K
kardelenmisali
Guest
Enes radiyallahu anh’den rivayet edildigine gore Nebi sallallahu aleyhi ve sellem soyle buyurdu:
“ Dua kullugun ozudur.”(1)
Bizi sadece kendisine kulluk yapmamiz icin yaratmis olan(2) Yuce Allah, bu temel gorevin bilgi ve uygulama sekillerini de peygamberleri araciligi ile insanogluna ogretmistir. Bu sebeple peygamberler, iyi birer kul olmakta ornek ve onderlerimizdir.
Ornek kul son resul Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, inanc ve amel olarak, neyin nasil kabul ve icra edilecegini hem bizzat yasayarak hem de sozlu aciklamalariyla gostermis ve tanitmistir.
Dua = ibadet
Hadisimizde dua ve niyazin, kullugun ozu olduguna dikkat cekilmistir. Sevgili Peygamberimiz, Nu’man b. Besir radiyallahu anh’in rivayet ettigi bir hadis-i serifte soyle buyurmustur:
“Dua ibadetin ta kendisidir. Isterseniz “ rabbiniz, “bana dua ediniz, size cevap vereyim” buyurdu. Bana ibadet (dua) etmekte buyukluk taslayan kimseler asagilanmis olarak cehenneme gireceklerdir”(3) ayetini okuyunuz.”(4)
Goruldugu gibi ayet-i kerimede gecen “ibadet” kelimesi “dua” yerinde kullanilmistir. Ibadet emredilmis olan seydir. Bu ayette “ud’uni = bana dua ediniz!” diye emredilmis olduguna gore dua, tam bir ibadettir. Peygamber Efendimiz burada bu ayeti delil getirmek suretiyle konuyla ilgili tum tereddut ve supheleri ortadan kaldirmistir.
Dua, kulun aczini, gucsuzlugunu, caresizligini idrak ve itiraf etmesi demektir. Bu itiraf sozlu olabilecegi gibi fiili de olabilir. Zaten ibadet de tam bir tuzellul ve acz ile Allah Teala’ya boyun egmek, fiilen kendi gucsuzlugunu ve Allah’in essiz kudretini kabullenmektir. Boyle olunca da her turlu kullugun ozu, esasi, ruhu ve lubbu dua olmaktadir.
Hadisimizde dua mutlak olarak yani hic bir kayda tabi tutulmadan, hic bir kelime ile vasiflandirilmadan “kullugun ozu” olarak tanimlanmistir., Bu, her turlu duanin ayni mahiyette oldugunu gosterir. Namaz duasi, hacet duasi ve yagmur duasi gibi belli nitelendirmeler neticeye asla tesir etmez. Hepsi de “ibadetin ozu” olmak bakimindan aynidir.
Bu hadisten “hac arefedir (yani haccin asil ruknu Arefe gunu Arafatta vakfe yapmaktir)”(5) hadisinde oldugu gibi, “kullugun asil ve en buyuk kismi duadir” anlami da cikarilabilir. Ya da kabul edilsin-edilmesin dua ibadettir. Cunku kul, dua etmekle aczini ve Allah’in, her ihtiyacini karsilamaya kadir oldugunu itiraf etmis olmaktadir. Bu sebeple dua, asla ibadetten baska bir manaya cekilemez. Kulluk, dua’da ifadesini bulur.
Dogrudan “ibadet” olarak emredilenlerin yaninda, ibadet niyetiyle yapilmalari halinde, mubah olan hemen her is ve davranisin adet olmaktan cikip bir nevi ibadet hukmunu alacagi bilinmektedir.
“ Dua kullugun ozudur.”(1)
Bizi sadece kendisine kulluk yapmamiz icin yaratmis olan(2) Yuce Allah, bu temel gorevin bilgi ve uygulama sekillerini de peygamberleri araciligi ile insanogluna ogretmistir. Bu sebeple peygamberler, iyi birer kul olmakta ornek ve onderlerimizdir.
Ornek kul son resul Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, inanc ve amel olarak, neyin nasil kabul ve icra edilecegini hem bizzat yasayarak hem de sozlu aciklamalariyla gostermis ve tanitmistir.
Dua = ibadet
Hadisimizde dua ve niyazin, kullugun ozu olduguna dikkat cekilmistir. Sevgili Peygamberimiz, Nu’man b. Besir radiyallahu anh’in rivayet ettigi bir hadis-i serifte soyle buyurmustur:
“Dua ibadetin ta kendisidir. Isterseniz “ rabbiniz, “bana dua ediniz, size cevap vereyim” buyurdu. Bana ibadet (dua) etmekte buyukluk taslayan kimseler asagilanmis olarak cehenneme gireceklerdir”(3) ayetini okuyunuz.”(4)
Goruldugu gibi ayet-i kerimede gecen “ibadet” kelimesi “dua” yerinde kullanilmistir. Ibadet emredilmis olan seydir. Bu ayette “ud’uni = bana dua ediniz!” diye emredilmis olduguna gore dua, tam bir ibadettir. Peygamber Efendimiz burada bu ayeti delil getirmek suretiyle konuyla ilgili tum tereddut ve supheleri ortadan kaldirmistir.
Dua, kulun aczini, gucsuzlugunu, caresizligini idrak ve itiraf etmesi demektir. Bu itiraf sozlu olabilecegi gibi fiili de olabilir. Zaten ibadet de tam bir tuzellul ve acz ile Allah Teala’ya boyun egmek, fiilen kendi gucsuzlugunu ve Allah’in essiz kudretini kabullenmektir. Boyle olunca da her turlu kullugun ozu, esasi, ruhu ve lubbu dua olmaktadir.
Hadisimizde dua mutlak olarak yani hic bir kayda tabi tutulmadan, hic bir kelime ile vasiflandirilmadan “kullugun ozu” olarak tanimlanmistir., Bu, her turlu duanin ayni mahiyette oldugunu gosterir. Namaz duasi, hacet duasi ve yagmur duasi gibi belli nitelendirmeler neticeye asla tesir etmez. Hepsi de “ibadetin ozu” olmak bakimindan aynidir.
Bu hadisten “hac arefedir (yani haccin asil ruknu Arefe gunu Arafatta vakfe yapmaktir)”(5) hadisinde oldugu gibi, “kullugun asil ve en buyuk kismi duadir” anlami da cikarilabilir. Ya da kabul edilsin-edilmesin dua ibadettir. Cunku kul, dua etmekle aczini ve Allah’in, her ihtiyacini karsilamaya kadir oldugunu itiraf etmis olmaktadir. Bu sebeple dua, asla ibadetten baska bir manaya cekilemez. Kulluk, dua’da ifadesini bulur.
Dogrudan “ibadet” olarak emredilenlerin yaninda, ibadet niyetiyle yapilmalari halinde, mubah olan hemen her is ve davranisin adet olmaktan cikip bir nevi ibadet hukmunu alacagi bilinmektedir.