alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
Siyaset, idareye talip olmaktır. İslam tarihi boyunca dört halife gibi nice adil hükümdar örnekleri görürüz. Bu noktadan hareketle Bediüzzamanın "Kur'an bizi siyasetten şiddetle menetmiş" sözünü belli kayıtlarla ve günün şartlarına göre anlamak gerekir.
Kanaatimizce medar-ı bahs olan cümledeki "siyaseti", "günümüz siyaseti" olarak anlarsak problem hallolacaktır. Çünkü günümüz siyaseti, çoğu yalancılıktır, entrikalarla doludur, insafsız ve acımasızdır, ucu ecnebi elindedir; idare edenler tam bağımsız değildir; bilerek veya bilmeyerek bir takım güç odaklarına alet olmaları söz konusudur.
İşte bu gibi özelliklere sahip olan günümüz siyasetiyle uğraşmak yerine Bediüzzaman doğrudan doğruya iman ve Kuran hakikatlerini anlatmayı tercih etmiştir. Metot olarak ta siyaset üstü kalmıştır. Böylece neşretmiş olduğu Kur’an nurları çeşitli partilere mensup geniş kitlelere ulaşmış, ülkemizde ve ülke dışında adından söz edilir büyük hizmetler yapılmıştır.
Kur'an bizi şiddetle siyasetten menetmiş” sözünü nasıl anlamalıyız? Hangi ayetler siyaseti yasaklıyor?
Şu noktada mühimdir ki Bediüzzaman'ın bu sözü söylediği yıllarda Türkiye'de tek parti sistemi vardı, siyaset yoluyla bir yere varmak zaten mümkün değildi. Ayrıca Bediüzzaman, cemaat içinde bazı fertlerin cemaati meşgul etmeden şahsı adına siyasete girebileceğini söylemiştir. Mezkur cümlenin Kur’an’dan mesnedi meselesine gelince:
Günümüz siyaseti ekseriyet itibariyle yalancılık, iftira, gıybet, zulüm, insafsızlık, cerbeze, körü körüne bağlılık gibi özellikler gösterdiğinden, bunları yasaklayan ayetleri birer mesnet olarak görebiliriz. Mesela "müminler ancak kardeştir" hükmü Kur’anî bir gerçektir. Fakat günümüz siyaseti mümini mümine düşman yapmaktadır. Keza Kur’an'a göre "Hiçbir günahkar başkasının günahını çekmez." Buyrulur. Fakat günümüz siyaseti partizanlığı esas aldığından diğer parti mensuplarını karalayarak iş yapar... Örnekleri çoğaltabiliriz.
Kanaatimizce medar-ı bahs olan cümledeki "siyaseti", "günümüz siyaseti" olarak anlarsak problem hallolacaktır. Çünkü günümüz siyaseti, çoğu yalancılıktır, entrikalarla doludur, insafsız ve acımasızdır, ucu ecnebi elindedir; idare edenler tam bağımsız değildir; bilerek veya bilmeyerek bir takım güç odaklarına alet olmaları söz konusudur.
İşte bu gibi özelliklere sahip olan günümüz siyasetiyle uğraşmak yerine Bediüzzaman doğrudan doğruya iman ve Kuran hakikatlerini anlatmayı tercih etmiştir. Metot olarak ta siyaset üstü kalmıştır. Böylece neşretmiş olduğu Kur’an nurları çeşitli partilere mensup geniş kitlelere ulaşmış, ülkemizde ve ülke dışında adından söz edilir büyük hizmetler yapılmıştır.
Kur'an bizi şiddetle siyasetten menetmiş” sözünü nasıl anlamalıyız? Hangi ayetler siyaseti yasaklıyor?
Şu noktada mühimdir ki Bediüzzaman'ın bu sözü söylediği yıllarda Türkiye'de tek parti sistemi vardı, siyaset yoluyla bir yere varmak zaten mümkün değildi. Ayrıca Bediüzzaman, cemaat içinde bazı fertlerin cemaati meşgul etmeden şahsı adına siyasete girebileceğini söylemiştir. Mezkur cümlenin Kur’an’dan mesnedi meselesine gelince:
Günümüz siyaseti ekseriyet itibariyle yalancılık, iftira, gıybet, zulüm, insafsızlık, cerbeze, körü körüne bağlılık gibi özellikler gösterdiğinden, bunları yasaklayan ayetleri birer mesnet olarak görebiliriz. Mesela "müminler ancak kardeştir" hükmü Kur’anî bir gerçektir. Fakat günümüz siyaseti mümini mümine düşman yapmaktadır. Keza Kur’an'a göre "Hiçbir günahkar başkasının günahını çekmez." Buyrulur. Fakat günümüz siyaseti partizanlığı esas aldığından diğer parti mensuplarını karalayarak iş yapar... Örnekleri çoğaltabiliriz.