Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an Ve Insanin Sorumluluğu

hanif_bir_kul

New member
Katılım
22 Mar 2007
Mesajlar
182
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
64
S.A
Kur'an insanlara, nasıl yaşanması gerektiğini bildiren, Allah tarafından Resul aracılığıyla gönderilmiş olan bir mesajdır. Bu mesajın muhatapları tüm insanlar olmakla birlikte, bu mesajı benimseyen insanlar, düşünen (28/60 - 38/29), öğüt alan (6/152), akliselim sahipleri (38/29), korunanlar (2/177), sağır ve kör olmayanlar (25/73)dır.

Vahye kulağını tıkayarak, geleneksel olan dini yasamaya çalışan günümüz insanlarından bu mesajı sahiplenmelerini ve o .mesajı başkalarına götürmelerini beklemek elbette hayalcilik olur. Çünkü Allah'ın mesajını yüklenip benimseyebilmemiz için öncelikle O'nun insanlara göndermiş olduğu kitabını gerçek anlamıyla okumamız birincil şartlardandır. Evet insanımız Kur'an okuyor ama anlamadığı bir dilden, Allah'ın bizden neyi isteyip/istemediğini bilmeden, adeta ben bunu anlamak istemiyorum dercesine okuyor. Hatta bu özürlerini de Allah'a atfederek, Allah bizi "aciz yaratmış ne yapalım" deyip kendilerine çıkış yolu bularak. Ne yazık ki bu özürlerini de yine Allah'ın mesajından habersiz yaptıkları için, Allah'a büyük bir suç attıklarının farkında olmadan. Oysa Yüce Allah kendi mesajında "bunu anlamanız için. kolaylaştırdık" diyerek böyle bir özrü ortadan kaldırmıştır.

"Andolsun biz, Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık, öğüt alan yok mudur?" (54/17).

Kur'an Allah tarafından korunduğu (15/9) dolayısıyla değiştirilemeyeceği için vahye karşı olanlar, insanların dolayısıyla toplumun Kur'an'la ilgili inançlarını değiştirmeye çalışmışlar ve bundan da istisnalar dışında büyük başarı elde etmişlerdir. Ve bunun sonucunda Kur'an'a "anlaşılmaz" damgası vurulmuştur.

Çoğumuzun aklına "peki ama Allah'ın göndermiş olduğu bu mesaj madem anlaşılmaz. O halde yaratıcı olan Allah, vahyini neden göndermiş. Anlamadığımız bir mesajdan bizi nasıl sorumlu tutar. Yoksa Kur'an sadece özel kişilerin anlaması için mi gönderilmiştir diyesi geliyor. Kur'an'ı anlayarak okumaya başladığımızda bunun böyle olmadığını anlıyoruz ama Kur'an'ın mesajından uzak olan bizlerin, Allah'ın insanlara verdiği düşünme, aklını kullanma, öğüt alma gibi yazımızın başında sıraladığımız özelliklerinden yoksun kalarak, düşünmeyi-aklını kullanmayı engelleyen, hurafelerle dolu bir dini ortamda bırakılmamız bu tür soruları sormamıza neden oluyor. Evet yıllardır Kur'an aramızda, ama nasıl? Sadece şekline saygı gösterilip, güzel işlemeli bezlerin içinde duvarlarda asılı kalmış... Tabii ki kullanım alanları da başkaları tarafından belirlenmiş; doğum, ölüm ve özel ibadet günleri için okunabilir ancak.

"Bu. (Kur'an) insanlara (kurtuluş yollarını gösteren) delillerdir; kesin olarak inananlara kılavuz ve rahmettir." (45/20)

"(Bu Kur'an) ki diri olanları uyarsın ve inkar edenlere de (azap) söz (ü) hak olsun!" (36/70)

Allah'ın bu sözlerine karşı öne sürecek tüm mazeretlerimiz iflas etmektedir. Çünkü bugüne kadar ki mazeretlerimiz, Allah'ın ayetlerinden gafil olmamızdan ileri gelmektedir. Dolayısıyla inanan bir toplum olarak -ki kendimizi böyle nitelendiriyoruz. Allah'a karşı en büyük suçu işlemiş oluyoruz. Böylece Kur'an'ın rehberliğini ortadan kaldırmış oluyoruz. Bütün bunlardan şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz: Günümüz insanının dolayısıyla toplumun bütün rahatsızlığı / ne yapacağını bilmez hali, Kur'an mesajından uzakla kendi kendine veya başkalarının belirlediği dini yaşamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Kur'an'ı kendimize ölçü ve rehber aldığımızda da rastgele bir kitap olarak değil ebedi hayatımızın kurtarıcısı olacağını unutmamalıyız. Yani kendisine kitap verilenlerin düştüğü hataya düşmeden, kitabı parçalamadan, arkaya atmadan bütün olarak ele almalıyız. "Onlar ki Kur'an'ı bölük bölük ettiler." (15/91)

O halde inanan bir insanın Kur'an okumasının yanında şu ayetlerin vermek istediği mesajı iyi kavraması gerekir.

(16/11) "...Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için işaret vardır."

(16/12) "...Şüphesiz, bunda aklını kullanan bir toplum için işaretler vardır."

(16/13) "...Şüphesiz bunda öğüt alan bir toplum için ibret vardır."

(16/69) "...Şüphesiz bunda düşünen bir millet için bir ayet vardır."

(16/65) "...Şüphesiz bunda işiten bir millet için bir ayet vardır."

(44/58) "Biz O'nu senin dilinle kolaylaştırdık ki düşünüp öğüt alsınlar."

(30/28) "...İşte biz, aklını kullanan bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz."

Allah'ın ayetleri gayet net ve açık, insanı ve toplumu aklını kullanmaya, öğüt almaya, düşünmeye, işitmeye çağırıyor. Bize düşen görev ise, inanan kullar olarak, bu çağrıya kör ve sağır olmamak. Şimdiye kadar çeşitli alanlara sarf ettiğimiz bütün maddi ve manevi imkanlarımızı Allah'ın mesajını anlamaya yöneltmeliyiz. Ancak o zaman Yüce Allah'ın bizlerden istediği özellikleri fert ve toplum olarak kazanabiliriz. Ne zaman ki Allah'ın istediği bu özelliklere sahip oluruz. İşte o zaman verdiğimiz / vereceğimiz mücadele de anlamına kavuşur, gayesine ulaşır. Çünkü Allah (c.c) mesajında bize şöyle yol gösteriliyor.... "Bir millet kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez..." (13/11)

Madem mücadele ortamına giriyoruz o halde kendimizi Allah'ın vahyi doğrultusunda değiştirmeliyiz. Dolayısıyla bu rastgele bir değişme değil, köklü, temeli olan bir değişme olacaktır. Tabii kendimize Kur'an'ı rehber alarak yapılacak bir değişmedir bu. Sözümüzü toparlayacak olursak ne zaman ki yolumuzu Allah'ın birleyici dosdoğru dinine (30/30) çevirirsek; aklını kullanan, öğüt alan, öğütü dinleyen, düşünen, işiten, inanan kör ve sağır olmayan bir millet oluruz. İşte o zaman inanıyoruz ki Allah bizden yardımını esirgemeyecektir.
SAYGILARIMLA
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
(16/11) "...Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için işaret vardır."

(16/12) "...Şüphesiz, bunda aklını kullanan bir toplum için işaretler vardır."

(16/13) "...Şüphesiz bunda öğüt alan bir toplum için ibret vardır."

(16/69) "...Şüphesiz bunda düşünen bir millet için bir ayet vardır."

(16/65) "...Şüphesiz bunda işiten bir millet için bir ayet vardır."

(44/58) "Biz O'nu senin dilinle kolaylaştırdık ki düşünüp öğüt alsınlar."

(30/28) "...İşte biz, aklını kullanan bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz."


Zerre miktarı şüphemiz yoktur..
Tek kaynak ve delil Vahydir..
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Kuran-ı Kerim şu anki şekline ne zaman gelmiştir, yani şu an okuduğumuz Kuran , bugünkü haline nasıl gelmiştir, yani bir kitap olarak bugünkü haline kim getirmiştir ?


söyleyim, benim elimde bulunan Kur'an nüshası, nüzül sıralamasına göre tanzim edilmiş, İbni Abbas nüshası da denilen nüshadır, lakin, hangi nüsha olursa olsun, sonuçta sadece ayetler yer değiştirmiş olur, yoksa ayetlerin orjinalitesi hakkında hiçbir nüsha da en ufak bir şüphe yoktur..
Şunu da ilave edeyim,
İlk Kur'an nüshası Rasulullah tarafından bizzat yazılmıştır lakin hikmeti nedir bilinmez, Mervan tarafından yakılmıştır..
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
söyleyim, benim elimde bulunan Kur'an nüshası, nüzül sıralamasına göre tanzim edilmiş, İbni Abbas nüshası da denilen nüshadır, lakin, hangi nüsha olursa olsun, sonuçta sadece ayetler yer değiştirmiş olur, yoksa ayetlerin orjinalitesi hakkında hiçbir nüsha da en ufak bir şüphe yoktur..
Şunu da ilave edeyim,
İlk Kur'an nüshası Rasulullah tarafından bizzat yazılmıştır lakin hikmeti nedir bilinmez, Mervan tarafından yakılmıştır..


Eyvallah Çapanoğlu kardeş, ama Kuran-ı Kerim bugünkü haline Hz. Osman ( r.a.) tarafından getirilmiştir, kitap haline getirilmiştir, daha önce Kuran-ı Kerim hafızlar tarafından ezberlenmiş ve bu şekilde korunmuştur.

Şimdi çapanoğlu Allah ( CC ) bu dini kıyamete kadar koruyacağını buyuruyor, dolayısıyla bu dinin kaynaklarından olan vahiyde , hadis te kıyamete kadar korunacaktır.

Eğer Çapanoğlu kardeşim sen hadis-i şeriflere rivayet , tek kaynak Kuran-ı Kerim dersen kendinle çelişmiş olursun, Çünkü Hz. Osman ( r.a.) dan önce bugünkü şekliyle Kuran-ı Kerim yoktu,kitap haline getirilmemişti, Hz . osman bir savaşta hafızların çoğunun şehit olduğunu görünce bundan ürkerek Kuran-ı Kerimi bugünkü haline getirmiştir.
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Eyvallah Çapanoğlu kardeş, ama Kuran-ı Kerim bugünkü haline Hz. Osman ( r.a.) tarafından getirilmiştir, kitap haline getirilmiştir, daha önce Kuran-ı Kerim hafızlar tarafından ezberlenmiş ve bu şekilde korunmuştur.

Şimdi çapanoğlu Allah ( CC ) bu dini kıyamete kadar koruyacağını buyuruyor, dolayısıyla bu dinin kaynaklarından olan vahiyde , hadis te kıyamete kadar korunacaktır.

Eğer Çapanoğlu kardeşim sen hadis-i şeriflere rivayet , tek kaynak Kuran-ı Kerim dersen kendinle çelişmiş olursun, Çünkü Hz. Osman ( r.a.) dan önce bugünkü şekliyle Kuran-ı Kerim yoktu,kitap haline getirilmemişti, Hz . osman bir savaşta hafızların çoğunun şehit olduğunu görünce bundan ürkerek Kuran-ı Kerimi bugünkü haline getirmiştir.


Bak canım kardeşim, bu kardeşin 24 saatinin her anını Kur'ana ayırmış, Kur'andan başka birşey görmeyen, duymayan, söylemeyen biridir ve yıllarca bu böyledir. Hayatımın çoğu anını hatırlamam, unuturum, kendimden geçebilirim lakin, Kur'an dendi mi, akansular durur, hayat biter benim için..
Osmandan önce Kur'an vardı, aşağıda ayetler satır satır yazılmış bir kitaptan, değerli sayfalardan bahsediyor, Allah yüzlerce ayette BU KİTAP (haza kitabun) diye bahsediyorsa, haşa, olmayan bir kitaptan bahsetmiyor değil mi?.. Allah çelişkiye düşmez çünki. (bu tip eksikliklerden tenzih ediyoruz) Madem illa hadis diyorsun, gereği olmamasına rağmen, aşağıda bir de hadis astım, Vahyin işaret ettiği gerçekleri göremeyenlere belki bu gösterir diye.. Her konuda istediğiniz fikri savunun, ama, mesele Kur'an olunca, ne olur, önce araştırın, bilgi sahibi olun, öğrenin, öyle söz söyleyin, yoksa, bilgi dediğiniz şeyler zandan öte geçmez..
İlim güneş gibidir kardeş, kendini gizlemeyenlere sonsuz ışık verir, sakın Kur'an ile kendi aranızda gizleyecek araçlar, engeller oluşturmayın, çünkü, Ahirette hesaba çekileceğiniz tek şey KUr'AN olacaktır, vesselam..





- Andolsun Tûr’a (52/1)
- Satır satır yazılmış Kitab’a (52/2)
- Yayılmış ince deri üzerine (52/3)

- Hayır, o ayetler bir mesajdırlar. (80/11)
- İsteyen onları idrak eder. (80/12)
- Onlar, değerli sayfalardadır. (80/13)
- Yüksek ve temiz sayfalarda. (80/14)


17- ......Abdülaziz İbn Rufey’ şöyle dedi: Ben Şaddat İbn Ma’kıl ile beraber İbn Abbas’ın yanına girdim. Şaddat İbn Ma’kıl, Abbas’a:
-Peygamber (s) bir şey bıraktı mı? diye sordu.
İbn Abbas:
- Mushaf ‘ın iki yanını kuşatan ciltler arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı, dedi.
Biz yine beraberce Muhammed İbnu’l -Hanefiyye’ nin yanına girdik ve ona’da aynı suali sorduk. Muhammed İbnu’l Hanefiyye de:
- İki kapak arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı, dedi. (Buhari,Kitâbu Fedail’l -Kur’an 39 Cilt 11 sayfa 5112 Ötüken 1988)
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Bak canım kardeşim, bu kardeşin 24 saatinin her anını Kur'ana ayırmış, Kur'andan başka birşey görmeyen, duymayan, söylemeyen biridir ve yıllarca bu böyledir. Hayatımın çoğu anını hatırlamam, unuturum, kendimden geçebilirim lakin, Kur'an dendi mi, akansular durur, hayat biter benim için..
Osmandan önce Kur'an vardı, aşağıda ayetler satır satır yazılmış bir kitaptan, değerli sayfalardan bahsediyor, Allah yüzlerce ayette BU KİTAP (haza kitabun) diye bahsediyorsa, haşa, olmayan bir kitaptan bahsetmiyor değil mi?.. Allah çelişkiye düşmez çünki. (bu tip eksikliklerden tenzih ediyoruz) Madem illa hadis diyorsun, gereği olmamasına rağmen, aşağıda bir de hadis astım, Vahyin işaret ettiği gerçekleri göremeyenlere belki bu gösterir diye.. Her konuda istediğiniz fikri savunun, ama, mesele Kur'an olunca, ne olur, önce araştırın, bilgi sahibi olun, öğrenin, öyle söz söyleyin, yoksa, bilgi dediğiniz şeyler zandan öte geçmez..
İlim güneş gibidir kardeş, kendini gizlemeyenlere sonsuz ışık verir, sakın Kur'an ile kendi aranızda gizleyecek araçlar, engeller oluşturmayın, çünkü, Ahirette hesaba çekileceğiniz tek şey KUr'AN olacaktır, vesselam..

Allah ( cc ) razı olsun Çapanoğlu kardeşim, maksadım sizi kırmak değil, ama bir kaç hatırlatmada bulunayım

Kuran-ı Kerimde " kitap yüklü eşek "benzetmesi vardır, yani önemli olan bilmek değil, bunu hayatında uygulamak,anlamak, anlayabilmek.... 24 saat ne okursanız okuyun, Peygamber Efendimizin sünnetine rivayet derseniz gerçekten iman etmiş olamazsınız, bunu ben demiyorum, Efendimiz diyor "Beni, Kim annesinden babasından daha çok sevmezse, gerçekten iman etmiş olmaz"

Yani rivayet diyerek , O Fahr-i Kainat efendimize edebsizlik yapıyorsunuz.
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Allah ( cc ) razı olsun Çapanoğlu kardeşim, maksadım sizi kırmak değil, ama bir kaç hatırlatmada bulunayım

Kuran-ı Kerimde " kitap yüklü eşek "benzetmesi vardır, yani önemli olan bilmek değil, bunu hayatında uygulamak,anlamak, anlayabilmek.... 24 saat ne okursanız okuyun, Peygamber Efendimizin sünnetine rivayet derseniz gerçekten iman etmiş olamazsınız, bunu ben demiyorum, Efendimiz diyor "Beni, Kim annesinden babasından daha çok sevmezse, gerçekten iman etmiş olmaz"

Yani rivayet diyerek , O Fahr-i Kainat efendimize edebsizlik yapıyorsunuz.


Şükür, hayatımın her saniyesi Kur'an dır benim,
Peygamberimizi değil anne-babam, canımdan öte severim, çünki, Vahy'i bana tebliğ eden ALLAH'IN ELÇİSİdir o, Nasıl Elçinin sahibine ihanet edebilirim, Elçisine yan bakabilirim, bu mümkün mü?..
Rivayet dediklerim ise,
Şundan, bundan,ondan o da Peygamberden duydu ki?.. diye başlayan, kişisel beyanlardır, isteyen inanır, istemeyen inanmaz, bu imana bir zarar verecek mesele değildir çünki..
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Şükür, hayatımın her saniyesi Kur'an dır benim,
Peygamberimizi değil anne-babam, canımdan öte severim, çünki, Vahy'i bana tebliğ eden ALLAH'IN ELÇİSİdir o, Nasıl Elçinin sahibine ihanet edebilirim, Elçisine yan bakabilirim, bu mümkün mü?..
Rivayet dediklerim ise,
Şundan, bundan,ondan o da Peygamberden duydu ki?.. diye başlayan, kişisel beyanlardır, isteyen inanır, istemeyen inanmaz, bu imana bir zarar verecek mesele değildir çünki..

Allah razı olsun, yalnız her ne kadar kabul etmeseniz de lütfen bizim peygamber efendimizin ağzından çıktığını kabul ettiğimiz hadislere, rivayet demeyin.....ne olacak demeyin...
 

hanif_bir_kul

New member
Katılım
22 Mar 2007
Mesajlar
182
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
64
Allah ( cc ) razı olsun Çapanoğlu kardeşim, maksadım sizi kırmak değil, ama bir kaç hatırlatmada bulunayım

Kuran-ı Kerimde " kitap yüklü eşek "benzetmesi vardır, yani önemli olan bilmek değil, bunu hayatında uygulamak,anlamak, anlayabilmek.... 24 saat ne okursanız okuyun, Peygamber Efendimizin sünnetine rivayet derseniz gerçekten iman etmiş olamazsınız, bunu ben demiyorum, Efendimiz diyor "Beni, Kim annesinden babasından daha çok sevmezse, gerçekten iman etmiş olmaz"

Yani rivayet diyerek , O Fahr-i Kainat efendimize edebsizlik yapıyorsunuz.

S.A kardeşlerim

rusen_alp kardeş neren biliyorsun benim ve kur'an diyenlerin Rasulün sünetlerini red etiğini bana örnek ler göster yoksa iftira ve zandan öteye gitmez

SAYGILARIMLA
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
S.A kardeşlerim

rusen_alp kardeş neren biliyorsun benim ve kur'an diyenlerin Rasulün sünetlerini red etiğini bana örnek ler göster yoksa iftira ve zandan öteye gitmez

SAYGILARIMLA

kardeşim benim kişilerle işim olmaz, ben genelleme yapıyorum, yani ahmet, veli , hasan şu şöyle , bu böyle dediğim yok,

Hadis ve sünneti kabul etmeyen insan nasıl kabullenmiş oluyor ? ben size direk olarak bir şey yazmadım,
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
:7_5_127: Yorgunluk bastı. Hayırlı geceler. :7_11_116:
 
Üst Alt