Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an 'da Vaad Edilen Gerçek :israil Haritadan Silinecek

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Kur'an'da Vaad Edilen Gerçek: İsrail Haritadan Silinecek!

“Bu, dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır.

Yoksa Allah kullarına zulmetmez.”

Kur’an-ı Kerim

“Dünyanın sonu” insanlık tarihi boyunca hep ilgi çekici bir konu olarak gündemde kalmayı başarmıştır. Mitolojilerin ana temalarından biri olan Son fikri, ideolojilerin hedeflerini belirledikleri yeryüzü cenneti, Kaotik ya da sınıfsız yeryüzü cenneti, Mehdi ya da Mesih’in kuracağı altın çağ gibi gelecek tasarımlarına da kaynaklık etmiştir. Dinler tarihinde “Eskatoloji” başlığı altında araştırılan Kıyamet öncesi ve sonrası dünyanın geleceğine dair inanç ve görüşler vaad ve tehditler özellikle Ortadoğu merkezli dinsel söylemlerde Ahirzaman’da yaşanacak büyük bir savaş ve ertesinde gelişecek olaylar dizisi ile açıklanmıştır.

Özellikle Yahudilikte söz konusu edilen İbrahim’den Yakub (İsrail)’in soyu olan İsrailoğulları’na vaad edilen topraklar (Arz-ı Mev’ud) ve bu topraklar üzerinde yapılacak olan Armageddon savaşının yaşanacağına dair gelecek tasarımı Hristiyan kültürde Yeni Ahid’in son bölümü olan “Vahiy” bölümünde daha da geliştirilerek bugüne kadar taşınmıştır. Eski Ahid’de İsrailoğulları’na vaad edilen toprak olarak “Eretz Yisrael” ‘in kurulması ve beraberinde Süleyman soyundan beklenen Mesih’in İsrail’in başına geçmesi ona karşı saldıracak olan şeytanın ordusunu yenmesi beklenmektedir. Kurtarıcı ve Deccal’in savaşı fikri Eski Ahid kaynaklıdır ve biraz önce belirttiğimiz gibi Yeni Ahid’de daha da geliştirilmiştir. Üç Dinsel söylemin Kudüs merkezli bir savaş fikrinde benzer bir kültür üretmeleri en azından Dinler tarihi açısından incelenmesi elzem bir durumdur.

Eski Ahid’i okuduğumuzda İsrail’in varoluş amacının erdemli toplumun inşası olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Eski Ahid’de konuşan Rab İsrailoğullarını erdemli, evrensel ahlakın hizmetinde oldukları sürece sevmekte ahdini de bu merkezde meşru görmektedir. Eski Ahid’in bir çok yerinde bu erdemliliğe aykırı hareket eden ve bunu soydan gelen bir seçilmişlik olarak hatalı biçimde algılayan israiloğullarına karşı Rabb’in sert ve tehditkâr tavrını okumaktayız. İsrail’in kurulmasının değil meşru temellerle yaşamasının önemine dikkat çeken Eski Ahid meşru temelleri olmayan bir İsrail’in bizzat Rabb tarafından helak olacağını gayet net biçimde bir tehdid olarak okumaktayız. Bu anlamda “İsrail” ülkesi bir soyun her ne pahasına olursun egemen olacağı bir işgal devleti değil, Bereketli topraklarda sadece Allah’a kulluk edilen barış ve esenlik yurdu anlamına gelmektedir.

Benzeri bir söylemi Kur’an’da konuşan Rabb’in kelimelerinde de görmekteyiz. Bilindiği üzere Kur’an apaçıklık özelliğiyle içeriğinde kapalı-şifreli mesajlar barındırmaz. Ancak Kur’an geleceğe dair vaad ve tehditler içeren bir kitaptır. Bunun örneğini İlk dönem muhataplara geleceğe dair bir bilgi özelliği taşıyan Rumlarla ilgili haberi örnek verebiliriz. (bkz. 30/1-6.ayetler) Yine dünyanın sonu geldiğinde hangi olayların yaşanacağına dair tasvirler de örnek verilebilir. Kur’an bu anlamda ısrarla konu edindiği İsrailoğulları’nın takvayı değil ırk’ı belirleyen kıldıkları cahili anlayışını sonuçlarını da Kur’an’da bir uyarı sadedinde konu edinmesi ibret vericidir. Yahudi kültürünün aksine Kur’an İsrailoğullarının yeryüzünde çıkartacakları son fesad’ı (terörü) Kıyametin bir alameti ya da Dünyanın sonunun başlangıcı olarak takdim etmez. Bu son İsrailoğulları kavminin kendi elleriyle işledikleri zulümler yüzünden karşılaşacakları acı bir son olabilir. Dolayısıyla geleneksel rivayet kültürünün israiliyat kültüründen etkilenmesiyle oluşturulan ahirzamanda israilin yokoluşu ve mehdi/mesih’in gelişi söyleminin Yahudi ve hristiyan söylemlerinden kurgu itibariyle bir farkı yoktur.

Hristiyan düşüncesine göre bölgede her ne pahasına olursa olsun “Israel” adında bir ırk devleti kurulmalıdır. Bu Irk devleti kurulmadığı sürece Mesih İsa yeryüzüne inmeyecektir. Mesih’e bağlanmayanlar zaten kurtulamayacaklarından Mesih’in gelmesini geciktirerek kurtulmuşlara eziyet etmektedirler! Bu yüzden işgal, çevre katliamı, talan ve her türlü ifsad (terör) Mesih’in gelmesi ve kurtulmuşların kurtulması pahasına mübah hale gelmektedir. İşte bu şeytani düşünce Hristiyan-Siyonist ittifakını doğurmuştur.

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedînejat’ın Avrupa’da yaşanan Yahudi soykırımının İsrail’in kurulması için meşru bir zemin olmadığı gerçeğini dile getirmesi bu açıdan anlamlıdır. Başka bir coğrafyada yaşanıldığı iddia edilen (en azından abartılan) bir soykırım başka bir soykırımın haklı gerekçesi, bir ülkenin işgalinin ve o topraklarda yaşayan bir halkın yokedilmesinin izahı olarak sunulmaktadır.

Ailesini Nazi toplama kamplarında kaybetmiş bir araştırmacı olan Norman Filkenstein’ın “Soykırım Endüstrisi” (Söylem Yay.) isimle eserinde kavramsallaştırmasıyla ifade edecek olursak Soykırım (Holocaust) Siyonistlerce bir endüstriye dönüştürülmüş, üzerinden para kazanılan, her türlü rantın ve zulmün meşrulaştırıcısı bir işleve alet edilmiştir. Holocaust öylesine kazançlı bir endüstridir ki hem yapılan tüm Siyonist eylemlerin sebebi hem de bu eylemlerin eleştirilemezliğinin kalkanıdır. Önce siyonizmi Yahudilikle eşitleyen sonra da “Yahudi Soykırımı” söylemiyle siyonizmin politikalarını dokunulmaz kılan bu yaklaşım tarihin istismarından başka bir anlam ifade etmemektedir.

Bu bağlamda Ahmedînejat’ın İşgal gücü olan Siyonist İsrail’in haritadan silinmesi gerektiğine dair söylemi büyük oranda gerçeklik ve gereklilik içeren bir anlama sahiptir. Bu gerçekliği ifade eden farklı kişi ve kurumlar çılgın bir antisemitizmden hareket etmemektedirler. Aksine antisemitizmi de ırkçılığı da lanetleyen hem Eski Ahid hem Kur’an hem de sosyolojik gerçeklerin teyid ettiği bir noktaya parmak basmaktadırlar.
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Şimdi Kur’an’ın konuyla ilgili vaad-uyarı ve tehditlerine bakalım:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

وَآتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ أَلاَّ تَتَّخِذُواْ مِن دُونِي وَكِيلاً

Biz, Musa'ya Kitab'ı verdik ve İsrailoğullarına: «Benden başkasını dayanılıp güvenilen bir rab edinmeyin» diyerek bu Kitab'ı bir hidayet rehberi kıldık. 17/2

ذُرِّيَّةَ مَنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ إِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا

Ey Nûh ile birlikte gemide taşıdığımız kimselerin nesli! Şunu bilin ki Nûh çok şükreden bir kul idi. 17/3

وَقَضَيْنَا إِلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الأَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبِيرًا

Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik: «Muhakkak siz yer (yüzün) de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve oldukça 'kibirli bir yükselişle' muhakkak 'kibirlenip-yükseleceksiniz'. 17/4

فَإِذَا جَاء وَعْدُ أُولاهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَّنَا أُوْلِي بَأْسٍ شَدِيدٍ فَجَاسُواْ خِلاَلَ الدِّيَارِ وَكَانَ وَعْدًا مَّفْعُولاً

Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşarak (sizi) aradılar. Bu, yerine getirilmiş (kuvveden fiile çıkmış) bir vaad idi. 17/5

ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَأَمْدَدْنَاكُم بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَجَعَلْنَاكُمْ أَكْثَرَ نَفِيرًا

Sonra onlar üzerinde size tekrar egemenlik verdik, mallar ve oğullarla sizi güçlendirdik ve sizi toplum olarak çoğalttık. 17/6

إِنْ أَحْسَنتُمْ أَحْسَنتُمْ لِأَنفُسِكُمْ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ لِيَسُوؤُواْ وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُواْ الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُواْ مَا عَلَوْاْ تَتْبِيرًا

"İyi davranırsanız, kendiniz için iyi davranmış olursunuz. Kötü davranırsanız yine kendiniz içindir. Sonuncusunun zamanı gelince, sizi kedere boğacaklar ve ilk defa girdikleri gibi mescide girecekler. Ele geçirdiklerini yerle bir edecekler." 17/7

عَسَى رَبُّكُمْ أَن يَرْحَمَكُمْ وَإِنْ عُدتُّمْ عُدْنَا وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيرًا

Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık. 17/8

إِنَّ هَـذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا

Gerçekten bu Kur’ân insanları en doğru yola, en isabetli tutuma yöneltir. Güzel ve makbul işler yapan müminlere nail olacakları büyük mükâfatı müjdeler. 17/9

ِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُواْ إِلاَّ بِحَبْلٍ مِّنْ اللّهِ وَحَبْلٍ مِّنَ النَّاسِ وَبَآؤُوا بِغَضَبٍ مِّنَ اللّهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُواْ يَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللّهِ وَيَقْتُلُونَ الأَنبِيَاء بِغَيْرِ حَقٍّ ذَلِكَ بِمَا عَصَوا وَّكَانُواْ يَعْتَدُونَ

Onlar (yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır. 3/112

سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُواْ بِمَا قَالُواْ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَاء وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ كُلَّمَا أَوْقَدُواْ نَارًا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا اللّهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ

Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli(gücü) bağlıdır." Kendi elleri bağlandı/elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de(tüm gücü) alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez. 5/64

Maide (5) 64.ayet-i kerime Yahudi kültürel kimliğinin münker üzere şekillendiğini yeryüzünde bozgunculuğa koşmanın Ahdi bozmanın cezasının da çetin olacağını belirtmektedir. Soy olarak üstünlük düşüncesi şeytani bir düşüncedir. Oysa kişiler ancak doğru oldukları sürece Allah’ın seçkin kullarıdırlar:

سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِي قَالَ لاَ يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ

Bir zaman Rabbi İbrâhim'i birtakım kelimelerle sınamış, o da onları tamamlayınca: "Ben seni insanlara önder yapacağım" demişti. "Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)" dedi. (Rabbi): "zâlimlere ahdim ermez (onlar için söz vermem!)" buyurdu. 2/124

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ أُوتُواْ نَصِيبًا مِّنَ الْكِتَابِ يُؤْمِنُونَ بِالْجِبْتِ وَالطَّاغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ هَؤُلاء أَهْدَى مِنَ الَّذِينَ آمَنُواْ سَبِيلاً

Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmüyor musun? Müşrikliğe ve yanlış doktrinlere inanıyorlar ve müşrikler için, "Bunlar, inananlardan daha doğru yoldadır," diyorlar. 4/51

أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللّهُ وَمَن يَلْعَنِ اللّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُ نَصِيرًا

Onlar, Allah'ın lanet ettiği kimselerdir. Allah kime lanet ederse artık ona asla bir yardımcı bulamazsın.”4/52


قُلْ هَلْ أُنَبِّئُكُم بِشَرٍّ مِّن ذَلِكَ مَثُوبَةً عِندَ اللّهِ مَن لَّعَنَهُ اللّهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَازِيرَ وَعَبَدَ الطَّاغُوتَ أُوْلَـئِكَ شَرٌّ مَّكَاناً وَأَضَلُّ عَن سَوَاء السَّبِيلِ

De ki: "Allah katında ceza olarak bundan daha kötüsünü size bildireyim mi? Allah'ın lanetlediği, üzerine gazap indirdiğidir o. Allah böylelerinden maymunlar, domuzlar ve tağut uşakları yapmıştır. İşte bunlardır yer bakımından daha kötü, yolun denge noktasını kaybetme bakımından daha şaşkın olanlar."5/60

Yukarıdaki Kur’an ayetleri insani erdemleri hiçe sayarak insanlıklarından sıyrılanları kendisinden uzaklaştırdığının en güzel tasviridir.


İSRAİLOĞULLARI VE AHİD

İsrailogulları'nı RAB Takva Olarak Üstün kıldı ve Seçkin oldular;


يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُواْ نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَنِّي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ

“Ey İsrailoğulları, Size verdiğim nimeti ve sizi diğer toplumlara üstün kıldığımı hatırlayın (özeleştirisini yapın)” 2/122


وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَى عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ

“Andolsun (Üzerinde Düşünün), biz onları bir ilim üzere insan topluluklarına üstün kıldık.” 44/32.

وَلَقَدْ آتَيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ

“Gerçekten (Üzerinde düşünün) Biz İsrailoğullarına, kitap, hükümranlık, hikmet ve nübüvvet verdik. Onları helâl ve has nimetlerle rızıklandırdık ve onları diğer insanlara üstün kıldık.” 45/16

Eski Ahid'e Göre de Takvalı oldukça Üstün Kalacaklardı

3 Musa Allah'ın huzuruna çıktı. RAB dağdan kendisine seslendi: "Yakup soyuna, İsrail halkına şöyle diyeceksin: 4 Mısırlılar'a ne yaptığımı, sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz. 5 Şimdi sözümü dikkatle dinler, antlaşmama uyarsanız, bütün kavimler içinde öz kavmim (kullarım) olursunuz. Çünkü yeryüzünün tümü benimdir. 6 Siz benim için bir kâhinler krallığı, kutsal bir topluluk olacaksınız. İsrailliler'e böyle söyleyeceksin." Çıkış 19/3-6

Bugün İsraioğullarının önderliği ve çoğunluğu Ahde sadık mıdırlar? Bu soruyu cevaplamak için haber bültenlerini izlemek bile yeterlidir ancak biz Kutsal Kitap’taki ilkelerle şimdiki pratikleri karşılaştıralım:

1 Allah şöyle konuştu:

2 "Seni Mısır'dan, köle olduğun ülkeden çıkaran İlahın Yehova (Ya Hûve) benim. 3 "Benden başka ilahın olmayacak. 4 "Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın.5 Putların önünde secde etmeyecek, onlara ibadet yapmayacaksın. 13 "Adam öldürmeyeceksin. 14 "Zina etmeyeceksin. 15 "Çalmayacaksın. 16 "Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin. 17 "Komşunun evine, karısına, erkek ve kadın kölesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin." Çıkış 20/1-5,13-17

On Emrin bazı hükümlerini yukarıda alıntıladık. Maalesef bugün bu emirlerin tümü çiğnenmektedir. Siyonistler Allah’tan başka ilah kabul etmemeleri gerekirken yeryüzünde ilahlık taslamakta, süper güç olan çağdaş firavunlara hizmet etmektedirler. Para putu önündeki secde hiç bitmemektedir. Adam öldürmek sıradanlaşmış, zina sektör haline getirilmiş Komşunun evi dahil olmak üzere herşeyine göz dikilmiştir. Çocukları, dul kadınlarıı ve yaşlıları öldürmekte dahi besi görülmemekte insani değerler mişnadan ve dünyevi çıkarlardan hareketle hiçe sayılabilmektedir oysa Yahudilerin kendi kutsal kitapları şöyle yazar:

21 "Yabancıya haksızlık ve baskı yapmayacaksınız. Çünkü siz de Mısır'da yabancıydınız.

22 "Dul ve öksüz hakkı yemeyeceksiniz.

23 Yerseniz, bana feryat ettiklerinde onları kesinlikle işitirim.

24 Öfkem alevlenir, sizi kılıçtan geçirtirim. Kadınlarınız dul, çocuklarınız öksüz kalır.

25 "Halkıma, aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz.

26 Komşunuzun abasını rehin alırsanız, gün batmadan geri vereceksiniz.

27 Çünkü tek örtüsü abasıdır, ancak onunla örtünebilir. Onsuz nasıl yatar? Bana feryat ederse işiteceğim, çünkü ben iyilikseverim.


22/21-27

Evet garibana, Yahudi olana Yahudi olmayana, dula öksüze yoksula yapılacak zulüm hakkında Yahudileri uyaran kendi kitaplarıdır. Çok ironik biçimde Faiz’le Yahudi isminin eşdeğer hale geldiğini bilen okuyucular Faiz yemeyeceksiniz emri karşısında acı bir tebessümden kendilerini alamayabilirler. Bakın Aynı Kutsal Kitap nasıl devam ediyor:

6 "Duruşmada yoksula karşı adaleti saptırmayacaksınız.

7 Yalandan uzak duracak, suçsuz ve doğru kişiyi öldürmeyeceksiniz. Çünkü ben kötü kişiyi aklamam.

8 "Rüşvet almayacaksınız. Çünkü rüşvet göreni kör eder, haklıyı haksız çıkarır.

9 "Yabancıya baskı yapmayacaksınız. Yabancılığın ne olduğunu bilirsiniz. Çünkü siz de Mısır'da yabancıydınız. Çıkış 23/6-9

“RAB'bin nefret ettiği altı şey, İğrendiği yedi şey vardır: Gururlu gözler, Yalancı dil, Suçsuz kanı döken eller, Düzenbaz yürek, Kötülüğe seğirten ayaklar, Yalan soluyan yalancı tanık Ve kardeşler arasında çekişme yaratan kişi.” Süleyman’ın Meselleri 6/16-19

Yukarıda okuduğumuz üzere İsrailoğullarının uyması gereken kurallar gayet açıktır. Tüm insanların uyması gereken temel erdemler onlar için de geçerlidir ve doğumdan ölüme garantilenmiş bir kurtulmuşluk/seçilmişlik mevzu bahis değildir. Kur’an’ın da vurguladığı gibi kurtuluş şartı Sahih iman ve Salih ameldir. Bu bağlamda Musa’ya bağlandığını söyleyen bir İsrail oğlu diğer insanlar gibi -sadece bir kısmını alıntılayabildiğimiz- temel ilkelere uyduğu müddetçe/muttaqi olduğu müddetçe seçkindir. Kutsal Kitab’ın anlatımına göre Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olan muttaki kullar arzın varisleridirler. Bu varislik Rabb’i sevmek, ona ortak koşmamak ve onun buyruklarına uymakla kayıtlanmıştır. Bu şartları yerine getirmeyen kim olursa olsun varis olamaz:

21 Öyle ki, RAB'bin atalarınıza vermeye söz verdiği topraklar üzerinde sizin de, çocuklarınızın da ömrü uzun olsun ve yeryüzünün üstünde gökler olduğu sürece orada yaşayasınız.

22 "Uymanız için size bildirdiğim bu buyrukları eksiksiz yerine getirir, Tanrınız RAB'bi sever, yollarında yürür, O'na bağlı kalırsanız,

23 RAB bu kavimlerin tümünü önünüzden kovacak. Sizden daha büyük, daha güçlü kavimlerin topraklarını mülk edineceksiniz.

24 Ayak basacağınız her yer sizin olacak. Sınırlarınız çölden Lübnan'a, Fırat Irmağı'ndan Akdeniz'e kadar uzanacak.

25 Hiç kimse size karşı koyamayacak. Tanrınız RAB, size verdiği söz uyarınca, ayak basacağınız her yere dehşetinizi, korkunuzu saçacaktır.

26 "Bakın, bugün önünüze kutsamayı ve laneti koyuyorum:

27 Bugün size bildirdiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarına uyarsanız kutsanacaksınız.

28 Ama Tanrınız RAB'bin buyruklarını dinlemez, bilmediğiniz başka ilahların ardınca giderek bugün size buyurduğum yoldan saparsanız, lanete uğrayacaksınız. Tesniye 11/21-28

Tesniye 11/26-28 de açıkça İsrailoğullarının önüne iki seçenek konmuştur. Kutsanmak ya da lanet! Ve maalesef onların geneli Rabbin temelk ahlaki erdemlerini uygulamayarak laneti seçmişlerdir.

"'Yabancıya, öksüze, dul kadına haksızlık edene lanet olsun!

Tesniye 27/1
Tesniye 28/9-14;

9 "İlahınız RAB'bin buyruklarına uyar, O'nun yollarında yürürseniz, RAB size içtiği ant uyarınca sizi kendisi için kutsal bir halk olarak koruyacaktır.

10 Yeryüzündeki bütün topluluklar RAB'be ait olduğunuzu görecek, sizden korkacaklar.

11 RAB atalarınıza ant içerek size söz verdiği ülkede bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak: Rahminizin meyvesi kutsanacak; hayvanlarınızın yavruları, toprağınızın ürünü verimli olacak.

12 RAB ülkenize yağmuru zamanında yağdırmak ve bütün emeğinizi verimli kılmak için göklerdeki zengin hazinesini açacak. Birçok ulusa ödünç vereceksiniz; siz ödünç almayacaksınız.

13 RAB sizi kuyruk değil baş yapacak. Eğer bugün size ilettiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarını dinler, onlara iyice uyarsanız, altta değil, her zaman üstte olacaksınız.

14 Bugün size ilettiğim buyrukların dışına çıkmayacak, başka ilahların ardınca gitmeyecek, onlara tapmayacaksınız." Tesniye 28/9-14;

Rab işte böyle ahidleşmişti İsrailoğullarıyla seçilmişlik israioğullarının verdikleri sözde durmalarıyla alakalıydı. Kur’an’da da bu ahitten şöyle bahsedilir:

وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُواْ مَا آتَيْنَاكُم بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُواْ مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُم مِّن بَعْدِ ذَلِكَ فَلَوْلاَ فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَكُنتُم مِّنَ الْخَاسِرِينَ

“Sina dağını üzerinize kaldırarak bir zamanlar sizden ahid almıştık: "Size verdiğimize kuvvetle sarılın, içindekileri hatırlayın ki korunasınız," demiştik.

Fakat bundan sonra da yüz çevirdiniz. ALLAH'ın size bol nimeti ve merhameti olmasaydı kaybederdiniz.” 2/63-64

Rabbimizin Eski Ahid'de de İsrailoğullarının Ahid'i bozacaklara lanet edeceğini detaylı bir şekilde belirtilir; Levililer 26/14-46’yı okuyalım:

14 "Ama beni dinlemez, bütün bu buyrukları yerine getirmezseniz, cezalandırılacaksınız.
 

gizemli

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
652
Tepkime puanı
61
Puanları
0
Yaş
38
Allah(c.c) razı olsun. Emeğine sağlık.
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
41
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
vaad edilen topraklar tamamen yahudilerin uydurması o topraklar tamamen müslümanlarındır bu açıkça belirtilmiştir
 

fedaiyan

New member
Katılım
5 Haz 2007
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
kuranda vadedilen gerçek nasr-ı mevud'dur yani vadedilmiş yardımdır. bu yardıma mazhar olmayı hakeden bir ümmet olabildiğimiz zaman arz-ı mevud iddiasıyla zulümde bulunanların hertürlü mekandan silinmesi zaten kaçınılmazdır. Siz Allah'a (Dine) yardım edin ki Allah da size yardım etsin.
 
Üst Alt