Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran da kadini dövmek var mi ?..

alphan

New member
Katılım
27 Haz 2008
Mesajlar
142
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Avusturya
Kadini dövmek :


Simdi Kuran a Bakalim nisa 34.ayete de Iffetsizliklerineden düsmanliklarindan Kusku Duyulan kadinlara ön görülen cezalar icinde DÖVME yoktur ! daha dogrusu Nisa 34 de öngörülen bir ceza yoktur alinmasi gereken bazi tedbirler vardir.


DAYAK BIR MÜESSIR FIILI dir: DAYAKDAN TEDBIR OLMAZ CEZA OLUR !


Nisa 34 de ki ** DARB ** kelimesi Kuran da ki kullaniminin disina cikarilarak Bir Oyun oynaniyor ve kadinin en kücük bir itirazi bile MAHKUM edilerek ERKEGIN DAYAGI ile cezalandiriliyor.
Peki dogrusu nedir ? Mezhep alimlerimizin Icinden " DÖVÜN " diyerek ciktiklari isin esasi nedir ?..


iste:



Önce Nisa 34 de gecen darb sözünün Kuran da ki kullanimlarini görelim


1) örnek vermek,örneklerle anlatmak (ibrahim 24;Nahl 75-76;Rum,28 )


2) gezip dolasmak seyahat etmek ( Nisa 94 Maide 106 )


3) Yol acmak ( taha 77 )


4) uzaklastirmak uzakta tutmak ( zuhruf,5 )


5) Mühürlemek damgalamak tikamak ( Bakara 61 kehf 11 )


Darb sözcügünün "" VURMAK "" anlaminda kullanimlari ise söyle:


6) Yüze ve sirta vurmak : Bu kullanim Vücuh ( yüzler ) ve edbar ( sirtlar ) sözcükleri ile Daima birliktedir (Enfal 50, Muhammed,24 )


7) elle vurmak: Bu Kullanim ** CAR ** edati ( Ba ) iledir (Saffat,93 )


Boyun ve parmaklari vurup ucurmak: bu Kullanim a#nak ( Boyunlar ve benan ( Parmaklar )kelimeleri ile kullanilmistir (Enfal 12 )


9) Bir alet ile sopa ile vurmak: Bu kullanim da ** CAR ** edati (ba ) iledir ( Bakara 60 araf 160;suara,63;Sad,44 )


Nisa 34 deki kullanim vurmak anlamindaki Kullanimlarin Hic birine uymamaktadir


** DARB ** kelimesi burada tasidigi 20 yi askin anlamdan biri olan ** Barindigi yerden Uzaklastirmak **(Sülasi den kullanim ) ,Yolculuga cikarmak
( If al Kalibindan kullanim ) anlaminda kullanilmistir.
Cünkü diger Kullanimlarin hic biri ayet in amaci ve icerigi ile bagdasmamaktadir..



Özellikle uzaklastirmak anlamindaki kullanim hem icerik hem de filolojik acidan cok uygun düsmaktedir Cünkü Bu kullanimda sülasi fiil ( derabe ) mef ulüne ( tümlecine ) Hic bir edata ihtiyac duymadan Dogrudan ulasmaktadir ki geleneksel okuyuslara da Tamamen UYGUNDUR !


Buna göre nisa 34 deki FADRIBUHUNNE emrinin anlami ** Onlari bulunduklari yerden UZAKLASTIRIN ** OLUR !


Kullanimin ** VURMAK ** Anlaminda olmasi filolojik acidan Mümkün görülebilir ama Bu anlamda alinmasini engelliyecek ** DINSEL KARINELER **,Hatta deliller vardir.


1 ) Kesinlesmis ZINA sucuna dövme cezasi verilmesi


2) IFK olayinda Hz.Aise nin dövülmeyip ikamet yerinden uzaklastirilmasi


3 )Veda Hutbesindeki sözün,Kadinlari dövmeyi kesin ZINA sucu sartina baglamasidir


IFK olayi Bildiginiz gibi Hz.Aise ye ZINA iftirasi atilmistir. ve Olay aciga cikana kadar Ne dayak atilmis ne attirilmis Babasi Hz.Ebubekir in evinde oturmaya mecbur edilmistir..


Buradan yola cikarsak sevgili Kardeslerim:
Nisa 34 de Kadinin dövülmesini emreden bir beyan yoktur..


Kadinin sedakatsizlik veya iffetsizlik kuskusunu doguracak bir durum varsa:
Olay aciklikliga kavusana kadar Bulundugu yerden uzaklastirma vardir.


ayrica iki tedbir daha var ki Bunda Müsterekiz


Ögüt vermek ve yatakta yanliz birakmak..


Simdi ehlisünnet alimlerinin bu Meselayi KURAN ic dinamiklerini calistirarak cözmemelerine SASTIM dogrusu..


Acaba ARABCA mi Bilmiyorlar KURAN dan mi anlamiyorlar..


Yoksa Niyetleri mi BASKA ??






**********


Bunu Buraya aktardiktan sonra sorayim..


Bu ulema Alpi den de mi CAHIL ?..


Gayet tabii hayir..


O zaman Sorun ne ?..
Kadinlara Olan bir düsmanlik Bir komplex ?....


Ne bileyim Ben ?..
cry.gif
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Erkeğin yönettiği, koruyup, baktığı kadının; koruması gereken değerlere ihanetine mukabil, nasihat ile bu müşkili çözmeye çalışıp da, buna rağmen ihanetininden şüpheye düşülüyor ise, hafifçe dövülmesi, çok abes bir hareketmidir ki, ehli sünnet ulemasının meal ve tefsirlerini anlamakta zorlanıyoruz acaba?
 

alphan

New member
Katılım
27 Haz 2008
Mesajlar
142
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
56
Konum
Avusturya
Hocam;
Konu erkegin kadini hafifce dövmesi degil..

Ayet de yer almayan bir fiili varmis gibi tefsir etmek.

Ben de bunun neden yapildigini merak ediyorum..

Acaba bir Alim yanlislik yapti da ötekiler onu üzmek istemediklerinden mi yanlisi devam ettirdi ?..

Yoksa yönetici olan erkegin ailesine olan tutumu kendisini ilgilendiren bir olay..
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
alimler yanlış yaptıkları yerde diger alimler onun yaptıgı yanlısı düzeltirler ve bunu düzeltmedigi zaman ondan mesul olurlar kadın düvülür fakat bu dövülme göz sisirme ve yahut bir yerini moraltmak degildir bunun açıklamsı hadis ve alimlerle açıklık getirilmiştir
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
Nisa 11

Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder
. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

(buradanda anlaşılacağı gibi 2 kadın anca bir erkek eder nasıl eşitlikse)
nisa 34

Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştı
r. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.

(erkek kadından üstündür)

bakara 282
Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alış-veriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah'a karşı gelmekten sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

(iki kadın bir erkek eder)

islamda kadının yeri bellidir 2. sınıf vatandaş olmaktır..Müslüman ülkelerdeki kadınların toplumdaki yerlerine bakın ..
Bu anlayışla tabiki kadın dövülür tabiki ezilir ;)

daha fazla bilgi için : Turan Dursun Sitesi

kadının ikinci sınıf olarak görükmesi sizin gözünüzde fakat islamdan önce kadının hiç bir söz hakkı yoktu ve hala kadın ikinci sınıf olarak batı ülkelerinde görüküyor ilk olarak kadına özgürlügü islam vermiştir kadının kıymeti hem ayet hemde hadislerle yerleri bellidir kardeşim kadının konumu erkege göre farklıdır kadın fıtrat geregi narin ve unutkandır pay meselesine gelelim islamda kadın hiç bir şekilde ana babaya bakmakla mukellef degildir fakat erkek bakmakla yükümlüdür ve erkege verilen ikinci pay ise aslında anne ve babanın payıdır bunuda gözden kaçırdıgınız belli oluyor ve islam ve kuran kadına öyle bir deger vermiş ki bizzat sure inmiştir


KADININ DEĞERİ

İslâm Dîni, kadına en büyük değeri vermiş ve onun namuslu, temiz, vakarlı, haysiyetli ve şerefli bir tarzda yaşamasını sağlamıştır. İslâm nazarında kadın, şefkat, merhamet, hürmet duyulması ve nezâket gösterilmesi gereken asîl ve nezîh bir varlıktır. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, kadınların nârin, nâzik ve kibâr olduklarına işâretle, onların hiç kırılmaması ve incitilmemesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir. Bir hadîs-i şerîflerinde:

"... Kadınlar hakkında hayırlı olup nezâketle muâmele etmenize dâir vasiyyetime itâat ediniz! Çünkü onlar eğe kemiğinden yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri tarafı üst kısmı (ortası) dır. Eğer sen onu doğrultmaya uğraşırsan, kırarsın; kendi hâline bırakırsan, daima eğri kalır. O halde kadınlar hakkında hayır öğüdüme dikkat ediniz!" (1) buyurur.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ilk defâ inanan ve O’na en büyük desteği veren Hz. Hatîce (r.anha) vâlidemizdir. Nitekim Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hatîce (r.anha) vâlidemiz hakkında şöyle buyurur:

"Allâh bana Hatîce’den hayırlı bir kadın vermemiştir. Bütün insanlar beni yalanlarken, O beni tasdîk etmiş; insanlar benden kaçarken, O beni malı ile desteklemiştir. Ve Allâh bana başka hanımlardan değil, O’ndan çocuk ihsân etmiştir." (2)

Kadın, aynı zamanda ilk İslâm şehîdidir. Hz. Ammâr (r.a.)’ın annesi Hz. Sümeyye (r.anha), Mekke’de müslümanlığı ilk kabul edenlerden ve bu yüzden dayanılmaz işkencelere uğrayanlardandı. Kendisine İslâm’dan ayrılması için yapılan her türlü eziyet ve zulme rağmen, hak yoldan dönmedi. Sonunda Sümeyye (r.anha), Ebû Cehl’in süngüsü altında can vermiş ve Allâh yolunda ilk İslâm şehîdi olmak şeref ve mertebesine erişmiştir. (3)

Kur’ân-ı Kerîm’de "en-Nisâ"(Kadınlar) isimli, yüz yetmiş altı âyetlik uzun bir sûre olduğu gibi, ayrıca "Meryem" diye Hz. Îsâ (a.s.)’ın annesine atfedilen doksan sekiz âyetlik müstakil bir sûre daha vardır. Bunlardan başka; "en-Nûr, el-Ahzâb, el-Mümtehine, et-Tahrîm ve et-Talâk" sûreleri de kadınlarla ilgili çeşitli konuları içine almaktadır.

İslâm Dîni’nde kadın, âile ocağında temel eğitimi veren ilk öğretmen ve mükemmel bir eğitimcidir. Çocuğun terbiyesi, yetişmesi, her yönden gelişmesi, daha küçük yaşta iken güzel alışkanlıklar kazanması ve faydalı bilgilerle donatılması husûsunda annenin rolü çok büyüktür. Baba, evin nafakasının temini için ömrünün ekserîsini âilesinden dışarıda geçirmekte, çocuğu ile yeteri kadar meşgul olamamaktadır. Bu durumda, çocuğu asıl yetiştiren ve terbiye eden anne olmaktadır. Nitekim peygamberler, mürşid-i kâmiller, velîler, sultanlar ve daha nice büyük insanlar, hep mümtaz annelerin kucaklarında yetişmişlerdir.

Ahlâk kitaplarımızda; çarşıdan alınan değişik yeni bir şeyi, çocuklara bölüştürürken önce kızlardan başlanarak ikrâm edilmesi tavsiye edilmiş, kız çocukları daha hassas ve nâziktirler, diye düşünülmüştür.

Kız çocuklarının bakımı ve terbiyesi için her türlü fedâkârlıkta bulunan anne ve babaların, büyük fazîlet ve ecir sâhibi olacaklarını Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, şu hadîs-i şerîfleriyle beyân buyurmuşlardır:

"Kim, (iki veya üç) kız çocuğunu erginlik çağına erişinceye kadar besleyip büyütürse, kıyâmet gününde -iki parmağını birleştirerek- onunla şöylece beraber oluruz." (4)

Bu da, yüce dînimizin kadına verdiği üstün değeri gösterir

bugün modern ülkelerde bile kadınla erkek aynı degerlerde ve knumda degillerdir en basiti wc kadın ve erkek ayrı degilmidir egerki eşit ise eşit bir şekilde aynı wcleri kullanmalıdegilmiyiz
 
Son düzenleme:

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
prozac02

kardeşim cennete hrıstıyan ve yahudiler hem girecek hemde girmeyecek girecek olanlar sunlardır hakiki bir şekilde rabbine iman edenler yani şeksiz ve süphesiz olarak görenler baba ogul ve kutsal ruh olarak görenler degil bu ayetlerlede sabittir yahudilerde de durum aynıdır kuranda onların durumu şirke düstükleri ve peygamberleri yanlanladıkları için ve papazları ve alimlerini ilah olarak gördükleri için ve peygamberlerini haşa ALLAHın oglu olarak gördükleri için cehhenemde ebedi olarak kalacaklardır sizinde vermiş oldugunuz ayetlerin açıklarmalrı budur ve ayet isterseniz ayette vere bilirim ve kuranda hiç bir çelişkide yoktur çelişki insanın kendisindedir
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
kadının şahitligi



İslam hukukunun temelini teşkil eden meseleler vahye dayanır. Ana hatlarıyla Kur'an'da yer alır. Yani hukuki esaslar kainat Yaratıcısı tarafından tespit edilip tayin edilmiştir. Hangi devir, hangi iklim ve şartlar içinde yaşanırsa yaşansın bu esaslar toplumların huzur kaynağı ve rahat vesilesidir. Çünkü hükümler insan yaratılışına en uygun olanıdır. Kur'an'daki hükümler incelendiğinde, ilk göze çarpan husus bu hükümlerde insanın hem bedeni, hem de ruhi yapısının dikkate alınmış olasıdır.

Şahitlik meselesinde de bunu görmek mümkündür. Şahitlikle ilgili ayet-i kerimenin meali şöyledir.


"Erkeklerinizden iki şahit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa şahitlerden razı olacağınız bir erkek; biri unuttuğunda, şaşırdığında diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir..."(1)


Demek ki, buradaki esas mesele kadının yaratılışı ile doğrudan alakalıdır. Onun psikolojik yapısının bir gereğidir. Kadının esas mizacı heyecandır ve heyecanlarıyla yaşar. Bunun için düşünceler, aklından çok kalbine işler, tesirleri de o şekilde gelişir. Hadiseler karşısında pek tarafsız kalamaz. Merhamet ve şefkat tarafı ağır bastığından hadiselere sezgisiyle yaklaşır.

Bu hususiyetlerinden dolayı Kur'an, "Kadınlar unutabilirler, onun için şahitlikte onlara bir yardımcı verilmeli" diyor. Bunu, kadını yaratan Yüce Allah ifade buyuruyor. Öyle ise bu değişmeyen bir kaidedir. Kadınların içinde unutkan olmayan, bazı erkeklerden daha güçlü hafızaya sahip olanlar yok mudur? Şüphesiz vardır, ama umumi olarak kadınlarda bu psikolojik hal daha çok görülür. Hadiseyi akıllarında fazla tutamamaları normaldir.

Diğer yandan, kadın daha çok içe dönüktür. Kendine has bir dünyası vardır. Gün boyu ev işleriyle iç içedir. Çocuklarının bakımı ve terbiyesi ile meşguldür. Ticaret, alışveriş, iş hayatı siyasetle çok az kadın ilgilenir. Dış dünyanın bu kadar uzağında olan bir kadın hariçte olan hadiselere nasıl vakıf olacak, mahiyetlerini nasıl öğrenecek, aklında nasıl tutacak, şahitliğini ne nispette tam yapabilecektir?

İslamiyet şahitlik meselesinde kadına erkek kadar bir mükellefiyet yüklemeyip, iki kadının şahitliğini, bir erkeğe denk tutmakla onun hakkını zayi etmemiş, aksine onu korumuş, bir günaha düşmesini önlemiştir. Çünkü şahitlik büyük mesuliyet gerektiren bir iştir, ağır bir vazifedir.

Bu hususta bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur:


"Şahitliği gizlemeyin. Onu kim gizlerse şüphesiz kalbi günahın acısından sızlar. Allah işlediklerinizi bilir."(2)


Hadis-i şeriflerde şahitliğin ne kadar mühim bir mesuliyet taşıdığına işaret edilirken, yalancı şahitliği de büyük günahlar arasında zikredilir.

Evet, İslamiyet kadını büyük günahlara düşmekten korumuş, onun bazı zaaflarına kapılıp, heyecanlanarak yahut hissi davranarak yalancı şahitlik gibi bir günaha girmesine mani olmuştur. Yanına bir yardımcı kadın vererek bunun tedbirini almıştır. İşte bundan dolayı bazı şahitliklerde iki kadın bir erkek yerine geçmektedir.

Bazen kadınlar şahitlik yapacağı meselede kıskanç davranabilir, rekabet hissi baskın gelebilir. Bunun için hadisenin bazı taraflarını gizleyerek, adaletin tecellisine gölge düşürebilir. Fakat iki kadın şahitlik yaparsa, birisinin gizlediğini öbürü açığa vurarak şüpheler ortadan kalkmış olur.

Diğer taraftan iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eşit tutulması hiçbir zaman kadının erkeğin yarısına eşit olduğunu göstermez. Çünkü bu sadece şahitlik meselesinde her türlü teminatın bulunmasına önem verildiğinin bir göstergesidir. Kadın hangi çeşit davalarda şahitlik yapar, hangilerinden muaftır, hangilerinde erkeğin yarısı sayılır?

İslam hukuku, zina, içki ve hırsızlık gibi had cezalarını gerektiren suçlarda ve kısas gibi cezalarda kadını muaf tutmuş, onun şahitliğini kabul etmemiştir. Bu davalardan zina cezasında dört erkeğin, diğerlerinde ise iki erkeğin şahitliğini esas almıştır. Alış-veriş, ticaret, nikah, talak gibi muamelata giren davalarda ise iki erkek yoksa, bir erkekle iki kadının şahitliğini şart koşmuştur. Fakat erkeklerin vakıf olamayacağı, bekaretin tespiti, doğum anında anne ve çocukla ilgili vuku bulacak hallerde, süt kardeşliğinin tespiti gibi meselelerde tek kadının şahitliği de kafi gelmektedir. Hatta, Hz. Ömer boşanma hadisesinde bile bir kadının şahitliğini kafi görmüştür. Çünkü şahitlikte asıl mesele hakkın zayi olmaması, adalete gölge düşürülmemesi, hakkın tecelli etmesidir. Had cezalarında ve kısasta kadının şahitliğine müracaat edilmemesinin bir hikmeti, bu çeşit meselelerde en ufak bir şüpheye mahal verilmemesi hassasiyetidir. Çünkü kısas gibi bir davada eksik bir beyanla, bir hak zayi olabilecek veya bir insanın kısas edilmesi söz konusu olacaktır. Kadınlardaki unutkanlık ve hislerine mağlup olmak gibi bir arıza bu meseleye gölge düşürebilir.

(1) Bakara Sûresi, 282.
(2) Bakara Sûresi, 283.
 

cdy

New member
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
arapça 'darp' kelimesi vurmak anlamına gelir. yani ayette belirtilen husus doğrudur. kuran'a göre erkekler, kadınları dövme hakkına sahiptir. prozac02 tarafından verilen bilgileri incelediğimizde, kadınların kuran'a göre ikinci sınıf insan olduğunu görebiliriz. adem peygamberin kaburga kemiğinden havva'nın yaratılmış olması miti de bunun en açık örneğidir. kadın erkeğin bir parçasından yaratılmıştır. o zaman ona aittir gibi bir mantık da güdülebilir. onun dışında kadının güvenilmez olduğu vurgusu da adem - havva mitine dayandırılabilir.

saygılar.
 

Dostlara duacýyýz

New member
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
653
Tepkime puanı
563
Puanları
0
Yaş
33
kadınlarımızı dövmek kızlarımızı okutmamakk bunlar hepsii dinen yasaklanmıştır
 

psikobilmis

New member
Katılım
4 Ara 2008
Mesajlar
51
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Yaş
34
Web sitesi
yaylakentlimm.azbuz.com
.
arapça 'darp' kelimesi vurmak anlamına gelir. yani ayette belirtilen husus doğrudur. kuran'a göre erkekler, kadınları dövme hakkına sahiptir. prozac02 tarafından verilen bilgileri incelediğimizde, kadınların kuran'a göre ikinci sınıf insan olduğunu görebiliriz. adem peygamberin kaburga kemiğinden havva'nın yaratılmış olması miti de bunun en açık örneğidir. kadın erkeğin bir parçasından yaratılmıştır. o zaman ona aittir gibi bir mantık da güdülebilir. onun dışında kadının güvenilmez olduğu vurgusu da adem - havva mitine dayandırılabilir.
saygılar.
eger gerçeten hz havva hz ademden yaratılmışsa Allah’ın Resulü (sav) bunu anlatmak için bir husus tespit ediyor. O da, erkeğe nispeten kadının eğriliğe daha müsait olması, inceliği ve kırılırlığı… Demek ki, esasen Hadis-i Şerifte anlatılmak istenilen şey, Hz.Havva’nın eğe kemiğinden yaratılmış olması değil; kadının kendi haline bırakılırsa eğri kalacağı, ölçüsüz bir düzeltmeye gidince de, kırılacağı hususudur.
demekki neymiş kadınlar kırılgan ve eğriliğe müsait olduğundan onları korumak siz erkeklere düşüyormuş.Cennet bile anaların ayağı altında senin annende birkadın onuda baban mı dövsün ozaman senin cennet ne olur dersin?
birde cennet 2.sınıf insanların ayağına düşecek kadar mı?
 
Son düzenleme:
Üst Alt