Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an çağlara ışık tutar

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Kur'ân'ın, geçmişe dair verdiği haberlerin kesinliği ve doğruluğu kadar, geleceğe ait haberleri de o ölçüde önemli ve başlı başına bir mucizedir. Mesela: senelerce evvel Mekke'nin fethedileceğini ve Kâbe'ye emniyet içinde girileceğini 'Allah dilediğinde, güven içinde başlarınızı tıraş ederek ve saçlarınızı kısaltarak korkmadan Mescid-i Haram'â gireceksiniz' (Fetih/27) ayetiyle haber verdiği gibi, İslâm'ın bütün bâtıl sistemlere galebe çalacağını da 'O, Resûlünü, hidayet ve hak dinle gönderdi ki bütün dinlere galebe çalsın. Şahit olarak. Allah yeter' (Fetih/28) beyanıyla ilân etti. Bunun gibi, o gün Roma'lılar karşısında savaş galibi görünen Sâsânilerin yenileceğini ve aynı zamanda, Bedir gâlibiyetiyle Müslümanların da sevineceğini 'Rum yenildi (bölgenize) en yakın bir yerde. Onlar bu mağlubiyetten sonra (yeniden) galebe çalacaklar. Birkaç yıl içinde. Bundan önce de sonra da iş Allah'a aittir. O gün mü'minler de sevinirler.' (Rum/2-4) müjdesiyle duyurmuştu; vakti gelince Kur'ân'ın haber verdiği gibi çıktı. Bunun gibi, 'Ey Resûl, Rabbinden sana indirileni duyur; eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni (insanlardan gelen kötülüklerden) koruyacaktır' (Maide/67) ayetiyle de, en yakınındaki amcasından, düşman millet ve düşman devletlere kadar çevresi düşmanlıklarla sarılı olduğu halde, hayatını emniyet içinde geçireceği va'dolunmuşdu ve öyle de oldu.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Kâinatın yaratılışıyla alâkalı olarak 'İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik bir durumdayken, onları birbirinden ayırdığımızı, sonra da bütün canlıları sudan yarattığımızı görüp düşünmüyorlar mı? Halâ imân etmeyecekler mi?' (Enbiya/30) ayetinin anlattığı yüksek hakikat, teferruatına dair farklı fikirler ileri sürülse bile ilk yaratılışla alâkalı değişmeyen en sabit bir prensiptir. Ayette anlatılan, bitişik olma ve ayrılma, ister gazlardan meydana gelen kitlenin, nebulolara ayrılması, ister güneş sistemi gibi sistemlere bölünüp şekillenmesi ve yörüngeli mükemmel düzenli sistemlere dönüşmesi, isterse bir sahâbiye ve bir dumanın bölünüp, parçalanıp, kontrol altına alınması şeklinde olsun netîce değişmez. Âyet, kullandığı malzeme ve seçtiği üslup itibariyle, ilmî araştırmalar için hep bir ışık kaynağı olmuş, bütün iddia, teori ve tezlerin eskiyip atılmasına karşılık o, tazeliğini korumuş, bugünlere gelmiş ulaşmış ve yarınlara hakim olmaya da aday görünmektedir.
 

Azra

New member
Katılım
15 Mar 2007
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Yaş
36
Konum
istanbul
Kur'anda zaman...

Kur'anda zaman...

B'ismillahir_rahmanir_rahiym

ALLAH (c.c.) Tarafindan Yüz Yil Ölü Birakilip Diriltilen Kisi

Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan
gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "ALLAH, burasını ölümünden
sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine ALLAH, onu yüz yıl ölü
bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?"
O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (ALLAH (c.c.) ona:)
"Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak,
henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız)
seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de
bir bak, nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?"
dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra
dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten ALLAH, herşeye
güç yetirendir."
(Bakara Suresi, 259)

Kehf Ehli

Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk
(derin bir uyku verdik). Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları
süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
(Kehf Suresi, 11-12)

Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye
onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki:
"Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir
(kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar
kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla
şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size
ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın
ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."
(Kehf Suresi,19)

Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl)
daha kattılar. De ki: "Ne kadar kaldıklarını ALLAH (c.c.) daha
iyi bilir.Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel
görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların
bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."
(Kehf Suresi, 25-26)

Ahirette Zamanin Dünyadakiyle Kiyaslanmasi

Sur'a üfürüleceği gün, Biz suçlu-günahkarları o gün,
(yüzleri kara, gözleri) gömgök (kaskatı ve kör) olarak'
toplayacağız. (Dünyada) Yalnızca on (gün) kaldınız" diye
kendi aralarında fısıldaşacaklar. Onların sözünü ettiklerini
Biz daha iyi biliyoruz. Tutulan yol bakımından onların daha
üst olanları ise: "Siz yalnızca bir gün kaldınız" derler.
(Taha Suresi, 102-104)

Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?"
Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık,
sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnızca az (bir zaman) kaldınız,
gerçekten bir bilseydiniz,"
(Müminun Suresi, 112-114)

Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri
gibi. Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi
(azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati
kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık
olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?
(Ahkaf Suresi, 35)

Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar,
tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına
and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.
(Rum Suresi, 55)


ALLAH (c.c.) Katinda Bir Günün Bin Yil Gibi Olmasi

Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar;
ALLAH, va'dine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten,
senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan
bin yıl gibidir.
(Hac Suresi, 47)

Meleklerin ALLAH (c.c.) Katina Çikma Süresi

(Bu azap) Yüce makamlar sahibi olan Allah'tandır.
Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan
bir günde çıkabilmektedir.
(Mearic Suresi, 3-4)
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Çok değerli ve faydalı bilgiler sunmuşsunuz, sevgili kardeşim, yüreğinize sağlık, Rabbim ilminizi-ilmimizi arttırsın inşaALLAHurrahman
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
'Allah o zattır ki, gökleri, görebildiğiniz bir direk olmaksızın yükseltti; sonra da iradesini (tekvin) arşına yöneltti. Artık hepsi belli bir süreyle kayıtlı olarak akıp gitmektedir.' (Ra'd/2)

Âyet, göklerin yükseltilmesini, genişleyip büyümesini hatırlattığı gibi, her şeyin düzen içinde baş başa, omuz omuza olmasını da (bilebileceğimiz cinsten bir direk olmaksızın) sözüyle ifade etmektedir. Evet, gök kubbeyi tutup, dağılmasına meydan vermeyen, görebileceğimiz cinsten bir direk yok ama, yine de bütün bütün direksiz değil. Zira, kütlelerin dağılmaması ve gelip birbirine çarpmaması için, görülsün görülmesin mevcut düzene esas teşkil edebilecek kanun, kaide, prensip mânâsında böyle bir direğin vücudu zarurîdir.

Kur'ân bu ifadesiyle bizlere, kültürler arası ile'l-merkez (merkez çek) an'il-merkez (merkez kaç) prensibini düşündürmektedir ki, bunun, Newton'un çekim kanununa veya Einstein'in (hayyiz)'ine uyup uymaması bir şey ifade etmez.
Hele âyetin, Güneş ve Ay'ın akıp gittiğini ifade etmesi çok enteresandır ve üzerinde durulmaya değer.

Rahmân suresindeki 'Güneş ve Ay'ın hareketleri. tamamen bir hesaba bağlıdır' (Rahman/5),

Enbiya suresindeki 'Geceyi, gündüzü, Güneşi, Ay'ı yaratan O'dur. Bunların her biri bir yörüngede yüzmektedirler' (Enbiya/33),

Yâsin suresindeki 'Güneş kendine mahsus yörüngede akıp gitmektedir' dedikten sonra 'Bunların her biri belli bir yörüngede döner dururlar'(Yasin/38-40) diyerek,Güneş, Ay ve sair gezegenlerin bir düzene göre yaratıldıklarını, bir âhengi temsil ettiklerini ve hesaplı bir gerçeğe dayalı bulunduklarını apaçık dile getirmektedir.
 

güle sevdalý

New member
Katılım
24 Mar 2007
Mesajlar
99
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
Kur'an çağlara ışık tutar

*Alemlerin Rabbi tarafından son peygamber Hz. Muhammed (sav.)'e indirilen kitabın en çok söylenen ismidir. Kur'an'ın diğer isimlerinden bazıları da şunlardır: Zikir, Furkan, Nur, Mushaf, Kitabül- Mübin, Kelamullah, Huda, Şifa, Mev'ize.. Bazı müfessirler, Kur'an veya kitaba sıfat olarak gelen tabirleri de sıralayarak bu isimlerin sayısını yüze kadar çıkarmışlardır.
Kur'an-ı Kerim, yürmi üç senede peyderpey nazil olmuştur. Hepsi bir defada indirilmemiştir. Kur'an bölüm bölüm 114 sureye ayrılır. Bu surelerin hepsi aynı uzunlukta değildir. Elli sahifelik bir süre olduğu gibi bir satırlık sureler de vardır. Sureler de ayetlere ayrılır. En kısa sure üç ayet, en uzun sure ikiyüz seksen altı ayetten müteşekkildir. Ayetlerin uzunlukları da eşit değildir. Bir sahifelik bir ayet olduğu gibi bir kelimelik ayetler de vardır. Kur'an sayfa adedine göre de cüzlere ayrılır. Her cüz yirmi sayfadır. Kur'an toplam otuz cüzdür. Her cüz de kendi içinde dört hizbe ayrılır. Her hizb beş sayfadan oluşur.
**KUR'AN'IN KONULARI NELERDİR?
Kur'an'ın dış yapısıyla ilgili bu bilgileri verdikten sonra iç yapısına, konularına geçebiliriz. Kur'an, Rabbimizin bize mesajları olduğu için, konuları da kul ile rab arasındaki ilişkiler bağlamında, kulun varlık alemindeki konumu, kendisini yaratmış olan rabbin vasıfları, insanın ilişki içerisinde olduğu ve olabileceği her şeyi içermektedir. Kısaca maddeler halinde sıralayacak olursak:
A. Allahu Teala,
B. İnsanlar,
C. Tabiat ve evren,
D. Resuller, nebiler ve iyi kulların örnekliği,
E. Toplum ve tarih
F. Göremediğimiz fakat etkilendiğimiz varlıklar (melek, cin..)
G. Kötülük örnekleri, isyankar kullar (şeytan, Firavun, Karun, Ebu Leheb, kafirler, müşrikler, münafıklar, zalimler, fasıklar...)
H. Helak, kıyamet, ahiret, cennet, cehennem
İ. Allah'ın gönderdiği kitablar ve konuları
J. İnsandan yapması istenen emirler, tavsiyeler, yapmaması istenen şeyler, haramlar, uyarılar
K. Dünya, evren ve hayatla ilgili hükümler
Tabi, bu konuları alt başlıklara ayırmak ve daha farklı ve yukarıda sıralayamadığımız başka konuları da tespit etmek mümkündür.
Kur'an kendisini bir kılavuz, rehber olarak tanıtıyor. İnsanları hayatları boyunca takip etmeleri gereken esasları, yasaları gösteren ve onları bu yasalara uymaya teşvik eden bir kitaptır. Kur'an akleden insanlar için bir öğüt ve hatırlatmadır. Şimdi Kur'an'ın kendisini tanıtan ayetlerini dikkatle takip ederek , Kur'an'ı kendi dilinden tanımaya çalışalım:
"Elif lam râ, bunlar gerçeği açıklayan kitabın ayetleridir. Biz, O'nu, anlayasınız diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Biz, bu Kur'an'ı sana vahyederek, en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa, daha önce sen bunlardan habersizdin."(1)
"Bu, Allah'ın izniyle,insanları karanlıktan aydınlığa, güçlü ve hamde layık olan göklerde ve yerde onların sahibi Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz kitaptır." (2)
"Kur'an, alemler için öğüt ve hatırlatmadan başka bir şey değildir." (3)
"Bu kitap, hiç şüphesiz muttakiler için rehberdir." (4)
"Kim, Kur'an'dan yüz çevirirse bilsin ki kıyamet günü bir günah yükü yüklenecektir. Devamlı bu günahın azabında kalacaklardır. Kıymet günü onlar için ne kötü bir yük!" (5)
"Bu Kur'an, onunla uyarılsınlar ve tek bir ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara tebliğ edilmiştir." (6)
"De ki, Kur'an'ı Ruhul kudüs(Cebrail) Rabbinin katından mü'minlerin imanını pekiştirmek, müslümanlara doğruluk rehberi ve müjde olmak üzere hak olarak indirilmiştir."(7)
"Bu Kur'an, insanlara bir açıklama, muttakilere yol gösterme ve bir öğüttür."(8)
"Kur'an'ı öğüt alsınlar diye kolaylaştırdık, öğüt alan yok mu?" (9)
"Doğrusu size Allah'tan ışık ve apaçık bir kitap gelmiştir. Allah rızasını gözetenleri onunla selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları doğru yola iletir." (10)
"O halde Allah'ın indirdiği kitap ile aralarında hükmet. Allah'ın sana indirdiği Kur'an'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma, eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah, bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar." (11)
"Biz sana onu böyle bir Arapça Kuran olarak indirdik ve Onda tehditleri türlü biçimde açıkladık. Belki sakınırlar veya onlara bir öğüt olur." (12)
"Andolsun, bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali türlü şekillerde açıkladık. Ama, insanların çoğu inkar ederek yüz çevirdiler." (13)
"Alemlere uyarıcı olsun diye kuluna hak ile batılın arasını ayıran ölçüyü indiren ne yücedir." (14)
"O, aziz bir kitaptır. Geçmişte ve gelecekte onu batıl kılacak yoktur. Hakim ve hamid olan Allah katından indirilmedir." (15)
"De ki bu inananlara doğruluk rehberi ve şifadır." (16)
"Kur'an'ı insanlara ağır ağır okuman için bölüm bölüm indirdik." (17)
"Bu kitap bilen bir toplum için ayetleri Arapça olarak açıklanmış bir kitaptır. Müjdeci ve uyarıcıdır. Fakat insanların çoğu yüz çevirmiştir. Onlar işitmezler ve:
-Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda ağırlık var, bizimle senin aranda anlaşmamıza engel vardır. İstediğini yap, biz de yapacağız, derler." (18)
Kur'an'ın nasıl bir kitap olduğunu açıklayan ayetlerin yanında Kur'an'ı tanımayan ve onu terk edenlere; onu ölçü olarak benimsemeyenlere açık uyarıların yer aldığı ayetlere de bir göz atmamız gereklidir.
"Rabbinizden size indirilen kitaba uyun, ondan başka veliler edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz." (19)
"Bu, indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ona uyun. Bizden önceki iki topluluğa kitap indirildi. Bizim onların okuduklarından haberimiz yok, demekten veya bize kitap indirilseydi onlardan daha doğru yolda olurduk, demekten sakınmanız için o size rabbinizden belge , yol gösterici ve rahmet olarak gelmiştir. Umulur ki Allah'tan korkarsınız. Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüzçevirmelerinden dolayı kötü bir azapla cezalandıracağız." (20)
"Allah'a karşı gelmekten sakınabilmeniz için size verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın. Onda bulunanları hatırda tutun demiştik." (21)
"Onların bir kısmının okuyup yazması yoktur. Kitabı bilmezler, bildikleri sadece bir takım vehim ve kuruntulardır. Onlar sadece zannederler." (22)
"Onlara Allah'ın indirdiğine inanın denildiğinde biz sadece kendimize indirilene inanırız deyip, ondan sonra gelen Kur'an'ı inkar ederler." (23)
"Rablerinin huzuruna toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Ondan başka bir veli ve aracıları yoktur. Umulur ki Allah'tan sakınırlar." (24)
"De ki ben yalnız herşeyin sahibi olan ve bu hürmetli kılınmış şehrin rabbine kulluk etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmak ve Kur'an okumakla emrolundum..." (25)
"O gün zalim kişi ellerini ısırıp, keşke peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene, keşke falancayı dost edinmeseydim. Andolsun ki beni bana gelen Kur'an'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor der. Peygamber, ey Rabbim, doğrusu milletim bu Kur'an'ı terk etmişti der." (26)
"Benim kitabımdan yüz çeviren bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve Kıyamet günü de kör olarak haşrederiz. O zaman Rabbim beni niye kör olarak haşrettin. Oysa ben gören bir kimseydim, der. Allah, işte böyle ayetlerimiz sana gelmişti de sen onları unutmuştun. (Önemsememiştin, arkana atmıştın.) Bugün de öylece unutulursun, der." (27)
Kur'an, kendisini tamamen tanımayanları azapla uyarırken, kitabı bildikleri halde gizleyenleri ve işlerine geldiği yerleri alıp, işlerine gelmeyen yerleri atan, yani kitabı parçalayanları da Allah'ın lanetine uğramak ve cehennem azabı ile tehdit etmektedir:
"Gerçekten indirdiğimiz belgeleri ve doğru yolu kitapta insanlara açıkladıktan sonra onu gizleyen kimselere hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet edenler lanet eder. Ancak tevbe edip, hallerini düzeltenler hariç, onların tevbesini kabul ederim." (28)
"Gerçekten Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizlemede bulunup da onu az bir değere değişenler var ya onların karınlarına tıkındıkları ancak ateştir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları günahlarından arındırmaz. Onlara elem verici bir azap vardır." (29)
"Kur'an'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi kitaplarının bir kısmını alıp, bir kısmını almayan bölücülere de Rabbine andolsun ki yapmakta oldukları şeylerin hesabını hepsine soracağız. Öyleyse sen emrolunduğun şeyi açıkça ortaya koy ve müşriklere aldırma." (30)
"Onlar Kur'an'ı düşünmezler mi; yoksa kalpleri mi kilitli?!" (31)
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Kur'ân, indirildiği günden bu yana 'Deki: And olsun, eğer insanlar ve cinler şu Kur'ân'ın bir benzerini getirmek için toplansalar, yine O'nun benzerini getiremezler. Birbirlerine arka verseler de.' (İsra/88) deyip, düşmanlarının damarlarına dokundurduğu halde, bir-iki küçük hezeyanın dışında, kimsenin ona bir benzer yapmaya teşebbüs etmemesi ve edememesi, onun verdiği haberi doğrulamakta ve mucize olduğunu ilan etmektedir.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Hz. İbrahim'in mazhar olduğu bir mucize bize ateşe dayanıklı maddeleri haber verir. Bilindiği üzere, puta tapan cemiyete boyun eğmeyen Hz İbrahim, kavminin tapmakta olduğu putları kırar. Bu davranışı ateşe atılarak yakılmak cezasına sebep olur. Ateşe atıldığı zaman Hz. İbrahim Allah'a sığınır. Cenab-ı Hak ateşe şu emri verir: "Ey ateş İbrahim için soğuk ve selametli ol" (Enbiya, 69). Ateş Hz. İbrahim'i yakmaz.

Bu mucize, ateşte yanmayan bir maddenin varlığını haber verir. Nitekim insanlık çoktandır amyantı bulmuş ve daha da geliştirerek, çok hızlı şekilde atmosfere giriş yapması sebebiyle son derece ısınan uzay gemilerini yanmaktan koruyacak maddelere ulaşmıştır.
 
Üst Alt