Bir Kıssa da Bizden
Bir Kıssa da Bizden
"HEPİMİZ BİRDEN ABDEST ALALIM..."
Hz. Ömer, hilâfeti zamanında sahâbeden seçkin bir toplulukla birlikte bir mecliste oturmuş sohbet ediyordu. Cemaatin içinde Cerir bin Abdullah da vardı. Birden bir yellenme kokusu duyuldu. Toplulukta biri, herhalde irâdesine hâkim olamıyarak yellenivermişti. Kokuyu duyanların canları sıkılmış, "kim bu işi yapan münasebetsiz" dercesine yüzlerini buruşturmuşlardı. Hz. Ömer'in de canı sıkılmıştı. Kızgın bir sesle:
Fakat Hz. Ömer'in bu dediğini yapmak çok zordu. Yellenen kimsenin o kadar insan arasından kalkıp abdest almaya gitmesi, bütün şimşekli bakışları üzerine toplaması, itibarını zedelemesi ve insanlar önünde kendini mahcub düşürmesi demektir. Cerir bin Abdullah, bu hususları düşünerek derhal duruma müdahale etti ve Hz. Ömer'e şu teklifi yaptı:
ü'minlerin emîri! Acaba hep birden abdest alamaz mıyız?"
Hz. Ömer, Cerir'in bu ince düşünüşünü, hatâyı, hatâ sâhibini mahcub etmeden tâmir edici fikrini çok beğendi. Kendisine hitaben:
çok yaşa... Müslüman olmadan önce de ârif idin. Şimdi de ârifsin" diye iltifatlarda bulundu.
Böylece toplum içinde ortaya çıkan bir hatâ, en güzel şekilde izâle edilmiş, hiç kimse mahcub olmadan iş tatlıya bağlanmış oldu...