tevhid.
New member
KUR`AN`A GORE MUSLUMAN KIMDIR ?
MUSLUMAN TAGUTU REDDEDEN ALLAH`A IMAN EDENLERDIR.
Yeryüzünde salah ve fesadın menbaı olan iki kavram vardır: Tevhid ve Tağut. Tevhid salahın menbaı,Tağut ise fesadın kaynağıdır. Tevhid'in olduğu yerde Tağut olmaz, Tağut'un olduğu yerde Tevhid olmaz. Bu ikisinden birisinin olması için ötekinin yok olması gerekir. Allah-ü Teâlâ değişmez hayat mektebimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Her kim Tağut*u inkar edip de Allah'a iman ederse kapmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır, "
(1) Dikkat edilirse bu Ayet-i Kerime'de Tevhid ile Tağut birarada iki zıd kutup olarak gündeme gelmişlerdir. Ta-ğut'un inkarından sonra Allah'a iman etmekten ibaret olan Tevhid'e ulaşılır, Tağut'u tasdik ile birlikle Tevhid'e ulaşılmaz. Aksine Tağut'u tasdik eden bir kimse Tevhid'den mahrum kalır.
Çünkü Tevhid; hayatı insanlara değil, Allah'a bağlanmaktır. Başka bir ifadeyle Tevhid; Allah-ü Teâlâ'nm ortaya koyduğu herşeyi kabul etmektir. Yani Tevhid; Allah'ı birlemektir, Onu bir tek kabul etmektir.
Tevhid; islam inancının temelini oluşturur. Bir inanç ve hayat anlayışı olarak Tevhid; tarihi tasdikten geçmiş bir değerdir. Bütün peygamberlerin ittifak ettiği ve mesajlarına temel yaptıkları bir esastır. Sadece kalplerde değil, fiillere yansıyan, insanları kardeşliğe çağıran, evrensel mesajdır Tevhid. Alemi ve bütün insanlığı ırk, bölge ve imtiyaz gibi sun'i varlığın sırlarını çözmeye davet eden bir düşünce dinamizmidir. İnsanın halifeliğim gerçekleştirmesi için esaslar koyan, hak ve hukuk sistemidir. Dünyayı refahın, huzurun ve saadetin beşiği yapmaya davet eden bir aksiyondur.
(2) Tevhid; peygaberlerin mesajının kaynağıdır, özüdür.
(3) Daha açık bir ifadeyle rabbani davanın değişmeyen esasıdır. Allah-ü Teâla hayat rehberimiz Kur'an-ı KerinVde şöyle buyuruyor:
"Andolsun kî, biz her ümmete; "Allah'a ibadet edin, Tagut'a kulluktan kaçının" dîye (tebligat yapması için) bir peygamber göndermişizdir."
(4) Dikkat edilirse peygamberlerin tebliğ ettikleri Tevhid; Ta-ğut'a kulluktan kaçınıp Allah'a ibadet etmeye sımsıkı sarılmaktan ibarettir. Tevhid; yerde Allah, gökte Allah, evde Allah, mek-tebde Allah, mahkemede Allah deyip hayatı bir bütün olarak Allah'ın hüküm ve yasalarına kaydsız şartsız teslim etmektir.
Yani Tevhid; hayatımızda iki ilaha değil, bir tek ilaha inanmak ve boyun eğmektir, Tevhid; Allah-ü Teâlâ'mn bütün sıfatlarını tam bir tasdikle kabul ve ikrardan ibarettir. Allah-ü Teâla hakkında tecsimi, teşbihi, nicelik ve niteliği, zaman ve mekan ka-yıdlannı reddetmektir. Tevhid; sahili bulunmayan uçsuz bir deryadır. Tevhid; Allah-ü Teala'ııın kulları üzerindeki hakkıdır. Dolayısıyla onun sınırlarını belirlemek yalnızca O'nun hakk lir. Tevhid; vicdanlarda yer eden iman, kainatın tefsiri ve hayatın değişmez en hakiki nizamıdır. Peygamber (s.a,v)1ın mesajı, hayatı tâğutların saltanatından kurtarıp sadece ve sadece Allah'a teslim etmekten ibaret olan Tevhid idi.
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamberi, Kur'an'ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! (3/193)
Kur`ani Kerim`de bircok ayette muminlerin ozelliklari anlatilirken baslangic ifadesinde `iman eden` olarak belirtilmislerdir.
İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir. (10/9)
İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar. (14/31)
İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilmelidirler ki) biz, güzel işler yapanların ecrini zâyi etmeyiz. (18/30)
Kur`an`da muminlerin vasiflarinin anlatildigi ayetlerde once `iman eden` sonra da guzel, iyi isler yapanlar olarak tarif edilmektedir. Yani iman etmeyen musluman sayilamayacagi icin mumin de olamaz. Musluman olmak icin once iman etmek gereklidir.
Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. (2/3)
Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. (2/4)
Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun. (2/41)
Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. (2/62)
"Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin. (2/136)
Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir. (2/256)
Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler. (2/285)
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamberi, Kur'an'ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! (3/193)
Kur`an`in daveti once Allah` a , Peygamberlerine ve indirdiklerine iman etmeye davet ile baslar. Bu nedenledir ki iman edilmesi istenilenin tanitilmasi, idrak edilmesi gereklidir. Bu sebepten dolayidir ki Kur`an insanlara Allah cc. tasavvurunu ogretmekle baslar. Zira Kur`an ayetlerinden anlasilacagi uzere Adem a.s. `dan baslayan peygamberlik misyonundan itibaren insanlarda Allah bilinci mevcuttu, ancak Alah tasavvuruna dair yanlis inanislar hakimdi.Insanlar bir yaratici olarak Allah’i cc. biliyor, bunun yanisira Allah cc. ile birlikte bircok ilahlar ediniyorlardi.
INSANLARIN FITRATINDAKI “ALLAH” BILINCI
EN`AM/40- De ki; "Eğer başınıza Allah'ın azabı kıyamet ile yüzyüze gelseniz, doğru konuşacaksanız söyleyin bakalım acaba (bu durumda) Allah'dan başkasına mı yalvarırsınız?
EN`AM/41- "Hayır, sırf O'na yalvarırsınız, O da dilerse feryadınıza konu olan belayı başınızdan aldırır, o zaman O'na koştuğunuz ortakları unutuverirsiniz.
ISRA/42-De ki: Eğer söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilâhlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilâhlar, Arş'ın sahibi olan Allah'a ulaşmak için çareler arayacaklardı.
ISRA/57-Onların yalvardıkları bu varlıklar Rablerine -hangisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar; O'nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır.
YUNUS/31-(Resûlüm!) De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim mâlik (ve hakim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Her türlü) işi kim idare ediyor? "Allah" diyecekler. De ki: Öyle ise (Ona âsi olmaktan) sakınmıyor musunuz?
MU`MINUN/84- Onlara de ki, "Eğer biliyorsanız, söyleyiniz, yeryüzü ve üzerindeki tüm varlıklar kimindir?"
MU`MINUN/85- Sana "Allah'ındır" diyecekler. De ki; "Siz kafanızı çalıştırmayacak mısınız?"
MU`MINUN/86- Onlara de ki; "Yedi göğün ve yüce Arş'ın Rabb'i kimdir?
MU`MINUN/87- Sana "Bunlar Allah'ındır" diyecekler. De ki; "Siz hiç O'ndan korkmaz mısınız?
MU`MINUN/88- Onlara de ki; "Eğer biliyorsanız, söyleyiniz; tüm varlıkların egemenliği, elinde olan, her şeyi koruyup gözeten, Fakat koruyanı ve işine karışanı olmayan kimdir?"
MU`MINUN/89- Sana ' `Bu yetki Allah'a aittir" diyecekler. De ki; "O halde nasıl oluyor da yanıltılıyorsunuz?"
KUR`AN`DA BILDIRILEN “ALLAH” TASAVVURU
Kur’an’ın tüm daveti yalnızca Allah Teala’nın Rab ve İlah olduğu şeklindedir.O’ndan başka ne herhangi bir İlah ve Rab e herhangi bir uluhiyet ve ne de rububiyet vardır.O’nun şeriki de yoktur.Bu yüzden sadece O’nun İlah ve Rab olarak kabul edilmesi,O’ndan başka herkesin ilahlık ve rablik iddiasının reddedilmesi,O’na ibadet edilip başkalarına edilmemesi,dinin sadece O’na hasredilmesi,diğer başka dinlerin ise reddedilmesi gerekmektedir. Islam dini tevhid dinidir.Bolunme parcalanma ve ortaklik kabul etmez.
Tevhid; "La 'lahe illallah" düsturunu kalben tasdik ve lîsanen de İkrar etmektir.
Bunun manasi ise ; ` Allah`tan cc. baska tum sozde ilahlarin ilahligini , tagutu reddetmek, Ilah ve Rab ( yaratan,koruyan,kollayan,gozeten,yetistiren,terbiye den,yoneten,hukum sahibi,hukumran,kanunyapan,hakimiyetin tek sahibi,mulkun sahibi,din gununun sahibi,dua edilen,dualara icabet eden,sefaat eden,itaat edilen,kulluk edilen ) olarak (tum sifatlari ile birlikte) yalnizca Allah`i cc. Ilah ve Rab kabul etmektir.
“Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona “Benden başka bir ilah olmadığından (sadece) bana ibadet ediniz” diye vahyetmiş olmayalım” (Enbiya, 25)
“Onlara tek bir ilaha ibadet etmelerinden başka bir şey emredilmemişti.Ondan başka bir ilah yoktur.Onların şirk koşmalarından O münezzehtir.” (Tevbe, 31)
“İşte bu sizin (tüm nebiler) ümmetiniz tek bir ümmet ve ben sizin rabbiniz olduğumdan yalnız bana ibadet ediniz.” (Enbiya, 92)
“De ki,”her şeyin Rabbi O olduğu halde Allah’tan başka rab mi edineyim?” (En’am, 164)
“Rabbine kavuşmayı umanlar salih ameller işlemeli ve rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak koşmamalıdır.” (Kehf, 110)
“Andolsun ki,biz her ümmete Allah’a ibadet edin de Tağuta ibadet etmekten sakının mesajını taşıyan bir peygamber gönderdik.” (Nahl, 36)
“Göklerde ve yerde ne varsa O’na isteyerek ve istemeyerek boyun eğdiği ve O’na döndürülecekleri halde Allah’ın dininden başka bir din mi edinmek istiyorlar.” (Al-i İmran, 83)
“(Ey Peygamber) De ki, Bana dini kendisine has kılmış olduğum halde Allah’a ibadet etmem emredildi.” (Zümer, 11)
“Allah hem benim rabbim ve hem de sizin rabbiniz olduğu için O’na ibadet edin.İşte doğru yol budur.” (Al-i İmran, 51)
MUSLUMANIN IMAN ETTIGI `ALLAH` TASAVVURU
`La Ilahe Illallah` Allah`tan cc. baska sozde tum ilahlarin ilahligini reddediyorum. Ilah ancak Allah`tir cc. Musluman ;Allah`in cc. disindaki tum sozde ilahlarin ilahligini reddetmekle ve yalniz Allah`in cc. ilahligini kabul etmekle musluman olarak kabul edilir. Yalniz Allah`in cc. ilah oldugunu kabul etmek, Ilah` ligin tum vasiflarini, uluhiyetini ve rububiyetini kabul etmek demektir. Insanlar Allah cc. tasavvurunu idrak edemediklerinde esasinda Allah`a cc ait olan bir cok yetki ve makami Allah`tan baska seylere verebilirler. Allah tek Ilah ve Rab`dir.
“Allah’tan başka ilah edinme,O’ndan başka ilah yoktur.” (Kasas, 88)
“De ki: Her şeyin rabbi yalnız O iken,Allah’tan başka rabler mi arayayım?” (En’am, 164)
Eğer herhangi bir kimse İlah ve Rab’bin manasının ne olduğunu,İbadet’in ne anlama geldiğini ve Din’in neye isnad edildiğini bilmezse onun için Kur’an’ın tamamı anlaşılmaz bir hal alır.(Çünkü) O (böyle bir durumda) ne tevhidi bilebilecek ne şirki anlayabilecek ne ibadeti yalnız Allah’a mahsus kılabilecek ve de dini Allah’a has kılabilecektir.Aynı şekilde yine bu terimler herhangi bir kimsenin zihninde kapalı ve eksik olursa,o kimse için Kur’an’ın tüm öğretileri kapalı olur ve Kur’an-ı Kerim’e iman etmesine rağmen hem akidesi hem de ameli eksik kalır.
O, lailahe illallah demeye devam etmekle birlikte putları da ilahlaştırmaya devam eder.Allah’tan başka rab olmadığını devamlı ilan etmesine rağmen,kendisine Allah’tan başka birçok rab edinmekte devam eder.O,tüm iyi niyetiyle birlikte Allah’tan başkasına ibadet etmediğini her fırsatta bildirmekle birlikte diğer birçok mabudlara ibadetle meşgul olur.O,tüm gücüyle Allah’ın dininde olduğunu haykırdığı ve kendisini başka dinde görenlerle kavgaya hazır olmakla birlikte,birçok dinin yuları kendi boynunda asılıdır.
Kur’an-ı Kerim Araplara indirildiği için herkes İlah’ın ne manaya geldiğini,Rab diye kime hitap edildiğini biliyordu.Çünkü bu iki terim onların günlük konuşmalarında önceden beri kullanılıyordu.Onlar bu terimlerin hangi manalara atfedildiğini biliyordu.Bu yüzden onlara “Yalnızca Allah,İlah ve Rab’dir,O’nun ilahlık ve rabliğinde başka bir kimsenin kesinlikle ortaklığı yoktur” denildiğinde onlar bunu tamamen anlamışlardı.Onlar hiçbir şüphe ve karmaşıklığa mahal bırakmadan başkaları için nelerin nehyedildiği ve nelerin Allah Teala’ya mahsus kılınacağını idrak etmişti.İslam davetine muhalefet edenler,Allah’tan başkasının ilahlık ve rabliğini inkar etmenin ne manaya geldiğini bilerek karşı çıkmıştı.İman edenler de bu akideyi kabul etmekle neleri bırakmaları ve neleri seçmeleri gerektiğini biliyordu.
devami var...
MUSLUMAN TAGUTU REDDEDEN ALLAH`A IMAN EDENLERDIR.
Yeryüzünde salah ve fesadın menbaı olan iki kavram vardır: Tevhid ve Tağut. Tevhid salahın menbaı,Tağut ise fesadın kaynağıdır. Tevhid'in olduğu yerde Tağut olmaz, Tağut'un olduğu yerde Tevhid olmaz. Bu ikisinden birisinin olması için ötekinin yok olması gerekir. Allah-ü Teâlâ değişmez hayat mektebimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Her kim Tağut*u inkar edip de Allah'a iman ederse kapmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır, "
(1) Dikkat edilirse bu Ayet-i Kerime'de Tevhid ile Tağut birarada iki zıd kutup olarak gündeme gelmişlerdir. Ta-ğut'un inkarından sonra Allah'a iman etmekten ibaret olan Tevhid'e ulaşılır, Tağut'u tasdik ile birlikle Tevhid'e ulaşılmaz. Aksine Tağut'u tasdik eden bir kimse Tevhid'den mahrum kalır.
Çünkü Tevhid; hayatı insanlara değil, Allah'a bağlanmaktır. Başka bir ifadeyle Tevhid; Allah-ü Teâlâ'nm ortaya koyduğu herşeyi kabul etmektir. Yani Tevhid; Allah'ı birlemektir, Onu bir tek kabul etmektir.
Tevhid; islam inancının temelini oluşturur. Bir inanç ve hayat anlayışı olarak Tevhid; tarihi tasdikten geçmiş bir değerdir. Bütün peygamberlerin ittifak ettiği ve mesajlarına temel yaptıkları bir esastır. Sadece kalplerde değil, fiillere yansıyan, insanları kardeşliğe çağıran, evrensel mesajdır Tevhid. Alemi ve bütün insanlığı ırk, bölge ve imtiyaz gibi sun'i varlığın sırlarını çözmeye davet eden bir düşünce dinamizmidir. İnsanın halifeliğim gerçekleştirmesi için esaslar koyan, hak ve hukuk sistemidir. Dünyayı refahın, huzurun ve saadetin beşiği yapmaya davet eden bir aksiyondur.
(2) Tevhid; peygaberlerin mesajının kaynağıdır, özüdür.
(3) Daha açık bir ifadeyle rabbani davanın değişmeyen esasıdır. Allah-ü Teâla hayat rehberimiz Kur'an-ı KerinVde şöyle buyuruyor:
"Andolsun kî, biz her ümmete; "Allah'a ibadet edin, Tagut'a kulluktan kaçının" dîye (tebligat yapması için) bir peygamber göndermişizdir."
(4) Dikkat edilirse peygamberlerin tebliğ ettikleri Tevhid; Ta-ğut'a kulluktan kaçınıp Allah'a ibadet etmeye sımsıkı sarılmaktan ibarettir. Tevhid; yerde Allah, gökte Allah, evde Allah, mek-tebde Allah, mahkemede Allah deyip hayatı bir bütün olarak Allah'ın hüküm ve yasalarına kaydsız şartsız teslim etmektir.
Yani Tevhid; hayatımızda iki ilaha değil, bir tek ilaha inanmak ve boyun eğmektir, Tevhid; Allah-ü Teâlâ'mn bütün sıfatlarını tam bir tasdikle kabul ve ikrardan ibarettir. Allah-ü Teâla hakkında tecsimi, teşbihi, nicelik ve niteliği, zaman ve mekan ka-yıdlannı reddetmektir. Tevhid; sahili bulunmayan uçsuz bir deryadır. Tevhid; Allah-ü Teala'ııın kulları üzerindeki hakkıdır. Dolayısıyla onun sınırlarını belirlemek yalnızca O'nun hakk lir. Tevhid; vicdanlarda yer eden iman, kainatın tefsiri ve hayatın değişmez en hakiki nizamıdır. Peygamber (s.a,v)1ın mesajı, hayatı tâğutların saltanatından kurtarıp sadece ve sadece Allah'a teslim etmekten ibaret olan Tevhid idi.
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamberi, Kur'an'ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! (3/193)
Kur`ani Kerim`de bircok ayette muminlerin ozelliklari anlatilirken baslangic ifadesinde `iman eden` olarak belirtilmislerdir.
İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir. (10/9)
İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar. (14/31)
İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilmelidirler ki) biz, güzel işler yapanların ecrini zâyi etmeyiz. (18/30)
Kur`an`da muminlerin vasiflarinin anlatildigi ayetlerde once `iman eden` sonra da guzel, iyi isler yapanlar olarak tarif edilmektedir. Yani iman etmeyen musluman sayilamayacagi icin mumin de olamaz. Musluman olmak icin once iman etmek gereklidir.
Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. (2/3)
Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. (2/4)
Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun. (2/41)
Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. (2/62)
"Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin. (2/136)
Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir. (2/256)
Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler. (2/285)
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamberi, Kur'an'ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! (3/193)
Kur`an`in daveti once Allah` a , Peygamberlerine ve indirdiklerine iman etmeye davet ile baslar. Bu nedenledir ki iman edilmesi istenilenin tanitilmasi, idrak edilmesi gereklidir. Bu sebepten dolayidir ki Kur`an insanlara Allah cc. tasavvurunu ogretmekle baslar. Zira Kur`an ayetlerinden anlasilacagi uzere Adem a.s. `dan baslayan peygamberlik misyonundan itibaren insanlarda Allah bilinci mevcuttu, ancak Alah tasavvuruna dair yanlis inanislar hakimdi.Insanlar bir yaratici olarak Allah’i cc. biliyor, bunun yanisira Allah cc. ile birlikte bircok ilahlar ediniyorlardi.
INSANLARIN FITRATINDAKI “ALLAH” BILINCI
EN`AM/40- De ki; "Eğer başınıza Allah'ın azabı kıyamet ile yüzyüze gelseniz, doğru konuşacaksanız söyleyin bakalım acaba (bu durumda) Allah'dan başkasına mı yalvarırsınız?
EN`AM/41- "Hayır, sırf O'na yalvarırsınız, O da dilerse feryadınıza konu olan belayı başınızdan aldırır, o zaman O'na koştuğunuz ortakları unutuverirsiniz.
ISRA/42-De ki: Eğer söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilâhlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilâhlar, Arş'ın sahibi olan Allah'a ulaşmak için çareler arayacaklardı.
ISRA/57-Onların yalvardıkları bu varlıklar Rablerine -hangisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar; O'nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır.
YUNUS/31-(Resûlüm!) De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim mâlik (ve hakim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Her türlü) işi kim idare ediyor? "Allah" diyecekler. De ki: Öyle ise (Ona âsi olmaktan) sakınmıyor musunuz?
MU`MINUN/84- Onlara de ki, "Eğer biliyorsanız, söyleyiniz, yeryüzü ve üzerindeki tüm varlıklar kimindir?"
MU`MINUN/85- Sana "Allah'ındır" diyecekler. De ki; "Siz kafanızı çalıştırmayacak mısınız?"
MU`MINUN/86- Onlara de ki; "Yedi göğün ve yüce Arş'ın Rabb'i kimdir?
MU`MINUN/87- Sana "Bunlar Allah'ındır" diyecekler. De ki; "Siz hiç O'ndan korkmaz mısınız?
MU`MINUN/88- Onlara de ki; "Eğer biliyorsanız, söyleyiniz; tüm varlıkların egemenliği, elinde olan, her şeyi koruyup gözeten, Fakat koruyanı ve işine karışanı olmayan kimdir?"
MU`MINUN/89- Sana ' `Bu yetki Allah'a aittir" diyecekler. De ki; "O halde nasıl oluyor da yanıltılıyorsunuz?"
KUR`AN`DA BILDIRILEN “ALLAH” TASAVVURU
Kur’an’ın tüm daveti yalnızca Allah Teala’nın Rab ve İlah olduğu şeklindedir.O’ndan başka ne herhangi bir İlah ve Rab e herhangi bir uluhiyet ve ne de rububiyet vardır.O’nun şeriki de yoktur.Bu yüzden sadece O’nun İlah ve Rab olarak kabul edilmesi,O’ndan başka herkesin ilahlık ve rablik iddiasının reddedilmesi,O’na ibadet edilip başkalarına edilmemesi,dinin sadece O’na hasredilmesi,diğer başka dinlerin ise reddedilmesi gerekmektedir. Islam dini tevhid dinidir.Bolunme parcalanma ve ortaklik kabul etmez.
Tevhid; "La 'lahe illallah" düsturunu kalben tasdik ve lîsanen de İkrar etmektir.
Bunun manasi ise ; ` Allah`tan cc. baska tum sozde ilahlarin ilahligini , tagutu reddetmek, Ilah ve Rab ( yaratan,koruyan,kollayan,gozeten,yetistiren,terbiye den,yoneten,hukum sahibi,hukumran,kanunyapan,hakimiyetin tek sahibi,mulkun sahibi,din gununun sahibi,dua edilen,dualara icabet eden,sefaat eden,itaat edilen,kulluk edilen ) olarak (tum sifatlari ile birlikte) yalnizca Allah`i cc. Ilah ve Rab kabul etmektir.
“Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona “Benden başka bir ilah olmadığından (sadece) bana ibadet ediniz” diye vahyetmiş olmayalım” (Enbiya, 25)
“Onlara tek bir ilaha ibadet etmelerinden başka bir şey emredilmemişti.Ondan başka bir ilah yoktur.Onların şirk koşmalarından O münezzehtir.” (Tevbe, 31)
“İşte bu sizin (tüm nebiler) ümmetiniz tek bir ümmet ve ben sizin rabbiniz olduğumdan yalnız bana ibadet ediniz.” (Enbiya, 92)
“De ki,”her şeyin Rabbi O olduğu halde Allah’tan başka rab mi edineyim?” (En’am, 164)
“Rabbine kavuşmayı umanlar salih ameller işlemeli ve rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak koşmamalıdır.” (Kehf, 110)
“Andolsun ki,biz her ümmete Allah’a ibadet edin de Tağuta ibadet etmekten sakının mesajını taşıyan bir peygamber gönderdik.” (Nahl, 36)
“Göklerde ve yerde ne varsa O’na isteyerek ve istemeyerek boyun eğdiği ve O’na döndürülecekleri halde Allah’ın dininden başka bir din mi edinmek istiyorlar.” (Al-i İmran, 83)
“(Ey Peygamber) De ki, Bana dini kendisine has kılmış olduğum halde Allah’a ibadet etmem emredildi.” (Zümer, 11)
“Allah hem benim rabbim ve hem de sizin rabbiniz olduğu için O’na ibadet edin.İşte doğru yol budur.” (Al-i İmran, 51)
MUSLUMANIN IMAN ETTIGI `ALLAH` TASAVVURU
`La Ilahe Illallah` Allah`tan cc. baska sozde tum ilahlarin ilahligini reddediyorum. Ilah ancak Allah`tir cc. Musluman ;Allah`in cc. disindaki tum sozde ilahlarin ilahligini reddetmekle ve yalniz Allah`in cc. ilahligini kabul etmekle musluman olarak kabul edilir. Yalniz Allah`in cc. ilah oldugunu kabul etmek, Ilah` ligin tum vasiflarini, uluhiyetini ve rububiyetini kabul etmek demektir. Insanlar Allah cc. tasavvurunu idrak edemediklerinde esasinda Allah`a cc ait olan bir cok yetki ve makami Allah`tan baska seylere verebilirler. Allah tek Ilah ve Rab`dir.
“Allah’tan başka ilah edinme,O’ndan başka ilah yoktur.” (Kasas, 88)
“De ki: Her şeyin rabbi yalnız O iken,Allah’tan başka rabler mi arayayım?” (En’am, 164)
Eğer herhangi bir kimse İlah ve Rab’bin manasının ne olduğunu,İbadet’in ne anlama geldiğini ve Din’in neye isnad edildiğini bilmezse onun için Kur’an’ın tamamı anlaşılmaz bir hal alır.(Çünkü) O (böyle bir durumda) ne tevhidi bilebilecek ne şirki anlayabilecek ne ibadeti yalnız Allah’a mahsus kılabilecek ve de dini Allah’a has kılabilecektir.Aynı şekilde yine bu terimler herhangi bir kimsenin zihninde kapalı ve eksik olursa,o kimse için Kur’an’ın tüm öğretileri kapalı olur ve Kur’an-ı Kerim’e iman etmesine rağmen hem akidesi hem de ameli eksik kalır.
O, lailahe illallah demeye devam etmekle birlikte putları da ilahlaştırmaya devam eder.Allah’tan başka rab olmadığını devamlı ilan etmesine rağmen,kendisine Allah’tan başka birçok rab edinmekte devam eder.O,tüm iyi niyetiyle birlikte Allah’tan başkasına ibadet etmediğini her fırsatta bildirmekle birlikte diğer birçok mabudlara ibadetle meşgul olur.O,tüm gücüyle Allah’ın dininde olduğunu haykırdığı ve kendisini başka dinde görenlerle kavgaya hazır olmakla birlikte,birçok dinin yuları kendi boynunda asılıdır.
Kur’an-ı Kerim Araplara indirildiği için herkes İlah’ın ne manaya geldiğini,Rab diye kime hitap edildiğini biliyordu.Çünkü bu iki terim onların günlük konuşmalarında önceden beri kullanılıyordu.Onlar bu terimlerin hangi manalara atfedildiğini biliyordu.Bu yüzden onlara “Yalnızca Allah,İlah ve Rab’dir,O’nun ilahlık ve rabliğinde başka bir kimsenin kesinlikle ortaklığı yoktur” denildiğinde onlar bunu tamamen anlamışlardı.Onlar hiçbir şüphe ve karmaşıklığa mahal bırakmadan başkaları için nelerin nehyedildiği ve nelerin Allah Teala’ya mahsus kılınacağını idrak etmişti.İslam davetine muhalefet edenler,Allah’tan başkasının ilahlık ve rabliğini inkar etmenin ne manaya geldiğini bilerek karşı çıkmıştı.İman edenler de bu akideyi kabul etmekle neleri bırakmaları ve neleri seçmeleri gerektiğini biliyordu.
devami var...