ayette bildirildiği gibi, tam yedi temel katmandan...



Bilimsel bir kaynakta bu konu şöyle açıklanır:

Bilim adamları atmosferin birçok katmandan oluştuğunu keşfettiler. Katmanlar, basınçları ve bunları oluşturan gazların bileşimi gibi belirgin fiziksel özelliklerle birbirlerinden farklılaşırlar... Atmosferin Dünya'ya en yakın katmanı "TROPOSFER"dir. Atmosferin toplam kütlesinin %90'ını oluşturur... Troposfer'in üzerindeki katman "STRATOSFER" dir... Stratosfer'de ultraviyole ışınlarının emildiği katmana "OZONOSFER" adı verilir... Stratosfer'in üzerindeki tabakaya ise "MEZOSFER" adı verilir... Mezosfer'in üzerinde "TERMOSFER" yer alır... İyonize olmuş gazlar Termosfer'in içinde "İYONOSFER" adı verilen başka bir katman oluştururlar... Dünya atmosferinin en dış tabakası ise 450 km. den 960 km. ye kadar uzanır. Bu katmana "EKZOSFER" adı verilir.


14 asır önce, gökyüzünün yekpare bir bütün sanıldığı dönemlerde Kuran'da, gökyüzünün katmanlardan meydana geldiği, üstelik bu katmanların sayısının "yedi" olduğu mucizevi bir biçimde haber verilmekteydi.
Çağdaş bilim ise Dünyamız'ı çevreleyen atmosferin belli başlı "yedi" ana tabakadan meydana geldiğini ancak yakın zamanlarda ortaya koydu.
Bu kaynakta belirtilen katmanlarını saydığımızda atmosferin ayette bildirildiği gibi tam olarak 7 tabakadan oluştuğunu görürüz:


1- TROPOSFER

2- STRATOSFER

3- OZONOSFER

4- MEZOSFER

5- TERMOSFER

6- İYONOSFER

7- EKZOSFER


Bu konuyla ilgili bir diğer önemli mucize de Fussilet Suresi'nin 12. ayetinde geçen "Her bir göğe emrini vahyetti" ifadesinde yer almaktadır. Yani ayette Allah'ın her tabakayı belli bir görevle görevlendirdiği belirtilmektedir. Gerçekten, daha önceki bölümlerde de gördüğümüz gibi, yukarıda saydığımız tabakaların her birinin insanların ve yeryüzündeki tüm canlıların yararı açısından çok hayati görevleri vardır. Yağmurların oluşmasından, zararlı ışınların engellenmesine, radyo dalgalarının yansıtılmasından, gök taşlarının zararsız hale getirilmesine kadar her tabakanın kendine özgü bir işlevi bulunmaktadır.

Örneğin bu görevlerden biri bilimsel bir kaynakta şöyle bildirilmiştir:

Dünya'nın atmosferi 7 katmandan oluşmaktadır. En alttaki tabaka Troposfer'dir. Yağmur, kar ve rüzgar yalnızca Troposfer'de oluşur.

20. yüzyıl teknolojisi olmadan tespit edilmesi hiçbir biçimde mümkün olmayan bu bilgilerin 1400 yüzyıl önce indirilmiş olan Kuran-ı Kerim'de açıkça bildirilmesi ise, çok büyük bir mucizedir.





 
Üst Alt