İmamı-mühibbin den(kaderi lehalar)istinsa edilerek.Kirabı-mübinde kaydedilen ve kura-nı kerimde"yaptıklarınızı bilen mükerrem melekler"şeklinde anlatılan yazdığı bir tayin ve takdirde vardır.
Her insanın işlediklerini boynuna asarız.Kıyamet günü açılmış bulacağı bu kitabın önüne çıkarırız.Fetvasınca ötede muamele de bu kitabet üzerinde ceryan edecektir.Demek oluyor ki,önce harici vücudu olmayan bir ilmi kitabet vardı ki, biz ona levhi mahfuz diyoruz.Birde daha sonra meleklerin yazdığı ve harici bir vücudu olan kitap vardır ki bunda da insanların yaptıklar tesbit edilmiştir.Aslında bu iki kitap karşılaştırıldığında en küçük bir harf değişikliği dahi olmadığı müşahede edilecektir.Yani insan daha önce kendisi için tayin,takdir ve tesbit edilmişse hep onu yapmıştır.Ancak,daha önce ilmi vucuduyla var olan kitabın,harici vücud giymesine sebeb bizim irademizdir.Çünkü ikinci kitabet bizim irademiz nazara alınarak yapılmaktadır.Mahkemei kübra da hüküm verilen bu her iki kitabın mukabelesine göre hüküm verilecektir.Bu mukabelede "ben şunları yazdım"diyecek,cenebı hak da bir kitap gösterecek ve"ben de şunu yazmıştım"diyecek.Ve orada görülecekki ,her iki kitapta da birbirinin aynı......Yani bu kitaplardan birini elinde tutan melek diğerini ise allah tır.O melek ki adı cenabı hak tarafında "kiramen katibin "olarak tesbit edilmiştir.Şanı çok yüce meleklerdir.
Evet,Allah evvele bütün hadiselerin planını çizer;ilmi bir vücud verir sonrada da bu ilmi vücud üzerinde kudret ve iradesini taalluk ettirmek suretiyle bunlara harici vücud bahşeder.Binaenaleyh ,evvela,herşey ilmi vücuddaki durumuna göre yazılır.Sonrada insan tamamen o yazılanlara uygun ve mutabık hareket eder.Bu defa melekler onu yazarlar.Hadiselerin melekut cihetini,meselenin tatlı yüzünü gösteren bir başka misalde Hz yusuf(a s)dan :Mısıra aziz olmak için,evvela kuyuya atılmak,sonra köle gibi satılmak,ardından zindana tıkılmak gerekiyormuş.Hz yusuf (a s) da bunların hepsini görmüş ve çekmişti.O bütün imtihanları bir nebiye yakışır şekilde atlatmıştı.Zahiren zor ve çetin gibi görünen bu hadiselerin verasında bütün milletin kaderine hakim olma gibi bir paye vardı ve o bunlara erişti.
Her insanın işlediklerini boynuna asarız.Kıyamet günü açılmış bulacağı bu kitabın önüne çıkarırız.Fetvasınca ötede muamele de bu kitabet üzerinde ceryan edecektir.Demek oluyor ki,önce harici vücudu olmayan bir ilmi kitabet vardı ki, biz ona levhi mahfuz diyoruz.Birde daha sonra meleklerin yazdığı ve harici bir vücudu olan kitap vardır ki bunda da insanların yaptıklar tesbit edilmiştir.Aslında bu iki kitap karşılaştırıldığında en küçük bir harf değişikliği dahi olmadığı müşahede edilecektir.Yani insan daha önce kendisi için tayin,takdir ve tesbit edilmişse hep onu yapmıştır.Ancak,daha önce ilmi vucuduyla var olan kitabın,harici vücud giymesine sebeb bizim irademizdir.Çünkü ikinci kitabet bizim irademiz nazara alınarak yapılmaktadır.Mahkemei kübra da hüküm verilen bu her iki kitabın mukabelesine göre hüküm verilecektir.Bu mukabelede "ben şunları yazdım"diyecek,cenebı hak da bir kitap gösterecek ve"ben de şunu yazmıştım"diyecek.Ve orada görülecekki ,her iki kitapta da birbirinin aynı......Yani bu kitaplardan birini elinde tutan melek diğerini ise allah tır.O melek ki adı cenabı hak tarafında "kiramen katibin "olarak tesbit edilmiştir.Şanı çok yüce meleklerdir.
Evet,Allah evvele bütün hadiselerin planını çizer;ilmi bir vücud verir sonrada da bu ilmi vücud üzerinde kudret ve iradesini taalluk ettirmek suretiyle bunlara harici vücud bahşeder.Binaenaleyh ,evvela,herşey ilmi vücuddaki durumuna göre yazılır.Sonrada insan tamamen o yazılanlara uygun ve mutabık hareket eder.Bu defa melekler onu yazarlar.Hadiselerin melekut cihetini,meselenin tatlı yüzünü gösteren bir başka misalde Hz yusuf(a s)dan :Mısıra aziz olmak için,evvela kuyuya atılmak,sonra köle gibi satılmak,ardından zindana tıkılmak gerekiyormuş.Hz yusuf (a s) da bunların hepsini görmüş ve çekmişti.O bütün imtihanları bir nebiye yakışır şekilde atlatmıştı.Zahiren zor ve çetin gibi görünen bu hadiselerin verasında bütün milletin kaderine hakim olma gibi bir paye vardı ve o bunlara erişti.